Dolar 32,4534
Euro 34,7838
Altın 2.439,26
BİST 9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 18°C
Az Bulutlu
İstanbul
18°C
Az Bulutlu
Cts 16°C
Paz 18°C
Pts 17°C
Sal 17°C

ÇAKICI: “BENİ ÇIRILÇIPLAK SOYDULAR YEMEKLERDE BANA DOMUZ ETİ VERDİLER”

ÇAKICI: “BENİ ÇIRILÇIPLAK SOYDULAR YEMEKLERDE BANA DOMUZ ETİ VERDİLER”
09/02/2016 18:08 | Son Güncellenme: 10/02/2016 19:45
A+
A-

ÇAKICI: AKP hükümeti döneminde o günkü İç İşleri Bakanı Abdulkadir AKSU ve Avusturya hükümeti ile anlaşıyorlar. Operasyonla beni yurt dışında infaz etmek istediler.

Alaettin ÇAKICI: Hakim karşısına çıktı yaşanılan olayları geçmişden bugüne 17 yıllık olayları tek tek  anlattı. Maruz kaldığı işkencelere  baskılara pikolojik zulme maruz kaldığını anlatanttı. Savunmasında Haftanın 6 günü çırılçıplar soyulduğunu, yemeklerde domuz eti verildiğini ancak yemediğini bu yolla bana her türlü baskı yapıldıgını günlerce gün yüzü görmediğini vurguladı. AKP hükümeti döneminde o günkü İç İşleri Bakanı Abdulkadir AKSU ve Avusturya hükümeti ile anlaşıyorlar. Operasyonla beni yurt dışında infaz etmek istediler. Bana iki el ateş edildi. bunu TÜRK televizyonlarıda verdi. Bana yurt dışında kalmam için vaadlerde bulundular ben ihanet etmem diyerek elimin tersiyle ittim diyerek ülkeme iyademi istedim dedi.

Edirne F Tipi Cezaevi’nde kalmakta olan Alattin Çakıcı, çezaevinde infaz koruma memurunu darp ettiği iddiasıyla yargılandığı davada hem olayı anlattı ve hem de 17 yıl boyunca yaşadıklarını…

MAHKEMEYE ÇIKTI

Çakıcı, Edirne 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Davada cezaevinde yaşanan olayı anlatan Alattin Çakıcı, hastalığı nedeniyle kaldığı odanın kapısının üst bölümünün açık tutulması gerekirken kapalı olması ve seslenmesine rağmen geç açılması üzerine kızdığını, memurun da kendisine “Diyarbakırlıyım” diyerek cevap vermesi nedeniyle birkaç kez vurduğ3unu beyan etti. Hakim davada hazır bulunan infaz koruma memurunu da dinleyerek kamera kayıtlarının izlenmesine karar verdi ve bir sonraki duruşmada kayıtların getirilmesini istedi.

 

17 YILLIK SERÜVEN

Çakıcı, uzun ifadesinde 17 yıl boyunca yaşadıklarını anlattı ve “Bu olayın evveli varır. Ben 17 yıldır hapiste yatmaktayım. 17/12/1988 tarihinde Fransa’nın Nice kentinde uluslar arası bir operasyonla yakalandım. Fransa’da 4 tane hapishanede yattım. İlk 2 ay toprak altında total izolasyon, 12 ay Marsilla Bomet cezaevinde bir odada hapsedildim. Bahçeye dahi çıkamadım. Haftanın 6 günü beni çırılçıplak soydular. Yemeklerimde domuz eti veriyorlardı. Bunları yemiyor, atıyordum. Amaçları psikolojik baskıydı. O günkü Türk hükümeti üçlü koalisyondu. Ben hapishanedeyken Mesut Yılmaz hükümeti düşürüldü.

 

MİLLETİME HAİNLİK YAPMAM

Fransız hükümeti bana sürekli baskı yaptı. 3 bin derecelik psikolojik fırında beni pişirdiler. Ancak fiziki darp yapmadılar. Projektör altında 6 ay uyutuldum. En son Paris’teki Lasante cezaevinde yattım. Türkiye’ye kendi isteğimle iade olmak istedim. Çünkü beni bütün dünyadan izole etmişlerdi. 5 ayrı idam ile yargılanıyordum. Kardeşime suikast yapılınca 14/12/1999 yılında Türkiye’ye getirildim. O gün bugündür ailemden kimseye tek bir mermi bile atılmadı. Fransa’da bana ülkeme gitme diye çeşitli vaatlerde bulunuldu. Ancak ben bunları elimle ittim. Devletine hainlik yapanın size hiçbir faydası olmaz dedim. Ben hatta bu tür tekliflere, Türkiye Cumhuriyetine ve Türk Milletine asla hainlik yapmam diye cevap verdim.

 

HER TÜRLÜ BASKI YAPILDI

Madem benden bir şey istiyorsunuz, gençliği zehirleyen uyuşturucu kartellerini tesbit edin ekibimle gideyim operasyon yapayım dedim. Hatta İslam kaynaklı terör örgütleri için de aynı teklifi götürdüm. Liderlerini tesbit edin operasyon yapayım dedim. Bunun üzerine bir  böyle bir işe girmeyiz dediler. Paris’teki eylem olduğunda kendi kendine düşündüm acaba Fransa Başkanı bu sözlerimi düşündü mü diye. Türkiye’ye döndükten sonra uzun süre tek başıma hücrede kaldım. Hayata dönüş operasyonundan sonra F tipine gelenlerden biri de benim. Kandıra Cezaevinde 10 ay yattım. Orada da her türlü psikolojik baskıyı yaptılar. Ama hiç kedi gibi yatmadım.

 

MİLLETİME KÖTÜ SÖZ ETMEDİM

29/11/2002 yılında tahliye edildim. Tahliye nedenim mahkumlar ile ilgili iade anlaşmasıydı. Sürekli gözetim altında kaldım. Daha sonra çete cezam onaylandı. Bunun üzerine yurt dışına gittim. 60 gün yurt dışında kaldım. AK Parti’nin o günkü İçişleri Bakanı Abdulkadir aksu’nun emri ile Avusturya hükümeti anlaştı. Operasyonla beni yurt dışında infaz etmek istediler. Bana iki el ateş edildi. 3 ay da orada tutuklu kaldım. Orada bana dengemi bozacak ilaçlar verildi. Ülkem ile ilgili baskı yaptılar. Ben yurt dışında her yakalandığımda Devletim ve Milletimle ilgili tek bir kötü söz söylemedim.

 

CEZAEVİNE SİLAH SOKULDU

Türkiye’ye iade edildim. Tekirdağ F Tipi’nde tek başıma 35 ay kaldım, beni izole ettiler. Orada da hiç durmadım, benimle başa çıkamadılar. Hastalıklarım nedeniyle Kandıra F Tipi’ne gönderdiler. Orada kaldığım sürece yanıma sürekli Diyarbakırlı mahkumları verdiler. Onların hepsi ile abi kardeş gibi geçindim. Çünkü namazında abdestinde insanlardı. Onlar benim psikolojik yapımı bozmaya çalışıyorlardı. Ben onlara psikolojik olarak tavan yaptırıyordum. Kocaeli F Tipi’nde öldürülmek istendim. Cezaevine silah sokulmaya çalışıldı. Edirne Cezaevi’nde kapı açıldı diye dava açıyorlar. O tarihlerde cezaevine silah sokmaya çalışan kişi hakkında neden dava açılmıyor?

 

SÜREKLİ BASKI GÖRDÜM

Bu olaylar İzmir’de de oldu. Tekirdağ’da da oldu. Sürekli baskı gördüm. Rahatsızlığım nedeniyle iki kere Tıp Fakültesi’ne tedaviye gittim. Birinde beni yatırmadılar, ikincisinde “Cumhurbaşkanından özür dile senin için Köşk’e gideyim” denildi. Bu cümleyi devlet görevlileri duydu. Benden evvel mahkum koğuşuna kadın giriyormuş, laptop giriyormuş, içki de giriyormuş, telefon da… Ben gidince her şey bir anda değişti. Ben, benden önceki 6 ay itibariyle kamera kayıtlarını istiyorum. Olay gecesi mahkum koğuşundaki klozette uyuya kalmışım. Mümin isimli görevli beni görüyor ve Hasan Heybetli’ye haber veriyor. Heybetli’nin odasına götürüp oksijen veriyorlar. Cezaevi müdürleri durumu görüyor, “kapı kapansın ama sürgü çekilsin üstü kilitlenmesin” diyorlar.

 

OLAY NASIL OLDU?

Bana bunu söylediler ben de kabul ettim. Sabah olunca idrar torbam dolmuş. Ben hızla kapıya vurdum. Baktım kapı açılmıyor, yukarısı kilitlenmiş. Bunun üzerine kapının açılması zaman aldı. Ben sinirlendim. Bana verilen söz  niye yerine getirilmiyor diye düşündüm. Oradan çıktım, huzurdaki delikanlıya “burayı niye kilitledin” dedim. O da bana “görevimi yapıyorum” dedi. Çünkü programlanmış. Cezaevi müdürlüğü infaz koruma memurlarını sıkıştırmış. Onun kapısını açmayacaksınız demiş. Delikanlıya “adam gibi konuş” dedim. O da bana “ben zaten adamım” dedi. Ben de “sen devlet memuru musun, terörist misin” dedim. “Ben Diyarbakırlıyım” dedi. Çünkü o ara Sur’da olaylar vardı.  Ben ona memleketini sormadım. “Devlet memuruyum, teröristin Allah belasını versin, Diyarbakırlıyım” deseydi alnından öperdim. Öyle deyince ben buna 3-4 tane vurdum. Bunu 4 gardiyan aldı götürdü. Çünkü bayıldı” dedi.

 

MİLLETTEN ÖZÜR DİLESİN

Çakıcı ifadesinde daha sonra yaşananları da anlatarak, memurun ifadesini baskı ile değiştirdiğine dikkat çekti ve kendisine de Cumhuriyet Başsavcısı Cevat Gül baskısı ile 12 gün hücre cezası verildiğini söyledi. Çakıcı, sağlık raporu bulunmasına rağmen hücre cezası verildiğini ifade ederken, bu olaydan sonra avukatlarıyla görüşmelerinin de kısıtlandığını vurguladı. Çakıcı, “Benim kimseden gizli bir şeyim yok. Ben kimseden korkmaz. Eğer hakareti hak edenler varsa hakaret ederim. Ancak ben makama asla hakaret etmem. İnfaz koruma memurları dinlensin, kamera kayıtları izlensin. Diyorlar ki bana “Tayyip Erdoğan’dan özür dile.” Tayyip Erdoğan ile Muhammed Esed’in karşılaştırmasını yapacağım. Önce o Türk Milletinden özür dileyecek. Sonra ben  ondan özür dileyeceğim. Ama o önce tek Bayrak, tek Millet, tek Vatan, tek Din sözleri için Kur’an’a el basacak. Ayrıca Türk Milliyetçiliğini ayaklar altına almayacak. İnsanlığın ve İslam’ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devletidir dedi. Beraatimi istiyorum. Mahkeme aksi kanaette ise lehime olan hükümler uygulansın” dedi.

12714329_10207392443883068_1642342352_n12659718_10207392443443057_1587606626_n12666426_10207392443723064_507732224_n12650261_10207392443163050_255731187_n12659725_10207392443963070_1781133990_n