Mescitlere Giren ve Sığınan Emniyettedir
Cami ve mescitlerin islâm toplumlarında pek önemli birçok işlevi varsa da, bunlardan en başta geleni cemaatle namaz kılınan mekânlar olmasıdır. Namaz, mü’minleri günde beş defa bir araya getiren toplayıcı bir ibadettir. Bu sebeple namaz kılınan özel mekâna toplayıcı anlamına cami veya Allah’a secde edilen, ibadet edilen yer anlamına mescit denilir. Fakat biz Türkçemizde, çoğunlukla büyük olanlarına cami, daha küçük olanlarına da mescit deriz.
Başta Kabe-i muazzama olmak üzere tüm mescitler manevi anlamda Allah’ın evleri olup; Oraya sığınan ve devam edenlerin güvende olmaları gereken mekanlardır. Hz. Peygamberimiz Mekke’nin fethinde Kabeye sığınanların canlarının emniyette olduğunu ilan etmiştir. Kur’an-ı kerim’de de Kabe’nin insanların birleşme ve güven, emniyet yeri olduğunu belirten ayetler vardır:
“Orada, (Kâbe’nin mâbed olduğunu gösteren) apaçık deliller ve İbrahim’in makamı vardır. Kim oraya girerse emniyette olur.” (ÂL-İ İmran: 97) “Biz, Beyt’i (Kâbe’yi) insanlara sevap kazanma(ları ve birleşip bütünleşmeleri için toplantı) ve güven yeri yaptık.” (Bakara:125)
Bu bakımdan camilerimizi insanların güvendiği, her türlü sıkıntı ve tehlike anında sığındığı, her türlü problemlerin çözüldüğü, birlik ve beraberlik ruhunun hâkim olduğu mekânlar haline getirmek gerekir.