Dolar 32,5694
Euro 34,9827
Altın 2.455,55
BİST 9.777,08
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 18°C
Az Bulutlu
İstanbul
18°C
Az Bulutlu
Cts 16°C
Paz 18°C
Pts 18°C
Sal 19°C

LAVROV: SURIYE’DE SAVAŞAN HERKESIN SILAH BIRAKMALI

LAVROV: SURIYE’DE SAVAŞAN HERKESIN SILAH BIRAKMALI
17/04/2013 17:22
A+
A-

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, “Suriye’de savaşan herkesin ön koşulsuz silahı bırakmasını istememiz öncelikli olmalıdır” dedi. Esad’ın gitmesi, iktidarın değişmesi öncelik olması durumunda böylesi bir jeopolitik yaklaşımın bedeli masum insanların hayatı pahasına olacaktır” dedi.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Lavrove, Çırağan Sarayı’nda düzenlenen Türkiye-Rusya Üst Düzey İşbirliği Konseyi’nin alt organı Ortak Stratejik Planlama Grubu’nun 3. Toplantısı kapsamındaki görüşmelerinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
Lavrov, basın toplantısında yaptığı konuşmada, üçüncüsü düzenlenen toplantının iki ülke arasındaki siyasi, ekonomik ve beşeri işbirliğinin güçlenmesine katkıda bulunduğunu ifade etti.

Bugünkü toplantıda Ortadoğu, Kuzey Afrika, İran nükleer programı, Orta Asya, Asya Pasifik, Karadeniz ve Kafkasya’ya ilişkin konuların ele alındığını dile getiren Lavrov, ”Stratejik isteğimiz bütün bölgeler ve dünyada istikrarın geliştirilmesidir. Bu bizim ortak yaklaşımımıza uygundur” diye konuştu.

Lavrov, bir sonraki toplantının St. Petersburg’ta yapılacağını ve Davutoğlu’nu buraya davet ettiğini dile getirerek, bugünkü ev sahiplikleri için Davutoğlu’na ve Dışişleri Bakanlığı temsilcilerine teşekkür etti.

-Sorular-

Bir Rus gazetecinin Suriye’ye ilişkin son gelişmeleri hatırlatarak, ”Yakın zamanda Suriye’de muhalefet ile iktidar arasında bir diyalog bekliyor musunuz-” şeklindeki sorusu üzerine Lavrov, bu konuda Cenevre mutabakatına sadık bir şekilde çalışmalarını yürüttüklerini belirtti.

Cenevre mutabakatında ilkelerin belirlendiğini ifade eden Lavrov, şunları söyledi:

“Gerçekten fiili uygulamalarda bu ilkelere riayet edilmesi durumunda, zorunlu olarak görüşmelerin önüne konulan sorunlar ortadan kalkacaktır. Farklı ülkeler bu sorunlarını ön plana çıkarıyor ve ‘Zafer kazanılana kadar savaş devam etsin’ deniyor ama bu gerçekçi bir yaklaşım değil. Bizler kesinlikle yönetim değişikliği konusunda mücadele etmiyoruz ve bu tür girişimleri desteklemiyoruz. Burada öncelik ihtilafın bir an önce durdurulmasıdır ve barışın tesis edilmesidir. Demokratik reformların yapılması önceliklidir. Burada savaşan herkesin ön koşulsuz silahı bırakmasını istememiz öncelikli olmalıdır. Esad’ın gitmesi, iktidarın değişmesi öncelik olması durumunda, böylesi bir jeopolitik yaklaşımın bedeli masum insanların hayatı pahasına olacaktır. Dolayısıyla diyalog için bir ön koşul öne sürülmemesinden yanayız.”

-Suriye’nin Dostları toplantısı-

Bir gazetecinin, “İstanbul’da hafta sonu Suriye Halkının Dostları Çekirdek Grup Toplantısı var. Rusya’nın bu gruba yönelik eleştirileri vardı. İstanbul’daki toplantının çözüme bir katkı sağlayacağını düşünmekte misiniz-” şeklindeki sorusu üzerine Lavrov, Rusya’nın Suriye Halkının Dostları Grubu’na üye olmadığını hatırlattı.

Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, şöyle devam etti:

“Olayın fiili boyutuna bakacak olursak, Suriye muhalefetinin bir kısmının ‘Dostlar Grubu’ tarzında bir yaklaşımı olduğunu görüyoruz. Biz bu formattaki faaliyetlere, pragmatik açıdan bakıyoruz. Bu çalışma, Cenevre protokolü kapsamında alınan kararlara katkıda bulunur mu, bulunmaz mı- Şu anda bu sürece olumsuz katkıda bulunduğunu görüyoruz. Olumlu tarafından daha çok olumsuzluk var. Her bir ihtilafta, bir mekanizma kurulduğunda, bir tarafın izole edilmesi durumunda veya mekanizma bir ihtilaf tarafını izole etmeye yönelik olursa burada diyalog zeminini elimizden kaçırmış oluruz. Kısa bir süre önce Arap Birliği üyelerinin kararı da aynı şekilde oldu. Suriye muhalefetinin bir kısmı, Suriye halkının yasal temsilcisi olarak kabul edildi ve bu teşkilatta yer verildi. Aynı şekilde karar alındı ki, muhalefete silah verilebilsin diye. Silah verilmesine yasallık sağlanmaya çalışıldığı görülüyor ama bunu uluslararası hukuka aykırı bir davranış olarak mütalaa ediyoruz. Bunun Cenevre’de varılan mutabakata uygun olmadığını düşünüyoruz.”

-“Türkiye’nin omuzlarındaki yük…”-

Suriye’deki ihtilafın sonuçlarının insani boyutunun devasa olduğunu belirten Lavrov, “Türkiye’nin omuzlarında ne büyük yük olduğunu biliyoruz. Diğer komşuların sıkıntılarını biliyoruz” dedi.

Cenevre mutabakatı çerçevesinde diyaloğun başlatılmasını istediklerini kaydeden Lavrov, “Askeri çözüme ağırlık verilmesi durumunda meslektaşımın (Davutoğlu) sıraladığı dehşet verici olaylar devam edecektir ve bunların kapsamında teröristlerin etkisi yaygınlaşacaktır” ifadelerini kullandı.

ABD tarafından terör listesinde bulunan El Kaide’nin hücrelerinin ve kişilerin Suriye’de hükümete karşı mücadele ettiğini kaydeden Lavrov, “askeri çözüme” ağırlık verilmesi halinde bu gibi tehditlerin devam edeceğini savundu.

İstanbul’daki Suriye Halkının Dostları Çekirdek Grup Toplantısı’na ilişkin olarak, burada “aklı selimin ve pragmatizmin” egemen olmasını beklediklerini kaydeden Lavrov, “Suriye halkının temel çıkarlarının göz önünde bulundurulmasını istiyoruz. Ayrıca bu konuda her halükarda diyaloğun tesis edilmesi için çaba harcanacağı söylendi, bunun böyle olmasını ümit ediyorum” ifadelerini kullandı.

-Ortadoğu’daki kitle imha silahları-

Ortadoğu’nun kitle imha silahlarından arındırılması konusunda konferansın henüz yapılmamış olmasındaki nedeninin Rusya olmadığını kaydeden Lavrov, şöyle konuştu:

“Üç kurucu devletten birisi Rusya. Diğerleri ABD ve İngiltere. Bizler bölgenin bütün ülkeleriyle aktif olarak çalıştık ki, bölge ülkeleri katılımcı grubu oluşturması gerekiyordu. Biz ‘Olabildiğince somut bir tarih belirlesinler’ dedik. Farklı sebepler yüzünden bizim partnerlerimiz, kurucular dahil olmak üzere, aynı ölçüde ilgi göstermedi. Bazı siyasi olayları gerekçe gösterdiler. Bu konferansın düzenlenmesi konusunda gecikmemek lazım. 2010 yılında uzlaşıyla karar verilmişti. Finlandiya Dışişleri Bakanı ile bu konuyu görüştüm. Bu konferansın yapılması konusunda koordinatörlük görevini üstlendi ve aktif bir şekilde bu konuda çalışmaya devam edeceklerini söylediler. Bütün bölge ülkeleri burada temsil edilmelidir. Bu konferans bir kerelik bir olay değil. Bir anda kitle imha silahlarından arındırılmış bir bölge ortaya çıkmayacaktır. Bu, bir süreç olacaktır ve bu konferans görüşmelere start verecektir. En önemlisi burada diyalog süreci başlatılmış olacaktır. Bu her halükarda iyidir. Bu konuda şüphelerimiz, korkularımız bir yana itilmiş olacaktır.”

-Kıbrıs ve doğal kaynakları-

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, bir gazetecinin, “İsrail ve Kıbrıs karasularındaki doğal gazla ilgili çok fazla haber yer aldı. Yabancı basında yer alan haberlerde, İsrail’in önümüzdeki dönemde var olan doğal gazı Türkiye üzerinden ihraç etmek istediği iddia edilmekteydi. İsrail’in Mavi Marmara özründen sonra görüşmeler yeniden başladı. Bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz- Diğer yandan Kıbrıs Rum Yönetimi’nin ekonomik krizi derinleşiyor. Rum Kesimi’ndeki bankalarda 70 milyar Avro’nun yüzde 40’ının Rusların elinde olduğu iddialar arasında. Kıbrıs konusunu nasıl değerlendiriyorsunuz-” şeklindeki sorusuna ise Lavrov, “Gaz, para veya çözüm hangisi daha çok sizi ilgilendiriyor onu anlayamadım” karşılığını verdi.

Lavrov, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kıbrıs konusunda önceden olduğu gibi, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nde genel sekreterin iyi niyet misyonu kapsamında belirlediği ilkelere bağlıyız. Rum Kesimi’nde halihazırda ciddi bir mali kriz var. BM kapsamında süratli şekilde görüşmelerin yenilenmesi için koşulların hazırlanması konusunda katkı sağlamaya hazırız. Hidrokarbon kaynakları konusunda sadece Doğu Akdeniz’de değil, yerkürenin her yerinde uluslararası hukuk kurallarına riayet edilsin ve 1982 yılındaki Deniz Konvansiyonu kapsamındaki ilkelere dayanılsın diyoruz. Kıbrıs konusunda, her türlü doğal kaynakların araştırılmasını bütün Kıbrıslıların menfaati olması koşuluyla destekleriz. Aksi düşünülemez.”

AA