Dolar 32,5212
Euro 34,8210
Altın 2.426,36
BİST 9.695,63
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 22°C
Az Bulutlu
İstanbul
22°C
Az Bulutlu
Per 20°C
Cum 19°C
Cts 18°C
Paz 19°C

‘KADINA UZANAN ELLER KIRILSIN, ADALET YERİNİ DERHAL BULSUN’

‘KADINA UZANAN ELLER KIRILSIN, ADALET YERİNİ DERHAL BULSUN’
07/03/2017 14:01
A+
A-

MHP Lideri Devlet BAHÇELİ TBMM Grup Toplantısında Türk kadınlarına seslendi.

“Sadece dönemlerini değil, sonraki yılların gelişme ve istikametini etkiyecek kadar önem ve değer taşıyan olaylar ve dönüm noktaları vardır.
Bu olaylar, gerçek mana ve muhtevası zamanında kavranamamış mücadele örnekleri olmakla birlikte, çağımızın ruhunu yüreklendiren niteliklere de sahiptir.
Aynı zamanda söz konusu olaylar simgeleşip evrensel düzeye ulaşarak beşeriyetin hafızasında derin izler bırakmaktadır.
Bunlardan birisi 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün kutlanmasına vesile olan zincirleme sosyal ve toplumsal olaylar yekûnudur.
İster Newyorklu tekstil işçilerinin uğradıkları haksızlıklardan kaynaklansın, ister Parisli temizlik işçilerinin maruz kaldıkları kötü muamelelerden ilhamını almış olsun, neticede Kadınlar Günü doğru yolu bulan zihnin üstünlüğüne kanıttır.
Kadın estetik cesaret, üstün ahlak, samimi fedakârlıktır.
Kadın adanmış ve anıtlaşmış bir yüreğin vücut bulmuş halidir.
Dünyanın neresinde yaşıyor olursa olsun kadın ve sahibesi olduğu kadınlık onuru insanlığın ortak değer ve hazinesidir.
Ve bu hazinenin kötürüm emellere, katil niyetlere, kaskatı kesilmiş köksüz anlayışlara kurban verilmemesi yine insanlığın başlıca sorumlulukları arasındadır.
Kendi gerçeğini idrak etmiş olmak insana has bir özelliktir.
Bununla birlikte kadınlık bir cinsiyetin itiraf ve ifadesinden ziyade insanlığın saf ve yalın bir halidir.
Haklılık karşısında meşruiyet yokluğunun neden olduğu zorbalık, sadece zulmü araç olarak benimsemiş iktidarlarla sınırlı görülmemelidir.
Bu durum bir bakıma, gelişmeyi beklerken çürümenin farkına varamayan bir zaafın özetidir.
Kadının doğuştan getirdiği haklara saygısız ve duyarsız bakmak, üstelik aşınıp bir kenara atılmasına sessiz kalmak bir başka ve korkunç zorbalık türüdür.
Hayatın her alanında eşit bir temsil ve katılım talebinde bulunan kadın gerçeğinden ürkmeden kabullenmek, gereğini yerine getirmek hepimiz adına bir insanlık görevidir.
Erzurum’dan İzmir’e, Artvin’den Mersin’e, Şırnak’tan Balıkesir’e, Iğdır’dan Edirne’ye, Samsun’dan Ankara’ya, Trabzon’dan İstanbul’a kadar Türk milletinin nice kahraman kadını, nice fedakâr annesi Türkiye’nin gelişmesi için mücadele halindedir.
Onlarsız bir millet varlığı elbette akla bile gelmeyecektir.
Onlarsız bir insanlık dahi imkânsızdır.
Bize göre, dünden bugüne Türk kadını;
Maddenin karanlığı içinde ruhun aydınlığıdır.
Umutsuzluğun karanlığı içinde huzurun aydınlığıdır.
İhtirasların karanlığı içinde faziletin aydınlığıdır.
Cehaletin karanlığı içinde şefkatin aydınlığıdır.
Kavganın karanlığı içinde sevgi ve bağlılığın aydınlığıdır.
Kadın her alanda olmalı, her seviyede temsil edilmelidir.
Türk kadını yeterli ve istenilen ölçülerde değilse de, hayatın merkezinde bulunarak sosyal, siyasal ve ekonomik faaliyetlere katılmıştır.
Ne var ki, mesela siyasette kadın denilince yalnızca milletvekili seçilmesi, Meclis albümünde güleç yüzle gösterilmeleri adet haline gelmiştir.
Asıl hedef bunun daha da üstü, daha da ötesi olmalıdır.
Kadın, demokrasinin en aktif yüzüdür. Ve siyasal katılımın, siyasal temsilin her aşama, kademe ve karesinde yer almasının önünde suni engeller dışında hiçbir mahzur yoktur.
Unutmamak gerekir ki, demokrasinin uygulanmasını ve gelişmesini engelleyen etkenler ile kadın haklarının ihlal edilmesine yol açan hususlar bir ve aynıdır.
Maalesef Türk kadını ihmal ve ilgisizliklere mahkûmdur.
Bu durum bizleri son derece rahatsız etmektedir.
Bilhassa tüm yasal düzenleme ve emniyet tedbirlerine rağmen hala kadına yönelik şiddetin durdurulamamış olması büyük bir ayıp ve kayıptır.
Şiddeti doğuran sosyal hastalık ve açmazlar tedavi edilememektedir.
Şiddeti tetikleyen psikolojik faktörler, ömrünü çoktan doldurmuş bazı geleneksel davranış ve teamüller karabasan gibi kadınlarımızı tehdit etmektedir.
Toplumsal bünyemiz, ne acıdır ki, kışkırtılmış erkeklikle, bastırılmış kadınlık arasında sıkışmıştır.
Bu mesele, öncelikle alanlarında uzman değerli bilim insanlarının çözüm önerileri getirerek yeni bir ufuk açması ve üstesinden gelmesi gereken toplumsal bir sancıdır.
Eğer kadına şiddet varsa, medenilik ya yok, ya da tartışmalıdır.
Eğer kadın en ağır saldırı ve cinayetlere maruz kalıyorsa, ilkel dürtüler toplumsal huzuru iliklerine kadar sömürüyor demektir.
Kadına, yani insana, acımasızca kıyılıyorsa ne adamlıktan, ne insani erdemlerden, ne de hoşgörü ve yükselişten asla bahsedilemeyecektir.
Şiddet sökün ederken kadınların feryadı insanlığın utanç çığlığıdır.
2011 yılında ülkemiz tarafından imzalanan ve onaylanan, onaylayan ülkeler bakımından 1 Ağustos 2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesi’nde ise kadına yönelik şiddet, “Bir insan hakları ihlali ve kadınlara yönelik ayrımcılığın bir biçimi olarak anlaşılmaktadır.”
Kadına yönelik şiddet; bir insan hakkı ihlali ve ayrımcılık biçimi olarak kültürel, ekonomik, coğrafi sınır tanımaksızın tüm dünyada varlığını sürdürmektedir.
Diyoruz ki, kadına şiddet dursun, aileler huzurla buluşsun.
Kadına uzanan eller kırılsın, adalet yerini derhal bulsun.
Fiziksel şiddet, cinsel şiddet, psikolojik şiddet, ekonomik şiddet bitsin; Türk kadını hak ettiği parlak ve insani gelişmişlik seviyelerine mutlaka ve bir an önce ulaşsın.
Milliyetçi Hareket Partisi, kökeni ve anasının dili ne olursa olsun şerefli Türk kadının her zaman destekçisi, sözcüsü ve yanında duran gücü olacaktır.
Bu vesileyle aramızda bulunan saygıdeğer hanımefendiler başta olmak üzere, tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyor, hepsine sağlık, mutluluk, başarı ve ebedi saadetler diliyorum.”