Dolar 32,3277
Euro 35,0598
Altın 2.296,98
BİST 9.045,28
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 20°C
Açık
İstanbul
20°C
Açık
Cum 23°C
Cts 21°C
Paz 21°C
Pts 23°C

ERDOĞAN VALİLERE KONUŞTU

A+
A-

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde, 81 ilin valisini kabulünde yaptığı konuşmaya “Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne, milletin evine, bu gazi mekana hoşgeldiniz” diyerek başladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Hayat günün 24 saati, haftanın 7 günü, yılın 365 günü kesintisiz sürdüğüne göre valiliklerimizin hizmetlerinin de aynı esasa göre yürütülmesi gerekir. Valilerimizin de aynı anlayışla çalışması şarttır. Sizler devleti temsil ediyorsunuz ama sabah 9, akşam 6 mesaisi yapan o klasik devlet memuru anlayışıyla asla çalışamazsınız. Memurun sorumluluğu size karşıdır, sizin sorumluluğunuz ise bütünüyle millete karşıdır.” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde, 81 ilin valisini kabulünde yaptığı konuşmaya “Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne, milletin evine, bu gazi mekana hoşgeldiniz” diyerek başladı.

Valilerin şahsında tüm vatandaşları selamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Özellikle 15 Temmuz darbe girişiminde ebediyete uğurladığımız şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum, gazilerimize Rabb’imden şifalar diliyorum. Bu vesileyle eski Antalya Milletvekili, Ulaştırma Bakanı Ahmet Denizolgun’a Allah’tan rahmet temenni ediyorum.” diye konuştu.

Türkiye’deki mevcut idari yönetim sisteminin bir yönüyle 2 bin 200 yıllık Türk devlet geleneğini diğer yönüyle de bin 400 yıllık medeniyetin birikimini ifade ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Millet olarak bizim özelliklerimizden biri de gittiğimiz coğrafyalarda karşımıza çıkan iyi, güzel, faydalı ne varsa onları kendi bünyemize katma konusundaki esnekliğimizdir. Bu bizim için tarih ve kültür geçmişimizi gölgeleyen değil tam tersine zenginleştiren bir vasıftır. Cumhuriyet’in ilk döneminde görülen toptancı anlayış dahi bu tarihi sürekliliği kesmeyi başaramamıştır.” değerlendirmesini yaptı.

Türkiye’deki kurumların tarihinin 2 bin yıl önceye kadar gittiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece eski değil aynı zamanda çok büyük bir devlet birikiminin olduğunu kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Osmanlı Devleti’nin 33 vilayetinin olduğu topraklarda bugün 64 farklı devletin hüküm sürdüğüne işaret etti. Orhun Abideleri’ndeki “Üstte gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe ilini, töreni kim bozabilir” ifadesini anımsatan Erdoğan, “Bizim devlet yönetim anlayışımız işte böylesine eskidir, güçlüdür.” ifadesini kullandı.

– “Büyük bir sorumluluk üstlenmiş bulunuyorsunuz”

Valilerin bu kadim geleneğin 81 ildeki en üst düzey temsilcileri olarak çok büyük bir sorumluluk üstlendiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

“Valiliklerimiz ve bağlı birimleri devletin, hükümetin o şehirdeki tutan eli, yürüyen ayağı, gören gözü, duyan kulağı, hisseden kalbi konumundadır. Şayet valiliklerimiz bu görevlerini hakkıyla yerine getiremezlerse tıpkı bu uzuvlardan birini kaybeden insanın engelli durumuna düşmesi gibi devlet çarkı da teklemeye, aksamaya başlar.

Valilik bir icraat makamıdır. Dolayısıyla hiçbir mazeretin başarılı icraatın yerini tutmayacağı yerlerin başında gelir. Hayat günün 24 saati, haftanın 7 günü, yılın 365 günü kesintisiz sürdüğüne göre valiliklerimizin hizmetlerinin de aynı esasa göre yürütülmesi gerekir. Valilerimizin de aynı anlayışla çalışması şarttır. Sizler devleti temsil ediyorsunuz ama sabah 9, akşam 6 mesaisi yapan o klasik devlet memuru anlayışıyla asla çalışamazsınız. Memurun sorumluluğu size karşıdır, sizin sorumluluğunuz ise bütünüyle millete karşıdır. Millete hizmetin saati, mekanı, sınırı olmaz. Türkiye son 200 yıldır pek çok şeyi kaçıran, geriden takip eden bu yüzden de büyük bedeller ödeyen bir ülkedir. Biz 14 yıldır Türkiye’yi bu kısır döngüden çıkartıp takip eden değil takip edilen bir ülke haline getirmenin mücadelesini veriyoruz. Sizlerden de bu hedefe uygun çalışmalar, başarılar bekliyorum.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, PKK ile Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ), DEAŞ ile DHKP-C’nin bir farkı bulunmadığını belirterek, “Hepsi de ülkemizin, milletimizin, bayrağımızın, vatanımızın, devletimizin düşmanıdır. İşte bunları 15 Temmuz’dan sonra çok daha açık ve net gördük, yaşadık. Öyleyse hepsinin de kökünü kazıyana kadar, azimle, kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz. Tek fert kalıncaya kadar, şahsım için söylüyorum, bu mücadeleyi sürdüreceğim. Bu can bu tende olduğu sürece bu mücadeleyi sürdüreceğim.” dedi.

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde, 81 ilin valisini kabulündeki konuşmasında, bu sabah Gölbaşı’ndaki Ankara Vilayetler Evi’nde gerçekleşen Valiler Toplantısı’nı anımsatarak, Başbakan Binali Yıldırım ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun oradaki konuşmalarını izlediğini belirtti.

Kendisinin de bazı gerçek ve tespitlerini, yerel yönetimden gelmiş bir cumhurbaşkanı olarak özellikle ifade etmek istediğini vurgulayan Erdoğan, Türkiye’nin her dönemde olduğu gibi bugün de pek çok sorunla aynı anda baş etmesi gerektiğini ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu dönemde, terörle mücadele ile Suriye ve Irak krizlerinin bir parçası olarak sınır güvenliğinin sağlanması konularının öne çıktığını kaydetti.

Bunların bir yönüyle iç içe girmiş sorunlar olduğuna dikkati çeken Erdoğan, Türkiye’nin 1984’ten beri bölücü terör örgütü PKK ile mücadele ettiğini, aynı şekilde 1980 öncesi dönemin kötü bir mirası olarak hala etkin olan DHKP-C gibi çeşiti örgütlerin de ciddi bir tehdit şeklinde varlıklarını sürdürdüğünü anlattı.

Erdoğan, Suriye kriziyle dini istismar ederek, kendisine alan açmaya çalışan DAEŞ belasıyla karşı karşıya kaldıklarını ifade ederek, şöyle devam etti:

“Son olarak da 15 Temmuz’da eskiden beri ülkemize ve milletimize karşı tehdit oluşturduğunu bildiğimiz Fetullahçı Terör Örgütü’nün kanlı yüzüyle muhatap olduk. Bu terör örgütlerinin tamamı da arka planda Türkiye’ye karşı düşmanlık yapma konusunda ittifak halindedir. Bakıyorsunuz bir hücre evinde PKK’lılarla birlikte FETÖ’cüler yakalanıyor. Gaziantep’teki son canlı bomba saldırısı başta olmak üzere, pek çok eylemde DEAŞ ile PKK’nın ortak çabasını, gerisinde de FETÖ’cülerin örtülü desteğini görüyoruz. Diğer örgütler konusunda da benzer durumlar söz konusudur. Bu durum devlet olarak bizim, tüm terör örgütleriyle aynı dikkatle ve hassasiyetle mücadele etmemizi zorunlu kılıyor.”

– “Şahsım için söylüyorum, bu mücadeleyi sürdüreceğim”

Diğer devletleri “İyi terörist, kötü terörist yoktur” diye ikaz ettiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de de bu anlayışla hareket edilmesi gerektiğine vurgu yaptı.

Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

“İşte ülkemizde de aynı anlayışla hareket etmemiz gerekiyor. PKK ile FETÖ’nun, DEAŞ ile DHKP-C’nin bizim nezdimizde bir farkı yoktur. Hepsi de ülkemizin, milletimizin, bayrağımızın, vatanımızın, devletimizin düşmanıdır. İşte bunları 15 Temmuz’dan sonra çok daha açık ve net gördük, yaşadık. Öyleyse hepsinin de kökünü kazıyana kadar azimle, kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz. Baştan beri söylüyorum tek fert kalıncaya kadar, şahsım için söylüyorum, bu mücadeleyi sürdüreceğim. Bu can bu tende olduğu sürece bu mücadeleyi sürdüreceğim.

Belediye başkanlığımdan bu yana tanıdığım bu örgüt, ne yazık ki bizlere ihanet etmiştir, vatana ihanet etmiştir. İşte 1999, ondan sonra da kaçıp gitmiştir. Bölücü terör örgütünün başı buraya teslim edilirken, o da buradan malum yere gitmiştir, Pensilvanya’ya.”

15 Temmuz darbe girişiminin Türkiye için 1960 ve 1980 darbesinden çok daha büyük bir dönüm noktası olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, girişimin diğerlerinden farklı olarak milletin inanç, eğitim, hayırseverlik gibi değerlerini istismar eden, kullanan ve çarpıtan anlayışa sahip bir çetenin ürünü olduğunu belirtti.

– “Burada da hassas davranmamız gerekiyor”

Erdoğan, diğer darbelerde milletin, karşısındaki gücün kim olduğunu, neyi amaçladığını bildiğini bu yüzden de gardını alma, savunma mekanizmalarını harekete geçirme imkanına sahip olduğunu anlattı.

FETÖ’nun ise 40 yıl boyunca yavaş yavaş, milletin kanına girerek, milletin kanını emerek büyüdüğünü, milletin inancını istismar ederek sinsice her tarafa yayıldığını ifade eden Erdoğan, Türkiye’de inanç değerlerinin etrafında toplanmış kişilerin yürüttüğü pek çok faaliyetin bulunduğunu bildirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu grupların gerçekleştirdikleri eğitim, hayır, kültür, dayanışma, irşad faaliyetlerinin milletin ilgisine mazhar olduğu gibi, bazı dönemler hariç, devleti de rahatsız etmediğini ifade etti.

Bunlar sebebiyle o insanların da rahatsız olmaya, rahatsızlığın ötesinde lekelenmeye, kirletilmeye başlatıldığını vurgulayan Erdoğan, “Allah’ın rızasını, milletin gönlünü kazanmayı hedef alan çalışmalar içinde olanlarla bizim bunları bir arada tutmamız mümkün değil. Burada da hassas davranmamız gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.

– “Köşe yazılarında bunları yazıyorlardı”

Erdoğan, sadece FETÖ’nün en başından itibaren tüm gücünü, imkanını ve zamanını “Devleti ele geçirme stratejisi” üzerine kurduğunu belirterek, şunları söyledi:

“15 Temmuz darbe girişimine karışan subayların kıdemlilerine, rütbelilerine baktığımızda 1980-1990’lı yıllarda Türk Silahlı Kuvvetlerine sızdıklarını görüyoruz. 30 yıl boyunca çift kişilikli, daha da ileri gidiyorum çok kişilikli bir hayat süren, sürekli takiyye yapan, sürekli karşısındakileri aldatacak şekilde münafıkça davranan bu insanların, haleti ruhiyelerinin sağlıklı olabilmesi zaten mümkün değildir. İşte bu hastalıklı yapı, 17-25 Aralık’ta polis ve yargı içindeki mensupları, 15 Temmuz’da da Türk Silahlı Kuvvetlerimizin içindeki malum değişik bir yapıyla, askeri kılıktaki bu teröristlerle ne yazık ki teröristlerle harekete geçti ve o geceyi bu millete yaşattı.”

“Açık konuşmak gerekirse, 17- 25 Aralık’ta biz bu yapının karanlık yüzünü tamamen gördük ama anlaşılan o ki kimseye meramımızı anlatamadık.” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Şahsen konuşmalarımda ‘bunlar terör örgütüdür’ dedikçe karşımdakiler, ‘terör örgütü dediğiniz silahlı olur, kan döker, can alır’ diyorlardı. Köşe yazılarında bunları yazıyorlardı. 15 Temmuz’da ise bu ihanet şebekesi silahlarıyla ortaya çıktı, kan döktü, can aldı. Çünkü bunlar sıradan bir projenin ürünü değildi. Ve bunlar, bu milletin vergileriyle beslediği, vergileriyle silahlandırdığı adeta bir ‘terör örgütü’ olarak temayüz etti.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) yurt dışındaki okullarına ilişkin, “Dün Bakanlar Kurulu toplantısında hemen bir düzenleme yapalım, Bakanlar Kurulu kararı ile olursa öyle yapacağız, veyahut da KHK içerisine sokup, dünyadaki bizim bilgimiz dışında nerede ‘Türk’, ‘Türkiye’ unvanı varsa bunların hepsini yasaklamamız lazım. Hemen dışişleri bakanlıklarına bunları bildirelim ve o ülkelerin yönetimlerine bunu bildirmek suretiyle bir daha bu unvanların yasaklanmasını isteyelim. Çünkü bunun üzerinden prim yapmaya çalışıyorlar, hala bu mevcut.” dedi.

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde, 81 ilin valisini kabulündeki konuşmasında, terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen’in gerçek niyetini daha öncesinden keşfeden milletin, 15 Temmuz’da devletten çok daha hızlı, etkili ve kararlı bir şekilde kanlı ihanet şebekesinin karşısına dikildiğini belirtti.

Teşkilat şemasına bakıldığında bu kişinin sadece Türkiye’yi ele geçirme veya Türkiye Cumhuriyeti devletini ele geçirme hesabı içinde olan bir meczup olmadığının görüldüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şemadaki en tepe noktada bu kişinin adının, “Kainat imamı” olarak geçtiğini ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütü elebaşı Gülen’in Mısır gazetesine verdiği röportajda, “Biz şu an 170 ülkede eğitim öğretim çalışmaları yapıyoruz” dediğine işaret ederek, “Kılıf bu. Bu ne demek biliyor musunuz? ‘Biz 170 ülkede o ülkeyi ele geçirmenin gayreti içindeyiz’ anlamına geliyor. O okullarda, o ülkelerin devlet başkanından, hükümet başkanına ve en ileri gelen kişilerin çocuklarına, onları yetiştiriyorlar. Ne yapacak o çocuklar yarın? O ülkede en üst düzeyde yönetici olacak, politikaya girecek. Birçok yerde onlar bu görevleri üstlenmeye başladılar.” diye konuştu.

Bu kişilerin şu an Türk Cumhuriyetleri’nde aktif görevler yürüttüğünü anlatan Erdoğan, gittiği her yerde devlet başkanlarına ve hükümet başkanlarına belgelerle bu örgütü anlattığını ifade etti.

Yetkililerin kendisini anlamakta güçlük çektiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

“Beni anlamakta zorlanıyorlar ve haklı olarak ‘Onları sokmak istemediğimizde bize şöyle böyle diyordunuz’ diye açıklama yapıyorlar, haklılar. Niye? Biz de birşeyi anlamıyorduk, ‘Türk okulu’, başında o yazıyor ya. Dün Bakanlar Kurulu toplantısında hemen bir düzenleme yapalım, Bakanlar Kurulu kararı ile olursa öyle yapacağız, veyahut da KHK içerisine sokup, dünyadaki bizim bilgimiz dışında nerede ‘Türk’, ‘Türkiye’ unvanı varsa bunların hepsini yasaklamamız lazım. Hemen dışişleri bakanlıklarına bunları bildirelim ve o ülkelerin yönetimlerine bunu bildirmek suretiyle bir daha bu unvanların yasaklanmasını isteyelim. Çünkü bunun üzerinden prim yapmaya çalışıyorlar, hala bu mevcut.”

Örgüt şeması içerisinde kainat imamlığının yanında kıta imamlarının ve ülke imamlarının da bulunduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, gittikleri ülkelerdeki meslek gruplarının da imamları olduğunu aktardı.

– “Vatandaşımızın şehadete yürüyüşü bütün hesapları alt üst etti”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK), polisin ve yargının da imamları olduğunu ve bunun göründüğüne vurgu yaparak, “Hepsini takip ediyoruz. Bakıyorsunuz sanayide, ticarette birçok yerde, hepsinde buna göre örgütlenmenin adımını atmışlar. Bütün bunlara rağmen ben milletimin ferasetine inanıyorum ve o feraset 15 Temmuz gecesi kendini ortaya çok açık ve net koydu. Vatandaşımızın şehadete yürüyüşü bütün hesapları alt üst etti. Bu millet, büyük bir millet. Allah onlardan razı olsun, Rabbim inşallah makamlarını cennet etsin. ” diye konuştu.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin etrafından 29 kişinin şehit düştüğünü ve 36 kişinin yaralandığını, İstanbul’daki 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nde de 39 şehit verildiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Burada Özel Harekat’ta 56 aslanımız şehit oldu. Parlamento binamız F-16’larla bombalandı. Bu kadar alçakça, bu kadar haince bunu yaptılar. Ama bütün bunların karşısında 29 gün sabahlara kadar bu millet meydanlardan çekilmedi, üzerine düşeni yapmaya devam etti. Onlar nöbete devam ettiler. Artık sıra devlet olarak, hükümet olarak, devletin şehirlemizdeki temsilcileri olarak sizlerdedir, bizlerdedir.” değerlendirmesini yaptı.

– “Hala birilerinden müsaade mi alacaktık”

Türkiye’nin 15 Temmuz darbesini geride bıraktığında içeride ve dışarıda, “Bu ülkenin böylesine bir badirenin etkisinden kurtulması yıllar sürer” diye düşünenlerin olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu görüşe karşılık, 40 gün geçmeden Suriye’de uzun süredir planlanan Cerablus Fırat Kalkanı Harekatı’nı başlattıklarına dikkati çekti.

Erdoğan, bunun yanında PKK terör örgütüne, sınır içinde ve dışında tarihinin en büyük operasyonunu başlattıklarını vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bazı arkadaşlar, dostlar, ‘Niye cepheyi genişletiyoruz’ dedi. Bazı bu işleri çok iyi bilenler televizyon ekranlarından, ‘Bu kadar cephe genişletilmez, bu kadar cephede bu yapılmaz’ diye konuştular. Cephelerin genişlemesi veya daralması bütün bunların hepsi bir iman meselesidir. Bu ülkede biz askeriyle, polisiyle 1 milyon insan besliyoruz. Bütün bunların yanında evelallah bu milletin kendisi ‘Ben varım’ dedi. 15 Temmuz’da bu millet ‘Ben varım’ dediğine göre, bu cephelerin hepsi bizim için çok çok küçüktür. Onun için biz mücadelemizi orada da sürdüreceğiz. Sabır, sabır, sabrettik, Gaziantep’te 56 insan, bunların içinde 5-6 yaşında ve sadece genç olarak 29 kişi şehit oldu. Hala birilerinden müsaade mi alacaktık? Sınırımız bu kadar rahatsız edilemez. Aynı şekilde Kilis, sürekli havan toplarıyla rahatsız edildi.”

AA