Dolar 32,5694
Euro 34,9827
Altın 2.455,55
BİST 9.777,08
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 18°C
Az Bulutlu
İstanbul
18°C
Az Bulutlu
Cts 16°C
Paz 18°C
Pts 18°C
Sal 19°C

ABD KÜRT DEVLETİNİN SINIRLARINI ÇİZMEYE ÇALIŞIYOR

ABD KÜRT DEVLETİNİN SINIRLARINI ÇİZMEYE ÇALIŞIYOR
22/10/2014 17:06
A+
A-

Hafta başında ABD’nin PKK’nın Suriye’deki uzantısı olan PYD ile ilgili yakın temaslarına dikkat çekmiştim.

Suriye’nin dışında gerçekleştiği ifade edilen ilk görüşmenin ardından, Irak’ın kuzeyinde ve Barzani’nin kontrolünde olan Duhok’ta yapılan ikinci görüşmeye paralel olarak, ABD için “bu iki hamle ile bölgede dağınık ve ayrık halde bulunan ve hatta aralarında derin ihtilaflar olan Kürt grupları ‘birleştirmeye’ yönelik adımlar atıyor.” yorumunda bulunmuştum.

Yazının çıktığı gün ABD’nin bu kez PKK-PYD’ye havadan 24 ton silah ve mühimmat yardımı yaptığı haberi geldi.

Silah ve mühimmatların, Barzani’ye Batılı ülkelerden ulaşan silah yardım paketi içerisinden alınarak, Irak’ın kuzeyinden uçaklarla Ayn El Arap’ta PKK-PYD’nin kontrolünde bulunan alanlara atılması pek çok açıdan önemli hamlelerin yaşandığına işaret ediyor.

Görünüşe göre 16 Ekim günü Duhok’ta ABD, Barzani ve PYD’nin yaptığı görüşmelerde şekillenen bu proje şimdi hayata geçirildi.

Sadece PKK-PYD’ye yapılan silah yardımları değil, aynı zamanda Barzani’ye bağlı olan peşmergelerin Türkiye üzerinden Ayn El Arap’a gideceğine yönelik yapılan resmi açıklamalar da dikkate alındığında, bölgesel iklimin ülkemizin hayati fonksiyonlarını ne derecede kritik bir biçimde sıkıntıya soktuğunu görmemiz gerekir.

* * *

Üzülerek söylemek gerekir ki bu hadiselerin hepsi Türkiye’nin somut olarak Suriye’de yanan ateşten etkileneceğinin ilk adımı olmuştur.

Bir başka açıdan Türkiye büyük bir güvenlik problemiyle somut olarak karşı karşıya kalmıştır.

Geride bıraktığımız haftalarda Kara Kuvvetleri Komutanı Hulusi Akar’ın söylediği “Her türlü harbe hazırlıklı olmalıyız.” sözü üzerinde dikkatle düşünülmesi gereken bir konudur.

Hele de son yaşanılan hadiselere bakıldığında…

Tüm bu olan bitenler neticesinde bölgemizin ve ülkemizin geleceğinin nasıl olacağı sorusu büyük bir önem taşıyor.

Bu anlamda da Ayn El Arap merkezli yaşanılan son gelişmelerin, kimler için hangi anlama geldiğine bakmakta fayda vardır.

Ortada kurulu olan oyunun bulunduğu masa bir satranç tahtası mı yoksa poker masası mı kestirmek zor.

Belli olan tek konu büyük bir belirsizliğin şimdilik bölgemize hâkim olduğudur.

* * *

ABD açısından, PYD’nin muhatap alınması ve Barzani ile PYD ilişkilerini ortak bir zemine taşıma çabaları bu dönemin belki de en mühim gelişmesidir.

Pazartesi günü ABD Dış İşleri Bakanlığı adına açıklama yapan Marie Harf’ın “ABD kanunlarına göre PYD ve PKK ayrı gruplardır” ifadesi, ABD’nin resmi görüşünün ne olduğunu gözler önüne seriyor.

Oysaki PYD’nin PKK’nın dört parçalı sözde devlet hedefi için Suriye ayağında kurulan bir yapılanma olduğu ve yine bizzat terörist başı tarafından kurulduğu bilinen bir gerçek.

Suriye’de çatışmaların şiddetini artırdığı dönemde Kandil’den PKK’lı üst düzey çok sayıda simin ve militanın Suriye’ye kaydırıldığı da arşivlerde kayıtlı.

Buna rağmen ABD’nin Türkiye’nin hassasiyetlerini yok sayarak PYD’yi meşru olarak kabul etmeye başlaması bölgede kurgulanan oyunun ipuçlarını veriyor.

Batılı bazı yorumculara göre ABD’nin PYD’ye silah yardımı yapmasının en önemli sebeplerinin başında IŞİD’in dikkatini Irak üzerinden Suriye’ye Ayn El Arap üzerinden çekmek olduğu görüşü de var.

Zira ABD için Ortadoğu’ya yönelik projenin temeli Irak’ta kurmaya çalıştığı denkleme bağlıdır.

ABD’nin planladığı Irak’ın üçe bölünmesi senaryosunda, sınırlarını ve neticesini kendisinin tayin etmediği her netice risk demektir.

Düşünsenize, şayet Bağdat’ın birkaç kilometre yakınına kadar ilerlemiş olan IŞİD içerisindeki Irak’ın Sünni aşiretleri, Musul gibi Irak’ın başkenti Bağdat’ı da alırlarsa bunun ABD için ne derecede büyük bir hezimet olacağı açık değil mi?

* * *

Aynı durum Kerkük ve Erbil için de geçerli.

Kaldı ki 25 Ağustos 2014 tarihinde “IŞİD’in ABD’ye doğrudan tehdit olması halinde müdahalede bulunacaklarını” açıklayan ABD Genel Kurmay Başkanı Martin Dampsey’in bu yorumu hatırlardayken, IŞİD’in Erbil’e 40 km yaklaşmasının ardından ABD’nin hava harekâtlarının başlaması meselenin iç yüzünün görülmesine olanak sağlıyor.

Dolayısıyla ABD, kendi nazarında sürekli canlı tuttuğu ve sınırlarını şimdilik kâğıt üzerinde tasarladığı Kürt devletinin hayatta kalmasını sağlayacak girişimlerde bulunmaktan kaçınmıyor.

Barzani’ye silah ve askeri eğitim desteğinin verilmesinin ardından, şimdi benzer bir şekilde bu çabaları Suriye’nin kuzeyine de taşıması ABD’nin kendi aklında çizdiği sınırları ayakta tutma gayreti olarak yorumlanabilir.

Üstelik bu uğurda da Türkiye’nin düşüncelerini ikinci planda tuttuğu nettir.

Daha açık bir ifade ile tıpkı vakti zamanında Irak’ın kuzeyinde yaptığı gibi şimdi de Suriye’nin kuzeyinde de yeni bir Kürt bölgesinin kurulmasına ABD son girişimleriyle beraber yeşil ışık yakmıştır.

PYD-PKK kanadı ise ABD’nin isteklerine karşın Barzani meselesinde hala temkinli gibi bir duruş sergiliyor.

Havadan yapılan silah yardımının ardından Barzani’ye bağlı peşmergelerin Ayn El Arap’a gelmesine ihtiyaçları olmadığını açıklamaları bunun bir göstergesi.

Ancak bu oyunda senarist değil, figüran olduklarından ABD neyi isterse onu yapmak zorundalar.

* * *

Gel gelelim AKP’nin de Türkiye için açık ve büyük bir tehdit olan bu girişimleri onayladığı anlaşılıyor.

Dış İşleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, Ayn El Arap’a geçmesi planlanılan peşmergelere yardım edileceğini açıklaması, Türk tarihine kara bir leke olarak geçecektir.

ABD’nin somut adımlarına paralel olarak, AKP’nin de bu çabalara destek vereceğini açıklaması, ülkenin başında bulunan iktidarın Kürt devleti kurulmasına onay verdiği anlamına gelmektedir.

Türkiye her yönüyle PYD’yi PKK’dan ayırmazken, AKP iktidarının PYD’ye sözde yardım ulaştırılmasına onay vermesi ve destekleyeceğini belirtmesi dorudan doğruya terör örgütüne yardım ve yataklık yapmak suçunun işlenmesidir.

Bu konuya dikkat çeken MHP Lideri Devlet Bahçeli, Salı günkü meclis grubu konuşmasında “PYD’ye yardım etmek, yataklık yapmak millete ve vatana karşı işlenmiş suç değil midir?” diyerek meselenin dikkatlerden kaçırılmaya çalışılan en hayati alanına vurgu yapmıştır.

Türkiye AKP’nin bu çarpık anlayışıyla bütünlüğünü koruyamaz.

Mesele artık bizler için hayati bir kulvara girmiştir.

Türk Milleti ve devletine karşı açıktan ihanet suçu işlenirken, bunu yapanların devleti yönetenler olması ne kadar hazin değil mi?

Asıl soru Türk Milleti’nin bunca olan bitene ne diyeceğidir.

 

İsmail ÖZDEMİR / ORTADOĞUGAZETESİ