Dolar 32,4375
Euro 34,7411
Altın 2.439,70
BİST 9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 17°C
Az Bulutlu
İstanbul
17°C
Az Bulutlu
Paz 18°C
Pts 18°C
Sal 19°C
Çar 20°C

BAHÇELI: ŞIMDI TÜRKIYE BU FELAKETIN EŞIĞINDEDIR

BAHÇELI: ŞIMDI TÜRKIYE BU FELAKETIN EŞIĞINDEDIR
06/03/2014 17:17
A+
A-

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Bu ülkeyi seven, değişik dünya görüşüne sahip, herkes, ülkeyi hep beraber düşünmeliyiz” dedi.

Bahçeli, partisince Kırklareli’deki Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen mitingde, Türkiye için önünde bulunan yerel seçimler ve ardından gelecek iki seçimin çok önemli olduğunu söyledi.

Siyasi iktidarın medyanın desteğiyle kendisini vazgeçilmez gibi göstermeye çalıştığını öne süren Bahçeli, “Adalet ve Kalkınma Partisi Türkiye’deki yüzde 49 halk iradesini yok farz ediyor. AKP’nin dışında hiçbir siyaseti kurumsal olarak benimsemiyor, Cumhuriyet’in tüm kazanımlarını inkar ediyor, ne varsa 2002 yılı Kasım’ında başlatıp ve onla devam eden, her şeyi kendisinin yaptığı iddiasıyla kibre, büyüklüğe kapılarak ülkeyi yönetmeye çalışıyor” diye konuştu.

AK Parti’nin güçlendikçe kuvvetler ayrılığını kendine göre dizayn etmeye çalıştığını iddia eden Bahçeli, şöyle konuştu:

“Bir iktidar düşününüz ki, başlangıcı yüzde 34 millet desteğiyle iktidar olmuş, sonrasında oylarını artırarak en son 2010 yılındaki seçimlerde yüzde 51 oyla, milli irade kendisine destek vermiş. Öte yandan 326 milletvekiliyle mecliste temsil edilmiştir. Tek başına iktidar olmak demek, TBMM’de en az 276 milletvekili desteğinin bulunması demektir. Bunun üzerindeki sayısal gelişme o iktidarın gittikçe güçlü yapısını ortaya koyar. Anayasa’da 3 kuvvetler ayrılığı vardır, bunlardan biri yasama yani TBMM, diğeri oradan çıkan yürütmedir yani hükümettir, üçüncü unsur bağımsız yargıdır. Şu an Recep Tayyip Erdoğan, Kasım 2012’den itibaren, yasamada ve yürütmede bulunmaktadır, etkisi bu kuvvetler ayrılığı alanındır ancak dördüncü kuvvet olarak nitelendirilen basın ve medya vardır. Sayın Başbakan bu alanı önce var olan medyayı kendisiyle beraber çalışarak, menfaat bileşeni oluşturarak yanına almış, sonra güçlendikçe kendi medyasını kurmuş ve onlardan var ise onların zayıf halini güçlendirerek önemli bir medya ordusu oluşturmuştur. Bunların haricindekileri baskı altına almıştır.”

Bahçeli, Başbakan Erdoğan’ın medyaya baskı yaptığının son günlerde milletçe de görüldüğünü savunarak, “Sayın Başbakan neredeyse kendisini eleştiren bir haber okuduğunda öfkelenerek, elini telefona atıyor ‘alo’ diyor, karşısındaki ’emrin olur’ diyor, kapatıyor. AKP’nin dışında haber duymak, AKP’nin dışında bir durum kabul ettirmek mümkün değil. Böyle bir durum, Türkiye’de basın özgürlüğünün iflasıdır. Böyle bir durum medya patronlarının kısa menfaatleri uğruna, diktatörlüğe heveslenmiş bir şahsı desteklemesidir” diye konuştu.

İktidarın, yargının kurumlarını da kendi istediği gibi düzenlediğini savunan Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Böylelikle kala kala yargı kalmaktadır. Bağımsız ve tarafsız yargıyı denetimi altına alabilmek için önce 2010 yılında bir uygulama ortaya koymuştur. Hangi partiden olursak olalım, bu karanlık noktaları iyi bilmekte yarar vardır, sonra kararı siz verin. Siz ki milli iradesiniz, buna saygı duyulmalıdır ama gerçeği görün. Türkiye’nin Anayasa değişikliğine ihtiyacı olduğu eskiden beri konuşulurdu, uzlaşmayla, bir bütün halinde, araştırmayla değişiklik yapılacağı yerde kendisi ve birkaç milletvekilinin bilmediği 28 maddelik paket hazırlanmıştır. Bunun içine her partinin, her sivil toplum örgütünün istekleri de serpilmiştir ancak iki gizli gündem ortaya konmuştur ki, bunu da Türkiye’de ilk fark eden MHP’dir. Nedir bu, Anayasa Mahkemesi’nin yapısı ve sayısını değiştiren madde. İkincisi ise HSYK’nın oluşumunu ilgilendiren madde. Bu iki madde Recep Tayyip Erdoğan’ın gelecekte ulaşmak istediği, gidinceye kadar kendisini zırhlayan maddeler olmuştur.”

– “Halk fark edemedi”

Bahçeli, vatandaşların Anayasa Mahkemesi ve HSYK ile ilgili yapılan düzenlemelerdeki amacı fark edemediğini, “yetmez ama evet” denilerek referandum yoluyla bu maddelerin kabul edilmesinin sağlandığını söyledi.

Referanduma, MHP’nin “hayır” dediğini ve ne kadar haklı olduklarının ortaya çıktığını belirten Bahçeli, şöyle konuştu:

“Böylelikle, Anayasa Mahkemesi yeni sayısal artışla atamaları, sayın Cumhurbaşkanı ve sayın Erdoğan tarafından gerçekleştirilmiş orada bir üstünlük sağlanmış, Anayasa Mahkemesi’nin koruyuculuğuna Recep Tayyip Erdoğan girmiştir. HSYK’yı kendilerine yandaş olan hakim ve savcıları tayin ettirmek suretle, bir problemle karşı karşıya kaldığı zaman onu önleyecek tedbirleri almaya çalışmış ve başarılı olmuştur. Hatta öyle bir konuya gelmiştir ki, kendisine kim itiraz ediyorsa, kendisi kimden nasıl korkuyorsa, ‘Türkiye’de statüyü değiştiriyoruz, vesayeti ortadan kaldırıyoruz’ diyerek Türk Silahlı Kuvvetleri’nden başlayıp, aydınlara kadar giden bir sorgulama dönemi başlatmış, binlerce insanımız sorgulanmış, yüzlerce insanımız mahkum edilmiştir. Ergenekon denilen olaydan Balyoz’a kadar birçok konu bu HSYK’nın ele geçirilmesinden sonra olmuştur.”

Bahçeli, Türkiye’nin rejim değişikliklerine gitmemesi için herkesin önce ülkesini, milletini düşünüp öyle karar vermesi gerektiğini söyledi. Türkiye’de şu anda yasama, yürütme, medya ve basının kuşatıldığını öne süren Bahçeli, şunları kaydetti:

“Yasama, yürütme, medya ve basın, bir de kuşatılmış, siyasallaştırılmış sonrada AKP’leştirilmiş bağımsız ve tarafsız yargı… Düşünelim bu kuvvetlerin hepsine sahip olan bir kişi, bu gücü akılla değerlendirirse ülkeye hizmetler sunabilir ama aklı dışarıda tutup bu gücü ihtirasla kamçılayarak, bundan zevk duyarak, ‘Ben güçlüyüm, daha da artıracağım’ diyerek zapt edilmez bir hal aldığı an bu ülkemiz için bir felakettir. Şimdi Türkiye bu felaketin eşiğindedir. Bu ülkeyi seven, değişik dünya görüşüne sahip, herkes, ülkeyi hep beraber düşünmeliyiz, önce ülkem, sonra milletim, sonra partim ve ben diyen bir anlayışla. Milleti, ülkeyi, dışarıda tutar partisinin istismar edip ‘ben’i öne çıkarırsa demokrasiden kıvrılıp, önce otoriter rejime, sonra da diktatörlüğe gidiyor demektir. Türkiye’nin durumu budur, hep birlikte düşünmeli ve tartışmalıyız.”

aa