Dolar 32,5004
Euro 34,6901
Altın 2.496,45
BİST 9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 19°C
Parçalı Bulutlu
İstanbul
19°C
Parçalı Bulutlu
Paz 20°C
Pts 22°C
Sal 24°C
Çar 22°C

AKP “ADALETI KATLEDENLER PARTISI” HÂLINE GELDI

AKP “ADALETI KATLEDENLER PARTISI” HÂLINE GELDI
22/12/2013 22:07
A+
A-

MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın: ‘AKP, Adaleti Kaldırma Partisi ve Adaleti Katledenler Partisi haline gelmiştir.’

MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, 17 Aralık’tan beri Türkiye’nin adeta diken üstünde olduğunu, yolsuzluk haberleriyle sarsıldığını belirterek, “AKP, ‘Adaleti Kaldırma Partisi’ ve ‘Adaleti Katledenler Partisi’ haline gelmiştir. Din istismarcılığının, halkın inançları üzerinden yapılan din simsarlıklarının arkasına gizlenen kirli işlerin sonu gelmiştir” dedi.

Yalçın, yaptığı açıklamada, “Hükümeti çepeçevre kuşatarak derinden etkileyen ve gündemin üst sıralarına yerleşen tarihi rüşvet ve yolsuzluk operasyonunda” Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve bakanların hazırlıksız yakalandığını ve telaşa kapılarak kontrolü kaybettiklerini vurguladı. Adli Kolluk Yönetmeliği’nde “dehşete düşüren değişiklikler” yapılarak alelacele Resmi Gazete’de yayımlanmasının, bu paniğe işaret ettiğini kaydetti.

Yalçın’ın açıklaması şu şekilde:

 

17 Aralık’tan beri Türkiye adeta diken üstünde olup yolsuzluk iddia ve haberleriyle sarsılmaktadır.

Hükümeti çepçevre kuşatarak derinden etkileyen ve gündemin üst sıralarına yerleşen tarihi “Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonu”nda Başbakan ve bakanları hazırlıksız yakalanmış, üstelik telaşa kapılarak kontrolü kaybetmişlerdir.

Operasyonun zincirleme reaksiyona yol açacağı ve AKP iktidarının 11 yıllık süre zarfında çoktan kokusu yayılan daha büyük pisliklerinin ortaya çıkacağı ya da çıkarılacağı korkusu hükümete alarm vermiş ve hızla harekete geçirmiştir.

AKP hükümeti hakkın ve adaletin tecellisini önlemek maksadıyla hukuki süreci tıkayacak, soruşturma safhalarını sakatlayacak tedbirlere başvurmaya başlamış; yangından mal kaçırma, selden kütük kurtarma kaygısına kapılmıştır.

Adli Kolluk Yönetmeliği’nde dehşete düşüren değişiklikler yapılarak alelacele Resmi Gazete’de yayımlanması, tam da bu paniğe işaret etmektedir.

Adalet ve İçişleri Bakanlığı tarafından söz konusu Yönetmelikte gerçekleştirilen değişikliğe göre,  polisin, kendisine ulaşan ihbar ve şikâyetleri Cumhuriyet savcısı yerine, doğrudan başsavcılığa bildirme zorunluluğu getirilmiştir.

İkinci bir değişikliğe göre de, bundan böyle kolluk güçleri başlatılan inceleme ve soruşturmaları kaymakam ve valilere derhal bildirmek zorunda olacaktır.

Ayrıca Cumhuriyet başsavcılarına, soruşturmalar sırasında hükümetin isteği doğrultusunda savcıları istediği gibi kızağa alma, bir soruşturmaya ilişkin hükümete köstebeklik yapmak üzere görevli savcıların yanına başka savcıları yerleştirme yetkisi de tanınmıştır.

Böylece valilerin; bakanlar ya da başbakanlar hakkında polisin yaptığı hırsızlık ve yolsuzluk soruşturmalarını anında öğrenmesi mümkün olacaktır.

Valilerin de aldığı haberi, yolsuzluk ve hırsızlık yapan başbakan ve bakanlara ulaştırmasının yolu açılmıştır.

Bundan böyle başbakan ve bakanlar, polise baskı yaparak haklarındaki veya yakınlarıyla ilgili yolsuzluk ve hırsızlık iddialarını daha işin başında örtbas edebilme imkânına kavuşmuşlardır.

Adli Kolluk Yönetmeliği’ndeki değişiklikler, bakanlar ve başbakanlar hakkındaki yolsuzluk, hırsızlık veya rüşvet ihbarlarının inceleme ya da soruşturma yapılmadan kapatılmasını kolaylaştırmaktadır.

Cumhuriyet başsavcıları bağımsız olsalar da, Adalet Bakanlığının gözetim ve denetimi altında olmalarından dolayı, polisin, bakanlar ve başbakanlar hakkında kendilerine ulaştırdığı ihbar ve şikâyetleri ilgililerine iletmek zorunda kalacaklardır.

Dolayısıyla karanlık ilişkilerin tarafı olmuş hükümet üyeleri kendileri hakkındaki hukuki takibattan gecikmeksizin haberdar olacaklardır.

Böylece ihbar ve şikâyetler inceleme ve soruşturmaya dönüşmeden kapatılabilecektir. Bahse konu yönetmelik değişiklikleri, yolsuzluk ve hırsızlık yapan bakanlar ve başbakanları dokunulmazlık zırhına kavuşturacak cinstendir.

Artık kötü niyetli bakanlar ve başbakanlar ülkeyi diledikleri gibi soyabileceklerdir. Bir başbakan ya da bakan casusluk yapsa, cinayet işlese, bir kadına tecavüz etse bile olay kapatılabilecek, dosyası sumen altı yapılabilecektir.

Açıkça söylemek gerekirse, Adli Kontrol Yönetmeliği’ndeki değişiklikler en başta CMUK’a aykırı olup Yargıtay tarafından mutlaka düzeltilmelidir.

AKP iktidarı, Türkiye’de hukukun üstünlüğünü egemen kılmak yerine yönetenlerin üstünlüğünü temin etmek, yolsuzluk ve haksızlıkların üzerini örtmek için elinden geleni yapmaktadır.

2005 yılında yine AKP hükümeti tarafından düzenlenen Adli Kolluk Yönetmeliği, hukuk sisteminin ve adalet mekanizmasının işlerliğini rafa kaldıracak değişikliklerle Sivil Cunta Yönetmeliği’ne dönüştürülmüştür.

Sekiz yıldır hükümeti rahatsız etmeyen, aksine bir çok operasyonun hukuki zemini olan mezkur Yönetmelik’i birden bire hedef seçmek, yaralamak ve keyfi müdahalelerle anlamından saptırmak AKP hükümetinin suçluluğuna da bir karine teşkil etmektedir.

Değişiklikler, yargıya yönelik yeni bir sivil darbe olduğu kadar, rüşvet ve yolsuzluklarla ilgili süren soruşturma sürecini rayından çıkarmaya tam teşebbüstür.

Hâlbuki hukuk sisteminin işlerliği ve adalet terazisinin doğru tartması yürütmenin yargıya müdahalesinin önlenmesiyle mümkündür.

Bilindiği üzere hukuku siyasileştiren, sübjektif kararların çıkması için vicdanını ve faziletini gözden çıkan yönetimler, genellikle askeri vesayet ve dikta rejimlerinde görülmektedir.

Bu ortamda doğal olarak demokrasi rafa kaldırılmakta, temel hak ve hürriyetler çiğnenmektedir. Masumlar, suçsuz günahsız mağdurlar haklılıklarını ispat edemedikleri gibi; rüşvet, iltimas ve her türlü yolsuzluk devleti yönetenler eliyle kolayca yapılmaktadır.

Şiddete, haksızlığa, tecavüze maruz kalanlar haklarını arayacak merci bulamamaktadır.

Bu halde karşımızda haksızlık ve hukuksuzluktan beslenen, tarafgirliği rehber edinen, acımasızlığı ve vahşiliği kılavuz olarak seçen bir zulüm iktidarı tüm özellikleriyle vücut bulmuş olacaktır.

Son icraatıyla AKP hükümeti bağımsız olması gereken savcıların elini kolunu bağlamış, mülki idare amirlerini daha ön plana çıkarmış, muhtemel ve halen devam eden adli soruşturmaların gizliliğini alt üst ederek güvenirliliğini torpillemiştir.

Bu, Hitler Almanya’sına bile rahmet okutan bir anlayışın ürünüdür.

Başbakan Erdoğan, büyük bir cesaret ve mertlikle şaibeli durumdaki bakanlarını görevden almak yerine onları koruyarak gocunacak bir yarası olduğu intibaını vermiştir.

Demek ki Başbakan kabus üstüne kabus yaşarken, bir yanda emniyet teşkilatında müsebbip aramakta, diğer yanda Yönetmelik değişiklikleriyle paçayı kurtaracağını zannetmektedir.

AKP; “Adaleti Kaldırma Partisi” ve “Adaleti Katledenler Partisi” hâline gelmiştir.

Fakat bu hükümetin büyüsü bozulmuş, cin şişeden çıkmıştır. Her türlü yolsuzluk, rüşvet, ahlaksızlık, haksızlık ve hukuksuzluk bir bir ortaya dökülecektir.

Anlaşılan deşifre edilen yolsuzluklar henüz açığa çıkmayanların yanında devede kulak mesabesindedir. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyerek kâşaneler kuranlar, debdebe ve saltanat içinde yaşayanlar, gemicikler, yatlar, katlar alıp safa sürenler, ilahî adaletin dünyadaki tecellisinden kaçamayacaklardır.

Abdestimizden şüphemiz yok diyenlerin, dolarla abdest alıp nereyi kıble gördükleri belli olmuştur.

Din istismarcılığının, halkın inançları üzerinden yapılan din simsarlıklarının arkasına gizlenen kirli işlerin sonu gelmiştir.

Milletimiz, AKP kadrolarının tepe tepe yediği, tıkındığı haklarını almak için sandığın önüne bir an evvel gelmesini beklemektedir.

O gün geldiğinde milletimiz, ar ve vicdan damarı çatlamış AKP iktidarının suratına adalet tokadını yapıştıracaktır.