Dolar 32,3717
Euro 34,9902
Altın 2.326,00
BİST 9.097,13
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 23°C
Az Bulutlu
İstanbul
23°C
Az Bulutlu
Cts 21°C
Paz 22°C
Pts 24°C
Sal 19°C

DERSİM KERBELA MI ?

A+
A-

Eski vatan haini Seyit Riza’yi kahraman gosteren yeni vatan hainlerine:
Sene 1937… Mustafa Kemal, başbakan Celal Bayar’la birlikte Tunceli’ye gelip, Murat Nehri üzerindeki Singeç Köprüsü’nün açılışını yapacaktı. Köprünün ucunda karakol vardı. Basıldı. 33 asker şehit edildi. Peşinden… Telefon hatları kesildi, pusular kuruldu, Mazgirt Köprüsü havaya uçuruldu, jandarma taburu vuruldu, 56 asker daha şehit oldu.
Film koptu.
Elebaşı Seyit Rıza’ydı…
Başbakanımızın “hikâyesi yürek burkucudur” dediği Seyit Rıza.
Kukla’ydı…
Kendisini oynatanların ipleri bıraktığını hissedince, paniğe kapıldı, İngiltere Dışişleri Bakanı’na mektup yazdı, Suriye’deki İngiliz Elçiliği’ne gönderdi.
Yalvaran mektubunda, Anadolu için “çorak toprak” derken, “Kürdistan bereketli toprak diyordu… “Sayın ekselansları” diye başlıyor, “Türk Hükümeti yaptığı anlaşmalar sayesinde dış baskılardan kurtuldu, Dersim’e girmeye kalkıştı, Türk ordusunu başarısızlığa uğrattık, direnişimiz karşısında Türk uçakları bombalamaya başladı” diye vaziyeti anlatıyor, “sayın ekselanslarına sesleniyorum, hükümetinizin yüksek manevi etkisinden Kürt halkını yararlandırmanızı istirham ediyorum, en derin saygılarımın kabulünü rica ediyorum” diye bitiriyor, “Seyid Rıza” diye imzalıyordu.
Hal böyleyken… Seyit Rıza’yı “masum” göstermeye çalışan arkadaşlar, böyle bir mektubun asla varolmadığını iddia ediyor. Altında kabak gibi “Seyid Rıza” imzası bulunmasına rağmen, Seyit Rıza yazmadı, Nuri Dersimi yazdı diyorlar. Üstelik, sanki Fransa babamızın oğluymuş gibi, “o mektup Fransa’ya yazıldı, Fransa Devlet Arşivleri’nden doğrulamak mümkün” diyorlar.
Gel gör ki…
Londra’da The National Archives diye bi yer var. İngiltere devlet arşivi… Kayıt ofisine gidiyorsun, “FO 371/20864/E5529” numaralı belgeyi rica edebilir miyim kardeş diyorsun, hay hay deyip, yukardaki mektubu veriyorlar. 50 pens filan, fotokopisini alabiliyorsun.

DERSİM OLAYI

Atatürk yönetimi tarafından Osmanlı İmparatorluğu’ndan beri çözümlenememiş bu sorununa önce, bu bölgeye bayındırlık hizmetlerinin götürülmesi ile yaklaşılmış, ancak kurdukları hakimiyetin kaybolacağının endişesine kapılan aşiret liderleri Devletin bu hizmetlerini baltalamak istemiştir.

Dersim’de köprü yapmak isteyen Devlet, köprü yapımına mani olunması nedeniyle köprü yapılan yere jandarma karakolu kurularak köprü yapımının tamamlanması istenirken, maalesef sömürü düzenlerinin sona ereceği endişesine kapılan gözü dönmüş aşiret liderlerinin kışkırtması ile ayaklanan asiler köprü yapımına engel olmak için kurulmuş olan karakola saldırarak buradaki askerleri öldürmüşlerdir

Devlet, Dersim ayaklanması başladığında derhal silaha sarılıp isyancıların üzerine saldırmak yerine önce ekonomik, kültürel, siyasi çözümlere başvurmuş ve bu meyanda aşiret reisleriyle de görüşmeler yapılarak ikna edilmeye çalışılmış ancak yatırımlara engel olunması ve askeri karakolların basılması askerlerin öldürülmesi ve köprülerin yakılması neticesi, başka bir yol kalmadığından Dersim Harekatı başlatılmıştır.

Birinci Dersim Harekatı devam ederken 14 Haziran 1937’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaptığı konuşma yapan İsmet İnönü;

”İç politikamızda tek mesele eskiden Dersim denen Tunceli vilayetindeki olaylardır. Hükmet iki yıldan beri Tunceli bölgesinde bir Genel Islahat Programı izlemektir. Bunu, şimdiye kadar orada kanuna karşı gelmekten zevk almış olan bazı aşiret reisleri iyi karşılamadılar. İslahat Programına karşı koymak ve bunda direnmek istediler. Bu davranış Mart sonlarında askeri tedbirler almayı gerektirdi. Karşı koyanların dirençlerini yok ettikten sonra yine kendi programımızın izlenmesini görev saydık. Bugün Tunceli’de Cumhuriyet’in bayındırlık ve ıslahat programına karşı çıkan az nüfuslu altı aşirettir…”

diyerek isyancı aşiretlerin saklandıkları dağların mağaraların tarandığını, eşkiyadan arındırılan Tunceli’de yollar, okullar, hükümet konakları inşa edildiğini belirterek bu Islahat Programı’nın amacının aşiretlerin direnişini kırarak halkın özgürlüğünü ve kolay geçinmesini sağlamak olduğunu ifade etmiştir.

Atatürk yönetimi bir taraftan ayaklanmayı bastırmak amacıyla gerekli askeri harekatı yürütürken, diğer taraftan da Dersim bölgesine yatırım politikasına kararlı şekilde devam etmiştir. Nitekim, İngiliz Askeri Ataşesi Yarbay Ross 5 Eylül 1938’de İngiltere’ye gönderdiği raporda;

”Türkler şimdi de 3 milyon liralık bir yatırım programına giriştiler. Biri Tunceli’nin batısından diğeri doğusundan geçip Erzincan’ı Elazığ’a bağlayan ve çeşitli noktalardan birbirine bağlayarak bölgesel bir ulaşım ağı oluşturan iki yolun yapımı sürmektedir.

Şu ana kadar toplam uzunlukları 684 metre tutan dokuz köprüyle birlikte 420 kilometre yol yapılmış ve telefon hatlarına 5.000 kilometre eklenmiştir Mareşal Fevzi Çakmak bana Mansur Nehri’nin kaynağında bir barajdan muhtemelen hidroelektrik enerjisi de elde edileceğini söyledi.”

hususlarını vurgulayarak Atatürk yönetiminin amacının her türlü yaklaşıma rağmen özellikle aşiret düzeninin yıkılmasından korkan aşiret reislerinin kışkırtması ile durdurulamamış olan ayaklanmanın askeri olarak bastırılmasının yanı sıra yatırım politikasının da devam ettiğini ortaya koymuştur.

Bu arada, bölge halkını aşiret liderlerinin hükümranlığından kurtarmak amacıyla isyan sırasında dahi, isyanın etkisi altında kalınmayarak Dersim’e yapılan Devlet yatırımları aksatılmadan sürdürülmüştür. Öyle ki, nüfusa kaydolmayan ve askerli yapmayanların cezaları kaldırılmış, sağlık merkezleri yapılmış ve 19 okul açılmıştır. Köylüye toprak verilmiş, ağaçlar aşılanmış, köylüye ücretsiz tohum ve fidan dağıtılmıştır.

İçişleri Bakanı Faik Öztırak 7 Temmuz 1939 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaptığı konuşmada 1937-1938’de yapılmış olan yatırımları;
• Nazımiye, Mameki, Hozat ve Pertek’te 5 hükümet konağı,
• Nazımiye, Mazgirt, Sahsik, Türüşmek, Dervişcemal, İncik, Türktanır ve Ovacık’ta 8 okul,
• Alişan Köprüsü,
• Külüştür Köprüsü,
• Cip Köprüsü,
• Pertek Köprüsü,
• Singeç Köprüsü,
• Pilimir’de 4 köprü,
• Dinar Köprüsü,
• Mameki Köprüsü,
• Seyithan Köprüsü,
• Elazığ-Mameki arası şose yolun 100 kilometresi
olarak ortaya koymuştur.

BIRINCI DERSIM İSYANı VE HAREKATı (21 MART 1937-10 EYLÜL 1937)

1937 Mart ayında Suriye’den Dersim bölgesine giren bir kısım Ermenilerin, Dersimlileri ayaklandırmak amacı ile Ankara Hükümeti’nin Dersim’de halka zulüm yapacağı yönündeki asılsız kışkırtmalar üzerine Yukarı Abbas Uşağı Aşiret Reisi Seyit Rıza bölgedeki aşiretler ile irtibata geçmiş Ankara Hükümeti’ne karşı ittifak kurulmasını organize etmiştir. Ancak, bu ittifaka bölgedeki 91 aşiretin sadece altısı katılmıştır.

Bu ittifak sonrası yer yer ayaklanmalar başlamış ve bu meyanda;
• 15 Mart 1937’de Diyarbakır ile Mardin arasındaki Karaköprü’de soygun gerçekleştirilmiştir.
• Yüzbaşı İsmail Hakkı Bey öldürülmüştür.
• 21 Mart 1937’de Tunceli-Erzincan arasındaki Kahmur Köprüsü basılarak Puh nahiyesi basılmıştır. Bu baskın sırasında köprüyü korumakla görevli olan karakol yıkılmış ve 33 jandarma eri şehit edilmiştir.
• 25 Mart 1937’de Sin köyündeki Sin karakolu basılmıştır.
• 27 Mart 1937’de Geyiksuyu Karakolu basılmıştır.
• 27 Mart 1937’de Kahmur-Puh arasındaki telefon hattı kesilmiştir.
• 27 Mart 1937’de 36 jandarmalık Askisor Karakolu basılmıştır.
• 27 Nisan 1937’de Puh yakınlarındaki 80 kişilik 9.Seyyar Jandarma Taburu Süvari Bölüğü’ne saldırılmıştır.
• 1 Mayıs 1937-2 Mayıs 1937 gecesi Beşiktepe’de bulunan 2. Jandarma Süvari Birliği’ne, Mazgirt Sabit Jandarma Bölüğü’ne baskın yapılmıştır. Aynı baskın sırasında Mazgirt Köprüsü tahrip edilmiştir.

Vaki olaylar üzerine 18 Haziran 1937’de Başbakan İsmet İnönü, Recep Saydam, Kazım Özalp ve Jandarma Genel Komutanı ile birlikte Elazığ’a giderek incelemelerde bulunmuşlar ve 21 Haziran 1937’de yapılan durum değerlendirmesinde 22 Haziran 1937’de yapılacak genel taarruz planı görüşülmüştür

Birinci Dersim Harekatına katılan 8.623 kişilik Türk Ordusu 1937/Haziran’da isyancıları sıkıştırmış, isyanın lideri Seyit Rıza 10 Eylül 1937’de Erzincan’da yakalanmıştır.

Birinci Dersim Harekatında; Türk Ordusu’nda isyan sürecinde öldürülen 39 kişiye ilaveten 28 şehit, isyancılarda da 265 kişi ölmüş, 849 kişi teslim olmuştur.

Elazığ’da kurulan mahkemede 58 isyancı yargılanmış, 11 kişi idam cezasına, 33 kişi de ağır hapis cezasına çarptırılmıştır. Yargılamalar sonunda 14 kişi beraat etmiş ve Seyit Rıza ile birlikte 7 kişi idam edilmiştir.

İKINCI DERSIM İSYANı VE HAREKATı (2 OCAK 1938 -16 EYLÜL 1938)

Birinci Dersin İsyanının bastırılması sonrası Kürt aşiretler 2 Ocak 1938’de yeniden ayaklanmışlar ve Tunceli’de bulunan 7 jandarma eri kurulan pusu ile öldürülmüş, ayrıca Mercan Karakolu basılarak burada da 2 jandarma eri şehit edilmiştir.

Bunu takiben Celal Bayar’ın Başbakanlık döneminde yer yer baskınlar düzenlenmiş ancak, kış şartları nedeniyle isyancıların yakalanması mümkün olmamak ile isyanın bastırılmasına yönelik İkinci Dersim Harekatının 12 Haziran 1938’de yapılmıştır. 1938/Haziran sonuna kadar devam eden çarpışmalar sürecinde; Türk Ordusu 33 şehit, isyancılar da 1.500-3.000 arası zayiata maruz kalmıştır.

Çarpışmalar sonrası devam eden arama, tarama ve silahtan arındırma çalışmalarıyla İkinci Dersim Harekatı tamamlanmıştır.

DERSIM İSYANı SÜRESINDE BÖLGEDEKI İNSAN KAYBı

Osmanlı İmparatorluğu döneminden beri devlet için sorun olmuş olan Dersim bölgesi, Atatürk döneminde bu bölgede bulunan aşiret reislerinin egemenliğine son vermek amacıyla öncelikle bölgeye yatırım yapılarak, aynı zamanda kültürel kalkınmanın sağlanması yoluna gidilmiştir. Ancak, feodal düzenlerinin yıkılmasından endişe duyan aşiret reislerinin bir kısmı bölge halkını ayaklanmaya kışkırtmıştır.

Atatürk yönetimi ayaklanmanın nedenini iyi bildiğinden öncelikle askeri harekatı düşünmemiş ve bir taraftan aşiret reisleri ile ikna görüşmeleri yaparken diğer taraftan da bölge halkına bildiriler yayınlayarak ayaklanmanın önüne geçilmek istenmiştir.

Maalesef bu girişimlerden netice alınamaması ve bölgede yapılan yatırımlara engel olunması, köprü yakılması ve askerlerim öldürülmesi üzerine, bölgeye yatırım yapılması politikası sürerken tehlike boyutlarına varan ayaklanmanın bastırılması için askeri harekat düzenlenmiştir.
Birinci ve İkinci Dersim Ayaklanmaları mukabilinde askeri harekat düzenlenmiş ve bir daha sorun teşkil etmemesi amacıyla tüm isyancıların temizlenmesi hedeflenmiştir.

Ana hatları ile detaylarına yukarıda değinişmiş olan harekatlar neticesinde bölge de 2.000-3.000 kişinin ölümü zuhur etmiştir.

Genelkurmay tarafından yayınlanan; ”Türkiye Cumhuriyeti’nde Ayaklanmalar” adlı kitabında yer alan resmi belgelere göre gün gün anlatılan harekattaki toplam ölü sayısı 2.000-3.000 kişi civarındadır. Bu kitapta 1937-1938 Derim Harekatı ile ilgili ilk belge 13 Ağustos 1935 tarihlidir. Bununla başlayan raporlar 12 Eylül 1939 tarihine kadar devam etmiş 155 klasörden oluşmaktadır. Günlük olarak tutulmuş olan raporlara göre isyancıların bu dönemdeki kaybı 3.828 kişidir.
Nüfus istatistiklerine göre;
• 1935 genel nüfus sayımına göre Tunceli nüfusu 107.723, 1940 genel nüfus sayımına göre de 94.639 kişi
• 1935-1940 döneminde 11.683 kişi batıya sevk edilmiş
olmasından da anlaşıldığı üzere 1935-1940 arası Tunceli’de nüfus kaybının 1.401 kişi olduğu görülmektedir.
Dahiliye Bakanı Faik Öztırak, 7 Temmuz 1939’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde taptığı konuşmada Dersim bölgesinde 14.593 adet son sistem muhtelif silah toplandığını açıklamıştır.

Mehmet Sadettin Derebeyoğlu

www.facebook.com/msderebeyoglu/posts/731874086903947