ABD’NIN YENI ORTADOĞU PLANI!
ABD’nin yeni Ortadoğu planı!
Amerika dünyanın en güçlü devleti!
Nüfusu üç yüz elli milyon!
Ancak…
Bu nüfusun sadece 22 milyonu Amerikalı!
Dünyanın en güçlü ekonomisine sahip!
Dünyanın en güçlü ordusu emrinde!
Demokrasinin beşiği olmasa da,
Demokrasisi sadece kendi vatandaşı için geçerlidir!
Çünkü Amerika Birleşik Devletleri, halkı için vardır!
***
Buraya kadar sanıyorum hepimiz mutabıkız,
Mutabık olduğumuz bir şey daha var ki,
O da ABD dünyanın ne efendisi,
Ne de sahibi, değildir!
Sadece sahiplenme hevesi içindedir!
İşte tam bu noktada da,
Dünyayı ve özellikle de Ortadoğu’yu,
Yeniden planlama hevesindedir.
Bunu yaparken de,
Ülkelerin iç işlerine girerek,
Mezhep çatışmaları çıkartarak…
Etnik ayrışmalar yaratarak…
Halkları birbirine karşı kışkırtarak…
Ve ayrı görüşleri birbirine düşman göstermektedir.
***
Sonra?
Sonrası malum.
Kurtarıcı rolü ile yönetime el koyma.
İşte Irak!
İşte Libya!
İşte Suriye!
ABD, İngiltere ile birlikte
AB’ye baskı yaparak,
Suriye muhalefetine uygulanan silah ambargosunu,
Oy birliği ile kaldırmasını istiyor.
Hem de Mayıs ayı sonuna kadar.
Ayrıca silahların teröristlerin eline geçmeyeceğinin garantisini de.
İyi de Suriye’de onlarca terörist grup,
Binlerce terörist var.
Üstelik bunların hepsi kendi başlarına hareket ediyor.
***
İşte kimsenin garanti göremediği bu durum neticesinde,
ABD Suriye’de frene basıyor.
Uzmanlara göre ABD,”Başşar-Baas” sonrasında neler olacağını kestiremediği için bunu yapıyor.
Çünkü Washington, İki yıldır muhalifler arasından lider çıkaramıyor.
Çıkarsa da fos çıkıyor.
Yani durum “Başşar-Baas sonrası rejim” konusunda umut vermiyor.
Ne demek bu?
Yaşanan gelişmeler “Irak Kürdistan’ı” ile birleşecek “Suriye Kürdistan’ı”, Ve oradan varılacak “Büyük Kürdistan” projesine engel oluşturuyor.
İşte bu gerçeklikte,
Amerika’yı, Rusya ve Çin’le yakınlaşmaya zorluyor.
Tabi bu yakınlaşma da ister istemez,
Krizlerin çözümünde Washington-Moskova-Pekin arasında işbirliğini dayatıyor.
ABD Genel Kurmay Başkanı’nın Çinli meslektaşı tarafından Pekin’e davet edilmesi ve orada Asya Pasifik bölgesinde “Yapıcı İşbirliği” önerisinin konuşulması da bunu gösteriyor.
Metin Özkan/ Güneş