Dolar 32,5089
Euro 34,5693
Altın 2.491,93
BİST 9.548,09
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 24°C
Az Bulutlu
İstanbul
24°C
Az Bulutlu
Çar 20°C
Per 18°C
Cum 16°C
Cts 18°C

BAYKAL: TÜRKİYE’Yİ ORTADOĞU’YA ÇEKMEYE ÇALIŞIYORLAR

BAYKAL: TÜRKİYE’Yİ ORTADOĞU’YA ÇEKMEYE ÇALIŞIYORLAR
08/11/2014 23:09
A+
A-

CHP eski Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, Antalya’da doğup büyüdüğü Deniz Mahallesi’nde parti teşkilatının her yıl geleneksel olarak düzenlediği aşure gününe katıldı.DOĞUP büyüdüğü mahalledeki aşure gününe katılan CHP eski Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, “Bugün ne yazık ki 1334 yıl sonra bu olayların yaşandığı Irak’a tekrar bakın. Gene acı, kan, ölüm, zulüm. Bunun çaresi Türkiye’de. Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu devlet düzeni bunun çaresidir. Birileri Türkiye’deki demokratik, çağdaş dünya hukukuna dayalı devlet düzeninden rahatsız. Türkiye’yi Ortadoğu’ya çekmeye çalışıyorlar” dedi.

CHP eski Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, Antalya’da doğup büyüdüğü Deniz Mahallesi’nde parti teşkilatının her yıl geleneksel olarak düzenlediği aşure gününe katıldı. Çok sayıda partilinin yanı sıra CHP Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan ve İl Başkanı Cavit Arı’nın da bulunduğu etkinlikte Deniz Baykal üzerinde nar taneleriyle CHP yazılmış aşureyi katılanlara kendisi dağıttı.

DENİZ MAHALLESİ’NİN BİR PARÇASI

Mahallenin sakinlerine seslenen Deniz Baykal, “Kendimi o kadar evimde hissediyorum ki, sadece bu mahallenin adı Deniz olduğu için değil. Yıllarca bu mahallede 122’nci Sokak’ta oturduğum için. Annem orada hayatının sonuna kadar yaşadığı ve benim siyasi hayatımda karargahım orası olduğu için kendimi bu mahallenin, bu esnaf kardeşlerimizin, burada oturan komşularımızın bir parçası hissediyorum. Deniz Mahallesi’nin bir parçası hissediyorum” dedi.

BERABERLİĞİN YAŞANDIĞI GÜN

Aşure gününün toplum olarak hayatımızın ayrılmaz bir parçası olduğunu belirten Deniz Baykal, büyük bir tarihsel süreklilik içinde Türkiye’de yaşayan insanların hiçbir mezhep ayrımı yapmadan, Alevi- Sünni demeden, din ayrımı olmaksızın Hıristiyanları, Ortodoksları, Katolikleri, Rumları, Ermenileri etnik ayrım yapmadan hep beraber aşure gününün kutlandığını söyledi.

Aşure gününün bizim toplumumuzun birlik ve beraberliğinin yaşandığı bir gün olduğunu belirten Baykal, “Böyle bir günü ayakta tutmak, sürdürmek ve bir araya gelmek çok güzel bir alışkanlıktır. Bu alışkanlığı ayakta tutmaya gayret gösteren, katılanları kutluyorum. İhmal etmeyin, çok değerli bir gündür” dedi.

‘ŞİMDİ O ACIYI ARTIK AŞIYORUZ’

1334 yıl önce, Müslümanlığın daha 60’ıncı yılında tarihin kaydettiği en büyük acılardan birinin yaşandığını anlatan Baykal, “Müslümanlar birbirine girdi. Kim Müslümanlar? Hz. Peygamberin ashabı, efradı. Hepside Kureyş aşiretinden. Nasıl bir zulümdür, acıdır ki 1334 yıldır hala unutulmadı. Ama şimdi o acıyı artık aşıyoruz. Bugün geldiğimiz noktada o acıyı acı yönüyle değil, düşmanlık nefret uyandıran yönüyle değil. Bunun ne kadar yanlış olduğunun bilinciyle buradan bir güzelliği, sevgiyi, dayanışmayı üretmeye çalışıyoruz. Bakın bizim Sünni Müslümanlar arasında Maviye adını görüyor musunuz? Yezid diye bir ad görür müsünüz? Bizde yoktur. Hanefilerde, Sünnilerde, Şafiler’de yoktur. Niye çünkü o tarihi acıyı biliyoruz. Ve onu çok iyi anlamışız. Bu Emevi olayı İslamiyet’in bir büyük acısıdır, o acıyı o zamanlar yaşadı herkes, şimdi biz bunları aşacağız” diye konuştu.

ORTAÇAĞI YAŞIYORUZ

Bugün 1334 yıl sonra bu olayların yaşandığı Irak’a tekrar bakılmasını söyleyen Baykal, şöyle devam etti:

“Kerbela Irak’ta. Gene acı, kan, ölüm, zulüm. Bin yıl geçtiği halde. Şimdi buna bir çare, çözüm bulmak lazım. Dünya ortaçağı yaşarken, yani hak adalet hukuk işlemezken dünyada Avrupa’da, ilkellik, zulüm, ‘içine şeytan girdi’ diye yüzlerce insanı katletmek günlük uygulama iken, İslamiyet altın, aydınlık çağını yaşıyordu. İslamiyet, diyordu ki ‘ya nedir bu iş.’ Kilise onları yönettiği, kilisenin hükmü Avrupa’ya yön verdiği zaman, Müslümanlar olarak biz Yunus Emreleri, Hacı Bektaşi Velileri, Mevlanaları yetiştiriyorduk. Onlar ’72 millet birdir diyorlardı, kadın erkek eşittir, eğitim nerede olsa koşunuz, insana insan olduğu için saygı gösterin’ diyorlardı. Yani o insaniyetin ortaçağdaki gerçek tablosu. Şimdi işler sanki tam tersine döndü. 21’inci yüzyılda biz sanki kendi ortaçağımızı yaşıyoruz. Avrupa ortaçağını yaşamadığımız, aydınlanmayı yaşadığımız, onlar ortaçağını yaşarken, şimdi dönmüşüz 21’inci yüzyılda ortaçağımızı yaşıyoruz.”

ÇARE ATATÜRK’ÜN KURDUĞU DEVLET DÜZENİ

“IŞİD’ler, Kobanililer, Suriyeliler, Iraklılar birbirine giriyor, Müslüman Müslüman’ı öldürüyor, Allahu Ekber diyerek kafaları kesiyoruz. Buna bir çare bulmak lazım” diyen Baykal, sözlerini şöyle tamamladı:

“Var mı çaresi var. Bizde Müslümanız. Bunun çaresini Türkiye buldu. Çaresini öğrenmek isteyenler Türkiye’ye baksınlar. Türkiye Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu devlet düzeni bunun çaresidir. Etrafımızda her yer yangın yerine dönmüş, her yerde kıyım katliam bizde yok. Niye yok. Çünkü bizde öyle bir devlet düzeni kurulmuş ki dinle devletin iyi ilişkisi, dinle siyasetin, hukukun, eğitimin ilişkisi öyle bir kurulmuş ki bundan güzellik çıkmış, bundan laiklik, kadın- erkek eşitliği, aydınlanma barış, huzur hukuk, demokrasi çıkmış. Oralarda bu düzen olmayınca Libya’dan başlayıp İran’a, Suudi Arabistan’a kadar onlarda bu olmadığından hala çırpınıyor. Birileri Türkiye’deki demokratik, çağdaş dünya hukukuna dayalı devlet düzeninden rahatsız. İstiyorlar ki Türkiye’de de devlet düzeni Ortadoğu’daki bazı ülkelerde olduğu gibi olsun. Oraya çekmeye çalışıyorlar. Ama ona rağmen bunu başaramadılar, Türkiye dimdik ayakta durmaya devam ediyor. Hepimize düşen görev bu sağlam temele sahip çıkmaktır.”

dha