ANLAYANA SIVRISINEK SAZ…

Yalan söylemek,

Küfür etmek,

İftira atmak,

Siyaseten her yolu mubah saymak,

Kitleleri kandırmak,

Kendi kusurunu örtmek için karşındakini “aile” kavramı üzerinden vurmak,

Ne diyebilirim ki;

Bir insanın ar damarı çatladıysa,

Yanlışın en büyüğü o insanı muhatap almaktır.

*

Oysa “Şeyh Edebali” yüzyıllar önce ne de güzel söylemiş;

Cahil ile dost olma…

İlim bilmez, irfan bilmez, söz bilmez üzülürsün.

Saygısızla dost olma…

Usul bilmez, adap bilmez, sınır bilmez üzülürsün.

Açgözlü ile dost olma…

İkram bilmez, kural bilmez, doymak bilmez üzülürsün.

Görgüsüzle dost olma…

Yol bilmez, yordam bilmez, kural bilmez üzülürsün.

Kibirliyle dost olma…

Hal bilmez, ahval bilmez, gönül bilmez üzülürsün.

Ukalayla dost olma…

Çok konuşur, boş konuşur, kem konuşur üzülürsün.

Namertle dost olma…

Mertlik bilmez, yürek bilmez, dost bilmez üzülürsün.

*

Şeyh Edebali’nin bu sözleri üzerine laf söylenmez bilirim ancak,

Bu günlerde “milli irade” kelimesini ağzından düşürmeyenlere,

İki çiftte benim sözüm olacak;

Adil olduğun kadar hak edecek,

Saydığın kadar sayılacaksın.

Anladığın kadar bilecek,

Bildiğin kadar söyleyeceksin.

Hissettiğin kadar anlayacak,

Anladığın kadar bileceksin.

İnsan olabildiğin kadar vicdanlı,

Vicdanlı olduğun kadar insansın.

Çünkü…

Yaşadığın gibi ölmek istiyorsan,

Samimi olduğun kadar gerçeksin.

*

Yeri gelmişken belirtmek isterim,

Son zamanlarda yaşadıklarımız,

Nedense bana 1930’lu yılların Almanya’sını hatırlatıyor.

Tarih okuyanlar bilir.

Hitler’in Propaganda Bakanı Dr. Goebbels,

Tam bir yalan makinesiydi.

Kitleleri etkilemek için uyguladığı en önemli Propagandalar da hep yalan üzerine kuruluydu.

O nedenle de Goebbels çalışma arkadaşlarına;

“Yalan söyleyin, mutlaka inanan çıkacaktır” diyerek tezini kuvvetlendirmeye çalışırdı.

*

İkna yeteneği yüksek bir insan olan Goebbels,

Fikrini karşıya benimsetmek için de “yalan” tezini şöyle güçlendirirdi;

İnsan beyni tembeldir, asla kabahat ve suç üstlenmeyin…

Bir söylemi sürekli tekrarlarsanız, halk o söylemin nereden geldiğini unutur ve kendi fikri gibi benimser…

Söylediğiniz yalan ne kadar büyük olursa etkisi o kadar yüksek olur…

Halk büyük yalanlara, küçük yalanlara göre daha çabuk inanır…

Hatalı olduğunuzu ya da yanlış yaptığınızı asla kabul etmeyin…

Kendinizi savunmak yerine karşınızdakileri sürekli savunmada bırakın…

Sadece bir rakibinize odaklanın ve kötü giden her şeyin suçunu onun üzerine yıkın…

Kandırma kolaylığı açısından aydınları değil kitleleri hedef alın…

Kamuoyunu etkilemek için medyayı her yönüyle ele geçirin.

Sözüm ortaya,

Anlayan anlamıştır herhalde.