Dolar 32,3696
Euro 34,9488
Altın 2.325,48
BİST 9.094,68
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 23°C
Az Bulutlu
İstanbul
23°C
Az Bulutlu
Cts 22°C
Paz 22°C
Pts 24°C
Sal 18°C

MHP’Lİ YALÇIN: PARTİMİZDE OPERASYON YAPMAYA KALKAN FETÖ’CÜLERE ZIMNEN DESTEK OLANLARA HAK ETTİKLERİ CEVABI VERMEKTEN İMTİNA ETMEYİZ

A+
A-

MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın TGC Başkanı Turgay Olcayto’ya EtikHaber’e yaptığı açıklama ile cevap verdi. Yalçın “MHP’ye karşı husumet bayrağı açan ve nefret dilini kullananlara, eskiden kalma ideolojik ön yargılarını terk edemeyip mesleki kariyerlerini bu yolla çarçur ve istismar edenlere, partimizde operasyon yapmaya kalkan FETÖ’cülere zımnen destek olanlara hak ettikleri cevabı vermekten imtina etmeyiz” dedi.

Yalçın açıklamasında “Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto ‘nun MHP Lideri Bahçeli’ye gönderdiği mektupta Semih Yalçın’ın Rahmi Turan’a verdiği cevapları kınadığını” belirterek bu mektuba EtikHaber aracılığı ile cevap verdi.

Semih Yalçın’ın Turgay Olcayto’ya cevabı şu şekilde:

Sayın Turgay Olcayto

Türkiye’de demokratik parlamenter sistemin gelişmesinde ve güçlenmesinde basının oynadığı rol büyüktür. Hür basın, hem demokrasinin güvencesi hem de halkın sesidir. Türkiye’de ve dünyada meydana gelen olayların doğru, tarafsız ve hızlı bir biçimde yansıtılabilmesi, kamuoyunun ve toplumun doğru bir şekilde bilgilendirilmesi, basın mensuplarının görevlerini tam bir serbesti içinde yerine getirmeleriyle mümkündür. Anayasamızın 28. maddesinde yer alan “Basın hürdür, sansür edilemez.” hükmüyle basın hürriyeti güvence altına alınmıştır. Ayrıca basının, üstlendiği misyonu hiçbir baskı altında kalmadan ve sansüre uğramadan yerine getirmesi,  demokratik ve açık bir toplum yapısının göstergesidir.

İçinde bulunduğumuz yüzyılda kitle iletişim araçlarının kaydettiği baş döndürücü gelişmeler, basının gücünü ve etkisini artırmış; gazetecilik mesleği, mevcut siyasi erklerin yanında etkin bir sivil güç olarak gündelik hayatımızda yerini almıştır. Bu bağlamda basın, sadece toplumun haber alma hürriyetinin karşılığı olarak kalmamakta, kişisel hak ve özgürlüklerin korunmasında da etkin rol üstlenmektedir.

Son darbe girişimi sırasında da görüldüğü üzere; bütün zorluk ve engellemelere rağmen basın mensupları, topluma karşı sosyal sorumluluklarını büyük fedakârlıklarla, hatta canları pahasına yerine getirmişlerdir. Basın; aynı zamanda halkın azim, kararlılık ve dayanışma içinde darbecilere karşı koyarak onları etkisiz hâle getirmesinde etkin işlev üstlenmiş, bu suretle demokrasimizin ve millî bütünlüğümüzün korunmasını sağlayan aktörlerden bir olmuştur.

Ancak madalyonun bir de öteki yüzü vardır.

Türkiye’de bazı gazeteciler, bilhassa bazı köşe yazarları ve TV yorumcuları öteden beri kendilerini doğrudan politikacıların yerine koymakta, siyasi partileri yönetmeye ve yönlendirmeye kalkışmaktadır. Hatta bunlar; daha da ileri giderek kulaktan dolma bilgilerle siyasi partilerin genel başkanları hakkında olmadık iftiralar ortaya atmakta, en tahkir ve tahrik edici ifadelerle liderlere saldırabilmektedir.

Siyasi parti genel başkanları hakkında yazılıp söylenenler çoğu zaman basın meslek ilkelerini çiğneyip tenkit sınırlarını aşmakta; ithamlar garez, iftiralar nefret söylemi içermektedir.

Maalesef Türkiye’de bilhassa son yıllarda böylesine kötü bir gazetecilik geleneği oluşmuştur.

MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’ye gönderdiğiniz mektupta, benim Rahmi Turan’ı açıkça ölümle tehdit ettiğimi iddia ediyorsunuz. Yanılıyorsunuz Sayın Olcayto.

Kendisine ölümden söz etmekten maksadımız, kesinlikle tehdit etmek olmamıştır. Bununla birlikte; ihtiraslı bir şekilde beklentisi içinde olduğu “MHP’de genel başkan değişikliğini” görmeye ömrünün yetmeyeceğini, bunu görmek için fazlasıyla yaşlı olduğunu ironiyle vurgulamak için kendisine ömrünün yetmeyeceği hatırlatılmıştır.

Onun bu ironiden tehdit çıkarması, tekeden süt sağmaya çalışmaktan farksızdır.

Rahmi Turan hakkındaki açıklamalarımız ve yazdığımız mektuplar; kendisinin Sayın Genel Başkanımızı sürekli, planlı, düzenli ve maksatlı biçimde yaralayan, inciten ve aşağılayan; seviyesiz yazıları karşısında bir uyarı mahiyetindedir.

Gayemiz, kendisine mesleki sorumluluklarını hatırlatmak, haddini aşarak Genel Başkanımıza biteviye saldırmasına, partimizi âdeta yönetmeye kalkışmasına bir son vermektir.

Evet, üslubumuz oldukça sert olmuştur ancak kendisi MHP’yi sürekli hedef almak ve Genel Başkanımızı devamlı surette tahkir ederek FETÖ’cülerin desteklediği müzmin muhalefete omuz vermek suretiyle bu sertliği fazlasıyla hak etmiştir.

Rahmi Turan’ın hakkımızda yazdıklarını bir inceleyiniz. MHP’den, onun fikriyatından, teşkilatından ve yöneticilerinden nefret eden “kripto ideolojik” bir söylemle kaleme alındığını göreceksiniz.

Nefret söylemi kullanma konusunda ise benim Rahmi Turan’ın eline su dökmem mümkün değildir.

Bunu; kendisinin bilerek ve isteyerek yaptığına, parti içindeki sorunları maksatlı olarak kaşıdığına şüphe yoktur.

Elbette siyasette yaşanan sorunların kaynağı gazeteciler değildir. Ancak MHP’nin iç siyasetine müdahale etmek, partimize ayar vermeye kalkışmak ve özellikle de Genel Başkanımıza sık sık saldırmak bir gazetecinin görevi asla değildir.

Rahmi Turan bu konuda defalarca ikaz edilmesine rağmen anlaşılmaktadır ki partimizle aklını bozmuş, kafayı MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’ye takmış, gücünün yeteceği zan ve vehmiyle Genel Başkanımızı partinin başından gönderme hevesine düşmüştür.

Peki, Rahmi Turan bu hakkı ve cüreti nereden almaktadır?

Kendisini ne sanmaktadır?

Elbette siyasette tenkit karşısında hazımlı olmak esastır. Eleştirilmek ve bundan faydalanmak her politikacı için önemlidir. Ama yapıcı eleştiri sınırlarını aşan, şahsiyata varan, amacı üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olan yorum ve değerlendirmelere sessiz kalmamız bizden beklenmemelidir.

Sayın Olcayto,

Türkiye’de demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü kavgasının en ön safında yer alan MHP; gazetecilerin bu mücadelede icra ettiği fonksiyonun bilincinde olan bir partidir.

O bakımdan MHP; her haklı mücadelesinde basının yanında yer almış, medya mensuplarını daima desteklemiştir.

MHP; basının görevini özgür bir şekilde yerine getirmesi ve halkın haber alma hakkına hizmet etmesi konusunda üzerine düşen sorumluluğu her zaman yerine getirmiş ve getirmektedir.

Medyadan gelen yapıcı eleştirileri başımızın üzerine koyar, bundan ders de çıkarırız. Ancak MHP’ye karşı husumet bayrağı açan ve nefret dilini kullananlara, eskiden kalma ideolojik ön yargılarını terk edemeyip mesleki kariyerlerini bu yolla çarçur ve istismar edenlere, partimizde operasyon yapmaya kalkan FETÖ’cülere zımnen destek olanlara hak ettikleri cevabı vermekten imtina etmeyiz.

Yaptığım bu izahattan anlaşılacağı gibi anlamadan ve araştırmadan yaptığınız kınamadan dolayı asıl biz sizi kınıyoruz.

Saygılarımla… 27.07.2016