Dolar 32,3143
Euro 35,1060
Altın 2.290,78
BİST 9.057,12
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 20°C
Açık
İstanbul
20°C
Açık
Cum 23°C
Cts 21°C
Paz 21°C
Pts 23°C

DAVUTOĞLU, ANKARA’DA KONUŞTU

A+
A-

Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Dünyanın neresinde hangi görüşü savunmuş olursa olsun bir din adamına bir siyasi nankör diye hitap edebilir? Nankör diyen kişinin kendisi öylesine nankörlük yapıyor ki bu milletin imanının temsil edildiği bir makama bu ifadeyi kullanabiliyor.” dedi. Bu konuda örnek de veren Davutoğlu, “Yunanistan’da bir siyasi liderin Atina Başpiskoposu ile ilgili ya da Rusya’da Mosokova Patriği ile ilgili ya da Vatikan’da Avrupa’nın herhangi bir yerinde Papa ile ilgili herhangi bir görüş dolayısıyla böyle bir ifadeyi kullanma cüretine sahip olan birisi halkın huzuruna çıkabilir mi?” diye sordu. Eleştirinin de bir edebi, hayası, üslubu olduğunu belirten Davutoğlu, “Hakareti eleştiriden ayırt edemeyenler genellikle kitapla aşina olmayanlardır.” diye ekledi. Davutoğlu ayrıca devlet adamının gururunun da tehlikeli olduğunu vurguladı.

Ahmet Davutoğlu, Ankara’da partisinin düzenlediği 4. Sosyal Bilimler Teşvik Ödülleri törenine katıldı. Burada bir konuşma yapan Ahmet Davutoğlu, kitap ve kitap okumanın önemine değindi. Bilginin, alınıp satılan birşey olmadığını söyleyen Davutoğlu, “Bilgi aktarılan nakledilen birşey değildir sadece. Bilgi gerçekten özümsendiğinde zihne nüfus eden içselleştirilen ve bilinç haline dönüşen bir ilahi nimettir. Onun için ilim aynı zamanda alim olanın göreceli ilme sahip olan biz ilim adamlarına lütfettiği bir nimettir. O nimeti fark edemezseniz ilmi kendinizden bilirseniz bilgiyi kendinizden bilirseniz gururun ve nefsin en büyüyüğüne kapılırsınız.” ifadelerini kullandı.

“DEVLET ADAMININ GURURU TEHLİKELİDİR”

Davutoğlu, “Yine siyasette bugünlerde ego, ene, gurur, kibir birçok şey kendinden bahsetme öne çıktığı için, doğal olarak, yani siyasetin doğası olarak, eleştiri anlamında söylemiyorum ama eleştirebiliriz de tabi, bilgisiyle gurura kapılandan daha tehlikelisi yoktur. Devlet adamının gururu tehlikelidir. Onuru olur ama bir şekilde kibri diyeyim gururun ötesinde, bilgisi üzerine kibir sahibi olan ilim adamı için de aynı şey geçerlidir. Her okuduğunuz kitap aslında size mahviyet ve tevazu öğretir. Çünkü bilmediğiniz yeni birşey öğreniyorsunuz. Yeni birşey öğrendikçe oldum deme şansınız kalmaz. Hep hamdım hamım inşallah bir gün olurum deme mahfiveyetini ve tevazuunu size gösterir. İşte bilgi böylesi bir değer ve kitap bize o bilgiyi nakleden o bilginin aktarıldığı o bilginin bizimle bütünleştiği kutsal nesne. Ve kitap ahlak ve edep timsalidir.” şeklinde konuştu.

“KİTAP DOSTU OLAN BİRİ ALİME HAKARET NAZARIYLA YAKLAŞMAZ”

Kitabın, hattın olduğu yerde edebe mugayir hareket olmayacağını belirten Davutoğlu, “Kitap size bir şekilde edebi anlatır ve yansıtır. Kitap eleştiri ile hakaret arasındaki farkı öğretir bize. Kitap eleştirilebilir yazarı eleştirilebilir. Ama gerçekten kitap dostu olan biri başka bir kitap yazarına alime ya da herhangi bir insana hakaret nazarıyla yaklaşmaz. Kitap eleştiriyi öğretir.” değerlendirmesinde bulundu.

“DEMİRTAŞ’A OSMANLI ELEŞTİRİSİ: EVLERİNDE KİTAP BİRAZ EKSİK”

Davutoğlu, sözlerinin devamında “Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’nda Almanya’nın kuklası” olduğunu iddia eden HDP EŞ Genel Başkanı Selahhatti Demirtaş’ı eleştirdi: “Son 3 gün içinde gerçekten bir sadece bir başbakan yada AK Partinin genel başkanı olarak söylemiyorum bunu ama, iki siyasi partinin genel başkanının yaptığı iki tavır, ben herhalde dedim bu genel başkanların evlerinde kitap biraz eksik. Birisi Osmanlı Devleti’ni dünya savaşında Almanya’nın kuklası olmakla itham etti, hakaret etti. Ve bunda 18 Mart Çanakkale Savaşı’nın 100. yılında yaptı. Bizler Çanakkale şehitlerinin büyük fedakarlıkları üzerine konuşurken, bir genel başkan çıktı dedi ki ‘Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşı’nda Almanya’nın kuklası idi” Şimdi eleştirebilirsiniz. Osmanlı Devleti’nin o zamanki yöneticilerini eleştirebilirsiniz. Kimse eleştiriden azade, bigane değildir. Ama bir devlet ve de tam da emperyalistlerin bütün 7 düvelin yüklenerek bir kadim medeniyeti yok etmek üzere Çanakkale’ye yürüdüğü savaşın yıldönümünde bütün o insanlara dönüp siz aslında bir kuklaydınız demek ne büyük bir cehalettir. Bilmez ki bu genel başkan asında Çanakkale’de o ya da bu safta herkes centilmence bir savaş verdi. Ama bizim safımızda olanlar sadece İstanbul’u Anadolu’yu değil sadece Türkiye’yi değil bütün mazlum milletleri en önemlisi de kitaba dayalı bütün kadim medeniyetimizi savundular. Alman emperyalizminin kuklası ifadesi karşısında söylüyorum. Bütün bir yedi düvelin emperyalist emelleri aslında Çanakkale’de toprağa gömüldü. Eğer Çanakkale kaybedilmiş ve Dersaadet o yıllarda düşmüş olsaydı ve dahi daha sonra Çanakkale Savaşı’nın azmiyle Çanakkale Savaşı’ndan aldığı dersle tekrar kendi kimliğini kazanan bir millet ayağa kalkmamış ve İstanbul işgal altında kalmış olsaydı İstanbul Endülüs gibi Kırım gibi kadim medeniyetin bütün birikimlerinden tasfiye edilirdi. Ah bu genel başkan Muhammed İkbal okuyabilseydi, dönüp Çanakkale şehitlerinin önünde hürmetle eğilirdi. Muhammed İkbal, Çanakkale şehitleri için nice güzel mısralar döktü. Mehmet Akif ne hissettiyse İkbal de onu hissetti. Ama okumayanlar çok kolay sloganların peşinde yürürler, çok kolay sloganlar üretirler. Kitabın medeniyetini anlamayanlar medeniyetin kitaba verdiği önemi de takdir edemezler. O anda cazip gelen bir sloganla bütün bir tarihi yargılayıverir. Bütün bir devleti bütün fertlerini kukla haline dönüştürüverir. Ama bu görüşleri dile getirirken kendilerinin bir baka emperyalizmin bugün sözcüleri konumuna düştüğünü unutuverirler. Onur ancak ve ancak bilinç ile olur. Bilinç de sağlam bilgiyle olur. Burada bütün siyasi partilere üyelere seçim dönemi de yaklaştığı için, gelin birbirimizi eleştirelim. Herşeyi gerektiğinde en sert biçimde birbirimize anlatmaya çalışalım. Ama sloganlardan sloganların dayandığı süfli zihniyetten ve onun arkasındaki sıradan ve yüzeysel bilgiden uzak duralım. En önemlisi de hakaretten uzak duralım.”

“DEVLET ADAMLARI DİNE SAYGI GÖSTERECEKLER”

Davutoğlu, sözlerinin devamında ise CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’e “nankör” dediği iddiası üzerine eleştirdi. Davutoğu, “Hakaret demişken, yine, bir başka genel başkan, bu sefer ana muhalefet partisi genel başkanı, iki gün önce diyanet işleri başkanımıza aynen kendisinden özür dileyerek söylüyorum, gerçek bir ahlak abidesidir ve bulunduğu makamı hakkıyla yerine getiren biridir, nankör ifadesini kullandı. Nankör. Kürsüden nankör dedi. Şimdi ben bu ana muhalefet partisi genel başkanına sesleniyorum. Dünyanın neresinde hangi görüşü savunmuş olursa olsun dünyanın neresinde bir din adamına bir siyasi nankör diye hitap edebilir? Nankör diyen kişinin kendisi öylesine nankörlük yapıyor ki bu milletin imanının temsil edildiği bir makama bu ifadeyi kullanabiliyor. Çanakkale Savaşı’nın yıl dönümü vesilesiyle hutbeyle duayı, birçok şeyi karıştırıyor, şimdi girmeyelim, cehaletini sergilediği konuşmasında Atatürk’ün hutbede yer almadığını ifade ederek buradan hareketle hakarette bulunuyor. Örnek vermek istemiyorum ama Yunanistan’da bir siyasi liderin Atina Başpiskoposu ile ilgili ya da Rusya’da Moskova Patriği ile ilgili ya da Vatikan’da Avrupa’nın herhangi bir yerinde Papa ile ilgili herhangi bir görüş dolayısıyla böyle bir ifadeyi kullanma cüretine sahip olan birisi halkın huzuruna çıkabilir mi? Evet, din ve devlet işleri ayrıdır ama devlet adamları dine saygı gösterecekler. Saygıyı öğrenecekler, öğrenecekler.” dedi.

“ELEŞTİRİNİN DE ADABI OLUR”

Davutoğlu, Şimdi aynı bu şeyin okunduğu hutbenin sabahı, geçtiğimiz Cuma 250 – 300 bin şehit için bütün camilerde 253 bin hatim indirildi. Kılıçdaroğlu hatim ne demek bilir mi bilmem ama 253 bin hatim indirildi hatim. Ve her yerde Gazi Mustafa Kemal’e ve bütün şehitlere dualar edildi. Çanakkale’deki törende de her konuşması Mustafa Kemal’i de diğer şehitleri de andı. Diyanet İşleri Başkanımız bütün şehitlerle birlikte Gazi Mustafa Kemal’i de andı. Eleştirinin de edebi olur, hayası olur, üslubu olur. Hakareti eleştiriden ayırt edemeyenler genellikle kitapla aşina olmayanlardır. Kitap çünkü bize seviyeli eleştiriyi öğretir.” diye ekledi.