Dolar 32,5470
Euro 34,7468
Altın 2.495,43
BİST 9.524,59
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 14°C
Hafif Yağmurlu
İstanbul
14°C
Hafif Yağmurlu
Cts 20°C
Paz 21°C
Pts 21°C
Sal 22°C

ERDOĞAN: “BİZİM ANLAYIŞIMIZDA İNSAN HOMOEKONOMİKUS DEĞİL”

ERDOĞAN: “BİZİM ANLAYIŞIMIZDA İNSAN HOMOEKONOMİKUS DEĞİL”
08/05/2016 22:50
A+
A-
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nün bazı çevreler tarafından ‘terör’ üzerinden istismar edildiğini savunarak, “İnsanların acılarını kanatmaktan çekinmeyenler 1 Mayıs İşçi Bayramlarını da yakmanın, yıkmanın, sokakları terörize etmenin bir aracı haline getirmenin çabası içinde oldular. Emekçi kardeşlerimizin alın terlerinin sembolü olan bu anlamlı günü terör propagandası yapmak, canlı bombaları kahramanlaştırmak için bir fırsat olarak görenler var. Terör örgütü flamalarıyla yollara dökülmenin İşçi Bayramı’yla ne ilgisi olabilir? Bu tavır her şeyden önce emekçi kardeşlerime yapılmış bir hakarettir” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Uluslararası 8’inci İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı’na katıldı. İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen konferansa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, Avrupa Birliği (AB) Bakanı Volkan Bozkır ve Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş da katıldı.

‘Anneler Günü’nün de unutulmadığı konferansta şair İbrahim Sadri sahneye gelerek, ‘Hoşçakal Anne’ adlı şiiri okudu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şiiri dinlerken duygulanarak, cebinden mendil çıkardığı görüldü. Okuduğu şiirin ardından kısa bir konuşma yapan şair Sadri, yaklaşık 25 yıl önce annesini kaybettiği dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunu ve cenaze töreninde annesinin tabutunu omuzladığını hatırlattı. Erdoğan için ilk söyleyeceği kelimenin ‘vefa’ olduğunu belirten Sadri, “Bana sorarsanız ne söylersiniz Sayın Cumhurbaşkanı’mızla ilgili, diye. İlk söyleyeceğim kelime ‘vefa’ olur. Biz hep onun vefasına tanık olarak yaşadık bu hayatı. Arkadaşlarına, dostlarına bu kadar vefalı olan bir insanın şüphesiz annesine olan bağlılığı elbette kat kat fazladır” diyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın annesi başta olmak üzere hayatını kaybeden annelere Allah’tan rahmet diledi. İbrahim Sadri, konuşmasının ardından sahneden inip yanına gittiği Erdoğan’la tokalaştı.

“ANNE FARKLI BİR VARLIK, BİZLER ONLARIN ESERİYİZ”

Konferansta hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm annelerin ‘Anneler Günü’nü kutlayarak, “Az önce İbrahim Sadri kardeşimin o dokunaklı şiiri, duygularımızı adeta tazeleyen şiiri bizleri, özellikle annesi olmayanları çok daha farklı yerlere taşıyordu. Ben de bunlardan bir tanesiyim. Biliyorum ki şu anda annesini ebediyete uğurlamış olan tüm kardeşlerimin duygusu, acısı aynıdır. Zira biz anneleri kendi medeniyetimizin bizlere koymuş olduğu hedef sebebiyle ayaklarının altı öpülesi anneler olarak bildik. Öyle anladık. Şahsen öyle yaşadım. Öyle zannediyorum ki öyle yaşıyoruz. Anne, farklı bir varlık. Bizler onların eseriyiz. Onlar, bizler için çok çileler çektiler. Çok çileler çektiklerini kendi kızlarımda da müşahede ediyorum. Evlatları nasıl yetiştirdiklerini, gecelerin, gündüzlerin onlar için nasıl geçtiğini görüyoruz. Onun için bir günün Anneler Günü olması, sadece bir prosedürün yerine gelmesi olarak düşünüyorum. Bizim için her an, her gün Anneler Günü’dür. Anneleri ellerinden öpüyorum, saygılarımı sunuyorum. Buradan dünyamızı daha yaşanabilir hale getiren emekçi kadınlarımızı bir kez daha selamlıyorum. Başta sevgili annem olmak üzere Hakk’ın rahmetine kavuşmuş tüm anneleri hayırla yad ediyor, mekanları inşallah cennet olsun diyorum” diye konuştu.

“MAKİNEYLE İNSANI AYNI DEĞERDE GÖREN ANLAYIŞI ASLA KABUL ETMİYORUM”

Konuşmasında meslek hastalıklarına ve iş kazalarına maruz kalan işçilerin oranının fazlalığına değinen Erdoğan, “Dünyada her yıl 160 milyon işçinin işle ilgili meslek hastalıklarına yakalandığına üzülerek şahit oluyoruz. Bu kayıpların yüzde 98’i şayet gerekli tedbir alınsa, var olan düzenlemeler tam olarak uygulansa önlenebilir kazalardan kaynaklanıyor. Ben burada meselenin imkan, para, teknoloji veya düzenleme eksikliği olduğu kanaatinde değilim. Bu utanç verici manzaranın ortaya çıkmasının esas nedeni insana yönelik çarpık bakış açısıdır. İnsanı sadece bir üretim aracı olarak gören mevcut anlayış, insanı araçsallaştırarak insan hayatını değersizleştirmektedir. Bir fabrikanın üretim sürecinde makineyle insanı aynı değerde gören anlayışı ben asla kabul etmiyorum. İnsana bu şekilde yaklaşanlar üretim maliyetlerini düşürmek, kar marjlarını artırmak için insan hayatını hiçe sayan adımları atmaktan elbette çekinmezler” ifadelerini kullandı.

“BİZİM ANLAYIŞIMIZDA İNSAN HOMOEKONOMİKUS DEĞİL”

İşçilerin alın teri üzerinden emek sömürüsü yapıldığını savunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun düzeltilmesi gerektiğini belirterek, şöyle konuştu:
“İşçilerin ücretleri ve sosyal hakları kısıtlanarak, işçiyi iş kazaları ve meslek hastalarından koruyacak önlemleri almayarak, kazanç olmaz. O kazanç bizim değerlerimizde haramdır. Bu kazanmak değil, çalmaktır. İşçinin hakkını gasp etmektir. Biz insana makine gibi ham madde, sermaye gibi salt bir üretim aracı olarak bakmayız, bakamayız. Bizim anlayışımızda insan homoekonomikus değildir. İş kazalarının azaltılması, can kayıplarının ve emek sömürüsünün önünü geçilmesi için öncelikle bu konuda kendimizi düzeltmeli; insanı merkeze alan bir anlayışı iş hayatına hakim kılmalıyız”

“İŞÇİ KARDEŞİM ÖNCELİKLE KENDİ CANINI TEHLİKEYE ATTIĞINI BİLMELİ”

İş kazalarının azaltılması konusunda işveren kadar işçilere de görev düştüğüne dikkat çeken Erdoğan, “Bakıyorsunuz hükümet kuralı koymuş. İşveren de üzerine düşen görevi yapmış. Gerekli tertibatı almış. Fakat işçimiz çok basit nedenlerin arkasına sığınarak, hatta ‘Bana bir şey olmaz’ diyerek, bu tedbirleri uygulamıyor. Hava sıcak diye bareti takmıyor. Rahatsız ediyor diye koruyucu elbisesini giymeyen işçi kardeşim öncelikle kendi canını tehlikeye attığını bilmelidir. İş sağlığı ve güvenliği bilincinin topluma mal edilmesi ancak çalışan, işveren, sendikalar ve idarenin el ele vermesiyle mümkündür. Bu sacayaklarından birisi eksik olursa arzu edilen ilerleme sağlanmaz” dedi.

“CANLI BOMBALARI KAHRAMANLAŞTIRMAK İÇİN FIRSAT OLARAK GÖRENLER VAR”

1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nün ‘terör’ üzerinden istismar edildiğini vurgulayan Erdoğan, “İş sağlığı ve güvenliği konusu, günlük siyasetin tartışmalarına, ideolojik hesaplaşmalara mahkum edilemeyecek kadar önemli bir meseledir. İnsan hayatını ilgilendiren bu konuda tüm ayrışmalar, tüm gündemler bir tarafa bırakılmalı; ortak hareket edilmelidir. Hal böyleyken ne yazık ki ülkemizde yaşanan elim kazaları dahi istismar etmekten, bu hadiseleri kendi çıkarları için kullanmaktan imtina etmeyen bir kesimle karşılaşıyoruz. İnsanların acılarını kanatmaktan çekinmeyenler 1 Mayıs İşçi Bayramlarını da yakmanın, yıkmanın, sokakları terörize etmenin bir aracı haline getirmenin çabası içinde oldular. Emekçi kardeşlerimizin alın terlerinin sembolü olan bu anlamlı günü terör propagandası yapmak, canlı bombaları kahramanlaştırmak için bir fırsat olarak görenler var” ifadelerini kullandı.

İŞÇİ ÖRGÜTLERİNE ELEŞTİRİ

İşçi Bayramı’nda yaşanan olaylar üzerinden bazı işçi örgütlerini eleştiren Erdoğan, “İşçilerin hak ve hukukunu savunması gereken örgütlerden bazıları da bu noktada hep sorumsuz bir tavır sergilediler. Emekçileri kendilerine kalkan yaparak, polise, kamu mallarına, dükkanlara saldırmanın işçi haklarıyla bir alakası olabilir mi? Terör örgütü flamalarıyla yollara dökülmenin İşçi Bayramı’yla ne ilgili olabilir? Bu tavır her şeyden önce emekçi kardeşlerime yapılmış bir hakarettir. Bu tarz eylem ve söylemler en çok da bu bayramın gerçek sahibi işçilerimizi rencide etmektedir” diye konuştu.

“1 MAYIS’I RUHUNA UYGUN BİÇİMDE
KUTLAMALARINDAN MEMNUNİYET DUYUYORUM”

1 Mayıs’ın son dönemlerde ruhuna uygun şekilde kutlandığını ve bundan duyduğu memnuniyeti dile getiren Erdoğan, “Son yıllarda sendikalarımızın büyük bir kısmının 1 Mayıs’ı ruhuna ve manasına uygun biçimde tam bir İşçi Bayramı olarak kutlamalarından memnuniyet duyuyorum. Bu manzarayı ülkemizin normalleşmesinin, olgunlaşmasının ve demokratikleşmesinin bir parçası olarak gördüğümü özellikle belirtmek istiyorum” dedi.

“EMEĞİN SÖMÜRÜLMESİNE RIZA GÖSTEREN ANLAYIŞIN YERİ YOK”

Gelir dağıtımının adaletli yapılması üzerinden devlete ve işverenlere seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizim anlayışımızda emeğin sömürülmesine rıza gösteren anlayışın da işvereni düşmanlaştıran bağnazlığın da yeri yoktur. Hak ve adaleti gözetmeyen hiçbir ideoloji insana fayda sağlamaz. Ben buradan başta devlet olmak üzere işverenlerimize sesleniyorum. Ne olur, ücret takdirini yaparken işçinin alın terinden sömürmek suretiyle kazanmak anlayışını bir kenara koyun. Bilin ki işçinin alın terinin hakkını vermek sizin bereketinizi daha da artıracaktır. Sizi daha da zengin kılacaktır. Öldüğümüzde bizimle beraber bu paralar da gelmeyecek. Bunlar burada kalacak. Öyleyse şöyle açalım. İşsiz insanımızı iş sahibi yapalım”

ERDOĞAN: EĞER ADALET YOKSA O DEVLETİN AYAKTA DURMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, devletin esasının ve temelinin adalet olduğunu vurgulayarak, “Eğer adalet yoksa, o devletin ayakta durması mümkün değildir. Onun için, adalet üzerine kurulu bir devlet… İşte hedef bu olmalı” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çekmeköy Belediyesi’nce düzenlenen “Merhamet ve Adalet” konulu Kısa Film Yarışması’nın Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde gerçekleştirilen Gala Gecesi ve ödül törenine katıldı. Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ile birlikte törenin yapıldığı salona girip yerine oturduktan sonra, izleyiciler bir süre tezahüratta bulundu.
Tören, Kur’an-ı Kerim okunmasıyla başladı.

ANNESİ İLE İLGİLİ VİDEO GÖSTERİSİNİ İZLERKEN GÖZLERİ DOLDU

Cumhurbaşkanı Erdoğan kürsüye çıkmadan önce, annesi Tenzile Erdoğan ile kendisinin fotoğraf ve görüntülerinden oluşan kısa bir video gösterisi sunuldu. Bu sırada Erdoğan’ın duygusal anlar yaşadığı ve gözlerini mendiliyle sildiği görüldü.
Cumhurbaşkanı Erdoğan kürsüye çıkıp konuşmaya başladıktan sonra, bir süre salondaki tezahürat devam etti. Erdoğan konuşmasını sürdürmeye devam etti. Ancak tezahüratlar devam edince, Erdoğan, “Sevgili gençler, bir kültür programının içerisindeyiz. Onun için bu
kültür programının hassasiyetine dikkat ederseniz sizleri ayrıca kutlarım” şeklinde uyarıda bulundu. Erdoğan’ın uyarısı üzerine salondaki tezahüratlar son buldu.

ANNELER GÜNÜ
Erdoğan, bugünün Anneler Günü olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
“Merhamet denilince akla ister istemez önce anneler geliyor. Dünyada bir annenin evladına olan merhametiyle mukayese edilebilecek derecede pek az insani duygu olabileceğine inanıyorum. Her yıl mayıs ayının ikinci pazarı, yani bugün, tüm dünyada Anneler Günü olarak kutlanıyor. Hangi yaşta olursa olsun, tüm annelerin bu güzel gününü kutluyorum. Anneler Günü için bir günün yeteceğine inanan birisi değilim. Anneler Günü itibariyle 365 günün tamamı, her an Anneler Günü’dür. Terörle mücadele sırasında evlatları şehitlik mertebesine ulaşan anneleri bu anlamlı günde ayrıca tebrik ediyorum. Eşleri şehadet şerbetini içtiği için bugünü evlatlarıyla geçiren annelere de özellikle selamlarını iletiyorum. Dün Malatya’da bazı şehitlerimizin anneleriyle bir arada oldum. Fakat onların vakarına, onların vakur duruşuna gerçekten hayran olmamak mümkün değildi. Bu anneler, evlatları şehit oldu, üsteğmen, uzman çavuş… Ama onlar yine de dimdik ayaktaydı. Allah onlardan razı olsun. Cennetin ayakları altına serildiği annelerimiz için ne söylesek, ne yapsak inanın bana onlara olan minnetimizi ifade etmeye kafi gelmez. Ayaklarının altı öpülesi anneler, babalar değil. Onun için anne bambaşka. Onların yeri çok çok farklı. Anneyi ve babayı kaybetmenin yaşı olmadığını yakından biliyorum. Babanızı kaç yaşında kaybederseniz kaybedin, artık yetim kalmışsınız demektir. Annenizi kaç yaşınızda kaybederseniz kaybedin artık öksüz kalmışsınız demektir. Kendi annem başta olmak üzere, ebediyete irtihal etmiş tüm anneleri de bu anlamlı gün vesilesiyle rahmetle, hasretle yad ediyorum. Bir kez daha tüm annelerin Anneler Günü’nü kutluyorum.”

“KÜLTÜR VE SANAT ÇOK ÖNEMLİ…”

Erdoğan, kültür ve sanatın önemine dikkat çekerek, “Kültür ve sanat alanında söz sahibi olmayan bir düşüncenin, bir mücadelenin kalıcı başarıyı yakalaması, oldukça güçtür. Siyasi iktidar önemlidir, ekonomik iktidar önemlidir, ama sosyal iktidarla taçlandırmadığınızda, buralarda elde ettiğiniz başarıları sürdürülebilir kılamazsınız. Onun için kültür, onun için sanat, çok çok önemli” dedi.

ADALET VE MERHAMET…

“Hayatın her alanında adalete ve merhamete ekmek kadar, su kadar, hava kadar ihtiyaç duyduğumuz bir dönemden geçiyoruz. Dünyanın bir köşesinde masum insanlar katledilirken, diğer köşesinde insanlar kendi konforlarını yükseltmek peşinde koşuyor” diyen Erdoğan, Avrupa’da ve Asya’da sayıları milyarı bulan insanlar aç yaşarken, Batı’da insanların obezlikten mustarip olduğunu dile getirdi. Erdoğan, obezliğin son yıllarda Türkiye’de de sorun haline geldiğini söyledi.

SURİYE’DE OLANLAR…

“Velhasıl adaletsizlik ve merhametsizlik dünyayı sarmış durumda” diyen Erdoğan, 6 yıldır Suriye’de yaşananlara işaret ederek, şöyle devam etti:
“Türkiye gönlünü ve sınırlarını, mazlumlara ve mağdurlara açarken, üç maymunu oynayanlar, konu kendileri olunca ilk iş kapıları kapattılar. İşte bunlarda merhamet yok, adalet yok. Bunlarda diktatörlük var, zulüm var. Biz meseleyi kaynağında çözmeyi, Suriye’de güvenli bölge oluşturarak insanları göç etmeye zorlayan sebepleri ortadan kaldırmayı teklif ettiğimiz halde, meseleyi ısrarla başka yönlere çekmeyi sürdürdüler. Suriye’de DAİŞ terör örgütüyle mücadele ettiğini söyleyenlerin hiçbiri, ne bizim kadar örgüte zaiyat verdirmişlerdir ne de bizim kadar bedel ödemişlerdir. Bir yandan canlı bombalarla, diğer yandan Kilis’e yönelik saldırılarla canımızı yakan bu örgüte karşı mücadelemizde bizi yalnız bıraktılar. Ankara ve İstanbul’da patlayan bombalara verilen tepkilerle, Paris’te, Brüksel’de yapılan eylemlere verilen tepkiler arasındaki fark, adaletsizliğin somutlaşmış halinden başka bir şey değildir.”

“DÜNYA 5’TEN BÜYÜKTÜR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye 3 milyon göçmeni topraklarında barındırırken, 300 bin kişiye tahammül edememek, merhametsizliktir” diyerek, BM Güvenlik Konseyi’nin yapısını eleştirdi. Sürekli vurguladığı “Dünya 5’ten büyüktür” sözünü hatırlatan Erdoğan, “5 ülke dışında, 190 ülkenin orada temsilini sağlayacağız, sağlamamız lazım” diye konuştu.

“ADALET YOKSA, O DEVLETİN AYAKTA DURMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR”

Erdoğan, “Eğer adalet yoksa, o devletin ayakta durması mümkün değildir” diyerek, şöyle dedi:
“Hazreti Ömer (El adlü esasül mülk) diyor. Mülkün esası, temeli adalettir. Bazıları bunu mal mülk anlamında anlıyor. Aslı o değil. Oradaki mülk ifadesi devlettir. Yani devletin esası adalettir, temeli adalettir. Eğer adalet yoksa o devletin ayakta durması mümkün değildir. Onun için adalet üzerine kurulu bir devlet… İşte hedef bu olmalı.”
“İnsanlığın vicdanında adalet ve merhamet ışığının bir an evvel yanmasını ümit ediyorum” diyen Erdoğan, “Biz ülkemizi diğer insanlara tahakküm etmek için büyütmeye, güçlendirmeye, geliştirmeye çalışmıyoruz. Gayemiz, insanoğlunun istikbalini tehdit edecek düzeye ulaşan bu tehlikeli gidişatı değiştirmek, mazlumların ve mağdurların umut kapısı haline gelebilmektir” şeklinde konuştu.
Konuşmasının ardından, Erdoğan, yarışmada dereceye girenlere ödüllerini verdi.

DHA