Dolar 32,5004
Euro 34,6901
Altın 2.496,45
BİST 9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 19°C
Parçalı Bulutlu
İstanbul
19°C
Parçalı Bulutlu
Paz 21°C
Pts 23°C
Sal 24°C
Çar 22°C

ÇAĞLAYAN: BABAYİĞİT ARAYIŞIMIZ DEVAM EDİYOR

ÇAĞLAYAN: BABAYİĞİT ARAYIŞIMIZ DEVAM EDİYOR
28/12/2012 15:19
A+
A-

Özellikle motor ve aktarma organı imalatından bahsettiğini vurgulayan Çağlayan, “10 sene önce söyleseniz ben de gülerdim. Ama Türkiye, otomobilini de, uçağını da yapacak noktaya geldi. Türkiye, bu otomobili yapacak ama yapacak ama yapacak. Bunun en az yüzde 85’i benim ülkemde üretilecek. Üretir miyiz? Her türlü imkanımız var. Babayiğit arayışımız devam ediyor. Aday var, adaylar var.” dedi.

Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD)’nin geleneksel yılbaşı buluşması öncesi derneğin Yüksek İstişare Kurulu üyeleri ile bir araya gelen Zafer Çağlayan, güncel konularda değerlendirmelerde bulundu ve soruları cevapladı. Çağlayan toplantının başında, yıl sonu ihracat rakamı ile ilgili olarak, “Ocak sonunda gümrük rakamları açıklandığında Türkiye’nin ihracatı 151-152 milyar dolar seviyesinde olabilir. Kesin rakamları, Ankara’da yapacağımız açıklamada verececeğiz.” dedi.

Yerli otomobil konusundaki bir soru üzerine, bu konudaki hükümetin beklentisinin yanlış anlaşıldığından dert yanan Çağlayan, “Otomobil sektörü yüzde 56 ithalat bağımlısı. Biz bunun yüzde 44’ü içeride üretiyoruz. Öyle bir yan sanayimiz var ki bir aracın yüzde 85’ini yapabilecek yetkinliğine, teknolojiye, insan gücüne sahip. Yüzde 100’ünü yapacağız diye bir derdimiz de yok.” ifadelerini kullandı. Buradaki kasıtlarının; yerli tasarıma sahip, motor ve aktarma organlarının yurtiçinde üretilebildiği bir model olduğunu dile getiren Çağlayan, sektörün ihracatın lideri olmasına ragmen 2011’de otomotivde 6 milyar dolar açık verildiğini belirterek, “Fazla veren bir sektör son 2-3 yıldır açık vermeye başladı. Üretim için lisans vermiş otomobilciler Türkiye’ye motoru vermiyor, aktarma organını vermiyor. Sen git al sacı, kaportayı, vur düzelt, boya, getir şunu yerleştir. Biz bu sefer asıl teknolojik olan, yüksek katma değerli ürünü üretmek yerine, katma değeri düşük bir yapıya dönüşmüşüz.” şeklinde konuştu.

Çağlayan, elektrikli araç üretimi konusunda da bunda da önemli parçanın akü olduğunu vurguladı ve şunları söyledi:

“Elektrikli otomobilin eğer bataryasını Türkiye’de üretemiyorsak ben bu otomobilin yüzde 50’sini dışarıdan ithal etmiş duruma düşerim. Bataryayı ürettiğiniz zaman sadece otomobil bataryası üretmiyorsunuz. İletişim, uzay, havacılık bir çok teknolojide bunu kullanıyorsunuz. Burada başka bir detay var. Elektrikli araçların aküleri lityumdur. Bizim şu anda kanıtlanmış bir lityum rezervimiz yok. Bu bizim için bir talihsizlik. Ama biz bunu yapacaksak ki yapmak zorundayız, hammaddeyi nereden alacağız? Lityum nerede var; Zimbabve’de, Afganistan’da. Bunu yaparken de bugünden tedarik güvenliğimi sağlamak durumundayım.”

“ÇEK KONUSUNDA RİSK MERKEZİ GEÇ KALDI, SIKINTI BU YÜZDEN”

Çağlayan, yapılan bir düzenleme ile karşılıksız çekte hapis cezasının kaldırılması sonrası yaşanan sıkıntının ‘risk merkezinin hala faaliyete geçememesinden’ kaynaklandığını söyledi. İş dünyasının içinde gelmiş bir isim olarak kendisinin ‘ekonomik suça ekonomik’ ceza taraftarı olduğunu ancak, çek konusunda ‘hapis kalsın’ diyenler arasında yer aldığını aktaran Ekonomi Bakanı, bu konuda karar alınırken suistimallerin önüne geçilmesi için getirilen ‘risk merkezi’nin kendisini ikna ettiğini belirtti. Çağlayan, “Ben şöyle ikna oldum. Risk merkezi oluşacak. Ben senle çek alıp vereceğim. Ben senin çekini bana vermeye geldiğinde sen bana şifreni söyle diyeceğim. Senin değerlerini göreceğim. Görmem gereken değerlerini gördükten sonra karar verip çeki alacağım. Biz kanunu çıkardık. Ama bu uygulamada geciktik. Bir de uygulama bankalarla sınırlı kaldı. Bu işi dediğim gibi çeki alan çeki verenin MR’ını görmeli.” diye konuştu.

İran ve aldığı altınlar konusuna da değinen Zafer Çağlayan, burada altının bir para değişim aracı olarak kullanılmadığını vurguladı. Ekonomi Bakanı, bunun ‘ticaret’ kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini savunarak, “10 aylık dönemde Türkiye’nin 12 milyar dolarlık altın ihracatı, 7 milyar dolarlık da altın ithalatı oldu. Geçen yıl altında 5 milyar dolarlık dış ticaret açığı verdik. Şimdi ise 5 milyar dolarlık dış ticaret fazlası var. Bunun yüzde 60’ı İran’a yapılan satıştan kaynaklandı. İstesin yüzde 160’ını da satarız. Niye satmayayım? Neticede ihracat demek mal satmak demek.” ifadelerini kullandı. Çağlayan, bu esnada yanında oturan İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi’ye dönerek, “Arkadaşların görevi bu.” dedi.

Konuşmasında, Merkez Bankası ve faiz politikasına da değinen Çağlayan, faizlerin düşmesi konusunda politika belirleyicilerin hassas olması gerektiği söyledi. Çağlayan, “İnşallah önümüzdeki yıl Merkez Bankası, bu konuda daha anlayışlı davranacaktır.” diyerek, bu konudaki temennisini dile getirdi.

Cihan

ETİKETLER: