Dolar 32,3777
Euro 35,0535
Altın 2.326,80
BİST 9.091,57
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 23°C
Az Bulutlu
İstanbul
23°C
Az Bulutlu
Cts 22°C
Paz 22°C
Pts 24°C
Sal 19°C

AKP’Lİ ÇELİK: ŞU ANDA YÜRÜYEN BİR ÇÖZÜM SÜRECİ VAR

A+
A-

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, ”Şu anda yürüyen bir çözüm süreci var. Bu çözüm sürecinde şu veya bu insanın rol almış olması değil bizatihi o insanların ne yaptığı ve ne yapacağı üzerinde durursak, şahıslardan ziyade prensipleri konuşursak daha doğru bir zemin üzerinde tartışma yapmış oluruz” dedi.

Çelik, AK Parti Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Silivri’de ”Ergenekon” davası görülürken cezaevinin önünde çıkan olayları eleştiren Çelik, şöyle devam etti:

”Hatta Silivri’deki taşkınlıkları yapan, o nahoş görüntülere sebebiyet veren kimselere de yine mesaj göndermiştim, AK Parti’ye açılan kapatma davası esnasında, AK Parti’lilerin gösterdiği olgunluğu onlara örnek olarak gösterdim. Herkesin bu olgunluğu göstermesi gerekiyor. Dünyanın hangi ülkesinde iktidar partisine kapatma davası açılıyor- İktidar partisi layüsel midir- İktidar partisinden hukuk zemininde hesap sorulmaz mı- Tabii ki sorulur. Ama zaten iktidar partisi yasama yapıyorsa bu Anayasa Mahkemesi’nin denetimi altındadır. İktidar partisinin yaptığı her türlü idari iş ve işlem Danıştay’ın denetimi altındadır. Yaptığı bütün mali icraatlar da Sayıştay’ın denetimi altındadır. Zaten bir denetim mekanizması işliyor, siz hangi gerekçeyle iktidar partisine kapatma davası açarsınız- Bu akla ziyan bir şey olmasına rağmen biz sabırla, olgunlukla ve düşmanlarımızı sevindirmeyecek; ben düşmanlar derken içtekilere düşman gözüyle hiçbir zaman bakmadım, Türkiye düşmanlarını sevindirmeyecek bir tutumla bu süreci yönettik ve bakın düze çıkıldı. Onun için bu şamar gibi, tokat gibi, çok sert, zehir zemberek… Tabii o tabirler size aittir, iletişim fakültelerinde bunları öğretiyorlar mı bilmiyorum ama Türkçe bu açıdan zengin bir dildir. Dilin de zembereği yoktur, kalemin de dur durağı yoktur. Ne yapalım, canınız sağ olsun.”

-İmralı’ya gidecek BDP heyeti-

Çelik, bir gazetecinin ”İmralı’dan hükümete gönderilen bir rapordan söz edildiğini” anımsatması üzerine de ”Ben şahsen böyle bir rapor görmedim, bilmiyorum. Böyle bir şey olduğu kanaatinde de değilim” dedi.

”İmralı’ya gidecek ikinci BDP heyetinin profili değişti, bu süreci nasıl etkiler” sorusuna da Çelik, şu yanıtı verdi:

”Ben tabii bu BDP’li arkadaşların hangisinin, hangi profile girdiğini bilmiyorum açıkçası. Daha önce de eşbaşkan gitmemişti zaten. O zaman değişen bir profil yok. Ahmet Türk eşbaşkan değil, Ayla Akat hanımefendi eşbaşkan değil. Dolayısıyla daha önce bir eşbaşkan gitseydi ardından eşbaşkan olmayan bir milletvekili gitmiş olsaydı profil değişti diyebilirdik ama şu anda değişen bir profil yok.

Mesele eğer yapılacak bir iş varsa o işin yapılması, o işin görülmesidir. BDP’liler tarafından böyle bir isim listesi izin için Adalet Bakanlığı’na gönderilmiştir, Adalet Bakanlığı da bunu onaylamıştır. Ümit ediyoruz ki tekrar söylüyorum, bu süreç Türkiye’de kanın durması, çatışmanın önlenmesi, silahların susması, bırakılması ve insanların meramını demokratik yollardan ifade etmesi için bir zemine hizmet eder, vesile olur diye temenni ediyorum. Gerisi teferruattır.”

İsimlerin İmralı tarafından belirlendiği yönünde bir bilgi olduğunun anımsatılması üzerine de Çelik, heyetteki isimlerle ilgili ”BDP teklif etti, Adalet Bakanlığı istemedi, Hükümet bu isimleri istedi, yok istemedi, İmralı istedi” gibi tartışmaların işin detayı olduğunu dile getirerek, ”Şu anda yürüyen bir çözüm süreci var. Bu çözüm sürecinde şu veya bu insanın rol almış olması değil bizatihi o insanların ne yaptığı ve ne yapacağı üzerinde durursak, şahıslardan ziyade prensipleri konuşursak daha doğru bir zemin üzerinde tartışma yapmış oluruz” dedi.

Çelik, Cilvegözü Sınır Kapısı’ndaki patlamaya ilişkin yeni bilgiler olup olmadığının sorulması üzerine ise soruşturmanın devam ettiğini, çıkan sonuçların kamuoyuyla paylaşılacağını, ancak şu anda söylenebilecek bir şey olmadığını kaydetti.

-”Sinop ile Silivri’deki olay birbirine kesinlikle benzemiyor”-

Bir gazetecinin ”Silivri’de toplananlara hemen müdahale edilirken, Sinop’ta ise 7 saat süren gösteriye müdahale edilmemesi bir zafiyettir eleştirileri var, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz” sorusuna, ”Sinop’taki olay ile Silivri’deki olay birbirine kesinlikle benzemiyor” yanıtını verdi.

Sinop’ta BDP heyetine karşı gösterilen tepkiyi ve polisin müdahalesini anlatan Çelik, şöyle devam etti:

”Sinop’ta önce 50 kişilik bir grup toplanmış, gelen BDP’li heyete sözlü sataşmalarda, tepkilerde bulunmuş. Onlar Öğretmenevi’ne gitmişler, normal yapacakları faaliyete koyulmuşlar. Sonra bu 150’ye çıkmış. Biraz daha büyüme gösterince, Sinop biliyorsunuz çok küçük bir vilayetimiz, bugüne kadar bu düzeyde bir toplumsal olay da meydana gelmedi. Kastamonu’dan 65 takviye polis istenmiş, sonra Samsun’dan 110 kadar polis istenmiş. 500-600 kişi olunca ve önde de bunların en ön safında da kısa bir süre önce şehit olan, 2 şehidimizin aileleri ve yakınları en ön planda. Polis ve oradaki yetkililer bunu biliyorlar, özellikle şehit ailelerine gösterilen saygıdan dolayı bu konudaki hassasiyetten dolayı, özenli tavırdan dolayı oradakilere polisin sert bir şekilde müdahale etmemesi veyahut da güç kullanarak müdahale etmemesi konusunda epey bir polis direnmiş. Fakat sonra bu kalabalıklar çoğalınca ve bariyerlerden, duvarın üzerinden atlayarak öğretmenevine girme, araçlara zarar verme, araçları parçalama şeklinde bizatihi göstericilerin kendisi kendisi şiddete başvurunca Samsun’dan akşam saatlerinde TOMA cihazıyla, malum bu su sıkan araçlar her ilde bulunmuyor, su sıkılarak, polisin fiili müdahalesiyle, polisin güç kullanmasıyla bunlar dağıtıldı.

Silivri’de tarihi belli, önceden organize olan ve çok da kendi üzerine vazife olmayan bir meseleden dolayı gidip de Silivri’de herhangi bir yerde bir insan protesto gösterisinde bulunabilir, pankarta açabilirsiniz, ama illede bu koyduğunuz bariyerleri aşacağım, içeri gireceğim diye kendileri fiili bir durum oluşturuyorlar. Bunun başında da milletvekili arkadaşlarımız var. Dolayısıyla Sinop’taki olay ile Silivri’deki olay kesinlikle, tabiatı itibarıyla da birbirine benzemiyor. Ayrıca Çorum’da bu heyetin son derece sessiz, sedasız, sükunet içinde bazı toplantılar gerçekleştirmesi de bana kalırsa Sinop’takileri de biraz daha rahatlığa, rehavete itmiş olabilir. Çorum, Sinop’a göre çok çok büyük vilayettir, orada hiçbir şey olmadı. Burada da olmaz diye düşünüldü ama sosyal medya üzerinden örgütlenen bazı gençler orada organize bir şekilde provoke edildi diye tespitlerimiz var.”

AA