AYHAN: YOLSUZLUKLARIN HAMISI AKP IKTIDARI

MHP Genel Başkan Yardımcısı Emin Haluk Ayhan, “Ortaya çıkan kirlilikler, iktidarın ülkeyi temiz toplum ve temiz siyasetten ne kadar uzaklaştırdığını göstermektedir” dedi.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Emin Haluk Ayhan, “Ortaya çıkan kirlilikler, iktidarın ülkeyi temiz toplum ve temiz siyasetten ne kadar uzaklaştırdığını göstermektedir” dedi.

Ayhan, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, 17 Aralık’ta başlayan İstanbul merkezli operasyondan rahatsız olan iktidarın emniyete operasyon yaptığını söyledi.

İktidarın hukukun uygulanmasına karşı çıktığını, kararları uygulamadığını, hukuk dışı uygulamalara yöneldiğini ifade eden Ayhan, “Emniyet bloke edilmiş vaziyette. Sabah operasyon yapan, öğleden sonra görevden alınıyor” diye konuştu.

Ayhan’ın açıklaması şu şekilde:

Değerli Basın Mensupları,

Bugün ülkemiz yolsuzluk ve rüşvetin iktidar mensupları ile özdeşleştiği bir ortamı yaşıyor.

Başbakanın bakanlara bu yolsuzluk olayı doğru mudur diye sorup sormadığı kamuoyunca açıkça yeterince bilinmiyor.

Sadece olayın iktidara karşı komplo olduğunu söylüyorlar. Başbakan bakanları ile bu hususlarda kamuoyuna ne konuştuğunu insaniyet namına açıklamıyor.

Bir bakana istifa dilekçesi örneği ile Başbakanı rahatlatacak açıklama gönderiliyor ve bu açıklamanın yapılması söyleniyor.

İlgili Bakan buna itiraz ediyor. Yapılanların çoğunun Başbakanın talimatı olduğunu söylüyor. İktidar ve yandaşları bundan rahatsız olacağına daha niye başbakana sahip çıkılmadığına hayıflanıyor.

İktidardan istifalar, kabineden istifalar başlıyor. Yolsuzluk kirlilik operasyonlarından rahatsız olan iktidar. Emniyette operasyona başlıyor.

Sayın Bayraktar’a söylenilen, kirliliğin açıkça üstlenilmesidir. Savunulmasıdır.

İktidar hukukun uygulanmasına karşı çıkıyor. Kararları uygulamıyor. Hukuk dışı uygulamalara yöneliyor. Emniyet yetkilileri görevden uzaklaştırılıyor. Emniyet bloke edilmiş vaziyette.

Sabah operasyon yapan, öğleden sonra görevden alınıyor. Başbakan başka davalarda davaların savcısı oluyordu. Aynı emniyet ekibi o zamanlar operasyon yaptığında çok memnunlardı.

Sayın Basın Mensupları

Bugün AKP iktidarı, yolsuzluk ve kirlilikle ciddi itham altındadır. Bu olay zaten darmadağın olmuş AKP iktidarının kabinenin etkinliğini ortadan kaldırılmıştır.

Kabinenin revizyonu siyasi aklın dışındadır. Çünkü kabine revizyonu ile yani bakan değiştirmekle problem çözülmemiştir. Doğru olanın Hükümetin istifa etmesidir. 320 milletvekilinden bir İçişleri bakanı bulamamıştır. Bazı bakanlıklara Başbakanın dışardan takviye talebine rağmen bakanlar köşkten dönmüştür.

Kabinede bakan değişimi yolsuzluk ve kirlilik sonucunda ortaya çıkmıştır.

Siyasetin yeni eko sisteminin yolsuzluk, rüşvet, koltuk istismarı, nüfuz suiistimalinden oluştuğu ortaya açıkça çıkmıştır.

PKK 30 yılda elde edemediğini son bir yılda kolayca elde etmiştir.

Siyasi ortam gergindir. İktidar gerginlikten çıkar elde etme çabası içindedir.

Ülke bugün kaos kargaşa içindedir. İktidar kendinden muzdarip hale gelmiştir. Ülke kendini yönetemeyen beceriksiz bir iktidarın elinde kalmıştır.

Hırsızlık ve yolsuzluk alenileşmiştir. Olaylar para sayma makinası ile ayakkabı kutusu ile sembolleşmiştir.

Hırsızlık ve yolsuzluğun varlığı, vardığı boyutlar televizyon ekranlarında tel tel dökülmüştür.

Bunların iktidara komplo olduğunu söylemek, birilerinin AKP iktidarını zorla yolsuzluğa sürüklediği anlamına geliyor. Böyle bir durum AKP’nin iş yapabilme kapasitesini yitirdiğini gösterir.

Değerli Basın Mensupları,

Parlamentoda yolsuzluk ve kirlilik operasyonları tartışılamamaktadır. İktidar bunu engellemektedir.

İstifa eden bakanlara kirlilikleri üstlenme yönündeki baskılar AKP milletvekillerinin vicdanını artık rahatsız etmeye başlamıştır.

AKP’de güven bunalımı başlamıştır. AKP yolsuzluk ve kirlilikte ciddi itham altında kalırken hükümetin etkinliği tamamen tahrip olmuş, kabinenin yarısı yenilenmek zorunda kalmıştır.

Para, kredi, banka, sermaye piyasaları, imar kirlilikleri yolsuzlukların geldiği boyutlar ortaya çıkmıştır.

Ülkede siyasi istikrarın olduğunu söylemek mümkün değildir. AKP ve iktidarı siyasi sistemi kirletmiştir.

Siyasi sistemin güçlü olması için iktidarın yolsuzluk ve kirliliklere karşı dik durması gerekir. Ancak, Hükümetin bizatihi kendisi bu kirlilik yüzünden önemli değişikliğe maruz kalmıştır.

Ortaya çıkan kirlilikler, bu kirliliklerin oluşturduğu ortam iktidarın temiz toplum temiz siyasetten ülkeyi ne kadar uzaklaştırdığını göstermektedir.

AKP iktidarı yargının hukuk devleti niteliğinden uzaklaşması için büyük gayret sarf etmektedir.

Yolsuzluk sonucunda bakanları değiştirmek Hükümet ve AKP iktidarının sorumluluktan kendini vareste tutması anlamına gelemez. Bizzat kabullendiği anlamına gelir.

AKP parlamentoda yolsuzluk ve kirlilik iddialarının denetiminin önünü açmalıdır.

AKP, kamuoyu algısını etkileyerek, komplo İddiaları ile algı yönetim becerisini bir adım daha ileri götürerek yolsuzluk ve kirlilik yok deme projesini yürütmeye çalışmaktadır. Yolsuzluk yok demek proje haline getirilmiştir.

Değerli Basın Mensupları,

Adalet bakanlığı yapmış birisinin Yargıtay’daki dosyaların yurtdışına onaya götürüldü iddiası, şayet bu olay doğru ise, söyleyen açısından hicap duyulacak bir mesele iken, başkalarını suçlayarak sorumluluğu başkalarına yükleme gayreti görülmektedir. Neden savcılığa suç duyurusunda bulunulmamaktadır?

Yargıda meydana gelen gelişmeler, hükümet ile hükümetin komplocu diye addettikleri arasında çekişme, hukuk dışı referanslarla açıklama yoluna gidilmektedir.

Olayın ideal pozitif hukuk yerine başka referanslarla sürdürülmesinin son derece vahim olduğu da kamuoyunca dillendirilmektedir.

AKP yandaşlarına göre, paralel yapı AKP’ye tezgâh altı soruşturma yapıyordu. Peki; Paralel yapı dedikleri ile iktidar, tezgâh altı soruşturma yapmıyor muydu?

Parça tesirli, zaman ayarlı ve kasten gizlenmiş soruşturma tabiri şimdikilere geçerli, öncekilere geçerli değil miydi?

Durumdan vazife çıkaran bürokrat çoğalıyorsa bu AKP hükümetinin ülkeyi idare edemediğinin açık delilidir.

Sayın Basın Mensupları,

Hükümet ipin ucunu kaçırmıştır. Eski müttefiklerine karşı, vesayetinden kurtuldukları ile tekrar birlikte olma zaruretini hissetmeye başlamıştır.

İktidar yapacağı düzenlemelerin İmralı ve Kandil’in onayınca sunduğu yine başka eski müttefiklerince yazılır çizilir olmuştur.

Başbakanın şahsi hesapları için eskiden düşman belledikleri ile battığı yolsuzluktan kurtulmak için işbirliğine gittiği de açıkça görülüyor.

Türkiye’ye kara para aklanması ve terörizmin finansmanı konusunda yetersizliklerin giderilmesi konusunda baskı yapılması Türkiye’nin bu konudaki yurtdışında oluşan algısını yeterince ortaya koymaktadır.

Değerli Basın Mensupları,

Enflasyon hedefi % 50 üzerinde gerçekleşmiştir.

Yeni İçişleri bakanı ise döviz spekülasyonundan işe başlamıştır. Döviz spekülasyonları yapanlar bizzat İçişleri Bakanı tarafından açıklanmalıdır.

Aksi takdirde iftira atmaya müsait bir ortamın Türkiye’de bilinçli bir şekilde oluşturulduğu düşünülür.

İktidar karşıtı gruplar ekonomik açıdan da tasfiye edilmek istenmektedir. İşadamları siyasi partilerine göre kategorize edilmektedir.

Ekonomi bakanı artırılan vergilerin enflasyonu etkilemeyeceğini ifade ederken basında iyi malzeme veren isim alarak değerlendirilmiştir.

Hemen akabinde Maliye bakanı enflasyona artan vergilerin etkisini açıklayarak kabine içindeki tutarsızlığı ortaya açıkça koymuştur.

Merkez Bankasınca da zamların enflasyonu etkileyeceği açıklanmıştır. Maliye bakanı yurtdışındaki 300 yatırımcı ile ikna için görüştüğünü beyan etmektedir. Ancak, ne söylediği detay bazda kamuoyuna yansımamıştır. Ne söylemiştir yatırımcılara?

Operasyonda tutuklanan iş adamı beni aradı, İçişleri bakanına yönlendirdim mi demiştir?

Kabineden yolsuzluklara kirliliklere bulaşan veya bulaşan yakınları olduğunu düşündüklerimizi kabineden uzaklaştırdık mı demiştir?

Ben akşam istifa etmelidirler dedim. Sabah twitle farklı bir şey mi söyledim demiştir?

Yoksa biz varlık barışı değil varlıklılarla barış yaptık mı demiştir.

Türkiye ile ilgili kaygıların abartılmaması gerektiğini söylemiş. Demek ki kaygılar var. Ekstrası da var. Hükümet abartıldığını düşünüyor.

Değerli Basın Mensupları,

Yatırım ortamı problem alanı olarak durmaktadır. Denizli Sanayi Odası Başkanı 9 yıldır Denizli’ye çivi çakılmadığını söylemektedir. Yani atanan bakandan da ilgi beklemektedir.

Merkez Bankası başkanının öngördüğü kur ile gerçekleşen meydandadır.

AKP 105 milyar dolar zarar olduğunu söylüyor. Bu sizin beceriksizliğiniz değil de nedir? Kaldı ki böyle bir hesap yöntemi dünyanın neresinde görülmüştür.

Hükümetin kriz zarar hesabına şerh koyanlar çoğalmaya başlamıştır. Mantıksız beyanlara elbette şerh koyanlar giderek artacak.

Borsadaki kayıptan bahseden bakanlar faiz lobisinin kaybına üzülüyorlar. Merkez bankası başkanının kur yılsonunda 1,92 olacak sözüne güvenip açık pozisyonda kalanları kim aldatmış etmiş oluyor.

2023’e yeni ekonomik vizyon arayışları hükümet politikalarının iflası demektir.

Enerji fiyatı artmadığı zaman Bakan, artacağı zaman EPDK hazırlıyor. Ahitname sözleri ile sunulan bütçenin yolsuzluk ve kirliliklerle kabulü ise AKP Hükümetinin hangi noktaya geldiğini göstermektedir.

Yolsuzlukların hamisi AKP iktidarı, sonun başlangıcını geçmiş epey mesafe kat etmiştir. Artık, AKP’nin mevcut kaptanı ile yürümesi mümkün değildir. Başdanışmanlardan twetten sorumlu ve etkin olanlar partide eş başkan olarak yürümeye başlamalıdır. Zaten öyledir.

Aksi halde AKP’nin varlığını sürdürme imkânı kalmamıştır. Zaten milletin onu tasfiye etmesine de çok kısa bir süre kalmıştır.