CHP’LI LOĞOĞLU: SAFSATA

Bu mitingler halkın diğer geri kalanına karşı meydan okuması anlamına gelir.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, AK Parti’nin Ankara ve İstanbul’da yaptığı mitingler için, “Bu mitinglere verilen ad; ‘milli iradeye saygı’ydı. Bu safsatadan ibarettir. Bu mitingler halkın diğer geri kalanına karşı ayaklanması, meydan okuması anlamına gelir” dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında Gezi Parkı olaylarını ve dış politikada yaşanan gelişmeleri değerlendirdi.

İran’da 14 Haziran’da cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldığını hatırlatan Loğoğlu, reformcuların desteklediği Hasan Ruhani’nin ilk turda seçildiğini belirterek, “Ruhani daha mutedil daha ılımlı, ölçülü bir profil çizdi. Ruhani’nin ilk dışarıya verdiği hava ve izlenim barış ve istikrar arayışlarına bölgede ve İran’ın yeniden uluslar arası topluma dönmesi bakımından ılımlı, olumlu mesajlar verdiğini anlıyoruz” dedi.

-SURİYE-

Suriye konusuna değinen Loğoğlu, “Suriye’de geçen haftanın önemli gelişmesi Amerikan yönetiminin ilk defa Suriye rejiminin kimyasal silah kullandığı yolundaki iddiası olmuştur. İddia diyorum çünkü bunun aksini düşünenler, bunun böyle olmadığını söyleyen çevreler de var. Fakat iddia veya gerçek Amerikan yönetiminin böyle bir tutum almış olması Obama yönetiminin Suriye’ye ilişkin yaklaşımında bazı ciddi değişiklikler olabileceğinin de işaretidir. Özellikle Suriye muhalefetine daha ağır silah verilmesi bakımından bir önalma, ‘madem bu kırmızı çizgimizi aştınız biz de Suriye muhalefetine daha fazla silah veririz’ şeklinde bir yaklaşımın ön hazırlığı olabilir” değerlendirmesini yaptı.

G-8 toplantısına dikkat çeken Loğoğlu, “G-8 konferansının Cenevre sürecine olumlu etki yapacak, destek verecek bir tarzda sonuçlanmasını biz CHP olarak temenni ediyoruz” diye konuştu.

-“SAFSATADAN İBARETTİR”-

Türkiye’de “inanılmaz” günler yaşandığını ifade eden Loğoğlu, “Kötü gidiyor her şey. Halk endişeli. Ortalık toz duman ve bu karmaşanın üstünde politika yapmaya çalışan, kışkırtmaları, kutuplaştırmaları daha da artırmaya çalışan bir iktidardan bahsediyoruz” dedi.

AK Parti’nin Ankara ve İstanbul’da yapılan mitinglerine işaret eden Loğoğlu, “Bu mitinglere verilen ad; ‘milli iradeye saygı’ydı. Bu safsatadan ibarettir” diyerek şöyle devam etti:

“Bu milli iradeye saygı değildir. Bu milli iradenin Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından gasbıdır. Neden, çünkü milli irade yüzde 90, yüzde 50 meselesi değildir. Milli irade yüzde 100 meselesidir. Bunun dışında hiç kimsenin kalmaması gerekir. Sen bunu sayısal hesaplara vurup ‘ben işte 1 milyon kişi topladım, herkes benim arkamda’ kasabaları sayıp, bütün dünyanın orada olduğunu anlatmak bir marifet değil. Milli irade Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iradesi değildir. Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından gasp edilecek bir irade de değildir. ‘Milli iradeye saygı’ ben yalan demiyorum safsata diyorum. Çünkü baktığımız zaman Adalet ve Kalkınma Partisi yöneticilerine her gün ayak üstünde hiç sıkılmadan en ağır konularda dahi camileri, İslamiyeti, kadınları, başörtülerini karıştırarak sürekli yalan üretiyorlar ve bu milleti kışkırtmaya çalışıyorlar.
Hiçbir demokratik ülkede o ülkenin yönetimi halkını halka karşı ayaklandıramaz. Bu mitingler halkın diğer geri kalanına karşı ayaklanması, meydan okuması anlamına gelir.”

-“ÇOK SAYIDA MİLLETVEKİLİMİZ DARP EDİLDİ”-

Gezi Parkı olaylarında yaşananlara işaret eden Loğoğlu, “Çok sayıda milletvekilimiz darp edildi. Bir kısmının burnu kırıldı. Hastaneye birkaç defa kaldırılan milletvekillerimiz oldu” diyerek şöyle devam etti:

“Milletvekillerimizin anlattıkları, milletvekili kimliğini gösterdiği zaman polise eline vurup o kimliği düşüren polislerimiz var. Hem hukuk dışı emirler veren yetkililer hem hukuk dışı emirleri uygulayan polisler mutlak suretle bir gün hesap verecekler. Bu insanlar adalet önünde hesap vereceklerdir. Bunu polis arkadaşlar da unutmasın.”

“Bana göre AKP’ye oy veren vatandaşlarımız bile AKP’li yöneticilerden daha akıllı. Öyle olmasaydı Türkiye bugün birbirine girmiş olurdu” diyen Loğoğlu, şöyle devam etti:

“Suriye’de kimyasal silah kullanılmasından rahatsızlık duyan yönetim her gün halkına karşı hiç tahrik de olmadığı noktalarda, gerekli olmadığı noktalarda biber gazı kullanıyor. Sıktıkları suyun içine kimyasal maddeler koyduklarını kendileri söylüyorlar. Yani öldürücü kimyasal silah ile rahatsız edici, hasta edici sakatlayıcı kimyasal madde kullanılması arasında sadece derece farkı var. Nitelik ve nicelik bakımından hiçbir farkı yok. O da kimyasal silah bu da kimyasal silah. O bakımdan biz hükümeti akla davet ediyoruz. Bu kutuplaştırıcı, kışkırtıcı halkı halka karşı getirme, polisi halka karşı koyma politikasına son vermesini istiyoruz. Arada bir söylem yumuşaklığı oluyor. Bunlara aldanmayın. Bunlar sadece hafif göz boyama hafif ortalığı geçici olarak rahatlatma ve bir noktada bazı şeyleri sıra savma ve günah çıkarma şeklinde algılayın.”

Avrupa Parlamentosu’nun kararına ve hükümetten gelen tepkilere işaret eden Loğoğlu, “Burada bir diplomasi hatası var. Sayın Davutoğlu bunu herhalde öğrenememiş. Biraz uluslar arası hukuk diline diplomasi diline uygun tarzda konuştukları takdirde daha doğru olur” dedi.