Dolar 32,4768
Euro 34,9560
Altın 2.436,58
BİST 9.716,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 20°C
Az Bulutlu
İstanbul
20°C
Az Bulutlu
Cum 18°C
Cts 16°C
Paz 16°C
Pts 18°C

Bahçeli: Siz kim, milli olmak kim?

Bahçeli: Siz kim, milli olmak kim?
24/09/2015 22:34
A+
A-

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli twitter hesabından açıklamalarda bulundu.

Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘millilik’ açıklamalarına twitter hesabından yaptığı açıklamalarla tepki gösteren Devlet Bahçeli, ‘Siz kim, milli olmak kim?’ dedi

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin açıklamaları şu şekilde:

Hayırlı akşamlar.

Öncelikle tüm takipçilerimin, aziz milletimin ve Türk-İslam dünyasının mübarek Kurban Bayramı’nı tebrik ediyorum.

Cemil Meriç, Kültür’den İrfan’a isimli eserinde özlemle yad ettiğimiz aydın namusuyla kelimeleri konuşturur ve şöyle der:

“Düşünce tarihimizin büyük faciası, birbirini anlamak için yaratılmış aydınların, bütün güçlerini birbirini yıkmaya harcamaları olmuştur.”

Ben de diyorum ki, siyaset hayatının bundan pek bir farkı yoktur. Zira siyaset, düşünce tarihinden bağımsız, bağlantısız değildir.

Yine Merhum Meriç, teşhislerini isabet ve maharetle sürdürür; gerçeğin aynasını sinsi ve riyakar yüzlere korkusuzca tutarak seslenir:

“Her zorba yiğitlikten dem vurur. Sahte kahramanlık! Zorba kuşatılınca teslim olur, tehlike karşısında sıvışır Yiğitlik, zora yok demektir.”

Önyargıların kölesi olmadan, ideolojik tutsaklığa düşmeden zora yok demek de Hakk’a ve her sözüyle haklı çıkana var demektir.

Aydınlıkla karanlığın diyaloğu olmaz. Oluyor diyenin ya gözü bağlıdır, ya şuuru kapalıdır. Körlük zillette izzet, sefillikte ikbal aramaktır

Fetihlerin en büyüğü, cihatların en mukaddesi aslında kendimizi tanımak, kendi öz ve milli değerlerimizi özümsemek, geleceğe taşımaktır.

Yobazlığa düşman, irfana sevdalı, kardeşliğe bağlı, milli olan her değere sadık nesiller geleceğin bekçisi, Türkiye’nin nefes borusudur.

Eğer yaşayacaksak, eğer dayanacaksak, eğer her külfete direneceksek bunun ilk şartı şuurla çevreye ve hayatın çevrimine bakmaktır.

Bu bakış milli ile gayri milliyi ayırt etmemizi sağlayacaktır. Bu bakış hakikatte mankurtlaşanların, kozmopolitleşenlerin oyununu bozacaktır

Ahlak ve adalet saraylarını yıkıp;rüşvet, haram ve hıyanet sarayları dikenlerin millilik çağrıları, tilkinin kümes hakkındaki fikri kadardır

Bakıyorsunuz milliyetçiliği ayaklar altına alıyorlar, bakıyorsunuz milli ve yerli vekillerden bahsediyorlar. Siz kim, milli olmak kim?

Milliği küfür sayan, milliyetçiliği faşizm sanan bir dilden bize ait, bizi yansıtan, bizden bir hikaye çıkmaz, çıksa bile çakması çıkar.

Sıkışınca bayrak,rahatlayınca çözüm;bunalınca millik, gevşeyince ihanet;korkunca millet, küstahlaşınca rezalet hep malum zihniyetin eseridir

Şehitlerin ardından uyuyan adama şarkı söyletmek, zafer kazanmış müstevliler gibi birbirinin elini kaldırmak bunlara has bir küçülmelidir.

Terörün kaynağı olan şahıslar, bir saray imalatı olan Sivil Dayanışma Platformu kanalıyla miting düzenliyor. Baştan ayağa yalan, aldatma!

Milli mücadele, milli edebiyat, milli tarih, milli ruh, milli ahlak, milli kimlik hasımlarının milli vekil tavsiyesi BOP’un kostümlü halidir

Mimarı ve işçisi cehalet, harcı ve hisarı felaket olan istismar ve inkar zindanlarında geçmişimiz unutturuluyor, kökümüzden koparılıyoruz.

Şimdi Merhum M.Emin Yurdakul’a kulak verme zamanıdır: “Milliyetler mazilerden akıp gelen sellerdir.”

Bu selin sürüklediği çer çöpün hak iddiası, millilik beklentisi, bir zamanlar tahrik unsuru gördüğü bayrağa bezenmesi arsız bir hezeyandır.

Özden uzaklaşıp sonra öze dönmek için çırpınanların; centilmenlik talep edip, yine bu değere kurşun sıkanların son perdesi yakında inecektir

Saraya girenlerin, bırakınız emanetçiliği her yönden eriyip tükenen müstemleke kalıntılarının taş devri, ilkel çağı bitecektir.

Merhum Hüseyin Nihal Atsız, Orkun Dergisi’nin 14’üncü sayısında (1943) şöyle yazar:

“Kanlarımızın ırmaklarından ve geride bıraktıklarımızın gözyaşlarından, tarihe karışan atalarımızı sevindiren zafer ağaçları yeşermelidir.”

Ne mutlu ki ağaçlar tomurcuklanıyor. Ufukta görünen zafer günleri devlete kelepçe, millete ket vuran hasis ve hıyanet kadrosunu silecektir.

Karamsarlık, gözleri kapamak, hep aynı senaryo ve filme sanki yeniymiş gibi katlanmak sürülüğe razı olmaktır.Türk milleti ise sürü değildir.