Dolar 32,5824
Euro 34,7951
Altın 2.506,68
BİST 9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 14°C
Yağmurlu
İstanbul
14°C
Yağmurlu
Cts 19°C
Paz 21°C
Pts 22°C
Sal 22°C

İRAN BÜYÜKELÇİSİ: REZA SİZİN SORUNUNUZ

İRAN BÜYÜKELÇİSİ: REZA SİZİN SORUNUNUZ
11/05/2015 16:56
A+
A-

İran Büyükelçisi Ali Reza Bikdeli, Türkiye’yi sarsan yolsuzluk operasyonları kapsamında gözaltına alınan İranlı Reza Zarrab ile ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı. Bikdeli, “Reza sizin sorununuz, siz çözün!” dedi.

Ali Reza Bikdeli, Zaman gazetesinden Doğan Ertuğrul’a konuştu. İşte o röportaj:

“İran dış politikasındaki değişikliğin bir kısmı uluslararası toplumla bir kısmı da yeni hükümetle ilgili… Bu etkileşim farklı bir hava oluşturdu. Uluslararası toplum eski usullerle İran’la başa çıkamayacağını anladı ve politika değiştirdi. Bu irade bizde her zaman mevcuttu. Karşı tarafın da bu iradeyi göstermesi gerekiyordu.
Cumhurbaşkanı Ruhani’nin eski nükleer müzakereci olması süreci nasıl etkiledi?

Sayın Ruhani’nin nükleer konulara çok vakıf olması şüphesiz süreci hızlandırmıştır. Zaten Sayın Ruhani’nin cumhurbaşkanı seçilmesiyle Batılılar, İran’a yönelik kısıtlamaları azaltmaya başlamıştı. Cumhurbaşkanımızın dış dünyaya olan ilgisi diyaloğa fırsat verdi. Dr. Cevad Zarif Bey’in dışişlerine seçilmesi de bu hedef doğrultusunda olmuştur.
Ancak Lozan’da varılan mutabakat sadece İsrail’i değil Suudi Arabistan ve Katar gibi bazı bölge ülkelerini rahatsız etti. Bunun nedeni İran’ın İslam dünyasına güven vermemesi mi?

Biz yıllarca açıkça düşmanımız olan ülkelere bile bu güveni verebilmişsek dost ve kardeş ülkelerin çok fazlasıyla bu güveni hissetmeleri gerekir. Konu şu ki bazı ülkeler dış politikalarını bölge gerçekleri üzerine bina edemiyor. Oysa İran’ın uluslararası toplumla ilişkilerinin normalleşmesi bölge ülkelerine de yeni fırsatlar sunuyor.
Nükleer mutabakat ekonomik ve ticarî ilişkiler anlamında mı fırsatlar sunuyor?

Evet tabii… Mesela ambargolar Türkiye gibi İran’a çok yakın ülkeleri bizden uzaklaşmaya itiyordu. Ambargo olmasaydı Türkiye ile ticaret hacmimiz 30 milyar doların üzerine çıkardı. 2012’de altın ticaretimizle birlikte bu rakam 22 milyar dolara çıkmıştı. Hemen İran’la altın ve değerli maden ticaretine yaptırım uygulandı.
Altın ticareti konusu biraz tartışmalı. Ambargo kara para şüphesi üzerine getirilmedi mi?

Altına yapılan yaptırım, diğer yaptırımlar gibi yabancı ülkelerin İran ile olan ticaretini kısıtlamak içindi. Asıl hedef şuydu, Batı İran ile ticaret yapmayacaksa, Türkiye gibi diğer ülkelerde bunu yapamasın. Tabii onlar bu politikada yenilgiye uğradılar. 2013 Temmuz’una kadar altın ticaretiyle ilgili hiçbir kısıtlama yoktu.
Ambargolar döneminde İran’ın altın ticaretinin katlanarak artması normal mi?

2011’de yaptırımlar arttığı için ekonomik sorunlar çıktı. Bazı vatandaşlar yaptırımları öngördü ve malvarlıklarını altına dönüştürdü. Talep bundan dolayı çıktı. İran altın ithalatına ihtiyaç duydu. Çünkü altına yaptırım yoktu. Merkez Bankası ile ilişkide olan bazı isimler İran’ın altın ihtiyacını dışarıdan karşılamaya başladı.

Ama Türkiye’den altın ithalatında tespit edilen usulsüzlük nedeniyle soruşturma açıldı…
İran açısından bir usulsüzlük yok. Para verildi ve altın alındı. Son süreçte Türkiye’de olan biten bizi ilgilendirmez. Bu ticarette bazı bankaların (Halkbank) adı geçti. Ama İran’la ticaret ile Türkiye’nin iç sorunlarını ayırmak gerek. Mesela eğer yerel seçimler (31 Mart 2014) öncesi olmasaydı Reza Zarrab konusu bu kadar büyümezdi.

Zarrab’ın İran’a yasa dışı altın ticareti ile suçlanması Türkiye’nin iç işi sayılabilir mi?

İsim zikretmeden konuşalım. Söylemek istediğim şu, eğer daha önce gündeme gelseydi sizin için bu kadar önemli olmayacaktı. Bir grup tarafından hükümete yönelik suçlamalar yapıldı. Konuyu bilen biri olarak söylüyorum. 22 milyar dolar ticaretin 6 milyar doları altındı. İranlılar bu konuyu ticaret olarak görüyor, siz başka çerçevede görüyorsunuz.
Sayın Büyükelçi, Zarrab’a yönelik suçlamayı ‘bir grup’ değil devletin polisi ve savcısı yaptı. Diğer yandan İran’la ticarette kara para şüphesi varsa bu sizi de ilgilendirmez mi?

Bakın, biz Türkiye’ye petrol ve doğalgaz satıyoruz. Paralar bir hesapta toplanıyor. İran Merkez Bankası ambargo kapsamında olmayan ürünlerin satın alınması için devreye giriyor ve bu paralar merkez bankasının talimatıyla kullanılıyor. Başka ülkeler de bu hesapları denetliyor. Bu nedenle sizin yaklaşımınıza şaşırıyorum.
Halkbank’ta biriken petrol ve doğalgaz paralarını İran Merkez Bankası’nın talimatıyla kim kullanıyor? İranlı işadamları mı?

Evet, İranlı işadamları…

Türkiye’de İran Merkez Bankası ile iş yapan çok sayıda İranlı işadamı var mı?

İran Merkez Bankası’nın Türkiye’de iş yaptığı İranlı işadamı yok.

Türk işadamı var mı? Türk vatandaşlığına geçen Zarrab bu işadamlarından biri mi?

İsimler önemli değil. Satın alımlar, ticaret önemli. Ticaret önemli. Mesela biz ilaç almak istiyoruz, İran hükümeti bu ilacın ithal edilmesine izin veriyor. İlgili organ birkaç ilaç ithalatçısı arasından birini seçiyor. İlaç ithal ediliyor ve parası ödeniyor.

Altın ticaretinde yöntem ne? Çünkü Zarrab’ın yasa dışı yollarla İran’a 1,5 ton altın göndermek istediği ortaya çıktı. Bu transfer İran açısından sorunsuz mu?
Bizim açımızdan sorun yok demiyoruz. Bir ticaret yasalsa yasaldır. Siz bir ticaretin yasa dışı olduğunu söylüyorsunuz, o sizin probleminiz ve sizin çözmeniz gerek. Siz bir hedef için bu konuyu kullanmak istiyorsunuz, biz kendi yasalarımız çerçevesinde ticaret ve ekonomimizi geliştirmek istiyoruz. Sizin iç işleriniz bizi ilgilendirmez. Ve tabii ki biz de kara para olmasına izin vermeyiz. Dünyada bir dolar bile transfer etmek isteseniz bütün ülkelerin dosyayı incelediği tek ülkeyiz.
Birlikte hareket etseydik Suriye bu hale gelmezdi

Erdoğan son Tahran ziyaretinden önce Yemen konusunda İran’ı suçlamış, İran’dan da sert eleştiriler
gelmişti. Tahran’da nasıl bir ikna süreci işledi ve uzlaşma sağlandı?

İran ziyaretinden önce Sayın Erdoğan’ı eleştiren kişileri tanıyorum. Bu nedenle ne Sn. Erdoğan’ın sözlerini ne de İran’dan gelen eleştirileri ilişkilerin gelişimine engel olarak görmedim. Biz çalkantılı bir bölgede ortak çıkarları olan iki büyük ülkeyiz. Tabii bu arada karşı tepkiler olabilir. Sn. Erdoğan’ın ziyareti iki hükümete ilişkilerin gelişmesi için diyalog ve diplomasi gereğini ortaya çıkardı. Yoksa ziyarette herhangi bir mucize ortaya çıkmış değil. İki taraf oturdular ve ortak noktaları pekiştirdiler.

Yemen’e askerî müdahaleye destek veren ve İran’a ülkeden çıkma çağrısı yapan Erdoğan’ın, Tahran’da diplomatik çözüm açıklaması yapması ‘mucize’ sayılmaz mı?

Bizim Türkiye ile Suriye konusunda bile temel meselelerde ortak noktalarımız var. Suriye komşunuz olduğu için etkisi sizin için Yemen’den farklı oldu. Bu ortak anlayış son ziyarette daha pekişti. İran ve Türkiye’nin yan yana durmasının iki ülke için de hayırlı olduğu konusunda mutabakat var. Sayın Erdoğan, Afganistan dönüşü bir açıklama yaptı ve “İran ve Türkiye Suriye’de ortak hareket etseydi Suriye bu duruma gelmezdi.” dedi. Bu bizim ortak noktamız. Eğer iki ülke de Suriye’nin geleceğine kendi halkının karar vermesi gerektiği çizgisinde olsaydı şu an mevcut durum olmayacaktı.

İran, IŞİD’e karşı ABD ile birlikte mücadele ediyor. İran’da bu işbirliğine tepki var mı?

Geçmişte de ortak taraflara yardım ettiğimiz oldu. Mesela Afganistan’da Sovyetler Birliği’ne karşı mücadele edenlere destek verdik. Tabii burada Amerikalılar başka amaçları takip ediyorlardı. Bazen aynı yönde ilerleme olabiliyor. ‘İran kazandı.’ sözleri, İran’a düşmanlık üretmek için bir komplo. Siyaset dünyasında o anlamda bir kazanma kaybetme yok. BBC Farsça Allah rızası için mi kuruldu? Onlar bu araçları kendi lehlerine bir atmosfer yaratmak için kullanıyorlar.
Türk dostlarımız nükleer sürece ilgi duymadı

Nükleer mutabakat İran için ne anlama geliyor?

Batılılar İran’ı bilimsel ve teknik anlamda kısıtlamak için çaba sarf etti ama başaramadı. Çünkü İran’ın istediği şey bir milletin talebiydi. Süreçte birkaç kez görüşmelere ev sahipliği yapan Türkiye’nin verdiği desteğe de müteşekkiriz.
Türkiye Lozan sürecinde neden yoktu?
Türk dostlarımızın son süreçte olmama nedeni mutabakatın detaylarına ilgi duymamaları olabilir. Ama varılan mutabakat açıktır… İran 60 yıl önce de petrolün millileştirildiği süreçte dirençle karşılaştı. Ama halkın o dönemdeki mücadelesi sonuç vermedi. 1953’te Batılılar darbe ile eski düzeni sürdürdüler. İran bu kez kararlı olduğu şeyden vazgeçmedi.
Devrim öncesi dönemin politikalarını da sahiplenmeniz ilginç…
Evet, biz o adımı ülkemizin bağımsızlığına dönük bir adım olarak görüyoruz.
İran’da hükümet değişirse 5-1 ile anlaşma rafa kalkabilir mi?
Eğer anlaşma sağlanırsa yeni gelecek hükümeti de bağlar. Bu devletin taahhüdü olacak. Anlaşma konusunda İran’da bir mutabakat var. Farklı bakış açıları süreçteki büyük fotoğrafla zıtlık oluşturmuyor.
Zarrab’ın İran Merkez Bankası ile ilişkisi ne?
İran’la karmaşık bir ilişkisi var AKP iktidarının. Bir yandan Suriye, Irak ve Yemen’de ‘vekalet savaşları’ veriyor İran’a karşı, diğer yandan ‘ikinci evi’ kabul edecek kadar yakın ticarÎ işbirliği yürütüyor. Ancak hacmi 22 milyar doları bulan ticarete ambargolar nedeniyle kara para gölgesi düştü. Reza Zarrab ve Babek Zencani örneklerinde olduğu gibi. İran’ın Ankara Büyükelçisi Ali Reza Bikdeli ile bu ticareti Halkbank’ta biriken doğalgaz ve petrol paralarının nasıl kullanıldığını, altın ticaretini, Reza Zarrab’ı Lozan’da varılan nükleer mutabakatı ve Suriye krizini, konuştuk. Bikdeli’nin özellikle altın ticareti ile ilgili sözlerinin satır aralarına dikkat…”

Cihan