Dolar 32,3171
Euro 35,0910
Altın 2.299,97
BİST 9.050,08
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 21°C
Açık
İstanbul
21°C
Açık
Cum 23°C
Cts 21°C
Paz 21°C
Pts 23°C

KUR’AN VE İLİM HAKKINDA

A+
A-

Kuran ayetlerinde evren hakkında verdiği bazı bilgilerin bilim ile olan olağanüstü paraleliliyinə değineceğiz. Ama önce, Kuran ve bilim konuları üzerinde uzun süredir devam eden bir karışıklığa da değinmek gerekir.
Bu karmaşa bazı ateist “bilim adamlarının” Kuran’a ön yargılı yaklaşmasından kaynaklanır. Allah’ın varlığına inanmayan, bu nedenle Kur’an’ın Hz. Muhammed (s) tarafından “yazıldığını” öne süren bu kimseler, Kur’an’ın verdiği haberlerin mutlaka bilimle çelişki teşkil edeceği noktasından hareket etmişlerdir. “VI yüzyılın bilgiyi ile yazılan bir kitap, elbette sürekli gelişen ve yeni gerçekler ortaya koyan bilimle çelişki teşkil edecek” gibi bir mantık öne sürmüşlerdir. Böylece bir ön yargı ile baktıkları Kur’an ayetlerinin anlamlarını tahrif ederek hakkında konuşulan iddialarına destek bulmaya çalışmışlar.

Buna karşılık bazı müslümanlar bu karalamalara karşı savunmaya çalışırken, bir hata yapıp Kur’an’ı bir “bilim kitabı” olarak tanıtmaya başladılar. Kur’an’ın bilimle çelişki teşkil etmediğini ispat etmeye çalışırken az kalsın neredeyse bütün bilimin Kur’an’ın içerisinde olduğunu söylemişler. Hatta bilimsel gelişme için formül ve deneylerle uğraşmak yerine Kur’an’ın daha derin araştırılmasının daha faydalı olduğunu öne sürenler olmuştur.
Oysa, Kur’an ayetlerinden anladığımıza göre Kuran bir “bilim kitabı” değildir. Bilime önderlik etmek, kimya formülleri ettirmek veya kuantum fiziğini öğretmek için indirilmedi.
Kur’an’ın ne amaçla indirildiğini ayetler şöyle açıklar:
Elif”, Lam, Ra! (Ey Resulüm!
“Temiz (Kur’an) akıl sahipleri için bir hidayet rehberi ve bir zikirdir” (“Mümin” suresi, 54).

Kısacası Kur’an, müminlere yönetici olmak üzere indirilmiştir. Onları “karanlıktan aydınlığa” yani “inkardan imana” çıkarmak, onlara Allah’a nasıl kulluk etmek ve Onun rızasını nasıl arama yollarını açıklamaktadır.
Yönetici olma özelliği, müminin karşılaşacağı olaylarla ilgili köklü bilgileri ihtiva eder. Başka deyişle Kuran, müminin tüm ibadetlerini nasıl yapacağını açıklıyor.
Müminin ibadetleri ise iki türlüdür: Namaz, oruç. Gerçekten de Allah için yapılan ibadetler ve “iyiliği emredip kötülükten sakındırmak” olarak özetle bilecek olan ve toplum içinde gerçekleştirilecek ibadetler.
Bu yüzden Kur’an, mümine “iyiliği emredip, kötülükten alıkoyduğu” yani dini anlatırken ve dinin düşmanlarına karşı mücadele ederken ne gibi yöntemler izlemesi gerektiğini anlatır. Bunun yanında ne tür insanlarla ve toplumlarla karşılaşacağını tasvir ediyor. Birçok ayetlerde “De ki”. Ve “Derler ki”. İfadeleriyle başlayan cümleler, müminlerin diğer insanlarla nasıl bir diyaloğa gireceğini açıklıyor. Ama tüm bunlardan dolayı “Kur’an bir sosyolojik kitaptır” veya “Kuran bir psikoloji kitabı” söyleyemiyoruz. Çıkarılacak sonuç, Kur’an onu kendine rehber edinen müminler, Allah’a yakınlaşma ve Allah yolunda mücadele için girişəcəkləri çabada yardımcı olmak üzere psikolojik ve sosyolojik bilgiler vermesidir. Bu bilgilerin hiçbir sosyoloji ve psikoloji kitabında verilebileceği kadar köklü ve doğru olduğunu müminler yaşadıkları deneyimlerden bilirler.

Kur’an aynı zamanda “dünyaya nizam verme” gibi bir misyon taşıyan müminlere siyasal bilgiler veriyor ve dünyada etkili “güç merkezlerini” tasvir ediyor. Müslümanlara kim düşmanlık besleyeceğini ve dünyadaki bozgunculuğun arkasında kimlerin olduğunu açıklar. Ama bundan da “Kuran siyasi-bilimsel bir kitabıdır” sonucu çıkmaz. Kur’an bu bilgileri, müminlere “önderlik” etmek için vermektedir. Aynı şey Kuranın verdiği tarihi bilgiler için de geçerlidir. İnsanlık tarihi elbette Kur’an’dan öğrenilmez. Ama Kuran, tarihin en önemli anahtarlarını vermeye müminlerle dine düşman olanlar arasındaki mücadelenin tarihteki yerinden bahsetmektedir.
Aynı kıstas kuşkusuz bilim için de geçerlidir. Bilim – araştırma ve uygulama sonuçlarından elde edilir. Bu zaten Allah’ın “yerde ve gökteki” ayetlerinin araştırılması için verilen Kur’an emrinin de bir gereğidir. Ama Kur’an’dan kimya formülleri çıkarmaya çalışmak kuşkusuz hata olacak. Kimya formülleri, müminin “ibadetleri” açısından gerçekten bir önem taşımaktadır ki, Kur’an’da açıklansın. Bunu araştırmak kimyacıların çalışma. Ve kuşkusuz gereklidir, fakat laboratuarda yapılacak.
Bununla birlikte Kuran ayetleri gerçekten de bazı bilimsel gerçeklere dokunur. Çünkü mümin, bir “siyaset adamı” olmasa da, girişəcəyi çaba sebebiyle siyasi ortamı bilmesi gerekiyorsa; “Bilim adamı” olmak zorunda olmasa da, Allah’ın yarattıklarını tanıma açısından bilime dost olmalıdır. Bu nedenle Kur’an, evrenin yaratılışı, insanın doğumu, atmosferin yapısı gibi bazı konularda temel bilgiler verir. Bu konularda verilen bilgilerin, modern bilimin son bulgularıyla uyum içinde olması ise Kur’an’ın “insan yazması” olmadığını bir kez daha ortaya koyması açısından önem taşımaktadır.

 

Big Bang (Büyük patlama)
Bu yüzyılda elde edilen bazı bilgiler, evrenin “yok” iken “var” hale geldiğini göstermiştir. Bu nedenle evrenin bir başlangıcı vardır ve bu başlangıç Big Bang adı verilen bir “Büyük patlama” ile gerçekleşmiştir. Bugün Big Bang teorisi, bilim çevrelerinin büyük kısmında kabul edilmektedir.
Bu teoriye göre evrenin tüm malzemeyi yaklaşık 15 milyar yıl önce tek bir noktada toplanmıştı. Bu tek nokta sonsuz bir yoğunluk ve sonsuz bir ısı anlamına geliyordu. Yoğunluk sonsuz, fakat bir hacmi yoktu. “Büyük patlamadan” önceki bu dönem (ki bu dönem söylemek zordur; Madde olmadığı için zaman da yok evrenin olmadığı her şeyin “yok” olduğu dönemdi. Teoriye göre büyük bir patlama ile sonsuz yoğunluktaki tecrübe büyük bir hızla dağılmaya başlamıştır. Başka deyişle “Büyük patlama” ile evren “yok” iken “varlığa” doğru yola çıkmıştır.

Bugün evrenin sürekli genişlemekte olduğunun ispat edilmesi “Büyük patlamanın” en büyük kanıtı olarak kabul edilir.
Gök cisimlerinin kaçma hızı uzaklık arttıkça artmaktadır. Örneğin bizden bir milyar ışık yılı uzaklıktaki “Ursa-Major” burç, her saniye dünyadan 1 500 kilometre uzaklaşırken çok daha uzak olan “Hidra” burçin uzaklaşma hızı saniyede 6000 kilometredir.
Big bang teorisinin en büyük önemi, evrenin bir başlangıcı olduğunu ispat etmesidir. Bunun yanında birçok kimsenin düştüğü bir yanılmaya da değinmek gerekir. Birçok kişiyle Allah’ın evreni Big Bang ile veya başka bir şekilde yarattığını ancak bundan sonraki olayların “kendiliğinden” çalıştığını zanneder. Bu mantığa göre Allah “ilk hareketi” yaratmıştır ve evren birbiri ardına dizi seriallı damino taşları gibi kendiliğinden meydana gelmiştir. Oysa bu düşünce yanlıştır. Big Bang evrende bildiğimiz ve hesaba bildiğimiz ilk harekettir. Evrenin bu patlama sebebiyle meydana gelmesi ve yaşadığımız büyük tarazılığın kendi kendini meydana getirmiş olması gibi düşünülemez. Hiçbir kuralı olmayan bir patlama sonucu dağılan parçacıkların, galaksilerin, yıldız sistemlerinin ve içinde dünyamızın katıldığı güneş sisteminin kendiliğinden oluştuğu olarak kabul edilemez. Tek bir atomun bile içerdiği olağanüstü sistemlerde kendiliğinden şəkillənməsi düşünülemez bilməzkən büyük her evrenin bir patlamanın kudretiyle meydana geldiğini söylemek akla aykırı bir yaklaşımdır. Bunların hepsi de yine Allah’ın ilmiyle gerçekleşmiştir. Nitekim Kur’an’da Allah’ın önce gökleri yarattığını, daha sonra yeryüzünde atmosferi oluşturduğu, en sonra da canlıları var ettiği bildirilmektedir. Aynı şekilde Kur’an ayetleri, Allah’ın evrendeki tüm varlıkları sürekli kontrol ettiğini bildirmektedir: “Şüphesiz Allah, gökleri ve yeri zeval bulurlar (kendi mihverinden çıkmasınlar) diye tutuyor. Eğer zeval bulacak olurlarsa, Ondan başka onları kimse tutamaz. Gerçekten de, (Allah) yumuşaktır, bağışlayandır!

“Sizi (ezel baştan) dirilten, sonra (eceliniz ulaştığında) öldürecek, daha sonra tekrar (Kıyamet günü) diriltecek Odur” (“Hac” suresi, 66).
Gökten “yere her işi O değiştirip düzene koyar” (“Secde” suresi, 5).
Yedi” (kat) göğü ve bir o kadar yeri yaratan Allah’tır.
Big Bang, evrenin başlangıcıyla ilgili bugün için en tutarlı teori olarak bilinmektedir. Çeşitli itirazlar gelmesine rağmen bunlar Big Bang sonrası evrenin meydana gelmesiyle ilgilidir ki, bu konu zaten oldukça komplekstir. Atomların yıldızların, galaksilerin hangi sebep sonuç ilişkileri içinde yaratıldıkları bugün tam olarak bilinmektedir. Ama kuşkusuz Allah’ın, insanı bir su damlası neden ederek yarattığı gibi, kainatı da sebepler zinciri içinde yaratmış olduğu düşünülebilir. Ve bu sebebin çıkış noktası bir patlama veya başka bir şey olabilir. Fakat hiçbir aşama Allah’tan bağımsız kendiliğinden meydana gelmemiştir. Ve sonuçta oluşan oluşan mükemmellik onun üstün ilim ve kudretini gözler önüne sermektedir.
Kur’an “Geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin emrinize verdi; Yıldızlar da Onun emriyle emre hazır kılınmıştır. Ve önceden de söylediğimiz gibi Kuran’da evrenin ve dünyanın yaratılışı ile ilgili tüm Kuran haberleri, bilim vasıtasıyla olan gerçeklere uygundur. Aşağıda bu konuyla ilgili bazı örnekler yer alıyor.

Evrenin genişlemesi
YİRMİNCİ yüzyıla gibi hiçbir bilim adamı evrenin genişlemekte olduğu yönünde bir teori ortaya atmamış, hatta belki böyle bir olayı aklından geçiren ünlü de olmamıştır. Stephan Hawking, evrenin genişlediğinin farkına varılmasını YÜZYILIN en büyük olaylarından biri olarak nitelendirilen ettikten sonra bu olayın bugüne gizli kalmasından duyduğu şaşkınlığı şöyle dile getirir: “Evrenin genişlemekte olduğunun ortaya çıkması YÜZYILIN en büyük fikri devrimlerinden biridir. Bugünden geçmişe baktığımızda herkesin bunu niye daha önce düşünmediğine şaşırmamak mümkün değil. Oysa Kur’an’da Allah’ın evreni yarattığı ve genişlettiği bildirilmektedir. Konuyla ilgili ayet şöyle demektedir: “Biz göğü büyük bir kudretle bina ettik ve şüphesiz biz onu genişleteceğiz” (“Zariyat” suresi, 47).

Kainattaki kusursuzluk
O”, biri diğeriyle tam bir uyum içinde yedi gök yaratmasında hiçbir çelişki ve əlverişsizlik görülmesi mümkün. Öyle ise gözünü çevirib-gəzdir; Herhangi bir çatlaqlıq (bozukluğu ve eğrilik) görüyor? Sonra gözünü iki kere daha çevirib-gəzdir;
Evrendeki milyarlarca yıldız ve galaksi mükemmel bir uyum içinde kendileri için tespit edilmiş yörüngelerinde hareket ediyor. Yıldızlar, gezegenler ve uydular hem kendi etraflarında, hem de bağlı oldukları sistemlerle birlikte dönüyorlar. Hatta bazen içinde 200-300 milyar yıldız bulunan galaksiler birbirlerinin içinden geçip giderler. Bu keçişdə evrendeki büyük düzeni bozacak herhangi bir çarpışma olmaz.
Evrende hız kavramı, dünya ölçüleriyle karşılaştırıldığında akıl durduracak boyutlarda. Milyarlarca, triliyonlarca ton ağırlığındaki yıldızlar, gezegenler ve sayısal değerleri ancak matematikçilerin anlayabileceği büyüklükteki galaksiler ve galaksi kümeleri uzay içinde korkunç bir hızla hareket ederler.

 

Örneğin, dünya saatte 1670 km. Hızla kendi ekseni etrafında döner. Bugün en hızlı merminin saatte ortalama 1800 km.-lik bir hıza sahip olduğu düşünülürse dünyanın dev boyutlarına rağmen hızının ne kadar büyük olduğu anlaşılır.
Dünyanın güneş etrafındaki hızı ise merminin yaklaşık 60 katıdır: Saatte 108000 km.
Verdiğimiz bu adetler sadece dünyaya içindir. Bu sistemin sürati mantık sınırlarını zorlayacak derecededir. Evrende sistemler büyüdükçe hız artar. Güneş sisteminin galaksi merkezi etrafındaki dönme hızı: Saatte tam 72000 km, 200 milyar yıldızı bünyəsində tutan “Samanyolu Galaksisinin” uzay içindeki hızı ise saatte 950000 km.dir. Bu başdöndürücü hız, aslında dünya üzerindeki hayatımızın pamuk ipliğine bağlı olduğunu gösterir. Böylesine kompleks ve hızlı bir sistem içinde dev kazaların meydana gelmesi normalde oldukça mümkündür. Fakat ayette belirtildiği gibi tüm bu sistem içinde hiçbir çelişki ve əlverişsizlik yoktur. Çünkü kainat da her şey gibi “başıboş” değil ve Allah’ın koyduğu tarazılığa göre işlemektedir.

Polat Aslanov
Genç “fikir” sosyal birliği’nin lideri

AZERBAYCAN- Bakü