Dolar 32,5470
Euro 34,7468
Altın 2.495,43
BİST 9.524,59
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 14°C
Yağmurlu
İstanbul
14°C
Yağmurlu
Cts 20°C
Paz 21°C
Pts 23°C
Sal 22°C

KARAKAYA: DEVLET VE MİLLET İÇİN “EVET” DİYECEĞİZ

KARAKAYA: DEVLET VE MİLLET İÇİN “EVET” DİYECEĞİZ
04/03/2017 19:27 | Son Güncellenme: 04/03/2017 19:29
A+
A-

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı – Adana Milletvekili Prof. Dr. Mevlüt Karakaya Adana İl Teşkilatlarının düzenlediği bilgilendirme toplantısında “Evet derken, beyaz ay yıldızlı al bayrak yere düşmesin, Ezanlar susmasın, Şehitler ölmesin, Vatan bölünmesin diyoruz.” dedi.

Karakaya’nın konuşması şu şekilde:

Değerli Basın Mensupları,

Kıymetli Konuklar,

Biliyorsunuz, millet olarak önemli bir gündemle önemli bir süreci birlikte yaşıyoruz. Ülkemizin birçok önemli gündem maddesi olmakla birlikte bugün burada referandumla ilgili düşüncelerimizi paylaşacağız.

16 Nisan 2017 tarihinde yapılacak referanduma konu anayasa değişikliği, geçtiğimiz yılın Ekim ayında kamuoyunun gündemine girmiş ve tartışmalı bir sürece sahne olmuştur. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, tartışmaların başlamasıyla birlikte Genel Başkanımız Sn. Devlet Bahçeli’nin talimatları, Başkanlık Divanımızın planlaması çerçevesinde teşkilat içi bilgilendirme toplantılarına başladık. Bugüne kadar çok sayıda bölge ve ilde düzenlediğimiz bu toplantıların birini de bugün Adana ilimizde gerçekleştireceğiz.

Hepiniz hoş geldiniz. Toplantımıza teşriflerinizden dolayı da teşekkür ederim.

Değerli Basın Mensupları,

Kıymetli Katılımcılar,

Referanduma konu anayasa değişiklikleri, akıl almaz bir biçimde bağlamından kopartılmakta; kamuoyuna yanlış ve çarpıtılarak sunulmaktadır.

Diyorlar ki; ülke onca sorunla boğuşurken; bugün böyle bir anayasa değişikliğine ne gerek vardı?

Tabi ki bu; nerede durduğunuz, yaşadıklarınızı nasıl algıladığınız, sorunları nasıl okuduğunuz ve önceliğinizin ne olduğuyla alakalıdır.

‘Önceliğim ülkem ve milletim’ diyen siyasi anlayışın yegâne kurumu olan Milliyetçi Hareket Partisi ve onun mensupları 15 Temmuz FETÖ ihanet kalkışmasını bir devlet ve ona bağlı olarak da millet bekası sorunu olarak görmektedir.

PKK ve DEAŞ ile içeride ve dışarıda yoğun bir mücadele içerisinde olunan bir dönemde; FETÖ’nün devleti ele geçirme, ülkeyi işgal ve milleti esir etme girişimi ve ortaya çıkan vahim tablo; bizde, tartışma konusu hükümet etme sistemindeki fiili durumun devlet ve millet bekası sorununu besleyeceği ve telafisi mümkün olmayan sonuçlara neden olabileceği endişesini doğurmuştur.

Hükümet etme sisteminde bir sorun olan filli durum ortaya nasıl çıkmıştır? Bunun bilinmesi önemlidir.

Bilindiği üzere, 2007 yılında, 367 engeli ve mecliste bulunan partilerin uzlaşamamasından kaynaklanan bir anayasa değişikliği yapılmıştır. Bu değişiklik ile parlamentonun yetkisinde olan Cumhurbaşkanlığı seçimi halk oylamasına dönüştürülmüştür. CHP, bugün olduğu gibi o zaman da çok agresif bir yaklaşım sergileme yoluna gitmiş, parlamentonun önemli bir yetkisinin elinden alınmasına ortam oluşturmuştur.

Bize göre, CHP’nin dayatmacı tavırları ve öngörüsüzlüğünden, AKP’nin uzlaşmazlığından kaynaklanan bu değişiklik maalesef hükümet etme sistemi üzerinde önemli bir bozulmaya neden olmuştur. Bu değişiklikle; partili cumhurbaşkanı seçme uygulaması fiilen getirilmiştir. Nitekim 2014 Ağustos ayında yapılan Cumhurbaşkanı Seçiminde adaylar partiler tarafından gösterilmiş, kampanyalar partiler tarafından yürütülmüştür. Yani 2014 yılında Cumhurbaşkanı seçimi fiili olarak halk nezdinde partili Cumhurbaşkanı adayları üzerinden yürütülmüştür. Böyle bir fiili durumun oluşturulması da bugün en fazla itirazda bulunan CHP sayesinde olmuştur.

Bu değişikliğin sistem üzerinde neden olabileceği sorunları ise, 2014 yılına kadar, kimse konuşmamıştır. Başka bir ifadeyle, Cumhurbaşkanını seçim biçimi köklü olarak değiştirilmesine rağmen; görev, yetki ve sorumluluklarının ne olacağı hiç gündeme getirilmemiştir.

neden olduğu iki başlılığın ya da Cumhurbaşkanını güçlendiren fiili durumun nasıl aşılacağı hiç tartışılmamıştır.

2014 yılında seçilen Cumhurbaşkanının, hükümet etme sistemindeki bozulmayı ya da değişimi gerekçe göstererek oluşturduğu fiili durum da eklenince ülke bir yönetim sistemi sorunu ile karşı karşıya kalmıştır.

Özetle, üç terör örgütü ile yoğun ve çetin mücadelenin yapıldığı bir dönem ve ortamda devlet ve millet bekası konusundaki risk ve tehdit algımız her gün tartışılır halde olan hükümet etme sisteminin düzeltilmesinin zorunluluğunu bize göstermiştir. Önce ülkem ve milletim ilkesinin gereği, bu uyarı kamuoyu önünde hükümete ve muhataplarına Milliyetçi Hareket Partisi tarafından yapılmıştır.

Bu değişiklik durup dururken değil; görünen zorunluluk üzerine yapılmaktadır.

Değerli Basın Mensupları,

Kıymetli Katılımcılar,

Anayasa değişikliğinin gündeme geldiği ilk başlarda bunun bir rejim değişikliği olduğu, hatta anayasamızın değiştirilmesi teklif dahi edilemez ilk dört maddesinin değiştirilmekte olduğu ve benzeri şekilde gerçekle alakası olmayan sözler sarf edildi.

Bu bir rejim değişikliği değildir; bu hükümet sistemi düzenlemesidir:

Yapılmakta olan anayasa değişikliğinin hiçbir maddesinde ve yerinde rejim değişikliği yoktur. Bilakis, anayasa değişikliği hazırlıkları Milliyetçi Hareket Partisi’nin hassasiyetleri gözetilerek yapılmıştır.

Yapılmakta olan değişiklik hükümet etme sistemi ile ilgilidir. İlla bir değişiklikten bahsedeceksek; bu, Meclis Hükümet Sistemi’nden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçiştir. Bunu bir rejim değişikliği yapılıyor şeklinde sunmak bilgisizlik değilse; çarpıtmadır.

24’üncü dönemde tüm partilerin katılımıyla oluşturulmuş Anayasa Değişiklik Komisyonu’nda kimlerin hangi maddeleri ne şekilde değiştirmek istedikleri ve bu maksatlarla verdikleri teklifler, halen TBMM arşivlerindedir. Hiç kimse Milliyetçi Hareket Partisi,’ni, Cumhuriyetimizin temel niteliklerini ve üniter yapısını güvence altında tutan anayasamızın ilk dört maddesi ile Türk ve Türklükle ilgili maddeleri konusundaki samimiyetini sorgulama hakkına da, haddine de sahip değildir.

Milliyetçi Hareket Partisi rejimin ve Türk Milletinin teminatıdır.

Değerli Basın Mensupları,

Değerli Katılımcılar,

‘Dün Başkanlık Sistemine karşı olan Milliyetçi Hareket Partisi neden bugün destekliyor?’ diyerek zihinler bulandırılmaya çalışıldı.

Milliyetçi Hareket Partisi dün çözüm süreci altında yapılmaya çalışılan Başkanlık Sistemini de içeren bir anayasa değişikliğine sonuna kadar karşı çıkmıştır; aynı şeye bugün de karşıdır. Bizim bu konulardaki görüş ve düşüncelerimiz dün ne ise bugün de odur; zerre değişmemiştir.

Bir defa, yapılan düzenlemede dünkü karşı çıktığımız anlamda bir Başkanlık Sistemi yoktur. Bu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’dir.

Dün karşı çıktığımız; HDP, PKK ve FETÖ ile hazırlanan anayasa değişikliği tasarısıdır.

Dün karşı çıktığımız; altı federasyon (en hafifinden özerklik) üstü Başkanlık olan sistemdir.

Dün karşı çıktığımız; Başkanlık adı altında anayasayı Türk ve Türklükten arındırma oyunudur.

Herkesin çözümcü olduğu o dönemde Milliyetçi Hareket Partisi bütün bunlara tek başına bir bozkurt edasıyla direnmiştir. Bugün de aynı yerdedir, aynı görüştedir.

O yüzden bilmeyen, duymayan kaldıysa bir daha söyleyelim: Bugün desteklediğimiz anayasa değişikliğinin altı da üstü de üniter yapıya dayanan ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’dir.

“Dün karşı çıktığını bugün destekliyor.” demek; ya Milliyetçi Hareket Partisi’ni tanımamaktır, ya da ne dediğini bilmemektir.

Yapılan değişiklik gerçekte, sistem değişikliğinden öte; bir sistem düzeltme gerekliliğidir. Bu da fiili durumu esas alan bir hukuki düzenlemeyle toplumsal sözleşmenin meşru zeminine kavuşturulması yönünde ifade edilebilir.

Değerli Basın Mensupları,

Kıymetli Konuklar,

Dün, Adalet ve Kalkınma Partisi ve Cumhurbaşkanı ile kanlı bıçaklıyken; bugün ne oldu da anayasa değişikliğine ‘evet’ diyorlar diyerek kafalar karıştırılmaya çalışılıyor.

MHP olarak baştan beri Türk milletinin iradesinin, demokrasi ve cumhuriyetimizin en temel meşruiyet kaynağını oluşturduğunu hep söyledik. Küresel sistemin nüfuz mekanizmaları ile oluşturulan vesayet odakları ne zaman siyasetin önünü tıkamışlarsa biz milletin iradesinin yolunu açtık. Demokrasiyi işlettik. Siyaset dışı aktörlerin, siyasete müdahale oyunlarını hep bozduk. Çünkü biliyoruz ki; iradenin de, egemenliğin de, Cumhuriyetin de, devletin de sahibi Türk Milleti’dir.

Bazılarının nefesi yetmez, pazara kadar yürüyebilir

Kesin olan şu ki; her şeyin başı samimiyet. Kişisel ilişkilerde olsun, devlet yönetmede olsun, siyasette olsun; samimiyet ön şarttır. Az önce özetlediğim süreçte olduğu gibi, içinde bulunduğumuz günlerde de, Milliyetçi Hareket Partisi, samimiyetiyle farkını ortaya koymuştur. Hiç kimsenin payandası olmadık. Bütün derdimiz, her zaman milletimize hizmet olmuştur.

1977’de CHP’li Cahit Karakaş’ı Meclis Başkanı seçtirip aylardır çalışmayan Meclis’in önünü açan da, 2007’de CHP’nin Devletin önüne koyduğu 367 takozunu çeken de, bugün tıkanan sistemin önünü açmak isteyen de MHP olmuştur.

48 yıldır ‘Önce devletim, önce milletim’ dedik, bugün de aynı yolda yürüyoruz. Bazılarının nefesi yetmez, pazara kadar yürüyebilir. Bazıları kırmızı beyazı başka renklerle karıştırıp, ‘hikaye’ anlatabilir. Ama biz, uğruna 5 bin şehit verdiğimiz, Ay-Yıldızlı Bayrağın destanını yazan Yüce Türk milletiyle pazara kadar değil, mezara kadar yürümeye yemin ettik.

Biz, hiç bir zaman nefsimizin esiri olmadık.

Milliyetçi Hareket Partisi ve onun Sn. Genel Başkanının hiç kimseyle şahsi ve nefsi bir hesabı yoktur. Adalet ve Kalkınma Partisi’yle de, Cumhurbaşkanı’yla da ne bir tarla, ne de miras meselemiz yok. Tek meselemiz memleket meselesi olmuştur.

Dünkü kavgamız ve kızgınlığımız; “açılım-çözüm” adı altında yürütülen çözülme sürecine idi. Biz, dün neredeysek bugün de oradayız, yarın da orada olacağız. Bugün çizgimize yaklaşmış, aynı safta aynı kutsal amaç için mücadele eden her kim varsa elbette birlikte olacağız, Türk Milletine yönelik tehdit ve tehlikeleri birlikte def edeceğiz. Bu tavır, sorunlara sebep olanlara karşı yaptığımız eleştirileri unuttuğumuz anlamına gelmemektedir. Hiçbir siyasi mülahaza Türk devletinin, Türk milletinin birlik, bütünlük ve bekasının önünde değildir.

Bu nedenle biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak diyoruz ki;

Devlet için evet!

Millet için evet!

Cumhuriyet için evet!

Türklüğün bekası için evet

Evet derken, devlet ve millet varlığının muhafazasını hedefliyoruz.

Evet derken, Türkiye’nin kendine gelmesini, milli ve ortak değerlerin tahkim edilmesini, anayasanın tam hâkimiyetini amaçlıyoruz.

Evet derken, beyaz ay yıldızlı al bayrak yere düşmesin, Ezanlar susmasın, Şehitler ölmesin, Vatan bölünmesin diyoruz.

Çünkü,

Bu Ülke İçin Yeminimiz Var. Vazgeçilmez!

Ne Mutlu Türk’üm Diyene!

AA