Dolar 32,5470
Euro 34,7468
Altın 2.495,43
BİST 9.524,59
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 14°C
Yağmurlu
İstanbul
14°C
Yağmurlu
Cts 20°C
Paz 21°C
Pts 23°C
Sal 22°C

HAMZAÇELEBI: BAŞBAKAN KAPORTAYI TAMIR ETTI AMA MOTORUN DEĞIŞMESI LAZIM

HAMZAÇELEBI: BAŞBAKAN KAPORTAYI TAMIR ETTI AMA MOTORUN DEĞIŞMESI LAZIM
26/12/2013 19:42
A+
A-

CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, “Sayın Başbakan bu kabine revizyonu adı altında yapmış olduğu değişiklikle otomobilin kaportasını tamir etmiştir. Kaporta tamiri ile bu otomobilin yürümesi mümkün değildir, çünkü motor eskimiştir. Motorun değişmesi gerekir” dedi.

Hamzaçebi, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında kabine değişikliği ile İstanbul merkezli operasyon ve sonrasındaki iddiaları değerlendirdi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, hükümette revizyon adı altında gerçekte yeni bir hükümet kurduğunu ileri süren Hamzaçebi, “Yeni bir hükümet kurulmasının TBMM’de güven oylaması gerektirdiğini düşünen Sayın Başbakan, güvenoylamasında yaşanacak herhangi bir sıkıntıyı göze alamayacağı için hükümet değişikliğini kabine revizyonu olarak Sayın Cumhurbaşkanı’na sunmuş ve kamuoyuna da öyle takdim etmiştir. Gerçek olan şudur ki ortada 25 bakanın olduğu bir bakanlar kurulunda 10 bakan değişiyor ise hükümetin ana omurgası diyebileceğimiz bakanlıkların bakanları değişiyor ise ortada bir kabine revizyonu yoktur, hükümet değişikliği vardır” diye konuştu.

Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın görevden alınmasına da değinen Hamzaçebi, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez bir bakanın, milletin ve memleketin rahatlaması için başbakanı istifaya çağırdığını, bunun son derece önemli bir tavır olduğunu, bir bakanın vicdanının sesini dinlediğini söyledi. Ancak, Bayraktar’ın istifasının işleme konulmayarak, görevden alma işleminin uygulandığını, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de bunu onayladığını aktaran Hamzaçebi, bunun kesinlikli doğru bir yaklaşım olmadığını belirtti. Hamzaçebi, “Bu, Sayın Erdoğan Bayraktar’ın istifasını ve istifasında öne sürdüğü bizzat Sayın Başbakan’a yönelik ithamı, iddiayı değersizleştirme operasyonudur. Sayın Başbakan ne yaparsa yapsın Sayın Erdoğan Bayraktar’ın istifasında ortaya sürdüğü gerekçelerin, gerçeklerin üstünü örtmesi mümkün değildir” değerlendirmesinde bulundu.

-“Başbakan’ın bu tutumu doğrudan doğruya anayasal düzene suikast mahiyetindedir”

Başbakan Erdoğan’ın İstanbul merkezli soruşturmaya ilişkin tutumunu eleştiren Hamzaçebi, olayı siyasi bir zemine taşıdığını, oysa soruşturmanın hukuki zeminden ele alınması gerektiğini vurguladı. Hamzaçebi, şöyle konuştu:

“Sayın Başbakan bu kabine revizyonu adı altında yapmış olduğu değişiklikle otomobilin kaportasını tamir etmiştir. Kap tamiri ile bu otomobilin yürümesi mümkün değildir, çünkü motor eskimiştir. Otomobilin motoru artık bu yükü çekebilecek durumda değildir. Motorun değişmesi gerekir. Ama bu kabinede böyle bir değişikliği göremiyoruz. Ortada bir devlet krizi vardır. Rüşvet ve yolsuzluk soruşturması ile başlayan gelişmeler karşısında anayasal düzeni teslim almak isteyen bir Sayın Başbakan vardır. Soruşturmaya konu olan ihbarı, bu ihbara dayanak olan belge ve bilgileri ‘önce ben görmeliyim’ diyerek yargıya, soruşturmaya müdahale etmek isteyen, soruşturmayı kendi kontrolü altına almak isteyen bir başbakan vardır. Sayın Başbakan’ın bu tutumu doğrudan doğruya anayasal düzene suikast mahiyetindedir. Sayın Başbakan bir istiklal mücadelesi değil, kendisinin bireysel istikbal mücadelesini yürütmektedir.”

Hamzaçebi, Adli kolluk yönetmeliğinde yapılan değişikliği de eleştirerek, yönetmeliğin iptal edilerek, eskisinin yürürlüğe konulması çağrısında bulundu.

-“İran ve Türkiye’nin muteber saydığı kişiler arasında bir anlaşma imzalanmış mıdır?”

Türkiye’nin 2011 yılı ödemeler dengesinde net hata ve noksan kaleminde 9.4 milyar dolarlık bir rakam bulunduğunu, bu rakamın bir yıl önce ise 1.5 milyar dolar olduğuna dikkati çeken Hamzaçebi, kaynağı belli olmayan bu paranın önemli bir olay olduğunu ve bugünkü gelişmelerle birlikte değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.

Hamzaçebi, 2013 yılının Mayıs ayında hükümetin Varlık Barışı Kanunu çıkardığını hatırlatarak, “İran’la olan ilişkilerin yoğunlaştığı dönemde çıkarılan Varlık Barışı Kanunu’nun doğrudan doğruya İran ile Türkiye arasındaki ilişkilerde, resmi olmayan birtakım varlıkların, değerlerin, komisyonların meşrulaştırılmasını, aklanmasını sağlamaya yönelik olan bir Varlık Barışı Kanunu’dur bu. Neden çıktığı bugün ortaya çıkmıştır” dedi.

Türkiye ile İran arasındaki doğalgaz ve petrol alımına yönelik ticari ilişkiye de değinen Hamzaçebi, Türkiye’nin İran’dan aldığı doğalgaz ve petrol karşılığında yapması gereken ödemeyi Türk lirası olarak Halkbank’ta İran adına, İran’ın güvenilir şahısları adına açılmış hesaplara yatırdığını, bu kişilerin de hesaba yatırılan Türk lirasını altına dönüştürerek İran’a götürdüğünü anlattı. Burada herhangi bir sorun ya da gizli saklı olmadığını belirten Hamzaçebi, şöyle devam etti:

“Sorun bu altın İran’a götürüldükten sonra İran hükümetine ödemenin nasıl yapıldığıdır. Çünkü bu ödeme Türkiye’de İran hükümetine değil, bir güvenilir şahsa yapılmaktadır. Bu altın ödemesi İran’da piyasadaki kurdan İran tümenine çevriliyor. İran’da piyasa kuru ile resmi kur arasında büyük bir fark var. Resmi kur ile piyasa kuru arasında 1 dolarda 2 bin tümene ulaşan bir fark söz konusudur. İşte konu olan bu farktır. İran hükümetine resmi kurdan ödeme yapılmıştır, resmi kurla piyasa kuru arasındaki farkın bir şekilde bölüşülmesi söz konusudur. İran ile Türkiye arasındaki bu ilişkide söz konusu kur farkının bölüşülmesi için her iki tarafın İran ve Türkiye’nin muteber saydığı kişiler arasında bir anlaşma imzalanmış mıdır? Böyle bir anlaşma imzalanmış ise bu anlaşma bizim devletin kayıtlarında var mıdır? Anlaşma konusu olan ödeme tutarı ne kadardır? Bu anlaşmaya imza atmış olan kişiler kim ya da kimlerdir? Bu soruların hükümet tarafından, Sayın Başbakan tarafından açıklanmasını talep ediyorum.”

Hükümetin ekonomi politikalarını eleştiren Hamzaçebi, “Sayın Başbakan’ın ekonomideki bu karanlık uygulamalarıyla korkarım ki Türkiye uluslararası arenada bir kara para müeyyidesiyle karşı karşıya kalır. Bunu arzu etmiyorum. Böyle bir muamele ekonomide pek çok sorunun başlangıcıdır” dedi.

 

AA