Dolar 32,5324
Euro 34,8843
Altın 2.439,59
BİST 9.716,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 18°C
Az Bulutlu
İstanbul
18°C
Az Bulutlu
Cts 16°C
Paz 18°C
Pts 18°C
Sal 18°C

HUKUK DEVLETİNDEN KANUN DEVLETİNE= POLİS DEVLETİ

HUKUK DEVLETİNDEN KANUN DEVLETİNE= POLİS DEVLETİ
11/02/2015 20:50
A+
A-

Hukuk devletinde insan hak ve özgürlükleri,başkalarının hak ve hürriyetlerine haksız müdahale etmemek şartıyla ve kamu düzenini bozmadan serbestçe kullanılabilmesi esasını ölçü alır.

HUKUK DEVLETİNDEN KANUN DEVLETİNE= POLİS DEVLETİ

Demokratik toplumlarda insanların; hukuk norm ve kuralları sorgulamak,eleştirmek ve kendisini ifade etme hürriyeti vardır.Hukuk kuralları,kişi hak ve hürriyetlerinin korunup herkes tarafından kullanılabilmesi ve toplumda ki sosyal düzeninin bu kurallar çerçevesinde yürümesini sağlamak amacıyla oluşturulan kurallar demektir.

Hukuk kuralları temelinde; insanların özgürlüğünün sağlanması, kamu düzeninin korunması düşüncesi hakimdir.İnsanla, insan ve insanlarla toplum arasında ki sosyal mutabakatın korunması fikri esastır.Bu mutabakatın korunmasını esas alan hukuk kuralı bir tarafın tahakkümüne yol açması durumunda, adaletsizlik ve özgürlüklerin kısıtlanmasına yol açacaktır.

Hukuk devletinde insan hak ve özgürlükleri,başkalarının hak ve hürriyetlerine haksız müdahale etmemek şartıyla ve kamu düzenini bozmadan serbestçe kullanılabilmesi esasını ölçü alır.Toplumda ki sosyal düzen; toplumun sistemiyle hukuk kuralları uyuştuğu sürece sağlıklı yürüyecektir.

Hak ve özgürlüklerin; korkusuz, endişesiz ve baskı altında kalmadan kullanabilmesi, toplumun refahı ve huzuru ile doğrudan orantılıdır.Düşünce özgürlüğü,herkesin ağzına geleni söyleyebilmesi,başkalarına hakaret ve tehdit etme suçlarını işlemesi,kamu düzenini bozması,insanları suç işlemeye tahrik ve teşvik etmesi olarak da telakki edilemez. Milletin ve devletin bölünmez bütünlüğüne karşı yapılan her türlü saldırılar; kişilerin hak ve ifade hürriyeti kapsamında değerlendirilemez…

Demokrasi ile idare edilen hukuk devletleri bile olsa; hiç bir toplumda,MUTLAK EŞİTLİK yoktur.Mümkün de değildir.Fakat doğal hukuk dediğimiz tabi hukuk,bu mutlak eşitsizlikleri en asgariye indirmeyi hedef alır.Temelinde insanın korunması,toplum düzeninin sağlanması fikri hakim olmalıdır. Amaç çok kanun çıkarmak değil çıkarılan kanunların uygulanması olmalıdır.Hukukun evrensel ilke ve esaslarının korunması nihai hedeftir…

Türkiye Cumhuriyeti Devleti demokratik hukuk devletidir.Fakat bu gün ülkemizde, ”Yasama,yürütme,yargı” arasında tam bir kopukluk hakimdir.Hukuk devleti normlarından hızla uzaklaşılmaktadır.TORBA YASA denilen ucube alışkanlıklar ile torbanın içi birbirleriyle ilgisi olan olmayan yasalarla doldurulmaktadır. Çıkarılan bu yasalarla hem yargının bağımsızlığı halelder olmakta hem de,yürütmenin hukuka uygun davranma konusunda ki isteksizlik ve yetersizliğini denetleyecek icrai mevkinin fonksiyonlarını yerine getirememesi sonucu,toplumda ki adaletsizlik duygusunun yayılmasına sebebiyet teşkil etmektedir… Hukukun özünde ki gaye,toplumda ki adaletin tesis edilmesidir.Bir toplum kendi hak ve özgürlüklerine sahip çıkmazsa o toplumda adalet gerçekleşemez…

AKP İKTİDARI TOPLUMU YASALARLA DÖNÜŞTÜRMEKTEDİR…

CMK’nın 116.maddesinde yer alan, ” somut delillere dayalı kuvvetli şüphe” halinde izleme,takip ve arama yapılmasına imkan tanıyan madde,meclis kuruluna gönderilen teklifle değiştirilecektir.Yeni düzenlemeye göre; ”izleme, takip ve arama” kararları için,bundan böyle ”somut delil” yerine, ” MAKUL ŞÜPHE” NİN varlığı yeterli olacaktır.Yani bu yasa ile polise 24 saat göz altı yetkisi verilecek,yasa tasarısı ile,dinleme gizli soruşturmacı kullanma ve teknik takip yetkileri de genişletilerek,avukatların soruşturma dosyasına ulaşım hakları kısıtlanmaktadır.

” MAKUL” kelimesi, akla yakın,aklın kabul edeceği,akla uygun olan demektir.” Makul şüphe” kanunda tanımlanmamıştır. Bir bakıma yasayı uygulayan kollukça keyfilik içermektedir. Oysa ki hukuk’da şekilcilik esastır. Şekilcilik keyfiliğin düşmanıdır. Makul şüphe tanımı, polisin psikolojik durumu ile yakından ilgilidir. Daha açık tabir ile;kimi polise göre makul şüphe oluşturan haller, diğer polise göre makul şüphe halleri kapsamında değerlendirilmeyebilir. Hatta aynı polisin günün içinde ki değişik stresli, gergin, üzüntülü,mutlu,…olduğu sair zamanlarda değerlendirme algısı farklı olacaktır. Makul şüphe kavramı, kişiye, zamana, mekana, içinde bulunduğu ortam ve duruma göre sürekli değişecektir…

İÇ GÜVENLİK YASA TASARISI

AKP iktidarının Anayasal hakları ortadan kaldıran,halkı sindirmeye,korkutmaya ve baskı altına almaya zorlayan ve polisin yetkilerini olağan üstü artıran yeni bir ”yasal saldırı” anlamını ifade eden kanun tasarısı bu gün (10.02.2015 ) mecliste görüşülmeye başlanacaktır.Başta MHP olmak üzere,ana muhalefet partisi de yasa tasarısını engellemek için,TBMM’de iç tüzük haklarını kullanacaklardır.İlgili paket 5 bölüm halinde meclise sunulmuştur.

Yasa tasarısı birbiriyle ilgisi olmayan bir çok yasayı da ”paket” halinde değiştirecektir.Değişikliklerin ortak özelliği,polise ve Vali ve Kaymakam’a mülki amirlere keyfi yetkiler vermesidir. AKP, mülki amirler ve polisi yargının önüne geçirerek ve hakim yerine koyarak,kendi keyfine ve makul şüpheye göre,soruşturma, arama, göz altı yapmasını yasallaştıracaktır!.

Herkesin sokakta serbestçe gezmek,kimsenin keyfi müdahalesi olmadan hareket edebilmek hak ve özgürlükleri arasındadır.Ancak çok zorunlu ve sınırlı hallerde, hakim müdahalesi ile bu haklar sınırlandırılabilir.Pakette AKP hükümeti polise, bir hukuki sınırlama ve yargı güvencesi olmaksızın, ” zor kullanma,öldürme ve hapsetme” yetkisi tanımaktadır. Eğer polise istediği kişiyi,durdurma,arama,hapsetme gibi yetkisi verirsen,durmayan kişiye de polisin ateş açarak öldürme yetkisi vermiş olursun!…

İÇ GÜVENLİK PAKETİ NE GETİRMEKTEDİR

Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu’nun (PVSK) 16.maddesinde yapılan değişikliklerle,gösteri yürüyüşleri sırasında, ”mala zarar veren veya vermeye teşebbüs eden” kişi veya kişilere karşı,polise doğrudan ateş etme yani öldürme yetkisi verilmektedir. Polis kendisine ya da başkalarına, işyerlerine,konutlara,kamu kuruluşlarına, okullara, yurtlara, ibadethanelere,ulaşım araçlarına,kapalı alanlara, molotof,patlayıcı,yancı,yakıcı ve yakıcı benzeri silahlarla saldıranlara,…etkisiz etmek amacıyla silah kullanma yetkisi vermektedir.Taşınması yasak maddeler kapsamında,havai fişek,molotof ve benzeri yapımı maddeleri yanında bulunduranlar ve taşıyanlar,2 yıl 6 aydan 4 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacaklardır.Kimliklerini gizlemek için yüzlerini tamamen veya kısmen bez gibi unsurlarla örterek toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılanlar,suç kapsamında sayılacak…

İç güvenlik yasası,terör olaylarını minimize etmek,vatandaşların can güvenliğini sağlamak, maksadına dönük olarak getirmiş olduğu bazı düzenlemeler aslında geç kalmış olunan düzenlemeler olduğu da ayrı bir gerçektir.Fakat vatandaşın basit ve masum hak arama özgürlüğü altında yapılan gösteri ve yürüyüşler ile;devletin ve milletin bölünmez bütünlüğüne yönelik gösteri ve yürüyüşlerin sınırlaması,kıstası polisin ve mülki amirlerin keyfine bırakılamayacak kadar insan hak ve özgürlükleri arasındadır…

Eğer terörü önlemek maksadına yönelik yasa tasarısı ise;bunu torba içerisine ve bir çok iç içe geçmiş yasaların içerisine sıkıştırarak çıkarmak, bir çok hak ihlallerini de beraberinde getirmek demektir.Ülkemizi ve vatanımızı bölmeye çalışan terör örgütlerin bertaraf etmek maksadına hasılsa, o zaman Kandille,İmralı ile neden görüşüldüğünü,Oslo görüşmelerinin neden yapıldığını,birinci ve ikinci Habur rezaletlerinin neden yaşatıldığı sorulacaktır.Ülke ve millet bütünlüğün çıkarılacak yasalarla önlenebilmesi için, terör elebaşılarının başta bebek katili Apo olmak üzere cezai müeyyideler yerine getirilmelidir. Terörün liderleriyle görüşüldüğü ,taviz üstüne tavizler verildiği ortamda,çıkarılan iç tüzük yasası amaca hizmet etmeyeceği açıktır…

Meclise getirilen değişiklikte,ceza sorumluluğunu kaldıran bir düzenleme olduğu için,yasanın yürürlüğe girdiği tarihten sonra ki gerçekleşen olaylar hakkında değil,yargı organları tarafından geçmişe etkili olacak şekilde uygulanacaktır. Hukukun, ”makable şamil” yani geçmişe etkili ilkesi de ortadan kaldırılacaktır…

İÇ GÜVENLİK PAKETİNDE

SAVCI VE HAKİM DEVRE DIŞI KALMIŞTIR

Ceza Muhakemeleri Kanununu’nun (CMK) 91.mad.göre suç üstü hallerde yakalama işleminden sonra,Polis hemen Savcıya durumu bildirmek ve Savcının göz altı talimatını beklemek zorundadır.Getirilen düzenlemede ise,suç üstü hali yakalandığı iddia edilen kişi sorgusuz sualsiz polis tarafından,Savcıya bildirilmeden 48 saat boyunca Savcı devre dışı kalarak polis tarafından göz altına alınacaktır.

Yine CMK kanununun mevcut düzenlemelerinde soruşturma makamı tektir ve o da Savcıdır. İl İdaresi Kanunun’da getirilen değişiklikte ise; ”lüzumu halinde” her türlü tedbiri almak ve kolluğa emir vermek hususunda tek yetkili makam artık Vali olacaktır….

ANADOLU CUMHURİYETİ YA DA FEDERAL CUMHURİYET

Getirilen düzenlemeler, objektif hukuk kuralları içerisinde değerlendirildiğinde, Polise verilen olağan üstü haklarla, ülkemizin Hukuk Devletinden hızla, Kanun Devletine yani Polis devletine dönüştürülmek istendiğini görmek zor olmayacaktır. Uygulamalar adeta, tek parti devletlerinde ki; Komünist ve Faşist hukuk düzenlemelerinde ki uygulamaları çağrıştıracak düzeyde olması endişe vericidir…

Türkiye’nin sosyal,ekonomik ve hukuki alt yapısı son 10 yıldır getirilen yasal düzenlemelerle değiştirilerek toplum dizayn edilmektedir.Bölünmüş Türkiye,Federal Türkiye,Yeni Türkiye özlemi ile yanıp tutuşanlar;eğer Haziran 2015 seçimlerinde mecliste uygun çoğunluğu sağladıkları taktirde, Anayasal değişiklikle Türkiye Cumhuriyeti isim değiştirerek ”Anadolu Cumhuriyeti” ya da ” Federal Cumhuriyet” adı altında federasyonlara ayrılacaktır. Yana yakıla ”BAŞKANLIK SİSTEMİ” istenilmesinin amacı da budur. Zaten artık nihai hedefin bu olduğu saklanmamaktadır.

BU şartlar altında ”İç hizmet” yasasını; adı zikri koyulmamış bir ”SIKIYÖNETİM YASASI” olarak düşünenler de vardır….

Türk Ocakları

Ümraniye Şube Başkanı

AV.Faruk Ülker