Dolar 32,5569
Euro 35,0018
Altın 2.428,25
BİST 9.722,09
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 20°C
Az Bulutlu
İstanbul
20°C
Az Bulutlu
Cum 19°C
Cts 16°C
Paz 18°C
Pts 18°C

DAVUTOĞLU: ‘ARAP ÜLKELERİNDEKİ SORUN ON YILLARCA AYNI LİDERLERİN OLMASIYDI’

DAVUTOĞLU: ‘ARAP ÜLKELERİNDEKİ SORUN ON YILLARCA AYNI LİDERLERİN OLMASIYDI’
17/11/2014 16:53
A+
A-

Başbakan Ahmet Davutoğlu, ”Arap ülkelerindeki sorun on yıllarca aynı liderlerin olmasıydı. Mübarek, Esad, her biri 20, 30 yıl iktidarda kaldı.” dedi.

Resmi temaslarda bulunmak üzere Filipinler’e gelen Başbakan Ahmet Davutoğlu, Filipinler Dış İlişkiler Enstitüsü’nde konuşma gerçekleştirdi.

Davutoğlu konuşmasında Filipinler’in son yıllardaki ekonomik gelişmesini överek, “Filipinler Devlet Başkanı Aquino ve ekibinin bana ve temsilciler kuruluna gösterdikleri mükemmel ev sahipliği için minnettarım. Filipinlilerle özel bir ilişkim var. Filipinlere 1983 yılında ilk kez uluslararası bir konferans için geldiğimde mastır öğrencisiydim. Daha sonra 1992 yılında Malezya Üniversitesinde ders vermek için geldiğimde birkaç öğrencimde kaldım. Filipinlerin son 30-40 yıl içinde demokrasi, siyasal iktidar ve ekonomik büyüme alanlarında nasıl etkileyici bir ilerleme kaydettiğini görebiliyorum. 1999 yılında Malezya’ya, ders vermek için geldiğimde Güneydoğu Asya ile ilgili çalışmalar yapmaya karar verdim ve sonuçlarına hayran kaldım. Filipinlerin kültüründen şüphe duyanlar, tüm bu detayların onun etkileyici kariyerinin sonucu olduğunu bilmeliler. O, son on yılda, 19. Yüzyılın son çeyreğinde politik görüşe sahip entelektüel prototipin kıdemlilerinden biridir. Asya’dan bir ses, doğu Asya’dan bir ses, itibarın ses, bir devrimci, entelektüel bir sınıf olarak ve bir siyasi aktivist olarak kalite ve entelektüel sesi. Gandi’nin ve diğer liderlerin hatta Atatürk’ün kıdemlisi. Yine bir hatıramı hatırladım. Bu sabah onun anıtını ziyaret ettiğimde onun edebiyata entelektüel dünyaya, romanlara, şiirlere olan katkılarını hatırladım” dedi.

“TÜRK DİPLOMASİSİNE OLAN GÜVEN İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM”
Son yıllarda yaşanan ekonomik krize de değinen Davutoğlu, “Üçüncü konu elbette genel olarak Asya Pasifik’e yakınlaşma. Ayrıca Devlet Başkanı Aquino ve ekibini Mindanao’da yürütülen barış surecindeki başarıları nedeniyle tebrik etmek istiyorum. Bu Filipinlerdeki liderlik belirtisinde onun konusunda sonuç almak ve sosyal kesimlerin birleşmesini aynı zamanda diğer etnik ve dinsel farklılıklara sahip olan bölgelere iyi bir örnek olacaktır. Bugün bağımsız kurul başkanı bir Türk diplomat. Türk diplomasisine olan bu güven için teşekkür ederim ve biz bu süreçte başarılı olmak için her şeyi mümkün kılacağız. 1993 yılında Malezya Başkanı Ramos Filipinler Başkanı’yken buraya gelmiştim. Bu tür mücadelelerde ülke topraklarını korumanın çoğu zaman zor olduğunu biliyorum. Bugün başarılı hikayede tüm Filipin vatandaşları için bir umut var. Doğu Asya’dan güzel bir haber var ve biz bu sürece katkı sağlayacak ve destek vereceğiz.
Ve bu sürecin başarısı için tüm taraflarla omuz omuza hareket ettik. İ

htiyacımız olan şey neydi? Suriye’de, Irak’ta etnik ve dini çatışmaların sadece bölgeleri değil, diğer komşuları da etkilediği bölgelerde. Bu perspektiften uluslararası arenaya baktığımızda burada son 30-35 yılda 3 transformasyon oldu. Biri soğuk savaşın sona ermesi. Bu jeopolitik bir depremdir. Bu yıllarda demokrasi aralarında Filipinler ve Güneydoğu Asya’nın da bulunduğu bölgelere sıçradı. Aynı zamanda Avrupa ve Orta Asya’da da sıçradı. Ve burada ekonomik genişleme, küresel ekonomi meydana geldi. İkinci en büyük transformasyon 11 Eylül saldırılarıydı. Uluslararası kamuoyunun ana endişesi güvenliği demokratikleşmenin önüne almak oldu. Hükümetimiz iktidara 11 Eylül saldırılarından 1 yıl sonar geldi. Fakat hükümetimizin temel felsefesi 3 şart üzerine kuruldu. Demokratikleşme, özgürlük, bölge güvenliği arasında denge oluşturmak. Çünkü Türkiye’de 2001 krizi sonrası çok boyutlu dinamik dış politika belirlendi” dedi.

“EKONOMİK BÜYÜME BEKLEDİĞİMİZ VE G-20’DE PLANLADIĞIMIZDAN DAHA AZ SEVİYEDE”
Türkiye’nin ekonomik kriz döneminde yüzünü Asya ve Ortadoğu’ya döndüğünü ifade eden Davutoğlu, “Üçüncü transformasyon ise 2008 küresel krizi sonrası ve Arap Baharı sonrası Ortadoğu’da yaşanan ekonomik ve politik krizdir. Dün Avustralya’daydım. Türkiye 1 Aralık’ta G-20 başkanlığını devralacak. Ekonomi ve siyasi yapının genel transformasyonlarını anlamadan bazı problemleri çözmek zordur. Şu anda halen küresel resesyonla karşı karşıyayız. Ekonomik büyüme beklediğimiz ve G-20’de planladığımızdan daha az seviyede. Ve ekonomik kriz ortaya çıkaran birçok siyasi kriz var. bu ekonomik krizler 2008’de finansal kriz olarak başladı. Bu ekonomik krizi aralarında Ortadoğu’nun da bulunduğu birçok bölgede sosyal krize dönüştürdü. Bizim ise yeni bir plan yapmamız gerekiyordu. Türk dış politikasının ana parametrelerinden biri jeopolitik ve tarihsel arka plan oldu. Jeopolitik arka plan Türkiye’nin Avrupa ülkesi, Asya, Ortadoğu, Kafkasya, Akdeniz ülkesi ve Karadeniz ülkesi olarak çok boyuta sahip olmasıdır. Biz birçok coğrafyanın parçasıyız. O halde ben Dışişleri Bakanı olduğumda Brüksel’de AB üyesi olarak, Manila’da Asyalı olarak Balkanlarda Balkan lideri olarak konuşmalıyım. Türk ekonomisi eskiden Avrupa ekonomisine bağlıydı. Biz AB ve NATO üyesiyiz. Fakat 2008’de kriz olduğunda biz yeni yollar keşfetmeyi denedik ve yüzümüzü Ortadoğu’ya, Balkanlara, Kafkaslara ve diğer bölgelere döndük. Bizim Avrupa ile olan ihracatımız piyasaların daralmasından dolayı yüzde 58’den yüzde 38’e düşmüştü. Fakat komşularımızla olan ihracatımız yüzde 8’den yüzde 32’ye yükseldi. Yani duruma göre kendi ekonomi ve dış politikanızı ayarlamanız gerekir. Türkiye’de iç barış, demokratikleşme ve özgürlük arasında kurulan dengelerle son 12 yılda Türkiye’de demokratikleşme süreci yaşandı. Ve bu da dengeyi yarattı” dedi.

“ARAP BAHARI’NA KADAR KOMŞULARLA GAYET İYİ İLİŞKİLERİMİZ VARDI”
Arap Baharı sonrası birçok bölgede dengelerin değiştiğini kaydeden Davutoğlu, “Arap baharına kadar bölgedekilerle ve komşularla gayet iyi ilişkilerimiz vardı. Arap baharından sonra bölgedeki ülkeler iç işlerinde sorunlar yaşayınca haliyle riskler ortaya çıktı. Son 4 yıldaki Suriye’den gelen mülteciler sorunu gibi. Suriye’deki acımasız rejimin bombardımanından kaçan ve IŞİD terör örgütünden kaçan 2 milyon mülteci aldık. Bölgenin dinamik karakterinin tüm bu zorlukları, dış politikanızı etkiliyor.

Aynı şekilde Irak’tan da son 2-3 ayda, 250 bin civarında mülteci aldık. Demokrasi çok önemlidir. Hiçbir şey istikrardan daha önemli değildir. Başarının demokratik prensiplere bağlı olarak ilk şartı politik istikrardır. Arap ülkelerindeki sorun on yıllarca aynı liderlerin olmasıydı. Mübarek, Esad, her biri 20, 30 yıl iktidarda kaldı. Biz 12 yılda ekonomik ve politik olarak geleceğimizi hazırladık. 12 yılda 3 genel seçim, 2 yerel seçim, 2 referandum yaptık. Biz hükümet programımızı 8 yıl sonraki seçime göre hazırlamıyoruz. Biz programımızı 2023’e göre hazırlıyoruz. Bu yüzden makro ekonomi çok önemlidir” dedi.

iha