Dolar 32,5885
Euro 34,7665
Altın 2.507,79
BİST 9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 14°C
Yağmurlu
İstanbul
14°C
Yağmurlu
Cts 20°C
Paz 21°C
Pts 23°C
Sal 22°C

CHP’LI KOÇ: BAŞTAN SAKAT BIR SEÇIME GIDIYORUZ

CHP’LI KOÇ: BAŞTAN SAKAT BIR SEÇIME GIDIYORUZ
09/07/2014 17:39
A+
A-

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, cumhurbaşkanı seçimine ilişkin, “Baştan sakat bir seçime gidiyoruz. Eğer YSK Başbakan’ın kamu görevi yaptığını, 11 Temmuz’da cumhurbaşkanı adaylığını netleştirirken, kesinleştiriken, kabul etmezse, önümüzdeki seçimler baştan sakat bir seçim olacaktır” iddiasında bulundu.

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı.

Koç, toplantı devam ederken basın mensuplarına açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.

Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili gündemin Türk siyasetini yönlendirdiğini belirten Koç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın üç cumhurbaşkanı adayından biri olduğunu, devletin tüm gücünü arkasına alarak meydan meydan dolaştığını savundu.

Türkiye’nin, tarihinin en sıkıntılı dönemini yaşadığını savunan Koç, Erdoğan’ın bilinçli bir şekilde ülkeyi sürekli gerdiğini, siyaseti adeta yüksek gerilim hattı üzerinde tuttuğunu ileri sürdü.

“Bir perdenin önü var Recep Tayyip Erdoğan için kullanılan, bir de perdenin arkası var” diyen Koç, perdenin önünde, karşıtlık yaratarak toplumda güç bulmanın, yakın tarihi çarpıtmanın olduğunu iddia etti.

Erdoğan’ın yakın tarihten bir düşmanlık, husumet çıkarmayı, siyasette kullanılabilen mubah bir yol olarak gördüğünü öne süren Koç, “Yalan konuşarak bu gerçekleri saptırıyor. Toplumu her alanda bölme stratejisini inatla sürdürüyor. Perdenin önündeki Tayyip Erdoğan’ı tarif ediyoruz. Tüm değerlerimizi, bizi biz yapan tüm kavramları kendi işine geldiği gibi insafsızca kullanabiliyor, değersizleştirebiliyor, anlamını boşaltabiliyor” diye konuştu.

Koç, Erdoğan’ın bütün bunları “hiçbir edep kırıntısı göstermeden” yaptığını iddia etti.

-“Yalanla iman bir arada olur mu?”

Bir de perdenin arkasında Erdoğan’ın olduğunu ileri süren Koç, şunları kaydetti:

“Perdenin arkasında işler, dümen iyi. Orayı sorgulama. Yakın tarihte ortaya döküldüğü gibi çevrilen binbir dolap, yolsuzluk, rüşvet, hırsızlık, haram üzerine kurulmuş havuzlar, sermaye havuzları, medya havuzları… Kökünün temeli haram. Nüfus ticareti yapma, kullanma. Haksız servet edinme. Bütün bunların sonunda sebebi, nedeni ortaya konamayan inanılmaz servetler, mal beyanlarında yok. Ev bile yok. Ama ortada villalar her yerde. Gemiler, gemicikler, sıfırlanamayan yüksek miktarda hiçbirimizin aklının alamayacağı meblağdaki avrolar, milyar boyutunda dolarlar. Bir lüks, şatafat, şaşa… Yani ‘ye kürküm ye’ misali sözdeki gibi. Hani yalanla iman bir arada durmazdı. Öyle ya. Yalanla iman bir arada durur mu? Yalanla imanı nasıl taşıyor bir arada? Nasıl taşıyor ve yaşıyor? Buna da şaşırmamak elde değil. Bu da perdenin arkasındaki ilişkiler.”

Cumhurbaşkanlığına aday olan Başbakan Erdoğan’ın bir kamu görevi yürüttüğünü belirten Koç, 6271 sayılı yasanın 11. maddesinin, “cumhurbaşkanlığına aday olan kişinin, adaylığı kesinleştiği andan itibaren, kamu görevi yürütüyor ise kamu görevinin bitmiş sayılacağını” belirttiğini aktardı.

-“İhsanoğlu herkesi kucaklamaya çalışan bir kişi”

YSK’nın, 11 Temmuz’da cumhurbaşkanı adaylarını netleştireceğini ifade eden Koç, şöyle konuştu:

“Kanun açık ve net. Ben de dahil birçok defa, birçok gazeteci ve siyasetçiye, bana açılan davalarda da yazılı, ‘kamu görevini yürüten başbakana hakaretten…’ Sen millete dava açarken, kamu görevi yürüttüğünü söylüyorsun. Kanun gereği, kamu görevi yürütenler aday olduklarında, adaylıkları kesinleştiğinde istifa ederler gerekçesi var. Görevlerinden ayrılırlar gerekçesi var. Şimdi bu deve mi kuş mu? Hangisi bu?”

Eğer Türkiye’de yargı bağımsızlığı varsa, yargı vesayet altında değilse, Yüksek Seçim Kurulu, ilgili kanunun 11. maddesi açık ve net ortada, bunu uygulamak durumundadır. Şöyle bir tabloyu düşünebiliyor musunuz? Devletin uçağı, helikopteri emrinde, valisi, kaymakamı, müdürü, polisi ’emredersin’ diyip görev peşinde. Diğerleri görev çıkartma peşinde. Örtülü ödenek emrinde, yürütmenin bütün gücü emrinde. Adil bir seçim kampanyası yapacaksın, diğer tarafta mütevazi adaylar. Bilhassa Sayın İhsanoğlu. Halkın arasında görüyorsunuz. Sade, koruma yok, baraj, barikat yok, kimseye sövmüyor. Mütevazi, ölçülü, karşılıklı saygılı, hiçkimsenin değer yargısına tepeden bakılmayan bir kimlik. Herkesi kucaklamaya çalışan, en geniş temelde bir uzlaşı yaratmaya çalışan, huzur, itibar diyen bir kişi.”

aa