Dolar 32,5004
Euro 34,6901
Altın 2.496,45
BİST 9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 19°C
Parçalı Bulutlu
İstanbul
19°C
Parçalı Bulutlu
Paz 20°C
Pts 23°C
Sal 24°C
Çar 21°C

ERDOĞAN: EKSİKLİĞİ CUMHURİYETTE VEYA DEMOKRASİDE DEĞİL, YÖNETİM SİSTEMİNDE ARIYORUZ

ERDOĞAN: EKSİKLİĞİ CUMHURİYETTE VEYA DEMOKRASİDE DEĞİL, YÖNETİM SİSTEMİNDE ARIYORUZ
08/02/2017 18:03
A+
A-

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Cumhuriyetten geri adım atmaya çalışanlar, karşılarında herkesten önce milletimizi ve milletimizle birlikte şahsımı bulur.” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Geçmişte Türkiye’nin demokrasiye, mücadele etmeden, bedel ödemeden sahip olduğu imasında bulunanların 15 Temmuz’la birlikte artık böyle bir iddiaları da kalmamıştır. Milletimiz, o meşum gece canı pahasına istiklaline, istikbaline ve demokrasisine sahip çıktığını, çıkacağını göstermiştir.” dedi.

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen 36. Muhtarlar Toplantısı’nda, Adana, Bartın, Burdur, Bursa, Gaziantep, Giresun, İzmir, Karabük, Kastamonu, Mersin, Niğde, Sivas, Yozgat ve Zonguldak illerinden gelen muhtarlarla bir araya geldi.

Programa gecikmesinden dolayı muhtarlardan helallik isteyen Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde bugün 36. kez muhtarlarla bir araya geldiklerini ifade etti.

Ülke ve millet olarak kritik günlerden geçilen bir dönemde gerçekleştirilen bu buluşmaların önemi vurgulayan Erdoğan, “Biliniz ki bu buluşmalar tüm dünyadan takip ediliyor. Burada sizinle Türkiye’ye ve dünyaya, sergilediğimiz birlik, beraberlik, dayanışma görüntüsüyle verdiğimiz mesajlarla tarihe adeta not düşüyoruz. Türkiye’de işleyen bir demokrasinin bulunduğunun en somut ispatı işte bu salonda sizlerle birlikte 36’ıncı defadır tekrarladığımız kucaklaşmadır. Tamamı milletin özgür iradesiyle seçilen muhtarları, belediye başkanları, milletvekilleri, cumhurbaşkanıyla ülkemiz tabandan tavana demokrasinin tüm unsurlarıyla yaşandığı, yaşatıldığı bir yerdir.” diye konuştu.

Geçmişte, Türkiye’nin demokrasiye, “Mücadele etmeden, bedel ödemeden sahip olduğu” imasında bulunanların 15 Temmuz’la birlikte böyle bir iddialarının da kalmadığını söyleyen Erdoğan, “Milletimiz o meşum gece canı pahasına istiklaline, istikbaline ve demokrasisine sahip çıktığını, çıkacağını göstermiştir.” değerlendirmesinde bulundu.

“Bu, sadece Türkiye için değil” diyen Erdoğan, Türkiye’ye resmi ziyaret gerçekleştiren Etiyopya Cumhurbaşkanı Mulatu Teshome Wirtu’nun dün gece kendisine, “Siz ekranda görünüp de FaceTime’da İstanbul’a geleceğinizi açıkladığınız anda ben rahatladım.” dediğini aktardı.

Wirtu ile Ankara’da büyükelçilik yaptığı dönemde tanıştığı anlatan Erdoğan, Wirtu’nun Etiyopya’dan Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişiminde bulunduğu 15 Temmuz gecesini izlediğini ve FETÖ’yle mücadeleye müdahil olduğunu ifade ettiğini aktardı.

– “Demokrasi mücadelesi lafla olmaz”

“Demokrasi mücadelesi lafla olmaz.” ifadelerini kullanan Erdoğan, “Millet, şairin dediği gibi ‘Eğer sen yürürsen, millet arkandan yürür.’ Hep söylüyorum ya, eğer lider taşın altına saklanırsa, millet dağın arkasına saklanır. En modern silahların karşısına, yüreğindeki imanı ve çıplak elleriyle dikilen Türk milleti, dünya demokrasi tarihine altın harflerle yazılacak bir zafer kazanmıştır. O gece benim milletimin elinde silah yoktu, ahlak vardı. Onunla yürüdü onların üzerine ve onunla o gece o saldırıları durdurdu ve şehadete yürüdü, Allah’a yürüdü, ‘vatan’ dedi, ‘millet’ dedi ve böylece de 17 saatte bu işi evelallah sona erdirdi.” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisi gibi seçilmişlere seslenerek, şunları kaydetti:

“Milletimizin bu fedakarlığını, bu kahramanlığını, bu sağlam duruşunu kendi görev alanlarımızda hakkıyla hizmet vererek taçlandırmaktır. Bunun için muhtarsak en iyi hizmeti vermek için çalışacağız. Belediye başkanıysak ilçemize, beldemize, ilimize en güzel hizmetleri gerçekleştirmenin çabası içinde olacağız. Milletvekiliysek şehrimize ve ülkemize en faydalı projeleri kazandırmanın peşinde koşacağız. Cumhurbaşkanıysak ülkemizi ve milletimiz her alanda dünyada en ileriye taşımanın mücadelesini vereceğiz. Memurundan daire başkanına, kaymakamından valisine, genel müdüründen müsteşarına kadar tüm kamu görevlileri de seçilmişlerin ortaya koyduğu vizyon doğrultusunda çalışmalarını yürüteceklerdir. Aksini savunan demokrasiye ihanet eden bir vesayetçidir. Demokrasiye inandığını söyleyen herkes bunu kabul etmek zorundadır.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Cumhuriyetten geri adım atmaya çalışanlar, karşılarında herkesten önce milletimizi ve milletimizle birlikte şahsımı bulur.” dedi.

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen 36. Muhtarlar Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, Türkiye’nin 1923 yılında cumhuriyete geçerek rejim tercihini yaptığını, artık milletin böyle bir meselesi bulunmadığını belirterek, “Şu anda ana muhalefetin başındaki zat ikide bir ‘rejim mejim’ deyip duruyor ya, Türkiye’nin böyle bir sorunu yok. Rejim olayı artık 1923’te atılan adımla yoluna devam ediyor.” ifadesini kullandı.

Cumhuriyetten geri adım atmaya çalışanların karşısında herkesten önce milleti ve milletle birlikte kendisini bulacağını vurgulayan Erdoğan, yönetim sistemi arayışının hangi rejim olursa olsun, son 200 yıldır devam eden bir mesele olduğunu kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün dünyadaki devletlere bakıldığında monarşi ile parlamenter sistemin, cumhuriyet ile başkanlık sisteminin bir arada bulunabildiğine işaret etti.

İstanbul’un işgalinin ardından 11 Nisan 1920’de kapanan Meclis-i Mebusan’ın, 23 Nisan 1920’de Ankara’da “Büyük Millet Meclisi” adıyla bir bakıma yeniden açıldığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, üstelik aynı Meclisin 1923’te cumhuriyeti ilan ederek, ülkeyi yeni bir rejime geçirdiğini bildirdi.

Erdoğan, “İşin doğrusu hiçbir rejim ve hiçbir yönetim sistemi tek başına ülkeleri belirli bir kategoriye yerleştirmeye kafi değildir. Ülkemizde asırlardır süren yönetim sistemi arayışı ise dünyadaki yönelimlerin yanında milletimizi mutmain etmeyen bir durumun olduğuna işaret ediyor. Biz damdan düştük, damdan düştüğümüz için bu işi iyi biliriz ama damdan düşmeyenler bu işin farkında değil.” açıklamasında bulundu.

– “Eksikliği cumhuriyette veya demokraside değil, yönetim sisteminde arıyoruz”

Cumhuriyet döneminin darbelerle, muhtıralarla, krizlerle dolu olmasının mevcut yönetim sisteminin mükemmeliyetinden kaynaklanmadığını vurgulayan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

“Dikkat ediniz burada eksikliği cumhuriyette veya demokraside değil yönetim sisteminde arıyoruz, aramak zorundayız çünkü doğrusu budur. Biliyorsunuz Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde geçtiğimiz haftalarda görüşülerek kabul edilen ve Cumhurbaşkanı olarak şahsımın onayına sunulan bir anayasa değişikliği var. Bu değişiklik paketi, asırlara sari yönetim sistemi arayışımızda yeni ve çok önemli bir reformun ifadesidir.

Türkiye, yetki ve sorumluluğun cumhurbaşkanında toplandığı yürütme, yasama ve yargı arasındaki sınırların daha açık ve net bir şekilde çizildiği yeni bir yönetim sistemine inşallah geçiyor. Meclis, anayasa değişikliğini görüşüp kabul ederek üzerine düşeni yapmıştır. Cumhurbaşkanı olarak ben de incelememi tamamladıktan sonra mesele milletimizin önüne gelecektir, sizin önünüze gelecektir. Artık söz de karar da milletindir, milletimizindir.”

Erdoğan, milletten bu kararı kaçırmak isteyenlerin olduğuna işaret ederek, “Ya niye korkuyorsunuz? Bırakın millet versin kararı. ‘Hadi biz bunu millete gönderelim, havale edelim’ niye demediler? Milletten korkuyorlar da onun için ama halk galip geldi ve şimdi millete gidiyor ve millet de kararını verecektir.” değerlendirmesinde bulundu.

– “Bunlarda insanilik yok”

Türkiye’de gündeme gelen her konuda aynı tavrı gösteren bir kesimin bulunduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunların memlekete ve millete faydalı olacak hiçbir teklif ve proje ortaya koymadıklarını belirtti.

Erdoğan, konuşmasına şöyle sürdürdü:

“Köprü yaparsın karşı çıkarlar, Marmaray’ı yaparsın karşı çıkarlar, hızlı tren yaparsın karşı çıkarlar, yeni yeni havalimanları yaparsın karşı çıkarlar, bombalarlar. Sakın şunu duymadık demeyin, Hakkari’de havan toplarıyla Hakkari Havalimanı’nı maalesef havan toplarıyla… Ve biz mecburen oraya uçuşları durdurduk, bunları yaşadık.

Bunlarda insanilik yok. Burada Hakkari’nin halkına, benim oradaki Kürt kardeşlerime… Hakkari’nin havalimanına in, orada köyüne git, oradan dünyanın değişik ülkelerine git. Bütün bu imkanları sana devlet geliyor veriyor. Burada benim vatandaşım yaşadığı için biz, Hakkari Havalimanı’nı, Iğdır’ı, Ağrı’yı, Kars’ı yaptık. Hiçbir ayrım gözetmedik. Niye? İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de ne varsa Güneydoğu’da da Doğu’da bu olacak dedik, bunun için bunları yaptık.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bundan sonraki süreçte yine bu kişilere seslenmek istediğini vurgulayarak, “Sizler bu ülkede hangi hayırlı iş yapılırsa yapılsın, bunun karşısına dikildiniz.” dedi.

Bu kesimin, sadra şifa olacak, ülkeyi büyütecek hiçbir adımın yanında yer almayacaklarını belirten Erdoğan, tam tersine müzmin muhalifler gibi sürekli çarpıtmayla, yalanla, iftirayla meselelerin ters düz edilmeye çalışıldığını, son anayasa değişikliğinde de aynı taktiğin izlendiğini ifade etti.

Erdoğan, Türkiye’nin yaşadığı darbelerin, muhtıraların, krizlerin, sıkıntıların müsebbibi olan mevcut sistem göklere çıkartılarak sürekli cumhurbaşkanlığı hükümeti sisteminin karalandığını vurguladı.

Ülkenin tarihinin en büyük reformlarından olan bu anayasa değişikliğini engellemek için Meclis’te sergilenmedik çirkinliğin bırakılmadığını kaydeden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

“Tekme tokat her şeyi yaptılar. Şimdi aynı işi meydanlarda yapmaya çalışacakları anlaşılıyor. Halbuki milletimiz için bu yeni bir mesele değildir, geçmişi vardır. 2007 cumhurbaşkanlığı seçimi krizi sırasında sorunu aşmak için atılan adım ülkemizi işte bugünkü noktaya getirmiştir. Cumhurbaşkanının seçimini Meclis’ten alıp, doğrudan halka veren anayasa değişikliğinin 21 Ekim 2007 yılındaki halkoylamasında, halkımız ne kadar, hangi oranda oy verdi? Yüzde 69. Bu yüzde 69 bunları çıldırttı. Yüzde 69 ‘evet’ oyuyla kabul edilmesiyle asırlık arayış yeni bir yola girmiştir. Bu sistemin ne anlama geldiğini, pek çok kimse ancak ilk uygulaması olan 10 Ağustos 2014 cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından anlayabilmiştir. Orada da yüzde 52 ile malum kardeşiniz cumhurbaşkanı oldu, siz yaptınız.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, anayasa değişikliğine yönelik eleştirilerle ilgili olarak, “Bunların karşı çıktıkları şeylerin hiçbirinde dertleri, ülkenin ve milletin menfaati değildir. Bu meselede de neye, niçin karşı çıktıklarını bilmedikleri ve ifade edemedikleri için tamamı yalan, tamamı yanlış sloganlar üzerinden milletin kafasını bulandırmaya çalışıyorlar.” dedi.

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen 36. Muhtarlar Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye 10 Ağustos’un akabinde her ikisi de meşruiyetini milletten alan iki ayrı yürütme gücünün olduğu bir sistemle karşı karşıya kalmıştır.” ifadesini kullandı.

Mevcut anayasanın, Meclisin seçtiği cumhurbaşkanına çok fazla yetki vermesinin tartışıldığını anımsatan Erdoğan, cumhurbaşkanının bir de meşruiyetini doğrudan halktan aldığında bu yetkileri daha güçlü şekilde kullanmak durumunda kalacağını söyledi.

Türkiye’nin 2014’ten beri yaşadığı krizleri, cumhurbaşkanlığı makamının bu meşruiyet gücüne dayanarak ortaya koyduğu liderlikle aştığının inkar edilemez bir gerçek olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Burada söz konusu olan şahsım değildir. Elbette bu süreç şahsımla birlikte yaşandı. Ama o makamda kim oturuyor olursa olsun, kendisinden aynı liderlik beklenecekti. Sorunun şahıslardan değil, sistemden kaynaklandığını kabul etmediğimiz sürece çözüme ulaşamayız.” değerlendirmesinde bulundu.

– “10 yıl önce atılan adımın tamamlanması”

Siyasi hayatları birçok krizle geçen rahmetli cumhurbaşkanları Turgut Özal ve Süleyman Demirel’in nihai aşamada geldikleri yerin bugünkü ile aynı olduğuna işaret eden Erdoğan, aynı şekilde merhum Necmettin Erbakan’dan rahmetli Alparslan Türkeş’e kadar tarihte iz bırakan liderlerin benzer görüşlere sahip olduğuna dikkati çekti.

Milletin 2007’de ilk adımı atılan düzenlemeye verdiği destekle bu yol ayrımında tercihini cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden yana kullandığını ilan ettiğini belirten Erdoğan, “Nisan ayında milletimizin takdirine, onayına sunulacak olan anayasa değişikliğine, 10 yıl önce atılan bu adımın tamamlanması olarak bakmak gerekiyor. Milletimizin o zaman yüzde 69 ile ‘evet’ dediği reformun nihai hedefine ulaşmasını sağlayacak bu değişikliğe de aynı şekilde sahip çıkacağına doğrusu ben inanıyorum.” diye konuştu.

– “Türkiye’de eskiden beri bir hayırcı blok var”

Türkiye’de eskiden beri bir “hayırcı blok” olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

“İstanbul’a ilk köprü yapıldığı zaman bu hayırcılar neler yapmadılar ki? Baraj inşasına başlanır, bunlar hemen engellemeye çalışır. ‘Özelleştirme’ denilir, bunlar hemen ortalığı velveleye verir. ‘Uluslararası sermaye, ülkemize gelsin yatırım yapsın, istihdam oluştursun’ denilir, bunlar yine homurdanmaya başlar. Cebinden para çıkmıyor. Adam geliyor her türlü riski alıyor buraya o yatırımı yapıyor. Sen de diyorsun ki, ‘Al 15 yıl burayı sen çalıştır ama bak benim cebimden para çıkmayacak. 15 yıl çalıştıracaksın, yılda bu kadar bu devlete ödeme yapacaksın, paranı da kazanacaksın.’ Biz gelene kadar böyle bir anlayış Türkiye Cumhuriyeti devletinde yoktu. Biz geldik, borç yığın. Biz, bu borçla bu ülkede nasıl yatırım yapacağız? O zaman arkadaşlarıma, ‘Kaynak çeşitlendirme denilen bir olay var, bunu yapmamız lazım. Kaynakları çeşitlendireceğiz. Kendimize farklı kaynaklar üreteceğiz. Kasa ortada’ dedim.”

Delikli kuruşa muhtaç olan bir Türkiye’nin olduğunu hatırlatan Erdoğan, “Memurların maaşını ödeyemeyen bir Türkiye vardı, işçisinin maaşını ödeyemeyen bir Türkiye vardı, kasaların fırlatıldığı bir Türkiye vardı. Hatırlayın o günleri. Nereden nereye geldik.” dedi.

Türkiye’de her olayda, kullandığı arabasından evindeki beyaz eşyasına kadar sürekli olarak bunları değiştiren, yenileyen bir Türkiye’nin varlığına işaret eden Erdoğan, bunun belli imkanlar olduğu için olduğunu ve daha iyisinin olacağını söyledi.

– “Devletimize, hükümetimize yardımcı olun”

İlk başbakan olduğu dönemde, ‘Dört temel direk üzerinde Türkiye’yi yükselteceğiz’ dediklerini hatırlatan Erdoğan, bunların eğitim, sağlık, adalet ve emniyet olduğunu belirtti. Daha sonra buna ulaşım, enerji ve gıda tarımı ilave ettiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sürekli olarak Türkiye’nin muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkma yarışını hızlandırdığını dile getirdi.

Buna toplu konutları ilave ettiklerini belirten Erdoğan, şu anda 760 bini bulan toplu konut olduğunu bildirdi.

“Kentsel dönüşüm, değişim ile çirkin yapılaşmaları şehirlerden kaldıralım.” dediklerini aktaran Erdoğan, millete şöyle seslendi:

“Kentsel dönüşüm, değişimde gelin devletimize, hükümetimize yardımcı olun. İnanın bu yapılacak değişim, dönüşümle beraber çok daha mutlu, çok daha memnun olacaksınız. Sürekli olarak bu güzelliklerle anılacaksınız. Devlet, hükümet hiçbir zaman kentsel dönüşüm, değişimde halkını sömürme, onları dara sokma peşinde değildir. Tek derdimiz var, bunu yapalım ki şehirlerimiz çok daha güzel olsun. Çünkü biz Medine şehir devletinden tevarüs etmiş kültürün mensuplarıyız. Onun için biz medeniyiz. Medeni olan topluluk bu güzellikleri geleceğe miras olarak bıraksın.”

– “Yalan sloganlarla, milletin kafasını bulandırmaya çalışıyorlar”

Karşı çıkılan şeylerin hiçbirinde, dertlerinin ülkenin ve milletin menfaati olmadığını vurgulayan Erdoğan, “Bu meselede de neye, niçin karşı çıktıklarını bilmedikleri ve ifade edemedikleri için tamamı yalan, tamamı yanlış sloganlar üzerinden milletin kafasını bulandırmaya çalışıyorlar.” ifadesini kullandı.

Muhalefetin “Parlamento yok, her şey tek adamda bütünleşecek, yargı yok” iddialarına Erdoğan, “El insaf, hepsi yalan. Bunlar yalanla yattılar, yalanla kalktılar. Bunların cibilliyetinde bu var.” diye cevap verdi.

“Doğru yerinden kalkana kadar, yalan dünyayı dolaşırmış” atasözüne atıfta bulunan Erdoğan, anayasa değişikliğini karalamak isteyenlerin yalanlarının da şimdiden her tarafta dolaşmaya başladığını söyledi.

Kendilerine düşenin doğruyu daha hızlı şekilde harekete geçirmek olduğunu belirten Erdoğan, Türkiye’deki tüm muhtarlara “Buna var mısınız, yoğun çalışacak mıyız?” diye sordu.

Anayasa değişikliğini madde madde anlatacağını aktaran Erdoğan, muhtarların da kendi mahallelerinde, köylerinde bu hakikatleri millete anlatmasını istedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İşin aslının müzmin muhaliflerin söylediği gibi olmadığını, asıl meselenin yeni Türkiye’yi inşa, 2023 hedeflerine ulaşma, 2053 ve 2071 vizyonlarımızı hayata geçirme olduğunu lütfen milletimize anlatın.” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, anayasa değişikliğiyle seçilme yaşının 18’e düşürülmesine ilişkin,” Çıkmışlar ne diyorlar, ‘Askerlik ne olacak?’ Allah Allah. Sanki Türkiye genelinde 7 milyon gencin 7 milyonu milletvekili oluyor da ‘Askerlik ne oluyor’ diye bu soruyu soruyor. Parlamento’ya kaç kişi girecek? Bu şekilde gençlerden 10-15 kişi girdiğini kabul edin, bunların durumunu düzenlemek gayet kolay. Nedir? Bunları tutarsın askerlikten muaf kılarsın olur biter.” dedi.

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki 36. Muhtarlar Toplantısı’nda, anayasa değişikliğiyle planlanan cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin tek millet, tek bayrak, tek vatan ve tek devlet ilkelerinin sistemi olduğunu belirtti.

80 milyonun, Türk’ü ile Kürt’ü ile Laz’ı ile Çerkez’i ile Gürcü’sü ile Roman’ı ile Abhaza’sı ile Boşnak’ı ile Arnavut’u ile tek millet olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bize millet-i İbrahim denir. Biz İbrahim milletindeniz, orada toparlanıyoruz. Eninde sonunda bizim anamız, babamız Adem ile Havva değil mi? Bizim inancımızda bu yok mu? Oradan gelmiyor muyuz? Oradan geldiğimize göre bizi bölmek isteyenler ihanet içindedir.” diye konuştu.

Erdoğan, Türk bayrağının rengini şehidin kanından, hilalini bağımsızlığın ifadesinden, yıldızı ise şehidin kendisinden aldığını belirterek, “Bunun dışında kimse asla bize bayrak yutturmacası yapmasın, bizim o paçavralara bakmayız.” dedi.

Muhtarlardan birinin sözleri üzerine Erdoğan, şunları söyledi:

“Onlar oralarda bu tür çalışmaları, kampanyaları dahi yapamamışlardır bugüne kadar. Bir kere gitti, kimin gittiğini anlıyorsunuz, ne yazık ki terör örgütüyle anlaşarak gitti. Onlar kendi adamlarını gönderdiler ve bunlar kendi bayraklarını bile dalgalandırmadılar. Onların paçavralarını dalgalandırdılar. Kendisi orada çıktı bir şeyler konuştu o kadar. Bu mesele yürek meselesidir.”

“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır” dizelerini paylaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tek vatan. Bu ülke 780 bin kilometrekareyle tek vatandır, bölünemez.” ifadesini kullandı.

“Tek devlet. Bizim Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden başka bir devletimiz söz konusu olamaz” diyen Erdoğan, bunun dışında bir gayretin içine girenlerin bedelini ağır ödeyeceğini bildirdi.

Milletin kendilerine böyle bir görev verdiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:

“Bizi bu teröristlerden, vatan hainlerinden, vatana ihanet edenlerden kurtarın. Bunların bedeli neyse bu bedeli bunların ödemesi gerekir dediler. Gittiğimiz her yerde de bize bunu söylüyorlar. Ne diyorlar biliyor musunuz? ‘Bunlara hala niye maaş veriyorsunuz’ diyorlar. Vatandaş o kadar bu noktada hassas. ‘Benim verdiğim vergiyle bunları neden doyuruyorsunuz’, bunu soruyor vatandaş. Dolayısıyla işlenen suçların bedelini hukuk içerisinde yargı soracaktır, yargının da görevi budur.”

– Anayasa değişikliği

Anayasa değişikliğinin 18 maddeden oluştuğunu, bunun dördünün farklı hususlarla ilgili olduğunu belirten Erdoğan, kalanların doğrudan yönetim sistemindeki değişikliği düzenlediğini vurguladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, söz konusu dört maddeye ilişkin şu bilgileri verdi:

“Birinci madde, ‘yargının bağımsız olduğu’ ibaresinin yanına ne ilave ediliyor? ‘Tarafsız’ ilkesi ilave ediliyor. Yani yargı bağımsızdır, tarafsızdır. Bu kadar basit. Bundan kim niçin rahatsız olabilir ki? İkinci madde, milletvekili sayısının 550’den 600’e çıkmasıyla ilgilidir. Ülkemizde eskiden çift kamaralı sistem vardı. Yani milletvekilleri, senatörler, çift kamaralı sistemde toplamda 600 seçilmişle çalışan bir Meclis vardı. Türkiye buradan geliyor buraya. Bu değişiklik TBMM’nin temsil tabanını genişletirken milletvekili başına düşen nüfusumuz dikkate alındığında dünyadaki örneklerine de gayet uygundur. 550 ile değil de 600 milletvekiliyle tek kamara, sistemimiz öyle. Hem senatör hem milletvekili olmayacak, sadece milletin vekilleri olacak. Üçüncü madde, seçilme yaşını 25’ten 18’e indiriyor. Daha önce başbakanlığım döneminde biz bunu 30’dan 25’e indirmiştik. Şimdi ise bana göre anayasa değişikliğinin en önemli maddelerinden biri budur. Gençlerimizin kendilerine 18 yaşında seçme hakkı veren ama seçilmelerine rıza göstermeyen bu sistemi değiştirmek için halkoylaması sürecinde gece gündüz çalışacaklarına inanıyorum.”

– “Böyle bir saçmalık olur mu”

“Böyle bir saçmalık olur mu? Seçilmek mi zordur, seçmek mi zordur” diye soran Erdoğan, seçmenin zor olduğunu belirtti. Doğruyu yanlıştan, iyiyi kötüden ayırt edecek erdeme ulaşmayı seçmek olarak nitelendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçilmenin bu kadar zor olmadığını ifade etti.

Geçmişte bir siyasetçinin ‘Taksim meydanına dört ayaklı çıkarsam seçilir’ dediğini anımsatan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

“Bu ülke bunları gördü ya. Bizde öyle değil, adam gibi adam, 18 yaşında genç, dinamik, eğer seçilme hakkını kazanıyorsa benim milletim o genci de ne yapar? Parlamento’ya gönderir. Bugün dünyada 57 ülkede seçme, seçilme yaşı 18’dir. Dünyada oluyor da bizde niye olmasın? Bakıyorsunuz 25, 26, 27 yaşında bakan oluyor adam, dünyanın değişik ülkelerinde. Niye çekiniyoruz ya? Bu konularda bir defa gencimize güveneceğiz. Onları dışlamayacağız ve inanıyorum ki gençlerimize bu farklı bir sınıf atlatacak. Şimdi çıkmışlar ne diyorlar, ‘Askerlik ne olacak?’ Allah Allah, sanki böyle, diyelim ki Türkiye genelinde 7 milyon gencin 7 milyonu da milletvekili oluyor da ‘Askerlik ne oluyor’ diye bu soruyu soruyorsun. Ya Parlamento’ya kaç kişi girecek. Diyelim ki bu şekilde gençlerden 10-15 kişinin girdiğini kabul edin, bunların durumunu düzenlemek gayet kolay. Nedir? Bunları tutarsın askerlikten muaf kılarsın olur biter. Bakın ‘tecil’ demiyorum, muaf tutarsın olur biter. Biz bunu polise getirdik, polisi muaf tuttuk. Tecil ne demek? Şu anda Parlamento’da görev yapmak kadar önemli bir görev olabilir mi? Bu gencimiz gelecek Parlamento’da vatanına, milletine orada bir hizmet verecek, hala orada ‘Askerlik ne olacak’ diye bunu soracaksın. Bu kadar açık söylüyorum, konuşuyorum. Ben inanıyorum ki bu konuyla ilgili de inşallah hükümet kendi düzenlemesini bu referandum veyahut da halkoylamasından sonra yapacaktır. Bunlar zor şeyler değil, kimse kimseyi de kandırmasın.”

Anayasa değişikliği metninin 13. maddesinde ise disiplin haricindeki askeri mahkemelerin kaldırılan bölümünün bulunduğunu aktaran Erdoğan, “Diğer maddeler büyük ölçüde mevcut sistemden, Cumhurbaşkanlığı hükümeti sistemine geçişi düzenliyor.” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, anayasa değişikliğine ilişkin, “Açıkçası tıpkı 2007 reformu gibi bu anayasa değişikliği de eksiktir. Aslolan yeni bir anayasayı 80 milyon hep birlikte kafa kafaya verip inşa etmemiz, yazmamızdır. Yeni anayasa, Türk milletinin ve Türk devletinin geleceğini aydınlatarak, 2023 hedeflerimizden aldığımız güçle 2053 ve 2071 vizyonlarımızın şekillenmesini sağlamalıdır.” dedi.

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen 36. Muhtarlar Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, yeni anayasa düzenlemesinin en basit ve doğru ifadesiyle “Cumhurbaşkanlığı ile başbakanlık makamlarının birleştirilmesi” olarak değerlendirdiğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böylece her ikisi de gücünün halktan alan iki yürütme yerine bir tek makam ortaya çıkıyor. Bunun anlamı şudur, millet kime oy verdiğini, kimden icraat beklediğini, kime hesap soracağını bilecektir. Bu kişi artık cumhurbaşkanıdır. Yürütme gücü tamamen cumhurbaşkanında toplandığı için artık bu görevde bulunan kişinin ne hükümeti ne Meclisi ne başka bir bahaneyi öne sürerek sorumluluktan kaçma imkanı kalmıyor. Hesabı verecek.” diye konuştu.

Yeni sistemle yardımcılarını, bakanları ve üst düzey bürokratları atayabilecek olan cumhurbaşkanın yürütmenin tüm icraatlarından sorumlu olacağını anlatan Erdoğan, cumhurbaşkanının böylece seçimlerde yaptıklarının ve yapmadıklarının hesabını millete vereceğini vurguladı.

– “4 yıla istikrarı sığdıramazsınız”

Hükümetin ağırlıklı olarak Meclis dışındaki isimlerden kurulacak olması dolayısıyla yürütme ile yasamanın iç içe geçmesinin neden olduğu sıkıntıların da ortadan büyük ölçüde kalkacağına dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu:

“Cumhurbaşkanlığı ve Meclis seçimleri 5 yılda bir ve aynı gün yapılacak. Bu ülkede neler yaşadık biz. Ayda bir seçim oldu bu ülkede. Bunları yaşadık bu ülkede. Ayda bir seçimin olduğu bir ülkede, ayda bir başbakanın değiştiği bir ülkede istikrar olur mu, ayağa kalkmak olur mu? Ortalamasını alıyoruz, çok partili hayatta 16 ayda bir bu ülkede hükümet değişmiş. Burada istikrar olmaz. Bunu kim kaldırdı, biz kaldırdık. Biz geldik, dedik ki 5 yılda bir yapılacak. 5 yıl aşkıyla başladık ama ne yazık ki o zamanda ‘bu adımı atalım’ dedik, o günden bu adımı atmanın gayretine girdik, aldatıldık. Bize dedikler ki ‘bunu 4 yıla çekerseniz biz size gereken desteği vereceğiz’. Tabii vermediler. Vermeyince dört yıla indirdik orada kaldı. Halbuki 4 yılda bir seçimin olmasını, içinde yaşayan biri olarak doğru bulmuyordum, doğru da bulmadım. Çünkü 4 yıla istikrarı sığdıramazsınız. Şimdi ne olacak? Nasıl belediyeler 5 yılda bir ise aynı şekilde parlamento seçimleri de başkanlık seçimleri de ne olacak, 5 yılda bir olacak. Böylece ülkenin kesintisiz 5 yıl süreyle istikrarlı bir yönetime kavuşması, krizler döneminin kapanması sağlanmış olacaktır.”

– “İkisinin seçimi beraber olacak”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni düzenlemeyle, cumhurbaşkanına verilen kararname çıkarma yetkisinin yürütmenin daha hızlı ve kapsamlı çalışmasının sağlanacağına işaret ederek, konuşmasına şöyle devam etti:

“Dikkat edin cumhurbaşkanına kanun değil, kararname çıkarma yetkisi veriliyor. Değişiliklik metninde bu kararnameyle ilgili oldukça ayrıntılı sınırlamalar var. En önemlisi de kanunun kararnameden üstün olduğunun belirtilmesidir. Kararname kanundan değil, kanun kararnameden üstündür. Yasama organı Meclis olduğuna göre, elbette bu konuda öncelik ve üstünlük oraya verilmelidir. Nitekim öyle de yapılıyor. Cumhurbaşkanına verilen tek, kanun teklif etme yetkisi, o da bütçeyle ilgilidir. Bunun dışındaki tüm kanun yetkileri milletvekillerine aittir. Mevcut sistemde belli şartlarda cumhurbaşkanı, Meclisi seçime götürebiliyor ama kendi görevi sürüyordu. Bu anayasa değişikliğiyle seçimleri cumhurbaşkanı veya Meclis hangisi talep ederse etsin, ikisinin seçimi beraber olacak. Hani ‘anca beraber kanca beraber’ denir ya. Cumhurbaşkanı ile Meclis arasında işte öyle bir ilişki tesis ediliyor.”

– “Denetimi yapacak olan da şüphesiz ki Meclistir”

Cumhurbaşkanı adaylarının partileriyle bağının kaldırılmasının doğru bir uygulama olmadığını ifade eden Erdoğan, yeni düzenlemeyle bu yanlışın da düzeltileceğini bildirdi.

Mevcut sistemde cumhurbaşkanının “Vatana ihanet” suçlaması dışında yaptığı tüm işlemlerden sorumsuz olduğunu anımsatan Erdoğan, “Yürütme yetkisinin cumhurbaşkanında toplanması beraberinde denetim mekanizmalarının kurulmasını da zorunlu hale getiriyor. Bu denetimi yapacak olan da şüphesiz ki meclistir. Meclis araştırması, meclis soruşturması, genel görüşme, yazılı soru gibi yollarla meclisin, cumhurbaşkanı ile birlikte yardımcılarını ve bakanlarını da denetleyebilmesine imkan sağlanıyor. Mecliste yeterli çoğunluk sağlanması halinde cezai sorumluluk gerektiren durumlarda cumhurbaşkanının Yüce Divan’da yargılanabilmesinin yolu açılıyor. Böylece yürütme yetkisi verilen cumhurbaşkanının layüsel olmadığı, millete hesap vermenin yanında Meclis tarafından da denetlenebildiği demokratik bir tablo ortaya çıkıyor.” diye konuştu.

– “Devletin başında kavga olmaz”

Erdoğan, anayasa değişiklik paketinin diğer maddelerinin büyük ölçüde mevcut anayasa ve yasalardaki kavramların yeni sisteme uygun şekilde değiştirilmesini içerdiğini belirterek, değerlendirmelerine şöyle devam etti:

“Görüldüğü gibi ülke ve millet olarak çok uzun zamandır yaşadığımız, şahsımın da son 14 yıldır ama özellikle son 3-4 yıldır maruz kaldığı tecrübeler ışığında Türkiye için en iyi olanı yapmaya çalışıyoruz. Açıkçası tıpkı 2007 reformu gibi bu anayasa değişikliği de eksiktir. Aslolan yeni bir anayasayı 80 milyon hep birlikte kafa kafaya verip inşa etmemiz, yazmamızdır. Yeni anayasa, Türk milletinin ve Türk devletinin geleceğini aydınlatarak, 2023 hedeflerimizden aldığımız güçle 2053 ve 2071 vizyonlarımızın şekillenmesini sağlamalıdır. Milletimizin bu anayasa değişikliğine tarihi bir oranla ‘evet’ diyerek yeni Türkiye’nin müjdecisi haline getireceğine inanıyorum. Bu büyük Türkiye olacaktır, bu muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkacak büyük Türkiye. Bu mesele, Recep Tayyip Erdoğan’ın kişisel meselesi veya AK Parti’nin parti meselesi değildir. MHP’nin parti meselesi değildir. Şu anda şahsımın ve AK Parti’nin uyum sorunu da icraat sorunu da aslında yoktur. Benim hükümetle şu anda böyle bir sorunum yok. Çünkü bu sorunları geçmişte yaşadım. Ben, yaşadığım sorunları dönemimin hükümetine yaşatmak istemem. Çünkü devletin başında kavga olmaz. Bu kavgaları bu ülke gördü. Ne Sayın Gül’ün döneminde, ne benim dönemimde hükümet ile cumhurbaşkanlığı arasında böyle bir kavgayı biz ne yaşadık ne yaşattık. Niye? Bizim derdimiz vatandı vatan, milletti millet.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, anayasa değişikliğine ilişkin, “Biz bu millete yakışanı yapıyoruz, yapmak zorundayız. Şimdi cumhurbaşkanlığı hükümeti sistemi şahsım için değildir, şahsımla baki hiç değildir. Hiç merak edilmesin, her sistem kendi liderini, kendi önderini üretir. Türkiye’de Allah’ın izniyle, Tayyip Erdoğanlar bitmez. Milletin yarısından fazlasının teveccühünü kazanmak zorunda olan bir cumhurbaşkanının bu sistemi kullanarak, yanlış yola sapma ihtimali yoktur.” dedi.

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen 36. Muhtarlar Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, yakın dönemde cumhurbaşkanlığı ile başbakanlık makamlarının uyum içinde olduklarını belirterek, “Bu durum sistemin doğruluğundan değil, şahsımla hükümetin uyumundan kaynaklanıyor. Biz işte bu durumu şahsi olmaktan çıkartıp sisteme bağlamak istiyoruz. Biz bugün varız, yarın yokuz. Öyle bir sistem inşa edelim ki yarın da bu sıkıntılar yaşanmasın.” ifadesini kullandı.

Kısmi anayasa değişikliğini önemli gördüklerinin vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:

“Bu dünyadan hepimizin götüreceği, hep söylüyoruz ya, 9 metrelik bir kefen, 2 metreküplük bir mezar. Başka bir şey götürebiliyor musun? Multi milyarder olsan ne yazar? Cumhurbaşkanı, başbakan, milletvekili, belediye başkanı olsan ne yazar? Ne diyecekler? Koyacaklar musallaya. Er kişi niyetine, hatun kişi niyetine diyecekler. Hemen seni gömecekler, ayrılıp gidecekler. Bir daha yanına ya uğrarlar ya uğramazlar. Yani vefalı evlatların, yakınlar varsa arada bir uğrarlar ki o da tartışılıyor tabii ki. Onun için ne diyecekler. Baki kalan bu kubbede hoş bir sada imiş meğer.”

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi yapılırken, “Kendisine saray yaptı” şeklinde ithamlarda bulunulduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ya eline diline dursun. Burada biz kalkıp da 340 bin metrekarelik yeri kendimize saray olarak neyini yapacaktık, 2 metreküp ya gideceğin yer orası ya. Biz tarihi yazacak bir millete burayı miras olarak bırakalım diye yaptık.” diye konuştu.

Erdoğan, Başbakan olduğu dönemde Başbakanlık’ta tuvaletin içinde karafatmaların dolaştığını, bir başbakanın öyle bir odada çalışamayacağını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Çok tasarruf sahibilermiş maşallah. Bunların yönetimleri döneminde hastanelerimizin halini biliyorsunuz. Beyefendi Genel Müdür değil miydi? Neydi o hastanelerin hali? Rahmetli Savaş Ay güzel bir program yapmıştı. O programda o hastanelerin halini gördük. SSK’lar maalesef, sağlam girer hasta çıkarsın, o durumdaydı. Bu hayır diyenleri hastaneye getirin bir görsünler. Bunların dikili taşı yok, hayatları böyle geçti. Buranın yüklenici firmaları her yıl buradan bir bedel alacaklar. O bedeli kim ödeyecek onlara? Devlet ödeyecek. Oraya gelen bütün bu hastalar, bu işin hep belli protokolde yeri var. Belli bir rakamı tabii bu yüklenici firma alacaktır. Devlet ödeyecek, kim adına, millet adına. ‘Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.’ Ecdadımız bir sağlıklı nefes için devleti feda etmeyi göze almış. Biz öyle yaşamak istemiyoruz. Biz diyoruz ki bu millet asil bir millettir. Bu millet, güçlü bir millettir. Bu millet 20 milyon kilometrekarelik dünya topraklarına hükmetmiş bir ecdadın torunlarıdır. Bu millet böyle bir millet.”

– “Cumhurbaşkanlığı sistemi şahsımla baki değildir”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, anayasa değişikliğine ilişkin ise şu görüşlerini aktardı:

“Biz bu millete yakışanı yapıyoruz, yapmak zorundayız. Şimdi cumhurbaşkanlığı hükümeti sistemi şahsım için değildir, şahsımla baki hiç değildir. Hiç merak edilmesin, her sistem kendi liderini, kendi önderini üretir. Türkiye’de Allah’ın izniyle Tayyip Erdoğanlar bitmez. Milletin yarısından fazlasının teveccühünü kazanmak zorunda olan bir cumhurbaşkanının bu sistemi kullanarak yanlış yola sapma ihtimali yoktur. Ülkemizde artık milletin değerleriyle, tarihiyle, kültürüyle kavgalı hiç kimsenin, ülkenin başına bela olma ihtimali de kalmamıştır. Bu sistemde hiçbir etnik grubun, inanç grubunun yaşam biçiminin ortadan kaldırılması, tehdit altında olması mümkün değildir. Çünkü yeni dönemde, devletin sahibi şu veya bu kurum değil, bizatihi milletin ta kendisidir. Millet, doğrudan denetimi altında tuttuğu meclisi ve cumhurbaşkanı aracılığıyla demokrasisine de istiklaline de istikbaline de sahip çıkma imkanına kavuşuyor. Bu düzenleme aceleye getirilmiş değil bilakis geç kalmış hem de çok geç kalmış bir reformdur. Keşke bu sisteme darbelere, darbe teşebbüslerine, vesayet güçlerinin tahakkümüne, krizlere maruz kalmadan geçmiş olsaydık.”

Anayasa değişikliğiyle gensorunun kaldırılmasına ilişkin eleştirilere de değinen Erdoğan, “Gensoru kalsın da devlet çalışamaz hale mi gelsin?” diye sordu.

Türkiye’de gensorunun denetim mekanizması olarak kullanılmadığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:

“Gensoru mekanizması hükümeti işlemez hale getirmek, devleti çalışamaz hale getirmek için kullanılmıştır. Sen biliyorsun ki ‘verdiğimiz bu gensoru geçmeyecek’, adam kalkıyor yine gensoru veriyor. Günlerce geliyorsun onu tartışıyorsun. Yazıktır, günahtır ya. Parlamento’yu bu hale getirdiler. Biz sınıf atlamak istedik. Biz muasır medeniyetler seviyesinin üstüne Türkiye’yi çıkarmak istedik. Geç de olsa işte bu fırsatı yakaladık. Güçlü Türkiye, büyük Türkiye, istiklalimiz ve istikbalimiz için anayasa değişikliği, cumhurbaşkanlığı hükümeti sistemine ‘Evet’ diyor muyuz? Sandıklara, seçmen kütüklerine lütfen sahip olun.”

AA