Dolar 32,3412
Euro 35,1262
Altın 2.241,33
BİST 8.895,88
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 9°C
Hafif Yağmurlu
İstanbul
9°C
Hafif Yağmurlu
Çar 11°C
Per 11°C
Cum 13°C
Cts 14°C

MHP’li Yalçın: İpin Ucu Kimin Elinde?

A+
A-

MHP’li Yalçın: İpin Ucu Kimin Elinde?

MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, “Yeni oluşumun aldatıcı vitrini süslenerek suni bir seçmen kitlesi ve taban oluşturulmak istenmektedir. Bu teşebbüste, FETÖ’nün sosyal bünyedeki kripto unsurlarının gayreti gizlenmektedir” dedi.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, ”Son günlerde kamuoyunda bir kısım medyanın parlatmasıyla vitrine çıkarılan yeni siyasi oluşum; bazı çevrelerce MHP camiasıyla ilişkilendirilmeye, MHP tabanının algı ve alakası buraya yönlendirilmeye çalışılmaktadır.

Görünen odur ki algı yönetim metotları ve çok yönlü manipülasyonlarla yeni oluşumun aldatıcı vitrini süslenerek suni bir seçmen kitlesi ve taban oluşturulmak istenmektedir.

Söz konusu algı yönetimi metodunun arkasında, devlet kurumlarından ve sivil teşebbüslerden ayıklanmaya çalışılan FETÖ’nün sosyal bünyedeki kripto unsurlarının gayreti gizlenmektedir” dedi.

Yalçın, ”Kripto FETÖ’cülere, sayıları giderek artan CHP küskünleriyle yazısı turası silinmiş bir kısım MHP’den atılmışlar da eklenmiştir. Ancak ağırlık, kriz histerisiyle yapıcı politikadan uzaklaşarak ucuz kabadayılığın retoriğinde yitip gitmekte olan ana muhalefet partisinden sıtkını sıyırmış CHP’li seçmenlerdedir

. CHP’yle ilgili son yıllarda yapılan anketlere göre ana muhalefetin seçmen kitlesi; partideki mezhepçi görüntüden, sözde Atatürkçülükten, yönetimde Marksistlerin hâkimiyetinden ve özellikle de bölücü terör örgütünün siyasi kanadı hüviyetindeki HDP’ye dönük korumacı politikalardan rahatsızdır.

Bilhassa kıyı kesimindeki kentlerde güçlü olan CHP, bu yüzden giderek oy kaybetmektedir. Tabanının bir kısmı MHP’ye yönelmiştir” açıklaması yaptı.

”İP’İN DİĞER UCU, PENSİLVANYA CAMBAZININ BOĞAZINDAKİ TASMAYA BAĞLIDIR’

Yalçın, şunları söyledi: ”Haziran 2015 ile 15 Temmuz 2016 arasında FETÖ’nün yürüttüğü algı operasyonlarının etkisinde kalan bir kısım CHP’liler ise sözde MHP muhalefetine meyletmişlerdir. Yeni oluşum İPin tabanı büyük ölçüde bunlardan müteşekkildir.

“Denize düşen yılana sarılır.” misali meyus ve münkesir olarak siyaset okyanusuna düşen CHP’liler, can simidi niyetine suyun öte yakasındaki FETÖ’nünİPine sarılmışlardır.

İPin diğer ucu, Pensilvanya cambazının boğazındaki tasmaya bağlıdır. Tasmayı kavrayan el ise Washington’da oturmaktadır.

Sözde MHP muhalefeti daha partileşmeden fitne ve nifak toplantılarında CHP tabanındaki küskün ve kırgınlar rol almış, etkinliklerin önemli bir kısmı bunlar tarafından tertip edilmiştir.

İl ve ilçe gezileri sırasındaki karşılamalarda toplanan kalabalıklar, çoğunlukla bunlardan meydana gelmiştir.

Bunların arasına MHP camiasında davaya sadakatte zaaf gösterenlerle tabiatında gevşeklik ve cehalet bulunanlardan da bir miktar katılım olmuştur.

15 Temmuz’dan sonra FETÖ’ye yönelik operasyonlara hız verilmesi dolayısıyla mağdur edildiğini düşünen, ihanet kalkışması sırasında sivil veya asker FETÖ’cülerin işlediği cinayetlere rağmen gönül bağını koparmayıp onların arkasında duran kimseler de Okyanus ötesinden gelen talimatla yeni oluşumun arkasında İP gibi dizilmiştir.

O kalabalıklarda mebzul miktarda kriptoFETÖ’cü bulunmaktadır. Azımsanmayacak sayıdaki FETÖ sevdalılarının önemli bir kısmı hâlâ aramızdadır.

Bunlar bir kenarda oturup Türkiye’nin büyük bir felaketin eşiğinden dönmesinin nedametini yaşayıp 250 şehidin hesabının kimden sorulacağını tefekkür edeceklerine fitnenin İPine sarılmışlardır.

Bu arada içeride bir mucize bekleyen FETÖ’cü cinayet şebekeleri mahkemede suçlarını inkâr etmekte, 250 şehidin hatırasına saldırarak milletimizi fütursuz ve ahlaksızca incitmektedir.

FETÖ elebaşı; elemanları arasında Peygamberimizi rüyasında gördüğü ve sabrederek kurtuluşa erecekleri yalanını yayarken, gerek içerideki cinayet şebekesi gerekse dışarıdaki kriptolar da sözüm ona ilahî bir muştu beklemektedir.

”ŞİMDİ SİYASET KUMARINDA BÜTÜN PARALAR BU HANIMA BASILMIŞTIR”

MHP içinde fitne çıkarma çabalarından beri FETÖ’cülerin yeni oluşumun başındaki hanıma oynadığını bilmeyen kalmamıştır. Şimdi siyaset kumarında bütün paralar bu hanıma basılmıştır.

15 Temmuz’dan sonraki operasyonlardan arta kalanların büyük kısmı, aradığı siyasi çatıyı yeni kurulan İPte bulmuştur.

Yeni partinin Genel Başkan Yardımcısı Koray Aydın’ın 16 Mayıs 2016 tarihinde yaptığı o açıklamada Meral Akşener’e FETÖ desteğini itiraf etmiş ve kelimesi kelimesine şunları söylemiştir:

“Bütün illerde o illerde yaşayan cemaat mensuplarının tek adayın üzerinde (Meral Akşener) ve onun mitinglerine ve toplantılarına organizasyon yapılması bu tür algının Meral hanım üzerinde yoğunlaştığını gösteriyor.

Bu söylem olmaktan çıkmış iller düzeyinde destek verme organizasyonuna dönüştüğünü biz de görüyoruz MHP’ye oy veren vatandaşlarımız da görüyor. Bu kendisinin cemaatçi olduğu anlamına gelmez.

Oradan bir destek olduğu kesindir. Bu destek ne tür bir ilişkiye dayanır onu bilemem.” FETÖ’nün Akşener’e destek verdiğinin bir başka göstergesi de azılı FETÖ’cü Emre Uslu’nun tweetleridir.

Bilindiği üzere FETÖ, AKP’den tasfiye edileceğini anlayınca başka partilerde yuvalanma çaba ve arayışlarına girmiştir.  Kendilerine vasıta kılmayı, kullanmayı düşündükleri kimseler arasında o sırada MHP milletvekili olan Meral Akşener de vardır.

Akşener, onlar için yabancı bir isim değildir.

Doğrudan FETÖ’cü olmasa da onlarla dirsek teması ve dayanışma içinde olan bir isimdir. Büyük ihtirasları ve beklentileri vardır.

FETÖ’cüler, derhâl bu eski kafadarlarının kripto arzularını kaşımış, kamçılamış ve tahrik etmiştir.

Emre Uslu, daha 19 Temmuz 2013’de Meral Akşener’le twitter üzerinden şöyle cıvıldaşmıştır:

“Emre Uslu – Bugün pozitif takılacağım, nasıl başlayacağımı bilmiyorum.

Ne var etrafta pozitif? Meral Akşener – Siz bulamaz iseniz biz ne yapalım:)) Emre Uslu

– Hayır, bugün gerçekten pozitif olacağım. Siz iyi haber verin bari Sn. Bakan! Meral Akşener

– Ben muhalefetim, olmaz. Siz bulun ki rahat uyuyalım:)) Emre Uslu

– Cumhurbaşkanı adaylığınızı açıklasanız pozitif olurdu:))

” FETÖ elebaşı Gülen tarafından verilen “Hanımefendinin kollanması” talimatının belgeleri, 2016’da Isparta’daki Süleyman Demirel Üniversitesindeki FETÖ operasyonları sırasında ortaya çıkmıştır.

FETÖ firarisi Emre Uslu, 2014 Ağustosunda ilk defa halkoyuna başvurularak yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde de Meral Akşener’i aday olması için teşvik etmiş, 12 Mayıs 2014’te aşağıdaki tweeti atmıştır:

“Meral Akşener cumhurbaşkanı olur mu sizce?”

Uslu, Anayasa değişikliği referandum sonuçları ortaya çıkınca FETÖ’nün hedefini şöyle açıklamıştır:

“Referandum sonucu:

Aday olursa Meral Akşener 2019’da Başkan.” Nitekim geçtiğimiz günlerde de yeni oluşumun cumhurbaşkanı adayının Meral Akşener olacağı açıklanmıştır. Diğer taraftan Batılı medya organları da AKP iktidarından umudunu kestiği için Meral Akşener’i “alternatif proje” olarak öne çıkarmaya çalışmıştır.

15 Temmuz Darbe Girişiminden bir hafta önce Financial Times’ta yayımlanan yazıda, Akşener’in uzun vadeli planı şöyle açıklanmıştır:

“AKP’nin Meclisi kontrol yeteneğini bozmak, Erdoğan’ın gelecek planları için MHP’yi geçersiz kılmak.”

8 Temmuz 2016 tarihli Financial Times’ta da Akşener, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a rakip olabilecek tek lider olarak gösterilmiştir.

Darbe girişiminden üç gün önce ise MiddleEastEye isimli İnternet sitesinde yayımlanan biyografik yazıda, Meral Akşener’in Batı’da “Türk siyasetinin anahtarı” olarak görüldüğü anlatılmıştır.

Görüldüğü gibi yine hedefte MHP vardır.

Çünkü maşeri vicdanı temsil eden MHP; politikada ve toplumsal alanda köklü, aşındırılamayan bir direnç noktası; fethedilemeyen bir kale mevkiindedir.

Üstelik son iki yılda hız kazanan terörle mücadelenin müşevviki, lokomotifi ve cesaret membaı da MHP’dir.

Bütün bunlar; Batı’nın Türkiye’ye yönelik hesapları önünde çetin bir engel olan MHP’nin zayıflatılmasını, mümkünse parçalanmasını gerektirmektedir.

Bu bağlamda Meral Akşener ve etrafına çevrelenenlerin;

MHP’ye darbe vurmak için bir vasıta, bulunduğu konumdan uzaklaştırmak için manivela olarak kullanılabileceği düşünülmüştür.

Yeni oluşumun Türkiye’de de başta Doğan Medya olmak üzere bir kısım basın tarafından desteklendiği gözümüzden kaçmamaktadır.

Doğan medyanın gazeteleri bunlarla ilgili haberlere ana sayfadan geniş yer ayırmakta, haberlerini manşetten vermektedir.

Doğan Medya televizyonlarında da MHP muarızlarıyla yeni oluşumculara geniş zaman ve yer ayrılmaktadır.

Tabiri caizse pireye deve muamelesi yapılmaktadır.

Tavşana tazı tasması geçirilmekte, kediye semer vurulmaktadır.

Yüzbinlerce lira maaş alan köşe yazarları ise patronlarından aldıkları talimatlar doğrultusunda onları methüsena etmektedir.

”GÖLE MAYA ÇALMAK BEYHUDEDİR”

Birbirinin taklidi olan televizyon programlarında kerametleri kendinden menkul yorumcular, her konuda olduğu gibi yeni oluşum konusunda da bilgiçlik ve uzmanlıklarını(!) sergilemek için yarışmaktadır.

FETÖ’nün bıraktığı algı yönetimi mirası, bir kısım medya tarafından devralınmıştır. Ancak bu gayretlerin getireceği bir fayda yoktur.

Göle maya çalmak beyhudedir.

Ahlaki zaaflar üzerine kurulan binanın ayakta durması mümkün değildir.

Derme çatma bir çatının, ilk fırtınada yıkılması mukadderdir.

Tavşan av yapamayacak, kedi kişneyemeyecektir.

Şimdi soruyor ve bekliyoruz:

Doğan Medya bu kamburu nereye kadar sırtında taşıyacaktır?

Adı konmamış MHP aleyhtarlığının ürünü olan bu tutum, nereye kadar sürecektir?

İnan Kıraç gibi para babalarını da bu algı operasyonuna destek verdiğine dair iddialar ortalıkta dolaşmaktadır.

MHP camiasındaki fitne, tefrika ve bozgunculuk hareketini de FETÖ’cü iş adamlarının finanse ettiği hatırlanınca akıllara “MHP’ye yönelik kirli dolaplar mı döndürülüyor?” sorusu gelmektedir.

Ayrıca yoğurdun bolluğunun, partileşme finansmanının nereden geldiği de şüphelidir.

Bunlar iyi araştırılmalı, kimin eli kimin cebinde birer birer belirlenmelidir.

Yeni oluşuma verilen desteğin arkasında yatan bilinmedik faktörler gün ışığına çıkarılmalıdır.

FETÖ’cü holdinglerle iş dünyasından hangi isimlerin çıkar ilişkileri bulunduğu araştırılmalıdır.

Yeni oluşuma verilen göze batacak şekilde abartılı desteğin, bir zorlama, baskı veya şantajdan kaynaklanıp kaynaklanmadığı incelenmelidir.

Medya patronları ve iş dünyasındaki para babalarının siyaseti dizayn ve manipüle etme arzu ve iştiyakının hikmeti aydınlığa kavuşturulmalıdır.

MHP’ye, Türkiye’nin birlik ve bütünlüğüne, milletimizin bekası adına iktidarla sürdürülen “hedefte birliğe” zarar vermeyi amaçlayan bu çabalar karşısında bir hatırlatma yapmayı görev sayıyoruz.

90’lı yıllarda MHP’nin efsanevi lideri Başbuğ Alparslan Türkeş’in iş adamı Sakıp Sabancı’ya tarihî uyarısı hâlâ hafızalardadır.

Türkeş, terörle mücadele tartışılırken doğu ve güneydoğuya İspanya’daki Bask ve Katalonya’da olduğu gibi özerklik tavsiye eden Sabancı’ya bir sanayici olduğunu hatırlatıp herkesin kendi işini yapmasını tavsiye ederek şöyle çıkışmıştır:

“Sakıp Ağa, sen politikayı oyuncak mı zannediyorsun?

Sen politikayı kahvehane dırdırı mı görüyorsun?

Çizmeden yukarı çıkıyorsun. Senin bu işlere aklın ermez.

Bask sistemi ne demek, sen biliyor musun?

Türkiye’yi paramparça etmektir.”

Özerklik fitnesinin bugün İspanya’yı ne hâle getirdiği görülünce ve Türkiye’nin teröre karşı verdiği mücadele hatırlanınca merhum Başbuğumuzun ne kadar haklı olduğu ortaya çıkmaktadır.

O zaman Türkeş Bey haklıydı, şimdi de Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli terörle mücadele konusundaki tezlerinde haklı çıkmaktadır.

Sayın Bahçeli de herkesin kendi alınanda çaba göstermesini istemektedir. İş dünyası, kendi alanında yatırımlar yapıp istihdam yaratmalı, kendi işine bakmalıdır.

MHP’nin ve Türkiye’nin siyasi meselelerine burnunu sokmamalıdır.

Geçmişte siyasi parti liderleriyle “Al takke ver külah.” ilişkiye giren para babaları, hem kendilerini ve hem de menfaat ortaklarını rezil etmişlerdir.

Bundan hem Türkiye hem de siyaset dünyası zarar görmüştür.

Politikada geçmişte yaşanan istikrarsızlıklara, hükümet bunalımlarına, iş dünyası başta olmak üzere sistemin öteki dinamik aktörlerinin siyasetin doğal akışına müdahaleleri yol açmıştır.

İş dünyasının, medya patronlarının karıştığı koalisyon pazarlıkları yüzünden Türkiye’nin temel sorunları göz ardı edilmiştir.

Sanayi ve üretimle meşgul olması gerekenlerin ihtiras ve gayretkeşliği;

gerginliklere, sosyal çalkantılara yol açmaktan, Türkiye’nin önünü tıkamaktan başka netice vermemiştir.

Akçeli işler;

ona bulaşan politikacılara hep zarar vermiş, onları da siyaset dünyasını da yıpratmıştır. Meşru yollardan politika yapmak isteyenler için kanallar, yollar açıktır. İsteyen aday olup eteklerindeki taşı Mecliste ve politika platformunda pekâlâ dökebilir.”