Dolar 32,5216
Euro 34,7912
Altın 2.421,59
BİST 9.708,56
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 22°C
Az Bulutlu
İstanbul
22°C
Az Bulutlu
Per 20°C
Cum 19°C
Cts 18°C
Paz 19°C

MHP’Lİ ÇETİN: TÜRK BAYRAĞININ SALINDIĞI HER YERDE VARIZ

MHP’Lİ ÇETİN: TÜRK BAYRAĞININ SALINDIĞI HER YERDE VARIZ
05/11/2014 17:05
A+
A-

MHP Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin, ”Milliyetçi Ülkücü Hareket, PKK’nın savurduğu tehditlere ve kurtarılmış bölgelerine girilemeyeceği palavralarına alışıktır. Ama Tayyip Erdoğan-Ahmet Davutoğlu ikilisinin yönettiği hükümet cenahından MHP’ye yöneltilen PKK’nın kol gezdiği bölgelere gidemezsiniz tehdidi esef vericidir. Hem PKK hem de işbirlikçileri ve çözüm ortakları çok iyi bilsinler ki, Milliyetçi Ülkücü Hareket Türk bayrağının salındığı her yerde vardır ve şanlı bayrağın en büyük teminatıdır” dedi.

Milliyetçi Hareket Partisi Teşkilat İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin , Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun MHP’ye yönelik isnatları hakkında yazılı basın açıklaması yaptı. Çetin, ”Başbakanlık makamında görevlendiren Ahmet Davutoğlu 1999 depremi ile ihmal kurbanı Ermenek maden kazasını kıyaslayan açıklamasıyla, “bu kadar cehalet tahsille mümkündür” sözünü haklı çıkarmıştır. İhmaller nedeniyle aslında bir cinayet sayılması gereken maden kazalarıyla doğal bir afet olan depremi ayırmaktan yoksun bir görüntü çizen Davutoğlu, aynı zamanda Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’ye yükleneyim derken ülkenin bir bölümünün PKK’ya terk edildiğini itiraf edecek kadar akıl tutulması yaşadığını ortaya koymuştur.

Tayyip Erdoğan’ın uzaktan kumandası Ahmet Davutoğlu’nun ardı ardına yaşanan Soma ve Ermenek’teki maden kazaları ile 1999 depremi kıyaslaması tam bir acziyet itirafıdır. Türkiye ekonomisinin can damarı Marmara bölgesinin yerle bir olduğu, 285 bin konut ve 43 bin iş yerinin hasar gördüğü, 40 bin insanımızı kaybettiğimiz, 16 milyon insanımızın değişik düzeylerde etkilendiği Marmara depremi üzerinden, yandaşlara peşkeş çekilmiş madenlerde ihmaller nedeniyle işçilerimizin hayatlarını kaybetmesini Davutoğlu’ndan başkası övünç vesilesi yapamazdı. Afşin Elbistan’da göçük altında kalan 9 insanımızı 4 yıldır çıkaramayan AKP hükümetinin, Soma ve Ermenek’te verdiği kötü sınavdan 1999 depremi gibi bir örnekle sıyrılması mümkün değildir. Ermenek’teki kazanın üzerinden sekiz gün geçtiği halde tek yapabildikleri henüz ulaşamadıkları işçilerimiz için tabut hazırlamak olan AKP hükümeti, bir defa olsun kendi sorumluluklarının hesabını vermelidir. Denetimsizliğin, kayırmacılığın, yandaşlara yapılan kıyakların bir sonucu olan maden kazaları ve işçiler için kurulan köle düzeninin sorumluluğu muhalefetin değil, devleti idare eden AKP’nindir” dedi..

”12 YILLIK AKP İKTİDARINDA YAŞANAN ÇÜRÜME DAVUTOĞLU HÜKÜMETİ İLE TAM ANLAMIYLA FİYASKOYLA SONA ERMEK ÜZEREDİR”

Çetin, ”Her gün toplu ölümlerin yaşandığı Türkiye’de önleyici tedbirleri alma becerisini gösteremeyen Ahmet Davutoğlu, cenaze levazımatçılığını marifet saymaktadır. AKP iktidarı bugüne kadarki tren kazalarından maden facialarına, terör saldırılarından şehit cenazelerine sayısız felaketin hangisinden yüz akıyla çıkmıştır? Maden kazası olduktan sonra acılı insanlarımızla alay edercesine koruma ordusuyla olay yerini ablukaya alan Ahmet Davutoğlu madenlerden kaç kişiyi kurtarabilmiştir? Yürütmenin başı olarak ihmalleri önleyici tedbirlerin alınmasındaki sorumluluğunuz ve denetimlerdeki kusurlarınız ortada iken acılı insanlarımız karşısında hiç mi vicdanınız sızlamamıştır? İhmaller sonucu yaşanan kazaların neredeyse tamamının arkasından yandaşlarınızın işletmeleri çıktığı halde nasıl utanmadan insanların arasında dolaşabiliyorsunuz? Gazzeli çocuk için döktüğü gözyaşının bir damlasını bu milletin evlatları için akıttığına şahit olmadığımız Davutoğlu, Soma ve Ermenek’teki facialardan doğrudan sorumlu Enerji Bakanı Taner Yıldız ve Çalışma Bakanı Faruk Çelik’in istifalarını almaktan da aciz midir? Türkiye’de her gün onlarca insan ihmaller ve sorumsuzluklar nedeniyle ölürken, Davutoğlu ve kabinesi daha ne kadar cenazelerin ardında timsah gözyaşları dökebilecektir? 12 yıllık AKP iktidarında yaşanan çürüme Davutoğlu hükümeti ile tam anlamıyla fiyaskoyla sona ermek üzeredir” açıklaması yaptı.

Çetin, şunları söyledi:”Diğer taraftan muhalefet partisi liderini vatan toprağının bir kısmına gidememekle suçlamak, Başbakanlık makamında oturan Ahmet Davutoğlu için övünç değil utanç vesilesidir. Davutoğlu’na göre ülkemizin bazı yerleri işgal altında mıdır ki, muhalefet partisi liderinin gidemeyeceğini iddia etmektedir? Türkiye’de terör örgütü tarafından kurtarılmış bölgeler oluşturulduysa ve vatandaşlarımızın can, mal ve seyahat özgürlükleri sağlanamıyorsa bunun sorumlusu AKP hükümeti değil midir? Türkiye’nin belli bölgelerinde asayişin temin edilememesini bir namus meselesi yapmak yerine, bu durumu muhalefete karşı bir tehdit olarak kullanan başbakana PKK ile ortak mısınız diye sormazlar mı?

”MASKELERİ DÜŞTÜ”

Verdikleri tavizlerle azgınlaşan, şımaran ve milli varlığımızı tehdit eden terör örgütünün dağlarda değil artık şehirlerde rahatlıkla cirit attığını Davutoğlu gayet iyi bilmektedir. Davutoğlu yine de Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu idrak sorunu çekiyorsa, “çözüm sürecinde kontrolü kaybettik” açıklaması yapan İçişleri Bakanı Efkan Ala’dan izahat almalıdır.

AKP iktidarının politikaları sayesinde devletimiz ne yazık ki vatan toprağının bir bölümünde adım atamaz hale gelmiştir. AKP devletinden talimatla çalışan valiler güvenlik güçlerimizin asli görevlerini yapmasını engellemektedir. Ellerindeki silahlarla diledikleri gibi hareket eden ve bölgedeki hâkimiyet iddiasını her alanda gösteren teröriste müdahale için vali, içişleri bakanı, başbakan ve en nihayetinde cumhurbaşkanının onayını mecbur kılan çözüm süreci garabeti yaşanmaktadır.

PKK terör örgütünün silahları bırakarak ülkeyi terk etmediği gerçeğinin hükümet tarafından gizlendiğini bizzat Davutoğlu itiraf ettiği halde, çözüm sürecinde ısrar etmelerinin ardında tehdit ve şantajlar olduğu bellidir. Yolsuzluklar ve hırsızlıklara rağmen iktidarda kalabilmenin bedelinin çözüme de çözülmeye de razı gelmek olduğu çok açıktır. İhanet süreci sayesinde elde ettiği tavizlerle semiren bölücüler 6-7 Ekim’de isyan provası yaptığı halde, AKP’de ülkemizin bölünmez bütünlüğü ile ilgili herhangi bir duyarlılık oluşmamıştır. Kamu düzeni için yeni yasalara ihtiyaç duyulduğu yalanının ardına saklanmayı tercih eden AKP iktidarının niyeti, müzakere ortakları PKK’nın 6-7 Ekim’de ülkeyi yakıp yıkmasıyla kamuoyunda oluşan tepkiyi savuşturmak ve sorumluluklarını gizlemektir. Oysa yürürlükteki yasaları vatanın her yerinde eşit bir şekilde uygulatabilse sorunlar çözülecektir. Kamu düzenini temin etmek için yeni bir yasadan daha çok, terör örgütü ile masada müzakere etmek yerine mücadele edecek milli hükümete ihtiyaç vardır.

Ayn el Arap bahanesiyle şehirlerimizin yakılıp yıkılması ve askerlerimizin şehit edilmesi, yıllardır PKK’nın yaptığı savaş hazırlıklarını “kan dökülmüyor” yalanıyla Türk milletinden gizleyenlerin maskesini düşürmüş ve insanlarımızın gözünü açmıştır. Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır’da Barzani’nin ayaklarına serdiği kırmızı halının, sözde Kürdistan’ı kurmak üzere ülkemize giren peşmergeye yol olduğunu görmeyen kalmamıştır.

” PKK’DAN MEDET UMAN AKP, TÜRKİYE’Yİ SOKTUĞU BÜYÜK RİSKİN BEDELİNİ ÖDEYECEKTİR”

Ayn el Arap ile başlayan Suriye’deki Kürt bölgesi inşasının Halep ile devam edeceğine dair gelişmeler gözlerimizin önünde yaşanmaktadır. Sözde Kürt devleti için etnik arındırmada sıra Halep’e gelirse Türkiye’ye çok büyük bir sığınmacı kitlesinin gelmesi kaçınılmaz olacak ve böylelikle ülkemiz bu sorunla uğraşmaktan asıl tehdidi ıskalayacaktır. Hükümeti tahakküm altında tutan ve Davutoğlu’nu adeta bir uzaktan kumanda gibi kullanan sorumsuz yetkili Tayyip Erdoğan’ın daha şimdiden Suriye için Irak’takine benzer 36 paralel teklifi dikkat çekicidir. Sözde Kürt devletinin Irak’ın kuzeyinde inşasının ardından Suriye’nin kuzeyine genişletilmesi ve Akdeniz’e kadar uzatılması aşamalarında AKP’nin yaptığı katkılar dikkat çekicidir.

Milletimiz artık kimin ne dediğine değil, ne yaptığına bakmalıdır. PKK’nın yıllardır barış derken kan döken bir bölücü örgüt olduğunu bilmeyen yoktur. Benzer bir şekilde AKP’nin çözüm ve analar ağlamasın yalanıyla, aslında teröristle kendi iktidarını korumak için pazarlık yaptığı ve tavizlerle örgütü büyüttüğü ortaya çıkmıştır. Davutoğlu’nun yıllardır sürdürülen pazarlıkların ardından PKK’dan şikâyet etmeye, kendilerini kandırıp silah bırakmadığı şikâyetini yapmaya hakkı yoktur. Adı üzerinde bölücü bir örgüt olan PKK’dan medet uman AKP, Türkiye’yi soktuğu büyük riskin bedelini ödeyecektir.

Brüksel’de Avrupalı gibi, Ortadoğu’da Müslüman gibi, Taşkent’te Türk gibi konuştuklarını bir maharetmiş gibi itiraf eden Davutoğlu ve patronu Tayyip Erdoğan, Kürtçülerle birlikte kullandıkları bölücülük söyleminin ülkeyi uçuruma sürüklediği anlaşıldıkça milliyetçilik söylemine sarılmaya başlamıştır. Her seçim döneminde ve sıkıştıkça milliyetçilik yaparak kurtulacaklarını sanan AKP zihniyeti, PKK’yla ve bebek katiliyle öyle bir yakalanmıştır ki bu defa aldatmayı ve kandırmayı başaramayacaktır.

Tayyip Erdoğan-Davutoğlu ikilisinden dokunulmazlık alan PKK bölgede kendi başına bir devlet gibi hareket ederken, Başbakanlık makamındaki Davutoğlu’nun “vatan toprağının bir bölümüne adım atamıyorsunuz” sözleri son derece bayağı ve ucuz bir siyaset örneğidir.

Kaldı ki Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli önderliğindeki Milliyetçi Hareket Partisi kutsal saydığımız vatanımızın her bölgesinde teşkilatlıdır ve her karışı için can vermeye hazır ülküdaşlarımızla dimdik ayaktadır. Milliyetçi Ülkücü Hareket, PKK’nın savurduğu tehditlere ve kurtarılmış bölgelerine girilemeyeceği palavralarına alışıktır. Ama Tayyip Erdoğan-Ahmet Davutoğlu ikilisinin yönettiği hükümet cenahından MHP’ye yöneltilen PKK’nın kol gezdiği bölgelere gidemezsiniz tehdidi esef vericidir. Hem PKK hem de işbirlikçileri ve çözüm ortakları çok iyi bilsinler ki, Milliyetçi Ülkücü Hareket Türk bayrağının salındığı her yerde vardır ve şanlı bayrağın en büyük teminatıdır.”