Dolar 32,5025
Euro 34,8826
Altın 2.437,41
BİST 9.716,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 20°C
Az Bulutlu
İstanbul
20°C
Az Bulutlu
Cum 19°C
Cts 16°C
Paz 17°C
Pts 18°C

MILLETIN HÂKIM VE SAVCISI OLMAYACAK MI?

MILLETIN HÂKIM VE SAVCISI OLMAYACAK MI?
14/01/2014 17:38
A+
A-

Milletin hâkim ve savcısı olmayacak mı?

Her gün bir başka itiraf…

Her gün bir başka rüşvet ve yolsuzluk açıklaması!

Ve her gün bir başka CD ve belge servisi!

Bu duruma öyle alıştık ki,

Adam “rüşvet verdim” diyor izliyoruz.

Diğer yandan “Rüşvet alanlar” ifşa ediliyor,

İzliyoruz.

Demem o ki herkesin adamlığı,

İnsanlığı, adaleti ve vicdanı bu süreçte ortaya çıkacak.

Yazılacak, söylenecek her kelime önemli,

Çünkü her söz tarihe düşülmüş bir not olacaktır.

*

Ancak gelin görün ki,

17 Aralık tarihinde ortaya çıkarılan,

Rüşvet, yolsuzluk ve kaçakçılık operasyonunu bir tarafa bırakıp,

Balyoz, Ergenekon, Sarıkız davalarıyla,

Askerlere nasıl kumpas kurulduğunu…

Paralel devleti,

Çete ve ajanları…

Hatta hemen “darbeci” denilen HSYK yapılanmasını konuşuyoruz.

*

Tamam, bunları da konuşalım.

Ama ana konuyu,

Yani “yolsuzluğu” unutmayalım,

Dahası bu durumu unutturmaya çalışanlara da fırsat vermeyelim.

Mesela tutuklanan ve gözaltına alınanlar itham edilen suçları işlemiş midir?

Mesela hakkında iddialarda bulunulan kişilerin kendisi veya yakınlarının servetleri ne kadardır, nasıl elde edilmiştir?

Mesela zanlılar devlete ne kadar vergi vermişlerdir?

Mesela paralel devleti konuşurken ekonomiye verilen zararı anlatanların neden ağızlarından zarara uğratılan devlet ve kamu malları ile ilgili bir tek kelime çıkmamaktadır?

Ve dün “yetmez ama evet” diyerek “Kuvvetler ayrılmalı, yargı kimsenin arka bahçesi olmamalı” diyerek “Evet de adalet var” diyenler,

Bugün neden kuvvetler ayrılığını “darbe” olarak değerlendirmektedir?

*

Tabi kuvvetler ayrılığı demişken,

Çatışma öyle bir noktaya geldi ki,

Kuvvetleri ayırabilene aşk olsun.

Aslına bakarsanız üzerinde tufan kopartılan HSYK 1981 yılından itibaren Adalet Bakanlığına bağlıdır.

Yani Adalet bakanı eskiden beri HSYK’nın hep başkanıdır.

Tabi müsteşar da doğal üyesi!

Demem o ki;

“Son söz her zaman yürütmenindir.”

Kısaca HSYK ne kadar bağımsız görünse de,

Aslında eskiden beri bakanlığın şubesi gibidir.

*

Şimdi amaç sadece “HSYK” nın hakkaniyete uygun işlemesi ise,

Üyeler hakkında yapılan soruşturma ve kovuşturma işlemleri ile üyelerin dairelerine dağıtım yetkisini genel kuruldan alıp bakana vererek hakkaniyetli mi olacağız?

12 yıldır;

Adalet, vicdan ve izan diye haykıranlar,

Sözüm size,

Her fırsatta millet diye ortaya çıkarken,

Yeni HSYK üyelerini siyasi partiler seçsin ve hepsinin RÜTÜK gibi bir kontenjanı olsun diyorsunuz,

Siyasi partinin “Hâkim ve Savcısı” mı olur?

Bu nasıl millet talebi?

Yani bu ülkede yargı bağımsızlığından fire, hukuk devletinden ödün vermeyen “milletin hâkim ve savcısı” olmayacak mı?

 

Metin Özkan / etikhaber