Dolar 32,2620
Euro 34,7145
Altın 2.396,86
BİST 10.282,24
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 20°C
Az Bulutlu
İstanbul
20°C
Az Bulutlu
Per 18°C
Cum 16°C
Cts 20°C
Paz 19°C

MHP’LI TANRIKULU: EKONOMIYE GÜVEN HER GEÇEN GÜN AZALIYOR

MHP’LI TANRIKULU: EKONOMIYE GÜVEN HER GEÇEN GÜN AZALIYOR
07/10/2013 23:09
A+
A-

MHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Kenan Tanrıkulu; “10 yıldır olduğu gibi bu yıl da öngörüsüz, başarısız ve ıskalanan ekonomik hedefler yine revize edilecek ve ekonomideki başarısızlık bir kez daha AKP eliyle tescillenecek” dedi. Tanrıkulu, “Paket ve benzeri konularla milletimizin gerçek gündemini meşgul etmeye, bu gerçekleri örtmeye kimsenin hakkı yoktur. Türkiye’nin asıl sorunları daha büyük ve 10 yıldır çözüm beklemektedir.Bu sorunların başında da ekonomimiz gelmektedir” açıklaması yaptı.

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu yaptığı açıklamada; “İktidar; demokratikleşme konusunda milletimize hiçbir ilerleme, gelişme sunamayan paketi ile terör örgütünün isteklerini karşılamaya devam etmiştir. Ancak Andımızı kaldırarak, resm” dilimiz Türkçe’ye harfler ekleyerek demokrasi havariliğine soyunanların paketi ellerinde kalmış, milletimiz iktidarın esas niyetini ve kimlerden yana olduğunu bir kez daha görmüştür.

SORUNLARIN BAŞINDA EKONOMİ VAR

Oysa paket ve benzeri konularla milletimizin gerçek gündemini meşgul etmeye, bu gerçekleri örtmeye kimsenin hakkı yoktur. Türkiye’nin asıl sorunları daha büyük ve 10 yıldır çözüm beklemektedir.Bu sorunların başında da ekonomimiz gelmektedir.

Ekonomiden sorumlu Bakanlardan biri Merkez Bankası Başkanı’nın dalgalı kur sisteminde dolar hedeflemesini doğru bulurken, bir diğeri ise yanlış bulmaktadır. Daha kendi içlerinde ekonomiyi bu denli birbirine zıt yorumlayıp, öngörülerde bulunanların başarısız ekonomi serüvenleri de bu kadar olmaktadır ” dedi.

Tanrıkulu, ” Orta Vadeli Program (2013-2015) açıklandığında; makroekonomik hedeflerinin gerçekçi olmadığını en başından bu yana, nedenleriyle birlikte dile getiriyoruz. Bizlerin ne demek istediğini algılayamayanlar ile şimdi bu OVP’nin makroekonomik hedeflerini revize etmek zorunda kalanlar aynı kişilerdir.

Yeni açıklanacak OVP (2014-2016) ile gerçekleştirilecek revizyonlar arasında; ekonomimizin yumuşak karnı ve 10 yıldır bu ekonomi yönetimi tarafından çözümlenemeyen mill” gelire oranı yıl sonunda % 7’ye ulaşacak cari açık hedefi, dış ticaret açığı tahmini ve hedeflenen ancak ulaşılamayan büyüme rakamı gibi makroekonomik hedefler bulunmaktadır.

Son açıklanan büyüme rakamlarındaki; iç talebin (borçlanmayla) artmasına karşılık, ithalatın % 11,7 büyüyüp, ihracatın sadece % 1,2 artmış olması, dış ticaretin büyümeye net katkısını (negatif) % – 3,1 yaparak, ülkemiz büyümesinin dengesiz, ve cari açık yaratıcı nitelikli olması durumunun devam etmekte olduğunu göstermektedir.

Dış ticaret anlayışındaki başarısızlık son açıklanan Ağustos 2013 rakamlarında iyice belirginleşmiş, ihracat Ağustos 2013’te, 2012’nin aynı ayına göre %12,9 azalmıştır. Dış ticaret açığı ise yine aynı dönemde % 18,3 artarak 67,5 milyar dolara yükselmiştir. İhracatın ithalatı karşılama oranı ise; 2012 Ağustos ayında % 68,1 iken, 2013 Ağustos ayında % 61,4’e gerilemiştir. Böylesine başarısız rakamlardan sorumlu olanlar ise Ağustos böceği misali saz çalmaya devam etmektedirler ” açıklaması yaptı.

RAKAMLARLA DURUM

Tanrıkulu şunları söyledi: ” Bizlerin yanı sıra, neredeyse tüm ekonomi çevrelerinin de uzun zamandır dış ticaretteki başarısızlığı ve yapılması gerekenleri dile getirmesine rağmen, bu vurdum duymazlık beraberinde bu olumsuz rakamları ülkemize ciro etmektedir.

Haziran 2013’te umudu olmadığı için, ya da diğer nedenlerle -mevsimlik çalışanlar d‰hil- son 3 aydır iş arama kanallarını kullanmayan ve iş başı yapmaya hazır olduğu halde bu nedenle işsiz sayılmayanların dahil edildiği (geniş tanımlı işsizlik) işsizlik oranı, açıklanan orana (% 8,8’e) eklendiğinde, gerçek işsizlik %14’leri geçmektedir. Bu bağlamda işsiz sayısını 2 milyon 525 bin değil, 4 milyon 591 bin kişi olarak görmekteyiz. % 17,1’e yükselen genç işsizlik oranına geniş tanımlı işsizlik kapsamındaki gençlerimizi de d‰hil ettiğimizde bu oran % 26’ya ulaşmaktadır. Yeni işsizlerin % 60’ı kadınlardan oluşmaktadır. Geniş tanımlı işsizlikte ise kadınların sayısı 292 bin kişiyle çok yüksek bir artış göstermiştir.

TL’nin gerçek değerini gösteren Reel Efektif Döviz Kuru, Eylül ayında bizlere TL’deki değer kaybını da göstermiştir. Reel Efektif Döviz Kuru son bir yıllık süreçte TÜFE bazında 117,39’dan 108,31’e, ÜFE bazında 111,98’den 104,76’ya gerilemiştir.

Yılın dörtte üçünü geride bıraktığımız şu günlerde, açıklanan Eylül ayı enflasyon rakamlarına baktığımızda ise TÜFE’nin yıllık olarak % 7,88’e ulaştığını görmekteyiz. Merkez Bankası’nın son açıkladığı TÜFE hedefi ise % 6,20. Her yıl enflasyon hedefi konusunda itibar kaybeden Merkez Bankası’nın, bu hedefi de önümüzdeki günlerde yukarı yönlü revizyona muhtaç duruma gelecektir. Çünkü önümüzdeki üç ay bu hedefi yakalamak için TÜFE’nin % 1,13 olması gereklidir ki, bu da son yılların aynı dönemlerinde gerçekleşen TÜFE rakamlarına baktığımızda (ortalama % 3,40 – 3,50) pek mümkün gözükmemektedir.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı Tüketici Güven Endeksi (100’den büyük olması tüketici güveninde iyimser durumu, 100’den küçük olması tüketici güveninde kötümser durumu gösterir); 2013 Eylül ayında bir önceki aya göre % 6,6 oranında azalarak 72,1 değerine düşmüştür. Açıklanan endekste gelecek 12 aylık dönemde vatandaşlarımızın tasarruf etme ihtimalinin de bir önceki aya göre %21,9 azaldığını görmekteyiz.

Vatandaşlarımızın güvensizliği ortadayken, şirketlerimizin de net döviz pozisyon açığı 2002 yılından bu yana 25 kat artarak -165,3 milyar dolara yükselmiştir. Siyasi ve ekonomik istikrarsızlığın da getirdiği kurlardaki oynaklık ve hassasiyet, dış borcu 252,3 milyar dolara yükselen girişimcilerimize de yeni yatırımları konusunda güven sorunu oluşturmaktadır.

Ülkemizin vadesi bir yıldan az kalmış finansman ihtiyacı ve program hedefi olan cari açık rakamını birlikte düşündüğümüzde; ihtiyacımız olan 223 milyar doların finansmanı her geçen gün daha fazla risk oluşturmaktadır. Merkez Bankası Haziran ayından bu yana 3,5 ayda, 10,5 milyar doları aşan net rezervlerinden döviz satmıştır. Bu durumu Merkez Bankası; son yayınladığı Ödemeler Dengesi Raporu’nda ‘artan cari açık ile birlikte, sermaye girişlerinin azalış gösteriyor olması ikinci çeyrekte rezerv varlıkların azalmasına neden olmuştur ” şeklinde iktidarı kızdırmamak, incitmemek için kibar bir ifadeyle dile getirirken, 2013 ikinci çeyrek finansman ihtiyacı olan 33,1 milyar doların 27,5 milyar dolarını borç senetleri, kredilerden karşılandığını da raporun satır aralarına gizlemiştir.

Diğer yandan Hazine de, ülkemizin kendi özkaynaklarından sağlaması gerektiği finansmanı, iç ve dış borçlanmalarla sürdürmektedir. Bu bağlamda ülkemizin net dış borç stoku 2012 yılı sonuna göre % 14 artarak 217,8 milyar dolara yükselmiştir.

Şimdi 2014-2016 yıllarını kapsayacak yeni bir OVP açıklanacaktır. Parti olarak beklentimiz; hedeflerin yıl içinde ikide bir revize edilmeyeceği, öngörüleri gerçekçi, girişimcilerimize ve vatandaşlarımıza güven verecek, yatırım ortamının iyileştirileceği, tasarruf oranlarını artıracak makroekonomik rakamlardır.” diyerek, iktidarın sanal gündemler oluşturmak yerine, güven artırıcı ekonomik ve sosyal politikaları kamuoyu ile paylaşması gerektiğini dile getirmiştir.