Dolar 32,5004
Euro 34,6901
Altın 2.496,45
BİST 9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 19°C
Parçalı Bulutlu
İstanbul
19°C
Parçalı Bulutlu
Paz 20°C
Pts 23°C
Sal 24°C
Çar 22°C

BAHÇELI UEFA’YI ÇIFTE STANDARTLA SUÇLADI

BAHÇELI UEFA’YI ÇIFTE STANDARTLA SUÇLADI
01/07/2013 19:19
A+
A-

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, UEFA’nın Fenerbahçe ve Beşiktaş’a verdiği cezalarla ilgili UEFA’yı çifte standart yapmakla suçladı.a verdiği cezalarla ilgili UEFA’yı çifte standart yapmakla suçladı.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, UEFA Denetleme ve Disiplin Kurulu tarafından Fenerbahçe ve Beşiktaş kulüplerine verilen cezaları değerlendirdi.

BAHÇELİ’NİN AÇIKLAMALARININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN BURAYA BAKINIZ

MHP Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenleyen Bahçeli, Fenerbahçe ve Beşiktaş’a ceza veren UEFA’nın tüzel ve gerçek kişi ayrımı gözetmediğini belirterek, şunları söyledi:

Son günlerde en önemli konu başlıklarından birisi de UEFA Denetleme ve Disiplin Kurulu’nun 26 Haziran 2013 günü, iki güzide ve köklü futbol kulübümüz hakkında verdiği kararlar olmuştur.

110 yıllık bir maziden süzülüp gelen Beşiktaş ile 106 yıllık bir geçmişe sahip Fenerbahçe UEFA tarafından haksız ve peşin hükümlerle suçlanmış ve cezalandırılmıştır.

Buna göre Fenerbahçe Futbol Kulübümüz 3, Beşiktaş Futbol Kulübümüz ise 1 yıl süreyle Avrupa kupalarından men cezası almıştır.

Fenerbahçe’nin 3’ncü sezona ait cezasının ertelenerek, 5 senelik denetimle herhangi bir suç unsurunun bulunmaması halinde iptal edileceği kararlaştırılmıştır.

UEFA kararının elbette tartışılacak, sorgulanacak birçok yanı bulunmaktadır.

Değişik müsabakalarda şike yapıldığı ve teşvik pirimi verildiği iddialarının UEFA tarafından tüm yönleriyle, adalete ve hakkaniyete riayet edilerek tetkik ve tahkik edildiğini söylemek zorlama bir yorum olacaktır.

Her şeyden önce UEFA, tüzel ve gerçek kişi ayrımı gözetmemiştir.

Anlayamadığımız taraf, ilk etapta şahıslar ceza almazken, kulüplerimizin niçin ve hangi mantıkla cezalandırılmaları olmuştur.

UEFA Denetleme ve Disiplin Kurulu’nun, görevlendirdiği müfettişten şike ve teşvik pirimi iddialarına adı karışan bazı isimlerle ilgili ilave bir rapor istemesi de yetersiz ve eksik bilgilerle hüküm verildiğine karine teşkil etmiştir.

Bu kararı şike iddialarıyla ilgili ‘kanaat oluştu’ şeklinde anlamlandırmak ise bizim açımızdan gereksiz ve gerekçisizdir.

Madem bazı şahıslarla ilgili şike iddiaları vardır, o halde yaklaşık bir yılı bulan süredir UEFA bunu niçin tespit ve teşhis edememiştir?

Kulüplerimizin itham edilmesi, günahkar gösterilmesi ve sığ yorumlarla güvenirliğinin sabote edilmesi UEFA’nın kolaycı ve kestirme yollara tevessül ettiğinin ayan beyan kanıtıdır.

Bazı kulüp yöneticileri ve oyuncalarla ilgili şüphelerden hareket edilerek Türk futbolunun yüz akı iki kulübümüzün onur ve saygınlığıyla oynamak, prestijlerine zarar vermek bize göre art niyetliliktir.

Elbette mesele yalnızca iki büyük kulübümüzün suçlanması ve hak mahrumiyeti yaşamasıyla sınırlı değildir.

Asıl üzerinde düşünülmesi ve durulması gereken Türk futbolunun ve Türk sporunun da yargılandığı, aşağılandığı ve itibarıyla oynandığı gerçeğidir.

İsviçre’den, Türk futbol kulüplerini ve bunlara gönül veren milyonlarca kardeşimizi rencide etmek miyop ve muğlâk batılı anlayışın ifşasından başka bir anlama gelmemiştir.

Buna da kimsenin hakkı yoktur.

UEFA’nın kararlarında objektif olmadığı, Beşiktaş ve Fenerbahçe’yle birlikte incelediği Romanya’nın bir takımına karşı takındığı tarafgir bakışla da sabitlenmiştir.

Bu iki kulübümüze ceza yağdıran bu kurumun, hemen hemen benzer konuda bir Avrupa takımına sıra gelince yelkenleri suya indirmesi ve sadece 5 yıllık bir denetimle iddiaları savuşturması çifte standardın tescilidir.

Bu gelişmeler ışığında söylemek lazımdır ki, UEFA’nın verdiği karar kesin ve itiraz edilemez olmadığı için şimdi sırayı “Tahkim” aşaması almıştır.

Kulüplerimizin yaptıkları itirazlarının incelenerek doğru ve adil bir karar verilmesi Türk sporunun üzerindeki yükü biraz olsun hafifletecektir.

Türkiye Futbol Federasyonu üzerine düşen sorumluğu yerine getirmeli, kendi sahasında top çevirmemelidir.

Başbakan Erdoğan geçen yılın Mart ayında partisinin genel merkezinde ağırladığı UEFA Başkanı nezdinde gerekli çalışma ve girişimi yapmalı ve iki büyük kulübümüze sahip çıkmalıdır.

Elbette kim şike yapmışsa, teşvik primine kimler tevessül etmişse bulunup haklarında gerekli işlemler yapılmalıdır.

Buna diyeceğimiz bir şey yoktur.

Sporun ruhu, sportmenlik ahlakı da bunu gerektirecektir.

Ancak tüzel kişilerin hedef tahtası yapılmasına müsaade etmemek, iddialar sübut bulmadan, somut bir hal kazanmadan adı geçen kişi ya da kişilerin peşinen suçlu ilan edilmesine engel olmak sorumluluk makamındaki herkesin görevi olmalıdır.

Başbakan Erdoğan meseleye seyirci kalmamalı, Avrupa futbol lobisinin fütursuzluğuna hareketsiz durmamalıdır.

Özellikle Çarşı Grubu’nun muhalif duruşunu bahane ederek en başta Beşiktaş’a ve yöneticilerle sürtüşme gerekçesiyle Fenerbahçe’ye şaşı ve duyarsız yaklaşmamalıdır.

Fenerbahçe ve Beşiktaş’a şike yaftası vurmak, bazı oyuncularını ve yöneticilerini iddialar netlik kazanmadan suçlamak kimseye, hele spor hayatına bir şey kazandırmayacaktır.

Herkes bilsin ki, bu iki kulübümüze yönelik desteğimiz ve sevgimiz hiç azalmayacaktır.