Dolar 32,5320
Euro 34,8934
Altın 2.422,04
BİST 9.722,09
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 22°C
Az Bulutlu
İstanbul
22°C
Az Bulutlu
Per 21°C
Cum 19°C
Cts 18°C
Paz 19°C

BÜYÜK PROJELERE HAZINE GARANTISI VERILMESI ADRESE TESLIM DÜZENLEME

BÜYÜK PROJELERE HAZINE GARANTISI VERILMESI ADRESE TESLIM DÜZENLEME
24/04/2014 12:53
A+
A-

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu “Büyük Projelere Hazine Garantisi Verilmesi Adrese Teslim Düzenleme” dedi.

Tanrıkulu’nun açıklaması şu şekilde:

BÜYÜK PROJELERE HAZİNE GARANTİSİ VERİLMESİ

ADRESE TESLİM DÜZENLEME

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu Hazine Müsteşarlığı’nın 19 Nisan 2014 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren “Hazine Müsteşarlığı Tarafından Gerçekleştirilecek Borç Üstlenimi Hakkında Yönetmelik”in adrese teslim bir düzenleme olduğunu belirterek, bu düzenlemenin ülkemizin zaten yüksek olan dış borçlarını daha da artıracağını ve bazı firmaların kayırılmasına yol açabileceğini ifade etti.

Tanrıkulu yaptığı açıklamada; “19 Nisan 2014 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Hazine Müsteşarlığı Tarafından Gerçekleştirilecek Borç Üstlenimi Hakkında Yönetmelik” ile asgari yatırım tutarı bir milyar liranın üzerinde olan Yap-İşlet-Devret projeleri ile Sağlık ve Millî Eğitim Bakanlıklarınca yürütülen 500 milyon doların üzerindeki projelere Hazine garantisi verilecektir. Buna ilave olarak projelerdeki borçlar da Hazine tarafından ödenmesi taahhüt edilmektedir. Yönetmeliğin Aralık 2012’den bu yana ihale edilen projeleri de kapsayacağı anlaşılmaktadır. Buna göre söz konusu garanti bundan sonra yapılacak projeler için yıllık toplam 3 milyar dolar limitli, Aralık 2012’den bu yana gerçekleşen projeler için ise limitsiz olarak geriye dönük uygulanacaktır.

Bugüne kadar Hazine garantisi Yap-İşlet-Devret projelerinde ‘satın alma garantisi’ şeklinde uygulanırken, bu Yönetmelik ile artık finansman konusuna da garanti verilmiş bulunmaktadır.

ABD Merkez Bankası’nın (FED) parasal genişlemeyi her toplantısında azaltma kararlarından sonra, bizim de sürekli dile getirdiğimiz ve vurguladığımız konular arasında; Türkiye’de son dönemlerde dış kaynak bulmanın daha zor, bulunduğunda ise daha maliyetli olacağı yer almaktaydı. Bu sıkıntıyı yaşayan ve basında da yer alan bazı dev projeler (Üçüncü Hava Limanı, Üçüncü Köprü vb.) dışarıdan kaynak bulmakta halen zorlanmaktadır.

Bu büyük projelere daha önce iktidar, Hazine garantisi olarak ‘satın alma garantisi’ ile kimisine yıllık geçiş garantisi, kimisine yıllık yolcu garantisi gibi garantiler vermiştir. Anlaşılan bu garantiler yetmemiş, Yönetmelik ile borçları da garanti altına alınmıştır. Bundan sonra 1 milyar TL’nin üzerindeki projeler için gerekli dış finansman sağlanırken uluslararası finans kuruluşları Hazine garantisini sürekli talep edeceklerdir.

Bugüne kadar gerçekleştirilen ihalelere göz attığımızda (Üçüncü Hava Limanı, Üçüncü Köprü, Hızlı Tren, Avrasya Tüneli vb.); Yönetmelik ile Hazine garantisinin ilk etapta yaklaşık 50 milyar dolarlık (yaklaşık 110 milyar TL) devasa bir borcu kapsayacağı görülmektedir. Türkiye’de kredi limiti 2 milyon TL ve üzerinde olan 34 bin KOBİ’nin var olduğu göz önüne alındığında, bu büyüklükte yeni 55 bin KOBİ daha yaratmak mı, yoksa böyle afakî projeleri devlet garantisine almak mı Türkiye’nin menfaatine olacağı tartışılmalıdır. Yaklaşık 1 milyon KOBİ’nin finansmana erişimindeki zorluklar yıllardır devam ederken hangi hakkaniyet ölçüsüyle 10-15 firma için 50 milyar dolarlık devlet garantisi getirildiğinin mantıklı bir izahı bulunmamaktadır. KOBİ’leri üvey evlat olarak gören iktidar verilen bu devlet garantisini en fazla hak edenlerin, bizim öz evlatlarımız yani KOBİ’lerimiz olduğunu artık idrak etmelidir.

Nitekim iktidar; fizibilitesi sağlıklı olmayan, ülkemizin acil ihtiyaçları konusunda öncelikleri bulunmayan birçok projeyi siyasî şov amaçlı ihale etmiş ve bu Yönetmelik ile ülkemizin kıt kaynaklarının ne derece hesapsız ve sorumsuzca harcanacağını ispat etmiştir. Bu ispatın tescilini de son olarak Maliye Bakanı yapmıştır. Sayın Bakana geçtiğimiz günlerde söz konusu durumun kamu maliyesine ek yük getirip getirilmeyeceğinin sorulması üzerine: “Ek yük getirip getirmeyeceğini bilmiyoruz. Örnek olarak söylüyorum, 3. havaalanının olmaması kamuya çok ciddî kayıplar getirir” şeklinde garip bir cevap vermiştir.

Ülkemizin 2002 yılındaki 129,5 milyar dolar olan toplam dış borç stoku 2013 yılı sonu itibarıyla 388 milyar dolara çıkmıştır. Bunun millî gelire oranı % 47,3’e denk gelmektedir. 2002 yılında sadece 43 milyar dolar olan özel sektörün borcu 11 yıllık dönemde 267 milyar dolar seviyelerine yükselmiştir. Son açıklanan verilere göre finansal kesim dışındaki firmaların net döviz pozisyonu açığı 172 milyar 770 milyon dolardır. Merkez Bankası’nın faiz artırım kararından sonra özel sektör daha pahalıya borçlanmakta ve mevcut borçları sürekli kur riski taşımaktadır.

İç ve dış toplam kamu borcumuzun millî gelirimize oranı ise % 39,5 düzeylerindedir. Ülkemizin dışarıdan borçlanma kapasitesi halen gelişmekte olan ülkeler ortalamasında bulunsa da, bu ortalamadan sapıldığında ülkemizin risk primi de bir o kadar artacak ve borçlanma maliyetlerimiz yükselecektir.

Hazine’nin 2013 yılı sonu itibariyle 10 milyar 536 milyon dolar Hazine Garantili Dış Borç stoku mevcuttur. Şimdi bunun üzerine kendilerinin dâhi öngöremediği daha yüksek rakamlar eklenecektir.

Avrupa’da baş gösteren ekonomik krizin ana nedeni, aşırı ve ölçüsüz olarak başvurulan transfer harcamalarının finansmanına yönelik devlet borçlanmaları olduğu unutulmamalıdır. Bu Yönetmelik üretim ve millî gelire en ufak katkısı olmayan bu tür proje finansmanlarıyla ülkemizdeki yeni bir ekonomik krizin tetikleyicisi olabilecektir.

Diğer yandan Hazine’nin vermiş olduğu garanti dolayısıyla bu tip projeleri alan firmalar kapılacağı rehavet sonucunda ülkemizin 1990’lı yıllara geri dönme ihtimali çok yüksek olacaktır.

Çünkü Yönetmelik ile yap-işlet-devret veya yap-kirala-devret modeliyle ihaleyi alan firmaların kusuru olsa bile, Hazine kredinin % 85’ine “garanti” sağlayacaktır. İhaleyi alan firma, alınan kredinin tamamını bu işte kullanmadan işi bıraksa dâhi bu Yönetmelik hükümlerine göre aldığı kredinin % 15’ini ödeyerek, yükümlülüklerini devletin omuzlarına yükleyecektir. İlâna çıkmış projeye 3 milyar dolar sınırı da olmayacaktır. Bakanlar Kurulu’na tanınan 3 milyar dolar sınırını 1 kat artırma yetkisi ile bu rakam 6 milyar dolara çıkabilecektir.

Yönetmeliğin 5’inci maddesinin 6’ncı fıkrasında “imzalanan borç üstlenim anlaşmaları Resmî Gazetede yayımlanmaz” hükmü bulunmaktadır. Buna göre devleti borç altına sokan bir taahhüt, bir müteselsil kefalet Resmî Gazete’de yayımlanmayacaktır. Saydamlık ve hesap verilebilirlik ortadan kaldırılacaktır. Bu gizlilikle milletimizin sırtına yüklenecek devasa dış borçlar ile kimlerin kollanıp, korunduğunu ileride görmüş olacağız.

Malî disiplinden taviz vermeyeceklerini iddia edenlerin bu söylemleri yayımlanan Yönetmelik ile çökmüştür.

Uluslararası ekonomik kuruluşlar, bizim de söylediğimiz gibi Türkiye’ye yönelik ekonomik uyarılarına devam etmektedir. Bunun en son örneği; Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) Nisan 2014’te yayımladığı Küresel Finansal İstikrar Raporu’nda yer almaktadır. Bu raporda; özel sektör borçlarının büyüme hızı, cari işlemler açığının rekor seviyesi ve açığın finansmanı, reel gelirin düşüklüğü, döviz rezervlerinin borç ve cari işlemler ödemelerini karşılayamayacağı konularında uyarılar bulunmaktadır.

Ülke olarak finansmana ihtiyacımız yüksek olmasına rağmen, başarısız ekonomi politikaları nedeniyle kenarda köşede paramız, tasarrufumuz bulunmamaktadır. Diğer yandan banka bilançolarında risk son günlerde daha da artmış durumdadır.

İktidara gerek seçim dönemlerinde, gerekse siyasî çalışmalarında yakın olan firmalara verilen tehlikeli bir taviz olarak gördüğümüz Yönetmeliğin götüreceği, getireceğinden daha fazla olacaktır.

Yaratacakları Hazine garantili proje çöplüğü ile dış borç yükümlülüklerimizin daha da artmasına neden olanlar bilmelidir ki; ülke ekonomimize verilen zararlar milletimiz ve tarih tarafından asla affedilmeyecektir.

Emin olunmalıdır ki; Milliyetçi Hareket Partisi, şimdiye kadar yapılan yolsuzlukların -her ne şart ve şekilde olursa olsun- bedelini mutlaka hukuk çerçevesinde hesabını soracaktır.” diyerek, yolun sonuna yaklaşanlar seçim sistemiyle oynamaya başlamış ve yandaşlarını kaybetmemek için bu tip düzenlemelerle milletimizin kaynaklarını onlara aktardıklarını belirtmiştir.