Dolar 32,5065
Euro 34,9601
Altın 2.434,93
BİST 9.716,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 20°C
Az Bulutlu
İstanbul
20°C
Az Bulutlu
Cum 19°C
Cts 16°C
Paz 17°C
Pts 18°C

ANARŞIZMI MEŞRULAŞTIRMAK

ANARŞIZMI MEŞRULAŞTIRMAK
03/06/2013 13:03
A+
A-

Taksim’de bulunan Gezi Parkı’nın AVM’ye dönüştürülmesini protesto etmek amacıyla bir araya gelen topluluğun başlangıçtaki -belki halisane olan- duruşu zaman geçtikçe ve polisinde orantısız güç kullanımıyla bir anda büyümeye, öfkeye, şiddete ve anarşiye dönüşmeye başladı.

Ağacı ve doğayı korumak adına sergilenen duruşun nasıl olupta bir çırpıda sokak eylemlerine, yakıp yıkmaya vardığına şüphesizki dikkat edilmelidir. Gezi Parkı’nın AVM’ye dönüştürülmesine “olur” demek elbet ki vicdana aykırı bir durumdur. Ama bunu kullanarak halkı sokaklara çekmenin ve şuurunu kaybetmişçesine her yere saldırmanın bu ülkeye yararından çok zararı vardır. Ne yazık ki sokak eylemleri tüm bu gelişmelere açık ve kontrol edilmesi mümkün olmayan eylemlerdir.

MHP ve Ülkücü Hareket’in Lideri Devlet BAHÇELİ, yaklaşık bir ay önce Türk Milleti için sergilenecek mücadelenin ve AKP’nin ihanete varan politikalarına karşı duruşun, en sağlıklı ve samimi adresi olarak “meydanları işaret etmiş” ve sokakların Türk Milleti’nin hayrına olmayacak girişimlere sebebiyet verilebileceğini ifade etmişti. MHP’nin “Milli Değerleri Koru ve Yaşat Mitingleri’ni” bu anlamda örnek göstermişti.

Evet, AKP’ye karşı Türk Milleti’nin yeter demesi önemli bir gelişmedir ancak bu duruşu sergilerken polisi linç etme girişiminde bulunmak, esnafın dükkanlarının camlarını kırmak neyin nesidir buna anlam verebilmek mümkün değildir. Bilmem farkındamısınız ama birileri son yaşadığımız tüm olaylarla beraber, “anarşizmi” pembe kılıfa büründürerek, demokrasiyi saf dışı bırakıp, kargaşayı makul gösterip, iç çatışma ortamına varabilmek için Türkiye’yi hazırlama girişiminde bulunmuştur.

Asla unutulmasın, bu girişimleri başlatan isim elinde Türk bayrağı olup, Türk Milleti’nden yana saf tutan değil, elinde PKK bayrağı olup, Türk Milleti’ni AKP ile beraber bölmek için çalışan terörist başı tarafından “kıymetli” olarak nitelendirilen, İmralı ile AKP arasındaki ihanet müzakerelerinde başı çeken bir isimdi. Bu isim BDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder’den başkası değildir. Olaya bu açıdan bakmak oldukça nemlidir. Çünkü ilk koordinasyonu sağlayanlar PKK’nın militanlarıymış gibi bir görüntü içerisindeydi. Sonraki görüntülerde de, eminim yakıp yıkanlar, polisi linç etmek isteyenler, vatandaşın malına saldıranlar ve eylemlere katılan, sadece AKP’ye karşı oldukları için gösterilere katılan diğer samimi insanları da bu yönde kışkırtanlarında bu zihniyetteki militanlar olduğuna inandığımı belirtmek isterim.

Zira bu ülkede yakıp yıkmayı, milletin ve devletin malına zarar vermeyi alışkanlık haline getiren PKK’lılarından başka bir kesim varmıdır? Ne yazık ki fotoğraf bu kadar açık ve nettir. Belki bu ifadelerimden rahatsız olanlar olabilir, fakat ne yazık ki görünen fotoğraf budur.

Hal böyleyken, “ülkücüler neden sokaklarda yok, eylemlere neden katılmıyor, katılmadı” diyenler aklını başlarına devşirmelidir.

Zira Ülkücüler kimsenin peşinden koşmayacak kadar şuurlu olduklarından, Türk Milleti’ne bağlılıklarından, demokrasiden yana taraf olmaktan taviz vermediğinden ve kimin neyi düşündüğünü, hedeflediğini, tabiri yerindeyse kimin ne mal olduğun, hangi etkinin hangi tepkiyi doğuracağını, hangi sebebin hangi sonuca varacağını çok iyi bildiklerinden bugünkü sabırlı, ölçülü ve aklıselim duruşunu sürdürmektedirler.

Türk Milleti’ni AKP’nin ihanetleri karşısında uyanık olmaya davet eden, Bursa’da, İzmir’de ve son olarak Adana’da yapılan mitinglerde, AKP’nin ihanetlerine karşı bir araya gelen milyonların içerisinde olmayıp, bugün Ülkücüleri sokağa davet edenlerin niyetlerinin samimi olmadığını belirtmek gerekir.

Boşu boşuna Ülkücüler bu büyük milletin sigortasıdır denmiyor. İhanete karşıda, provokasyonlara karşı da, sözde milli görünüp sonuç itibarıyla bambaşka yere hizmet eden tavırlara karşı da, küresel tezgahlara karşı da, milletin huzur, refah ve güvenliğini sarsacak, devletin bütünlüğü ve gücüne zarar verece tüm eylemlerin karşısında da “örnek ve aklıselim” duruşuyla Ülkücüler mücadelesine devam etmektedir ve edecektir.

Ama birileri işte bu duruştan rahatsız olduklarından ve Ülkücülerin atacağı adımların, yürüdüğü tüm sathı zelzeleyle uğratacaklarını bildiklerinden, ısrarla Ülkücüleri bu eylemlerin içerisine çekmek istemiş, fakat başarılı olamamışlardır.

İşin garip yanı bazı ulusalcı olduğu iddia edilen gazete yazarlarının da bu yönde yazılar yazıp, katıldıkları televizyon programlarında yine bu yönde fikir beyan etmeleri oldukça ilginç olmuştur.

Daha düne kadar -doğru bir ölçü olarak- AKP’yi BOP’un eşbaşkanı sıfatıyla ABD’nin emrindeki bir oluşum olduğu gerekçesiyle eleştiren bu yazarlar , bugün kalkmış ABD Dış İşleri Bakanlığı’ndan gösterilerle ilgili gelen açıklamayı işaret edip AKP’yi eleştiriyor. Siz isterseniz önce bir duruşunuza bakın ey yazarlar. Hangi söylediğiniz sizin ölçünüzdür? Türkiye’yi bölme projesi yapan ve uygulayan ABD’nin açıklamaları bugün nasıl olur da sizin en temel malzemeniz haline gelebilir?

Bir hedef için verilen mücadelede, amacınız ve yöntemlerinizle birlikte kiminle o hedefe doğru yürüdüğünüz çok önemlidir. Zira bu koşullar sizi siz yapan, ölçünüzü ortaya koyan, niyetinizi belli eden koşullardır.

Onun için herkes ne için mücadele verdiğini, nereye ulaşmak istediğini, bunu nasıl başarmak istediğini, yürüdüğü yolda yanında kimlerin var olduğunu görmeli ve iyi anlamalıdır. Aksi halde ulaşılacak yer sizin aslında hiçte ulaşmak istemediğiniz, hatta tümüyle karşı olduğunuz alana çıkabilir.

İSMAİL ÖZDEMİR/ ORTADOĞU