Dolar 32,5723
Euro 34,9978
Altın 2.430,99
BİST 9.752,76
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 20°C
Az Bulutlu
İstanbul
20°C
Az Bulutlu
Cum 19°C
Cts 16°C
Paz 18°C
Pts 18°C

ERDOĞAN: “BU SİYASİ SAPIĞI NE YAPACAĞIZ”

ERDOĞAN: “BU SİYASİ SAPIĞI NE YAPACAĞIZ”
06/04/2016 15:58
A+
A-

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Aile Bakanı ile ilgili sözlerini eleştirerek “Karaman’daki sapık hapiste, peki bu siyasi sapığı ne yapacağız?” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 23. Muhtarlar Buluşması’nda gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun sözlerini eleştiren Erdoğan, “Karaman’daki sapık cezaevinde peki bu siyasi sapıkları ne yapacağız?” dedi.

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından satırbaşları:

“Bizim milletimizle, özellikle siz değerli muhtarlarımızla muhabbetimiz, karşılıklı sevgiye saygıya dayalı ilişkimiz birilerini rahatsız ediyor.

“BENİM YERİM MİLLETİMİN YANI, SİZİN YERİNİZ KİMİN YANI?”

Muhtarlarımızı, tahkir etmeye kadar vardırıyorlar. Bir konsolosun casusluk davasıyla yargılanan gazeteciyle yanak yanağa fotoğraf çektirmesini eleştirmiştim.

Bir mizah dergisi benim bir muhtarla yanak yanağa fotoğraf çektirmemizi yayınlamıştı. Güya biz sadece muhtarlarla fotoğraf çektirirmişiz. İşte ben de tam bunu söylüyorum. Benim yerim milletimin yanı. Sizin yeriniz kimin yanı? Biz bu kafayı çok iyi biliriz.

“BU SİYASİ SAPIKLARI NE YAPACAĞIZ”

Muhalefet cinsi sapıklara bel bağlamış durumda. Bakınız ana muhalefet partisinin genel başkanı dün bir konuşma yapıyor. Ben konuşmayı onun şahsına değil partinin mensubu hanımefendilere ve milletime çağrıyı yapıyorum. Terbiyemin elvermediği galiz ifadelerle saldırıyor. Dün televizyon kanalında bu sözler biplenerek veriliyor.

Bakan Hanım hakkında çok çirkin ifadeler anamuhalefet üzerinden siyaset yapmaya çalıştığı cinsi sapık şu anda cezaevinde peki bu siyasi sapıkları ne yapacağız?”

Bu kişi, başında bulunduğu partinin de yüz karası. Bir kasetle partinin başına gelmedi mi? Kaset olmasa partinin başına gelecek hali mi var? Yalanın, takiyenin her türlüsü var.

“ŞEHİTLERİMİZİ GENELLİKLE BOMBALI TUZAKLARLA KAYBEDİYORUZ”

Türkiye kendi toprakları içinde ve hemen yanıbaşında yaşanan dünyanın son yıllarda karşılaştığı en büyük terör tehditlerinin doğrudan muhatabıdır. Çeşitli yerlerde yaşanan terör olayları hem oradaki vatandaşlarımızın hayatını olumsuz yönde etkiliyor hem de verdiğimiz şehitler bizi üzüyor. Sınırın diğer tarafından çeşitli yönlerden yapılan tahkimat sebebiyle operasyonlarımız biraz yavaş ilerliyor. Güvenlik güçlerimizin verdikleri kayıplar büyük çapta patlatılan bombalardan kaynaklanıyor. Biz sivil vatandaşlarımızın zarar görmemesi konusunda hassasiyet gösterdiğimiz için bu denli sorunla karşılaştık. Güvenlik güçlerimiz her gün terör örgütüne ağır darbeler vuruyor. Gerekiyorsa operasyon yürütülen yerlerin tamamen boşaltılması zaten oturulacak hale gelmeyen yerleri uzaktan imha noktasına gidilmelidir. Buralar tamamen yıkılıp sıfırdan inşa edilmeli. Hemen spekülasyonlar başlıyor.

“KENTSEL DEĞİŞİM DÖNÜŞÜM ORADAKİ MÜLK SAHİPLERİ İÇİNDİR”

Bölgede yakılan yıkılan yerlere şehitler için evler yapılacağı yalanının uyduruyorlar. Bölgede yapılan kentsel değişim dönüşüm de oradaki mülk sahiplerine yönelik yapılacak işlerdir. Bu mülk sahibi olmayanlar ise nasıl bundan önce orada kirada yaşıyorsa yine orada kirada yaşamaya devam edecekler. Bu süreç içerisinde devletimiz tarafından kira yardımı yapıyorlar. Adil olmak bir devletin şanındandır, şerefindendir. Güvenlik güçlerimizin bir tırnağını oradaki beton yığınlarına değişmeyiz. Şehitlerimizin yakınlarının acısı bizim şu andaki yaşadığımız gibi değil, bunu çok iyi biliyoruz. Şehitlik bu toprakları vatan yapan o kanın ta kendisidir. Ülkenin ve milletin bekası için canını ortaya koyan kahramanlarımızı omuzlarımızın üzerinde taşısak yeridir.

“PAÇAVRALARI ANCAK KENDİ KEFENLERİ YERİNE KULLANABİLİRLER”

Şehitlerimizin yakınlarına, gazilerimize ne yapsak hakkımızı ödeyemeyiz. Biz bu coğrafyayı vatanımız olarak kabul ettiğimiz, hayatımızı burada sürdürmekle kararlı olduğumuz müddetçe bu mücadele bitmeyecektir. Birilerin başka vatanları olabilir, ama bizim gidecek başka yerimiz de yok, bu toprakları bırakmaya niyetimiz de yok. Bu böyle biline. Milletimizin birliğini, beraberliğini hedef alarak bizi köşeye sıkıştıracaklarını sananlar, üzerine bastıkları toprağın bir de altına baksınlar. Ecdadımız bayrağımızın rengini kırmızıyı çok sevdikleri için belirlememişler; rengini şehitlerimizin kanından alıyor onun için belirlemişler. Kendi paçavralarını bayrağımızın yerine dikmeyi düşünenler onları ancak kendi kefenleri olarak kullanabilirler.

“YA BU DEVLETTE VARSIN YA DA YOK OLUP GİDECEKSİN”

Bu vatanda kimse operasyona kalkışmasın, kalkışırlarsa şu andaki bedeli ödemeye devam edeceklerdir, bunu böyle bilsinler. Bizim Türkiye Cumhuriyeti devletimizden başka bir devletimiz asla yoktur. Çıkmış birisi paralel devlet, öbürü çıkmış bilmem ne devlet. Ya bu devlette varsın ya da yok olursun. Onun içinde bir olarak, iri olarak, diri olarak hep birlikte Türkiye olarak hedeflerimize ulaşacağız. Parçalanmayacağız, birbirimizi Allah için bu vatan için seveceğiz. Hala ülkemizin içeride ve dışarıda verdiği mücadelenin anlamını tam olarak kavrayamayanların haline üzülüyorum. Suriye meselesini, oradaki üç beş terör örgütünün savaşını, bir zalimin iktidarını sürdürme mücadelesi olarak görmek yanlıştır. Irak’taki kriz sadece mezhep çatışması değildir. Mısır’daki durumun tabii dinamiklerin ürünü olarak kabul edemeyiz. Kafkasya’da alevlenen çatışmalar. Afrika’da, güney Asya’da bitmek bilmeyen sancılar birbirinin ürünüdür.

“BM GÜVENLİK KONSEYİ’NDE 196 ÜLKE DE TEMSİL EDİLMELİ”

BM’de 196 ülke var hepsinin kaderi 5 ülkenin ağzına bakar. Böyle adalet olur mu? 5 tane daimi üyenin hepsi de hıristiyan. İçlerinde bir tane müslüman ülke yok. Hani dünyada inanç özgürlüğü, böyle bir adalet olur mu? Her inancın temsil ettiği bir BM Güvenlik Konseyi yok ki ortada. Kıtalar olarak sadece Avrupa, sadece Asya bir de Amerika var. Diğer yerler yok. Adil olmayan bir dünyada biz nasıl karar vereceğiz? Suriye’de tek başına Rusya hayır diyor, iş bitiyor. Çin’le beraber hayır diyor iş bitiyor. Adil olmak her devletin bana göre kalış sebebidir. Birinci dünya şartlarıyla bugünkü şartlar aynı değildir. Dünyanın yeniden reforme edilmesi lazımdır. Yeniden dizayn edilmesinde 196 ülke de burada belli aralıklarla görev verilmeli. BM Güvenlik Konseyi’nin daimisi geçicisi olmaz. 20 ülkeden oluşuyorsa 20’si daimi olacak. 2 yılda bir görev süresi değiştikçe 10 yılda bir böyle bir görev aynı ülkelere gelebilir.

“7 MİLYARLIK DÜNYA NÜFUSU BU ADALETSİZLİĞİ KALDIRAMAZ”

Şu anda dünyada 1 milyar 700 milyon müslüman var ama müslümanların BM’de bir tane temsilcisi yok. Bunu söyledi diye Tayyip Erdoğan diktatör oluyor, özgürlüklerin karşısında oluyor. Ben bunu her zaman söylemeye devam edeceğim, birileri söylemese de. Ülkemizdeki medya şöyle der böyle der, ne derse desin, hak bildiğimizi söylemeye devam edeceğiz. 7 milyarlık dünya nüfusu bu haksızlığı, adaletsizliği, zulmü kaldıramaz. Biz ülke ve millet olarak sağlam durmak zorundayız. 2023 hedeflerimize ulaştığımızda emin olunuz çok şeylerin değiştiğini göreceğiz. İslam İşbirliği Teşkilatı önümüzdeki günlerde İstanbul’da toplanacak. 3 yıl süreyle İslam İşbirliği Teşkilatı’nda bizler Türkiye olarak yönetimi elde tutacağız. Yapılması gerekenleri en güzel şekilde değerlendirerek inisiyatif kullanabilecek hale getirmenin çalışmalarını yapacağız.

“BU ZALİM BİR AN ÖNCE LAHEY ADALET DİVANI’NA GÖNDERİLMELİ”

Suriye ve Irak’ta bazen öyle hadiseler yaşanıyor ki, bazı karşılaşmalar yapmadan edemiyorsunuz. Milyonlarca insanların ölümüyle sonuçlanan operasyonlar yapıldı. En önemli gerekçe kimyasal silahtı. Şimdi soruyorum; kimyasal silahlarla ne kadar kişi öldü? Bin beşyüz iki bin, bilemediniz 5 bin. Peki konvansiyonel silahlarla ölenlerin sayısı ne kadar. Suriye’de 500 bin. Kimyasal silahlarla ölenler 5 bin, konvansiyonel silahlarla ölenler 500 bin. Sonucu ölüm olan kullanılan silah ne olursa olsun sonucu ölümse benim için ha kimyasal olmuş ha konvansiyonel olmuş ne farkeder. Bizim Lahey Adalet Divanı’na bu zalimi sevketmemiz gerekmez mi? Neyse bedelini ödesin. Bu adam elini kolunu sallaya sallaya dünyada dolaşıyor. Tabii gittiği yer sadece Rusya. Ama bakıyorsunuz temsilcileri BM’ye kadar gelebiliyor.”

KILIÇDAROĞLU NE DEMİŞTİ?

İşte Kılıçdaroğlu’nun Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı’ıyla ilgili o sözleri:

“Öyle bir yoz kültürün içine sokuldu ki Türkiye, Karaman’da olan olaydan sonra Türkiye’nin her tarafından olaylar patladı. Bunlar sabah akşam Müslümanlıktan bahsediyorlar. 14 yıldır bu ülkeyi yönetiyorsunuz, bu çocukları bu yoz kültüre hangi gerekçe ile teslim ettiniz. Kalkmışlar vakıfları savunuyorlar. Çocuklara sahip çıkın, vakıflara derneklere değil. Bir Allah’ın kulu çıkıp da demiyor, kardeşim bu çocuklar yasa dışı burada nasıl kaldı. Vali konuşmuyor, Emniyet Müdürü konuşmuyor, Milli Eğitim Bakanı konuşmuyor, Aileden Sorumlu Bakan da zaten birilerinin önüne yatmış vaziyette o da konuşmuyor. Bu yurtlara kim izin veriyor. ‘Biz izin vermedik’ diyorlar, izin vermediysen bunlar nasıl açıldı. Bu çocuklar oraya niçin gitti? Kocaman bir sessizlik. Milli Eğitim Bakanı niye konuşmuyor. Bu işlerin baş sorumlusu sen değil misin? Neden o çocukları sapıklara teslim ediyorsunuz”