Dolar 32,4744
Euro 34,8431
Altın 2.451,36
BİST 9.867,11
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 18°C
Az Bulutlu
İstanbul
18°C
Az Bulutlu
Cts 16°C
Paz 18°C
Pts 18°C
Sal 18°C

DEVLET BİZİZ!

DEVLET BİZİZ!
09/08/2017 16:17 | Son Güncellenme: 09/08/2017 16:20
A+
A-

DEVLET BİZİZ!

Tarih boyunca devletlerin nasıl kurulduğunu az çok biliyoruz. Hatta Tarih müfredatımızınfakirliğinden dolayı, konuyu biraz da “hafif” biliyoruz.

“Fakirliğin gözü kör olsun” deyip geçebiliriz. Ancak her saat, her dakika dedelerimize haksızlık ettiğimizin de farkındayız.

“Her güne bir dert; her güne bir dert… Bugün de komşunun merkebi kuyruksuz doğurdu!” misali, bazen de böyle kuyruksuz doğmuş zayıf fikirlerle uğraşıyoruz.

“Yeni bir devlet kuruyoruz” olayı, neresinden bakarsanız bakın bir “kuyruksuz doğmuş sıpa” vakasıdır.

O yüzden bu iddia, tez zamanda”merkepler cennetini” boylamaya mahkûmdur!

Ancak bu moda yaygınlaşmasın diye: “Devlet eskiden neydi, şimdi nasıldır; modern çağda devlet nasıl kurulmuştur?” sorularını cevaplamamız lazımdır.

Tarihte 120’den fazla irili ufaklı devlet kurmuş, 16 büyük imparatorluk yönetmiş bir toplumun, devlet kavramına bakışında aldığı yanlış ve eksik tarih eğitiminin de etkisiyle, ansiklopedik doğrulara nazaran bir miktar sapma meydana gelebilir.

Bir başka algı bozucu etken, Monarşi çağlarının çok uzun sürmüş olmasıdır.

Buna bağlı olarak modern devleti öncekilerden tefrik etme hususunda ortaya çıkan algı kusurları, özellikle fazla konuşan adamları, hatalı yorumlara sürükleyebilmektedir.

İstisnai Türk tarzı bir tarafa bırakılırsa, umumi sosyolojik gelişim, “Klan- Site- İmparatorluk-Feodalite- Merkezi Krallık- Ulusal Devlet” şeklinde olmuştur.

Bu kronoloji, bir hayli Avrupa merkezci ve daha ziyade Roma tabanlıdır.

Türk modelinde: “Boylardan İmparatorluğa, oradan da Ulusal Devlete geçiş” söz konusudur.

“Aşiretten devlete geçiş” dediğimiz olay, güçlü bir aşiret reisinin, diğer zayıf ailelere üstünlük sağlayarak kral olmasıdır.

Bu süreç, günümüzden 6.000 yıl önce Mezopotamya’da başlamıştır.

Sümer sitelerinin 1.000 yıl sonra Akadlarla başlayarak Asur ve Babil imparatorluklarına dönüşmesi, yeni bir aşamadır.

Roma İmparatorluğu, Akdeniz çevresine yayılarak bu takvimin merkezine oturmuştur.

Roma’nın parçalanmasıyla, barbar aşiret reislerinin kurduğu derebeylikler, bin yıl kadar yaşamıştır. Avrupalıların Feodalite dediği budur.

Sonra Barutun ateşli silahlarda kullanılması, Fatih Sultan Mehmet’in dünyada yıkılamayacak sur olmadığını ispatlaması, Derebey şatolarının sancağını düşürmüş; Krallar, dukalıkları ve kontlukları yıkarak; halkı merkezî vergiye bağlamıştır.

Ortaya çıkan yeni yapı, merkezi krallıktır.

Fransız İhtilali, Feodalitenin sosyal ve ekonomik tarafında güçlü bir itiraz olarak ortaya çıkıp da “Eşitlik, Adalet, Hürriyet, Kardeşlik ve Laiklik” ilkelerini hayata geçirince de feodalite kokan merkezi krallıklardan Ulusal Devlete geçilmiştir.

Eğer ihtilaller ve inkılaplarla,”millet” tarafından yapılan bu son hamleyi gözden kaçırırsanız, Devletlerin Ortaçağ’daki kadar kolay kurulup, kolay yıkılacağınısanırsınız.

Bu da sizi, geçen günkü adamın düştüğü duruma düşürür.

Evet, devletler, 5.750 yıl boyunca askeri gücü daha fazla olan “soylu” hanedanlar tarafından kurulmuş ve yıkılmışlardır.

Ancak son 250 yıldır devlet, milletindir.

Bu yüzden de “Türkiye Türklerindir” sözü, ırkçılığın değil, muhatabı sultan, hedefi eşitlik, adalet ve kardeşlik olan demokratik devletin ifadesidir.

Tekil egemenlikten milli egemenliğe geçilmiş; ferdi keyfiliğin yerini, hukuk devleti almıştır.

Millet olmayı başardığınız sürece: “Devlet biziz!” demeniz, son derecede mantıklıdır.

Bu devleti yıkmak, eskisine göre 80 milyon kez daha zordur.

Bizim bu konuyla biraz fazla ilgilenmemizin sebebi, güncel sorunlar, ortalıkta dolaşan kuyruksuz canlılar değildir.

Bizi asıl meraklandıran husus, bu anormalliğin nereden geldiğidir!

Arpa mı az gelmiştir? Yalağa kedi mi düşmüştür? Çeşmeninsuyunaradyasyon mu karışmıştır?

Bizim asıl merak ettiğimiz;meselenin bu “sebepler” kısmıdır.

Çünkü insanlar ölümlü, yıldızlar bile yanıp sönücüdür. Ama sebepler değişmedikçe,benzer sonuçları görmemiz, daima mümkündür.

AKP, son 15 yılda: “askeri vesayeti kaldırmak ve devleti küçültmek” bahanesiyle, Atlantik’in azgın Sorosçuları, Boğaziçi’nin kiralık zihinmarabaları,FETÖ’yle ilaçlanmış akil adamlarıyla birlikte “emanet alınmış iktidar”ıöylesine zimmetine geçirmiştir ki; bu adamların böyle acayip fikirler ortaya atmasındaşaşılacak bir şey yoktur.

Daha bunların bir de radyasyon yemiş Çernobil sıpası gibi, burnundan yellenip, gerisinden soluyan marjinalleri vardır!..

AKP, memleketin genleriyle oynamış; ortaya işte böyle genetiği değiştirilmiş organizmalar çıkmıştır.

İşin tek güzel tarafı, böyle garip vakalar ortaya çıktığında, insanların başlarını çevirip, önce Devlet Bey’edoğru bakmalarıdır.

Şifayı, yıllardır her teşhisi doğru çıkan Dr. DevletBahçeli’de aramalarıdır.

Tek tesellimiz budur.

Türk Milleti uyanmaktadır.

Memleketin genlerine döneceği, toplumunorganik sağlığınakavuşacağıgünler yakındır.

Şükrü ANLIAÇIK