Dolar 32,3660
Euro 34,9560
Altın 2.325,42
BİST 9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 23°C
Az Bulutlu
İstanbul
23°C
Az Bulutlu
Cts 22°C
Paz 22°C
Pts 24°C
Sal 18°C

EVET BULBULLERI NERDESINIZ

A+
A-

HEY! AKP’nin referandumunda ‘Evet’maskotluğunu yapanlar, ses verin hadi… Türk milliyetçilerinin Lideri Devlet Bahçeli size sesleniyor

BAŞBAKAN Erdoğan’ın 12 Eylül 2010 referandumunun amacını “Anayasa değişikliği önerimiz (PKK) açılım projemizin önemli bir parçasıdır. Açılım kapsamında atacağımız adımların önünü açıyor, altyapısını hazırlıyor” sözleriyle tarif ettiği halde kanınız, soyunuz, maziniz ve bugüne kadar taşıdığınız sıfatlar size nasıl izin verdi de bu referandumda ‘Evet’i savunabildiniz?

AKP-CEMAAT kavgası sonrasında HSYK tartışmaları yaşanırken, MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin 12 Eylül 2010 referandumundaki duruşunu, tespitlerini ve milletimize yılmadan, usanmadan yaptığı uyarıları bir kez daha hatırlatıp “zararın neresinden dönersek k‰r” mantığı ile milletimizin lehine döndürmeliyiz.

12 EYLÜL 2010 referandumunda AKP’nin gazete ve televizyonlarından MHP’ye saldıran kim varsa biraz fikri şeref ve haysiyet sahibi iseler bugün yaşanan olaylar ışığında MHP’den ve onun her konuda haklı çıkan liderinden özür dilerler’85 Ama nerde onlardan böyle bir davranışı görmek ve duymak.

 

MHP’DEN VE HEP HAKLI ÇIKAN DEVLET BAHÇELİ’DEN NE ZAMAN ÖZÜR DİLEYECEKSİNİZ?

2011 yılında “HAKLI ÇIKMAK MHP’YE YAKIŞIYOR” başlıklı yazımda “2009 yılında AKP hükümeti tarafından başlatılan Kürt Açılımı’na karşı hangi tespiti ve uyarıyı yaptıysa haklı çıktı.

12 Eylül 2010 referandumu öncesi ve sonrası hangi tespiti ve uyarıları yaptıysa haklı çıktı. İmralı ve Kandil hattında PKK terör örgütü ve AKP arasında yapılan pazarlıklara dair hangi tespiti ve uyarıyı yaptıysa haklı çıktı.

Haklı çıkan kim?

MHP ve Lideri Devlet Bahçeli…” demiştim…

Bu yazımda, günümüzde yaşananları ölçü alarak, referandum bölümüne ayrı ve özel bir yer açmak gerekiyor. AKP-Cemaat kavgası sonrasında HSYK tartışmaları yaşanırken MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin 12 Eylül 2010 referandumundaki duruşunu, tespitlerini ve milletimize yılmadan, usanmadan yaptığı uyarıları bir kez daha hatırlatıp “zararın neresinden dönersek kâr” mantığı ile milletimizin lehine döndürmeliyiz. AKP iktidarının milletimizin varlığına ve geleceğine vurduğu darbe çoktur. AKP’nin 12 Eylül 2010 referandumunda milletimizi aldatıp, kandırıp indirdiği darbeler, Türkiye’de ihanetlerin yolunu açtığı gibi, adaleti ve hukuku da bitirmiştir. Kişiye ve kuruma göre değişen adalet dağıtma uygulamaları AKP’nin eseridir.

MHP Lideri Devlet Bahçeli, 12 Eylül 2010 referandumundan 2 gün önce İstanbul’dan tüm Türkiye’ye şöyle seslenmişti: Yine aynı AKP Anayasa metinleri incelendiğinde, Türkçe dışı dillere kapı aralayan ve onları eğitim dili haline getiren düzenlemelerle, bugün halkoyuna sunulan yandaş yargı oluşturma arayışlarını görmek mümkündür.

Bu ise Türk milletinin içinden yeni milletler doğuracak beka düzeyinde bir ihanet ve bu ihaneti durduracak yargı sisteminin tahribatı demektir.

Bu amaca ulaşmak için iki gün sonraki Referandum’da millet kararına sunulan Anayasa değişiklikleri paketi içine iki tuzak yerleştirilmiştir.

Bunlardan birincisi Anayasa Mahkemesi’ni ikincisi ise Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nu ele geçirmektir.

Bu niyetlere destek bulmak ve maskelemek için ihtilalle hesaplaşma, adalet reformu ve vesayetten kurtulma gibi tuzak kavramlar icat edilmiştir.

Ülkemizdeki adalet sisteminin devasa sorunları elbette vardır.

Milyonlarca vatandaşımız adalet aramak için mahkemelerde yıllarca sürünmektedir.

Ancak AKP zihniyetinin bu konuların önünü açacak düzenlemeler getirmek yerine, yalnızca Anayasa Mahkemesi ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerinin sayılarına yönelik düzenlemeler yapılmaya çalışılması oyunun bir parçasıdır.

Şayet bunu aşabilirlerse yapmak istediği, yarın yıkım için karşılarına çıkacak hukuki engellerin ortadan kaldırılması ve yüksek yargının kendilerine teslim olmuş yandaşlarla doldurulmasıdır.”

Recep Tayyip Erdoğan’ın başını çektiği ‘Evet’ cephesi yüzde 58 oy oranı ile referandumun kazananı olmuştu. AKP iktidarı her türlü düzenlemeyi istediği şekilde yapmıştı. Şimdi ise “Olmadı ben bir daha düzenleme yapacağım” diye seferberlik başlatmıştır.

Türk milletinin güçlü hafızası ve savunucusu olan MHP Lideri Devlet Bahçeli, MHP’nin son grup toplantısında MHP’nin 12 Eylül 2010 referandumundaki duruşunu ve AKP’nin ikiyüzlülüğü tekrar hatırlatarak şunları ifade etmiştir:

“Arşivler herkese açıktır.

12 Eylül Referandumu öncesinde kimin ne söylediği kayıtlı ve ortadadır.

Biz, “AKP’nin amacı yargı reformu değil, siyasi hesaplardır” derken, Başbakan “Daha ileri bir demokrasi, daha adil bir hukuk sistemi için evet” diyordu.

Biz, “hukuk, demokrasi, özgürlük kavramları AKP’nin gerçek amaçlarını gizlemek için ambalaj malzemesidir” derken, Başbakan “hukukun üstünlüğünü sağlayacağız” sözleriyle yalana bin yalan daha katarak istismarını sürdürüyordu.

Biz “HSYK’nın siyasallaştığını” söylerken, Başbakan, “Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunu siyasi müdahalelerden, ideolojik kamplaşmadan kurtarıyor, tarafsızlığını güçlendiriyoruz” diyerek milli iradeyi aldatıyordu.

Biz “AKP yargının tarafsızlığını, objektifliğini zedeleyecek” derken, Başbakan, “Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu evrensel normlara kavuşuyor. Hukukta ideolojik yapılanmaların, taraf tutmanın önüne geçecek düzenlemeyi getiriyoruz” diyerek havanda su dövüyordu.

Biz, “sırf anayasa değişikliğiyle huzur sağlanmaz, ekonomik gelişme olmaz” derken, Başbakan, “Türkiye, böyle bir hukuk sistemiyle kalkınabilir mi? Büyüyebilir mi?” diyerek kendince sızlanıyor, gerekçe oluşturuyordu.

Biz sömürüye, kavgaya hayır derken; Başbakan krize evet demiştir.

Biz tavize, ayrılığa, kutuplaşmaya “Hayır” derken; Başbakan bunların alayına birden evet demiştir.

Şimdi ise, geçmişteki Evet’inde bin pişmandır.

HSYK özelinde geçmişte yanlış yaptığını kabullenmek de, bir hatadır oldu demeye getirmektedir.

Başbakan 3,5 yıl sonra rüzgârgülü gibi, fırıldak gibi, çarkıfelek gibi dönüşünün bedelini nasıl ödeyecektir?

Peki, Referandum sürecinde ağzından çıkan şu sözleri nereye koyacaktır.

Lütfen dikkat ediniz;

 

YER DENİZLİ, TARİH 5 AĞUSTOS 2010:

“Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yapısını değiştiriyoruz. Anadolu’da, Trakya’da binbir zorlukla, meşakkatle görev yapan ilk derece mahkemeleri hakim ve savcıları artık kendi kaderlerini tayin hakkına kavuşacaklar.”

YER İZMİR, TARİH 8 AĞUSTOS 2010:

“Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu da, Yargıtay ve Danıştay’ın tasallutundan çıkartılarak bütün yargı camiasının temsiline imkan veren bir yapıya kavuşuyor”

YER AFYONKARAHİSAR, TARİH 8 AĞUSTOS 2010:

“Hakimler, savcılar seçimini yapacak, hukukta keyfilik sona erecek.”

YER RİZE, TARİH 10 AĞUSTOS 2010:

“Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yapısı değişiyor. İnşallah orası da birilerinin arka bahçesi olmaktan çıkıyor.”

YER TRABZON, TARİH 10 AĞUSTOS 2010:

“Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu artık sadece birilerinin belirlediği değil, ilk kademe mahkemelerinin de söz sahibi olduğu bir yapıya kavuşuyor. Hukukta ideolojik yapılanmaların, taraf tutmanın önüne geçecek düzenlemeyi getiriyoruz.”

YER GAZİANTEP, TARİH 15 AĞUSTOS 2010:

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun yapısını Gaziantep’le beraber değiştireceğiz. Hukuk artık birilerinin arka bahçesi olmayacak. Milletin arka bahçesi olacak. Hukuk millet adına karar verecek, üstünlerin hukuku sona erecek, hukukun üstünlüğü egemen olacak.”

YER ÇORUM, TARİH 17 AĞUSTOS 2010:

“Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu gerçekten katılımcı bir yapıya kavuşuyor.”

YER KOCAELİ, TARİH 18 AĞUSTOS 2010:

“Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun yapısını değiştiriyor, hukukta artık kast sistemine, kapalı devre sisteme son veriyoruz.”

YER AKP GRUP TOPLANTISI, TARİH 12 EKİM 2010:

“12 Eylül’de gerçekleşen Anayasa değişikliğinin özellikle de Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu’nun yapısındaki değişikliğin ne kadar isabetli olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur.”

Başbakan Erdoğan’ın HSYK’yı öven, göklere çıkaran, yere göğe sığdıramadığı daha birçok sözleri vardır.

Ancak bugün HSYK’ya “yetkim olsa yargılardım, suç işliyor, millet yargılayacak, yanlış yaptık” ifadeleriyle cepheden saldırmaktadır.

Başbakan’ın dünü yalan, bugünü riya, yarını da kapkaradır.

Bu şahıs bilmiyorsa kendisine hatırlatırım ki, imanın kaynağı doğruluk, küfrün sancağı ise yalandır.

Kendisi de Başyalan unvanını çoktan almıştır.”

AKP’nin kendi kurduğu yapı, yine AKP’nin kendisi tarafından kaldırılmak istenmektedir. Her olayda görüldüğü gibi AKP’nin tek ölçüsü siyasi menfaatleridir. Menfaatlerine kim fayda getiriyorsa onunla her türlü dostluğu, menfaatlerine kim engel çıkarıyorsa onunla da her türlü düşmanlığı yaşamaktadır. 11 yıldır AKP’nin rezil olmadığı konu kalmamıştır. 12 Eylül 2010 referandumu da bu rezilliklerinden birisidir.

12 Eylül 2010 referandumundan alnının akıyla, haklılıkları ile çıkan tek parti MHP, tek lider Devlet Bahçeli’dir.

AKP bugün gelinen nokta itibariyle rezil olmuştur. Cemaat ise referandumda MHP’ye saldırılarının utancını şimdi Başbakan Erdoğan tarafından “Haşhaşiler” konumuna getirilerek yaşıyordur herhalde…

AKP’nin kullandığı Bağımsız Ülkücüler, Ramiz Ongunlar, Mansur Yavaşlar , Mustafa Çalıklar, Aladdin Aldemirler, Mümtazer Türköneler , Avni Özgüreller, Nuri Gürgürler, Musa Serdar Çelebiler, Hakkı Şafak Sesler, Ahmet Yenilmezler, Yusufiyeliler ve eski Ülkücü, eski MHP’li sıfatlarını kullanarak MHP tabanı üzerinde propaganda operasyonları yapanlar, AKP’nin gazete ve televizyonlarında maskot olanlar neredesiniz? Ortaya çıkın da endamınızı görelim. MHP’ye ahlaksızca saldıranlar, AKP’nin ve cemaatin gazete ve televizyonlarında referandum için kullanılanlar bir ses verin.

Bir MHP’nin dimdik ve haklı çıkan duruşuna bakın, bir de yanında yer aldığınız AKP’nin siyasi rezilliklerine…

Haklı çıkmanın gururunu yaşadığı kadar Türk milletinin aldatılmasına üzülen MHP Lideri Devlet Bahçeli bu AKP maskotlarını da unutmamış, onlara da MHP’nin son grup toplantısında şöyle seslenmiştir:

 

Başbakan Erdoğan, 12 Eylül Referandumuna “Evet” diyen herkesi kandırmış, yüz üstü bırakmıştır.

Yetmez Ama Evetçi’ler, acaba bunu içine sindirecekler midir?

“Bağımsız ülkücüyüz” parolasıyla ortaya çıkarak evet kampanyasına ortak olanlar bunu gururlarına yedirebilecekler midir?

Nerededir, manşetlerinden evet propagandası yapanlar?

Nerededir, her türlü tezvirat, dedikodu ve gıybetle Milliyetçi Hareket Partisi’ne alçakça saldıranlar?

Referandum’da en çok darbe aldığımız, yayan zeka özürlüleri şimdi nereye saklanmıştır?

Kalelerimizin düştüğünü zafer kazanmış düşman unsurları gibi yayan ve Kandil çıkartmasını göğüslerinde taşıyan bölücü kalemler, terörist havarileri, yandaşlıktan kuduz kesilenler bu kadar şeyden sonra hala yüzsüzce konuşabilecekler midir?

12 Eylül Referandumu’nu fırsat bilerek baraj altı kalacağımızı söyleyen şeytan sütüyle beslenmiş müfteriler şimdi ne yapacaklardır?

Tabanımızın kaydığını ellerini ovuşturarak, gözlerini oynatarak, ağızlarını yamultarak dillendirenler şimdi nereye sinmiş, nereye pısmışlardır?

Aradan geçen yaklaşık 3,5 yıldan sonra ne dediysek ortaya çıkmıştır.

O günlerde dört bir koldan bize saldıranlar bugün derin ve manidar bir sessizliğe gömülmüşlerdir.

“Evet Lobisi”; kuralsızca, insafsızca, gözünü kan ve hırs bürümüşçesine bilhassa bize sataşmış, bizim tezlerimizi çürütmeye, iftiralarla aramıza nifak sokmaya çalışmıştır.

Çok şükür bunda başarılı olamamış, kendi fitne selinde yıllar sonra da olsa boğulmaktan kurtulamamıştır.”

Hey!.. AKP’nin referandumunda ‘Evet’ maskotluğunu yapanlar, ses verin hadi Türk milliyetçilerinin Lideri Devlet Bahçeli size sesleniyor.

Başbakan Erdoğan’ın 12 Eylül 2010 referandumunun amacını “Anayasa değişikliği önerimiz (PKK) açılım projemizin önemli bir parçasıdır. Açılım kapsamında atacağımız adımların önünü açıyor, alt yapısını hazırlıyor.” sözleriyle tarif ettiği halde kanınız, soyunuz, maziniz ve bugüne kadar taşıdığınız sıfatlar size nasıl izin verdi de bu referandumda ‘Evet’i savunabildiniz?

Ey “MHP’nin referandum sonuçlarını iyi okuyup 8 ay sonraki seçimlere bir iç muhasebesi yaparak hazırlanması gerektiği” ifade ederek PKK açılımını ve referandumda ‘Evet’i” savunan Türk Ocakları eski Genel Başkanı Nuri Gürgür nerdesin? Çıkıp Türkiye’nin içine düştüğü durumun muhasebesini bizlere yapsana.

Ey “Rahmetli Türkeş’in karşı çıktığı 1982 Anayasası’na bizim Daltonlar niye sahip çıkıyor, ayıp değil mi? Kesin olarak evet oyu kullanacağım.” diyerek Recep Tayyip Erdoğan’ın yemek sofrasında yılışarak Referandumda “Evet” propagandası yapan Ramiz Ongun, nerdesin? MHP yönetimine “Daltonlar” diye saldıran Ramiz Ongun çıkıp da “Kırk Haramiler” gibi hırsızlık yapan yol arkadaşların hakkında da bir iki kelam etsene.

Ey “Arkadaşlarımızı, ülküdaşlarımızı nâhak yere katleden bir unsurla aynı safta gözükmek tavrını zül addettiğimiz için “evet” diyeceğiz. Kısacası, cellâtlarımıza dalkavukluk etmeyeceğiz.” diyen, MHP yöneticilerine televizyon ekranlarından hakaret eden Mustafa Çalık, iktidara yaptığın referandum dalkavukluğu hakkında bir açıklaman olacak mıdır? Açılımcılarla, yolsuzlukla suçlananlarla aynı safta gözükmenin de senin için zül olduğunu söyleyecek misin?

Ey ,“Eski Ülkücüler” başlıklı yazılar yazarak Ülkücüleri MHP’ye karşı kışkırtmaya çalışan ve “Bu “evet”in içindeki 70’li yıllardaki mücadele ruhunu fark edemeyenler, bu ülkeye ve yaşadıklarımıza dair hiçbir şeyi kavrayamazlar.” diyen Mümtazer Türköne şimdi “AKP öldü cenazeyi kaldırın” diyorsun… Bu süreçte de her konuda haklı çıkan MHP’den özür dilemeyi düşünüyor musun?

Ey, AKP’nin gazete ve televizyonlarında PKK Açılımına destek verip ” Çözüm sürecinin hızlı ilerlemesi için tabii ki Öcalan ve Kandil ile görüşeceğiz” diyen 12 Eylül 2010 referandumu için “Referanduma ideolojik bakmadığım için 12 Eylülde evet oyu vereceğim. Türkeş yaşasa o da ‘Evet’ derdi” diyen Aladdin Aldemir, çık ekranlara da bize bir kez daha referandumun faziletlerini anlatsana!

Ey, “Öcalan’ı lider olarak görmeleri problem değil” diyerek sürekli PKK açılımına destek veren ve “Anayasa değişikliğine ‘evet’ demek milletin hayrınadır” diyerek referandumu savunan Musa Serdar Çelebi, tekrar ekranların karşısına geç ve bu referandumda milletin hayrına ne olmuş anlatsana!

Ey, MHP yönetimini “MHP’yi CHP’leştirmekle” suçlayıp soluğu CHP’de alan, 12 Eylül 2010 referandumu ile ilgili hangi konuda ne söylediyse haklı çıkan MHP Liderine mektup yazıp “Millet iradesinin önemli bir bölümüne elitist bir yaklaşımla adeta tepeden bakan, referandumda evet oyu kullanmış yüzde 58’lik bir kitleyi neredeyse yok sayan, bütün programını hayır oyu kullananlar üzerine yapan ve bunu açıkça ilan eden bir anlayışla sonuç almamız mümkün gözükmemektedir.” şeklindeki cümlelerle %58’nin hakkını, hukukunu savunan, onların avukatlığına soyunan Mansur Yavaş , yeni yoldaş CHP’li olarak , eski partin MHP’den ve Lideri Devlet Bahçeli’den “Referandumda ne söylediyseniz haklı çıktınız” diye özür dileyecek misin?

Ey, “Toprağın altında yatan şehitlere ve gazilere neden hayır dediğimi anlatamam” diyerek referandumda ‘Evet’in maskotu olan Hakkı Şafak Ses, PKK Açılımı için yapılan referandumu şimdi şehitlere ve gazilere anlatabiliyor musun?

Ey , aynı zamanda PKK açılımına destek veren, AKP’nin hangi ihaneti varsa onu masumlaştırmak için televizyon ekranlarında tiyatro oynayan ve 12 Eylül 2010 referandumunda ‘Evet’ oyu verecek olmasını “12 Eylül günü oy vermeye giderken en güzel kıyafetlerimi giyeceğim, tıraş olacağım, bayrama giden çocuk sevincinde olacağım. O gün çocuklarımı karşıma alıp bir başka bakacağım. Evden bir başka çıkacağım. ‘Evet’ mührünü bir başka basacağım. O kulübeden çıkıp neticeyi bir başka takip edeceğim. Bu, ülkücü olmamın gereğidir.” diyerek izah eden Ahmet Yenilmez, hırsızlıkların, yolsuzlukların, rüşvetlerin üzerini kapatmak için şimdi tekrar talimatla çalışacak yargı kurmaya çalışan AKP’ye tepki göstermek için yine en güzel kıyafetlerini giyip, tıraşını olup ekranlara çıkacak mısın?

Ey, “Hayırsız ne anlar hayırdan, şerden /Onun haberi yok gittiği yerden /Medet umma halktan kopuk beylerden/ Önce düşün sonra kararını ver” dizeleriyle ve “Ben Ülkücülüğü dayılarımdan öğrendim” diyerek referanduma ‘Evet’ desteği isteyen, işine geldiği vakit eski Ülkücü olan işine gelmediği vakit “Ülkücü ideolojiden etkilenip, kültürel olarak beslendiniz mi?” sorularına “Ülkücülerin konserlerine çıktım. Ama solcuların konserlerine de çıktım. Ülkücülerin beş, solcuların bir konserine çıkmışsam bu da organizatörlerin seçimidir. DEHAP çağırsaydı oraya da giderdim.” Sözlerini kullanabilen, Ülkücü Harekette iken çıkardığı tüm albümleri inkâr eden, yok sayan, şu an AKP’nin hırsızlıklarını, yolsuzluklarını, rüşvetlerini savunacağım diye sabahlara kadar mücadele veren Uğur Işılak , ‘Ben hayırsızların, hırsızlık ,yolsuzluk yapanların, rüşvet alıp-verenlerin, PKK ile yol yürüyenlerin ozanıyım” deme vaktin gelmedi mi artık senin?

Daha o kadar kendini küçültmüş, ihanetlere ortak olmuş, AKP’nin yanında saf tutmuş kişiler var ki, burada ismini bile telaffuz etmek gereksiz ve lüzumsuzdur. Bu isimleri de ihanete katkı verenlerin kimler olduğuna dair sembol olsun diye yazmak durumunda kaldım.

Tarih MHP’yi her konuda haklı çıkarmıştır. MHP’nin haklı çıkışları, MHP’nin karşısında MHP’nin sembol ve kavramlarını korsan bir şekilde kullanarak AKP’ye hizmet edenlerin rezil ve rüsva oluşudur.

MHP Lideri Devlet Bahçeli milletin lehine olan doğruları, gerçekleri nakış nakış dokumuştur ve bugün onun haklı çıkışının gururunu tüm Ülkücüler yaşayabilir. Onun her konudaki haklılığını vicdan , ahlak ve akıl sahibi olan herkes görmektedir.

12 Eylül 2010 referandumunda AKP’nin gazete ve televizyonlardan MHP’ye saldıran kim varsa biraz fikri şeref ve haysiyet sahibi iseler bugün yaşanan olaylar ışığında MHP’den ve onun her konuda haklı çıkan liderinden özür dilerler… Ama nerde onlardan böyle bir davranışı görmek ve duymak…

Referandum Türk milletinin yararına olmayan, sadece AKP’nin menfaatleri için yapılmış bir aldatmaca oyunu idi. Bu oyuna aracılık yapanları ise tarih asla affetmeyecektir. 12 Eylül 2010 tarihi Türkiye’nin çivisini çıkarmaya yeminli olanların en planlı günüydü. Bugün Türkiye’de çivisi çıkmayan kurum kalmamıştır. Bu tarihte AKP’ye destek olanlar eseri ile övünebilir.

YILDIRAY ÇİÇEK / ortadogugazetesi