Dolar 32,3228
Euro 35,1013
Altın 2.301,52
BİST 9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 21°C
Açık
İstanbul
21°C
Açık
Cum 23°C
Cts 21°C
Paz 21°C
Pts 23°C

“AHDA VEFA: BAHÇELİ’YE SAHİP ÇIKMAKTIR”

A+
A-

Ruhi Kılıçkıran, şehadet şerbetini içmeden önce: “Türkeş bu partiyi yönetemiyor, aldığı oy %8’i geçemiyor. Ben boşuna mı mücadele ediyorum? Partinin başına başka birisi gelsin.” demedi. Kızıl kurşunlara siper oldu, Ülkücü Şehitler kervanında yolbaşçı olma şerefini üstlendi..

Ertuğrul Dursun Önkuzu, 200 gram peynirle gününü geçirirken, sıcak ekmek ile şükür ederken: “Türkeş bu partinin geleceğine ışık tutamıyor. Bizi komünistlere yem edecek, ben canımı sokakta bulmadım. Herkes yolunu buluyor, olan bizlere oluyor. O bu partinin başından gitmeden MHP’ye oy vermem.” demedi. Ciğerleri ile kafa tuttu bisiklet pompasına, son nefesinde bile “Allah Davası” dedi, “Başbuğ Türkeş” dedi..

Yusuf İmamoğlu, yokluk denizinde bir kürek daha atabilmek için mücadele ederken bir kez olsun: “Bunca çileyi boşuna mı çekiyoruz? Bu parti yerinde saymaktan, bizim gibi gençleri komünistlere yem etmekten başka bir işe yaramıyor. Türkeş bu partinin başından gitmedikçe MHP’ye oy vermem artık.” demedi. Cebinde parası yoktu, düşüncelerinde kurnazlık yoktu, davaya ve lidere olan inanmışlığında zerre bir şüphe yoktu. O vurulmuştu kampüs yollarında, cebinde simit alacak kadar bile para yoktu..

Hal böyle olunca;
Dünün kızıl komünistleri, bugünün yeşil komünist kıyafetine bürünmüş iken, her fırsatta, her olayda, her kargaşada, fitne tohumlarının ekildiği her dönemde Türk Milliyetçiliği’ni yok etmeye çalışıyorken; dik duruşun destanını yazan, “Benim sokaklarda kaybedecek evladım yok. Benim evlatlarım bu devletin en üst kademelerinde yer almalı, elleri silah değil kalem tutmalı.” diyen bir ADAM var. Kahpe düzende, ihanet zincirinin halkasına TURKUAZ renklerle Türk’lük mührünü vuran, bölücülük girdabında eğilmeden, bükülmeden yürüyen bir ADAM var. Başbuğ’un emanetini, Milliyetçi Hareket Partisi’nin liderini, Türk Milliyetçiliği’nin yolbaşçısını; aldığı oy oranı yüzünden sadece klavye tuşlarına dokunarak eleştirmek, uğruna MHP’ye oy vermekten başka bir iş yapmadığı halde eleştiri oklarının ucuna Tayyip Erdoğan’ın cümlelerinden serpintiler eklemek, bu dava’ya yapılan en büyük ihanetlerden birisidir..

Dün bu dava için canlarını veren adamlar, bir kez olsun partiyi, lideri ve bu uğurda gösterilen inanmışlık derecesini sorgulamaz iken; “Dün benim bir Yusuf’um vardı, bugün hepiniz Yusuf’umsunuz!” diyen ADAM’a karşı en ufak bir şüphe ile bakmazken ve yeri göğü “Başbuğ Türkeş” diye inletiyorken; bugün milletinin geleceğini, kendi geleceğinden üstün gören, kendini devletine adayan, bu uğurda mutlu bir yuva kurmayı bile erteleyen ve sırf bu yüzden Tayyip Erdoğan’ın: “Sen evlat sevgisinden ne anlarsın? Senin hiç evladın yok ki?” gibi şerefsizce yaptığı hakaretlere, “Ben kendimi TÜRK Milleti’ne adadım!” diyerek karşılık veren DEVLET BAHÇELİ’yi eleştirmek; hem Başbuğ’a, hem bu dava’ya, hem de bu dava için can vermiş bütün Ülkücü Şehit’lere yapılan en büyük ihanettir..

Velhasıl’kelam;
Devlet Bahçeli MHP’nin komutanıdır, yolbaşçısıdır, lideridir, Genel Başkanıdır, Devlet Babası’dır.. Onu indirmek, yok etmek, sindirmek, yıldırmak, iftiralar ile yıpratmaya çalışmak hiç kimsenin haddi ve hakkı değildir. Türk Milliyetçiliği’ne ve Lideri’ne kurulan bu oyun başarılı olamayacaktır, TÜRK’lük gurur ve şuuru bu dava’ya inanan gerçek dava adamları sayesinde yaşatılacaktır.

– Şahin Etiğ / 11.11.2015