MUAMMA’DAN
Ellerimi açıpta sema’ya doğru,avuçlarım sonsuzlukta
dünya’yı tutupta sımsıkı dönmeyecek maziye intizar ettim…
Nemli nemli gözlerimden süzülen billur gibi yaşlarımla;
yanağımı,vücudumu,toprağımı ve suları ıslattım sağanakçasına….
garip bri yolcu misali olmazların ardından koşarak dermansızca…
yollarımı,yıllarımı,bedenimi çaresizce yıprattım….
giden yolcu makber idi bir silkiniş ile yanarak,pişerek,kavrularak uyandım….
hasretin ateşiyle alev alev ateşleri ben ısıttım kavururcasına hararetimle…
duman duman oldu zihnim bedenimden beynimden uçtu gitti yaşananlar…
sislerin arasında ben kendimi kaybettim,be beynimi kaybettim….
ne yolumu buldum,ne kendimi bildim,neden giden yolcuyu gördüm…
buhar buhar tüttü gönlüm bulutların üstünü örttüm….
yüreğim acıdı,gönlüm sızladı da her yanım oluk oluk kan kanadı…
kanımı içtim kana kana da,o kanlarla ulutlara sevdamı yazdım….
bembeyaz bir örtüyü gizledim sırların göbeğinde sırlarımla….
…………………….
tarihleri sildim,mevsimleri bir ettim beşinci mevsimin içinde….
şimdi ağlarcasına yokluğa,dağlarcasına gönlümü şimdi varlığım üşüyor titriyor…
yürüdüm sahrayı geçtim,dünyayı yakaladımpençelerimle…
aştım deryaları,denizleri dağları zorlanmadan da;
bir dereyi geçerken boğuluyordum sığ suların göbeğinde….
durdum düşündüm..sabırdan bir köprü kurdum……
yoruldum çıktım tekrar gökyüzüne bulutların gölgesinde dinlendim….
o gölgenin kucağında kaybolan gölgemi aradım ümitsizce….
güneş doğsun diye bekledim buharlaşan duygularımla da;
sonra yakaladım güneşi ve onun gölgesinde serinlettim gönlümü…..
Kubilay kılıc