Dolar 32,4646
Euro 34,7363
Altın 2.435,13
BİST 9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 18°C
Az Bulutlu
İstanbul
18°C
Az Bulutlu
Cts 16°C
Paz 18°C
Pts 18°C
Sal 18°C

MENFAATLERE GÖRE DOST VE DÜŞMAN!

MENFAATLERE GÖRE DOST VE DÜŞMAN!
18/04/2014 14:11
A+
A-

AKP için yada Recep Tayyip Erdoğan için “Dost ve düşman kavramı” sadece siyasi ve şahsi menfaatlere göre şekillenmektedir. Siyasi ve şahsi menfaat sağlıyorsa ‘Dost” , AKP’nin siyasi ve şahsi menfaatlerini engelliyorsa ‘Düşman’ oluyor. Dost-düşman yeri de buna göre sürekli değişiyor. AKP hakkında bir konuda olumlu yaklaşan , başka bir konuda AKP’ye engel çıkarıyorsa vay o kişinin yada kurumun haline…

Cemaat, savcılar ,hakimler , polisler, Beşar Esad ,Anayasa Mahkemesi , HSYK, başörtülüler ilk aklıma gelenlerdir. Elbette bunlarla sınırlı değildir , her kişi ve kurumla böyle bir ilişkisi vardır.

16 Aralık 2013 tarihine kadar “Ne istediler de vermedik?” diyecek kadar cemaat baş tacı idi ,17 Aralık’tan sonra “Haşhaşi ,hain ,casus” oldu.

Savcı Zekeriya Öz , AKP’nin işine gelen davalarda “Şu anda da Türkiye’de “Temiz Eller Operasyonunu” yapanlara saygı duysunlar. Niye ona durmadan vuruyorsunuz. Bırakın bakalım nereye varacak bu işin sonu. Rahat olun. Anadolu’da güzel bir söz var: Abdestinden şüphesi olmayanın namazından şüphesi olmaz.” Diye bizzat Recep Tayyip Erdoğan tarafından desteklenirken ,17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonundan sonra “Paralel Devlet’ dedikleri palavranın hain savcısı oldu. Savcı Zekeriya Öz’e demediklerini bırakmadılar.Görevlerinden alıp , Bolu’ya kadar sürdüler.

Gezi olaylarında polisin tutumunu “Polislerimiz destan yazdı” diye övüp , ödül ve ikramiye veriyorlardı ,17 Aralık’tan sonra binlerce polis, sürgün ettiler binlercesini görevden alındı. Ve hala da sürgün ve görevden almalar devam ediyor.

12 Eylül 2010 referandumunda Gaziantep mitinginde Suriye ile ilişkilerimiz için ”İçeride sanal tehditler, dışarıda düşmanlar üretildi. Türkiye on yıllar boyunca içine kapandı, içine kapatıldı. Ne dediler… Türkiye’nin üç tarafı denizlerle, dört tarafı düşmanlarla çevrili dediler… Biz geldik, bu anlayışı yıktık, bu anlayışı ortadan kaldırdık. Bunu en canlı şekilde, en yakın şekilde Gaziantep yaşıyor. Suriye ile Türkiye, daha yedi buçuk yıl öncesine kadar birbirine husumetle bakıyordu. Sürekli gerginlikler yaşanıyor, iki ülke zaman zaman savaşın eşiğine geliyordu. Biz geldik, Esad kardeşimle oturduk, iki ülke arasındaki meseleleri konuştuk, istişare ettik, müzakere ettik ve Türkiye ile Suriye’yi bölgenin iki kardeş, iki dost ülkesi haline getirdik. Her alanda işbirliğine gittik… Ekonomide, ticarette, dış politikada, kültürde, sanatta, ulaştırmada, bayındırlıkta işbirliği anlaşmaları imzaladık.

Suriye ile Türkiye arasındaki mayınları temizlemek için adımlarımızı attık. Suriye ile aramızdaki vizeleri kaldırdık. Şimdi benim Gaziantepli kardeşim, cebine pasaportunu koyuyor, istediği gibi Halep’e gidiyor, Şam’a gidiyor. Halep’teki, Şam’daki, Lazkiye’deki, Hama, Humus’taki kardeşim cebine pasaportunu koyuyor, Gaziantep’e geliyor.

Kim kazandı? Gaziantep kazandı. Gaziantepli esnaf kardeşim kazandı, tüccar kazandı, sanayici kazandı, vatandaşım kazandı. Bütün o korkuların, bütün o tehditlerin ne kadar boş olduğu ortaya çıktı. Düşman üretme politikasından yarar değil, zarar gördüğümüz ortaya çıktı.” Nutukları atan Recep Tayyip Erdoğan şimdi Suriye ile 3 yıldır savaş çıkarmak için elinden gelen her şeyi zorlamaktadır. AKP, Suriye’deki teröristlere bile bu yolda her türlü desteği vermektedir. AKP ,Suriye ile savaş çıkarmak için Türkiye’ye kendine kendine füze atmayı ,türbe bombalamayı bile masasında seçenek olarak tutmaktadır.

17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu öncesinde HSYK’ya bakış açısını “12 Eylül’de gerçekleşen Anayasa değişikliğinin özellikle de Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu’nun yapısındaki değişikliğin ne kadar isabetli olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur.” Şeklinde gösteren Başbakan Erdoğan , 17 Aralık’tan hemen sonra “yetkim olsa yargılardım, suç işliyor, millet yargılayacak, yanlış yaptık” şeklinde HSYK’ya saldırıya geçmiş ve üzerinde tekrar oynamaya çalışmıştır.

Anayasa Mahkemesi’ne bakış açısı Twitter ve HSYK hakkında verdiği kararlardan önce “12 Eylül 2010 tarihinde milletimizin takdirine sunduğumuz, milletimiz tarafından da büyük bir çoğunlukla kabul edilen Anayasa değişikliği, esasen Anayasa Mahkemesi’ne, demokrasiyi ve özgürlükleri güçlendirecek bir yapı kazandırmıştır.” Şeklindeydi , AKP aleyhine kararlar verdikten sonra “Saygı duymuyorum, Cübbeni çıkar gel” gibi Anayasa Mahkemesini linç eder noktaya gelmişlerdir. AKP’nin kapatılmasını engellediği zaman göklere çıkardıkları Anayasa Mahkemesi Başkanı hakkında şimdi son tutumlarından dolayı çeşitli fotoğraflar servis ederek itibarsızlaştırmaya çoktan başladılar.

Gezi olaylarında (Böyle bir olay olmadığı halde) “Başörtülü bacılarıma saldırdılar” diye miting miting gezip oy devşiren Recep Tayyip Erdoğan’ın , sırf AKP’yi eleştirdiği için “Alo Mustafa” yaparak başörtülü bir yazarı işten çıkarttığına da yayınlanan tapelerde şahit olmuştuk.Şimdi de Dicle Üniversitesi (DÜ) Rektörü Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç’a “Başörtüsü” taktıktan sonra “Paralel Rektör” diye saldırıya geçtiler ve adeta linç ediyorlar. AKP’li milletvekiline ihale vermediği için bu saldırılara maruz kaldığı iddiaları ortada dolaşmaktadır.

AKP’nin dost ve düşman bakışı işte bu özetlediğimiz şekildedir. Hukuk yok ,adalet yok ,vicdan yok , ölçü yok… Sadece ve sadece siyasi ve şahsi menfaatlere göre tavır belirleme var. 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sonrası AKP’nin attığı her adım bu tavrın ispatıdır.

Recep Tayyip Erdoğan için akşam şahsi ve siyasi menfaat sağlayan dost iken ,aynı kişi sabah aleyhinde karar verirse düşmandır.

Türkiye’nin en büyük külfeti de işte böyle bir zihniyettir. İşin en acı tarafı da daha 17 Aralık’ın hesabını vermemiş birinin Çankaya’yı hayal etmesidir. İşte bu noktada gerçek dostunu ve düşmanını seçecek olan Türkiye’dir.

YILDIRAY ÇİÇEK/ORTADOĞU