Dolar 32,5470
Euro 34,7468
Altın 2.495,43
BİST 9.524,59
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 14°C
Yağmurlu
İstanbul
14°C
Yağmurlu
Cts 20°C
Paz 21°C
Pts 23°C
Sal 22°C

OSLO, KANDİL, İMRALI DESTANININ (!) FİLMİ NE ZAMAN USTA?

OSLO, KANDİL, İMRALI DESTANININ (!) FİLMİ NE ZAMAN USTA?
23/04/2015 11:59
A+
A-

Hala Türk milletinin değil, AKP’nin Cumhurbaşkanı olmayı sürdüren, şeref ve namus üzerine ettiği “tarafsızlık” yeminini yok sayan Recep Tayyip Erdoğan, kafayı bizim yazılarımıza takmış bir şekilde, hakkında ne yazarsak yazalım dava açtırıyor. Cumhurbaşkanı olduktan sonra sanırım toplam on üç yazımıza dava açmış durumdadır. Daha bir tebligatı almadan, diğer tebligat için emniyetten, adliyeden davet alıyoruz. Yazılarımızda hakaret yok ama hakkında hiçbir şey yazmayalım istiyor. İşgüzar avukatlarının halden vazife çıkarması diyeceğiz ama bizzat kendisi İran dönüşü kişilere açtığı davalarla ilgili gazetecilere “Türkiye demokratik bir hukuk devleti. Bir başbakana, bir cumhurbaşkanına isteyen istediği gibi hakaret ederse karşılıksız mı kalmalı? Burada kendimi normal bir insan yerine koyuyorum ve avukat arkadaşlarıma diyorum ki, bu konuda eleştiri değil hakaret noktasında, kim yaparsa siz de hukuk içinde gereği neyse yapacaksınız. Çünkü bize yapılanlar, o köşe yazarlarına veya o gazetelerin patronlarına yapılsa, ailelerine varıncaya kadar, bunlar karşısında eyvallah edebilirler mi? Çılgına dönüyorlar. Hukuk devletiysek, ben de hukuk içinde sonuna kadar haklarımı arıyorum ve sonuna kadar da arayacağım. Oradan geri adım atmam.” açıklamasını yapmıştı.

Cumhurbaşkanının hakaret algılaması sanırım gerçeklerin yazılmasıyla alakalıdır.

Yaklaşık iki haftadır yazı yazmıyordum. Yazı yazmamı tetikleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da rol aldığı, istismarlarla dolu ve her halinden seçim yatırımı olduğu belli olan Çanakkale içerikli film olmuştur. Cumhurbaşkanı görünümlü Erdoğan, eminim bu yazımıza da dava açtıracaktır. Çünkü bu yazımızda da her zaman olduğu gibi yine gerçeklere dokunacağız.

Direkt konuya girelim. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın rol aldığı ve Çanakkale Destanını konu alan film “Her türlü milliyetçiliği ayaklar altına aldık” diyen biri için gerçekten oldukça traji-komik bir görüntü oluşturmuştur. Çanakkale içerikli filmin Çanakkale Zaferi’nin yıldönümü olan 18 Mart’ta değil, Nisan ayının 20’sinde yayınlanması da seçimlere daha yakın bir tarihin özellikle tercih edildiğini göstermektedir. 18 Mart’taki Çanakkale Zaferi’ni kutlama törenlerine katılmayıp, Çanakkale filminde artist pozları vermek ayrı bir parantez gerektiriyor sanırım.

Çanakkale filminin halkın dini ve milli duygularını istismar etmekten başka bir amaçla hazırlanmadığını Recep Tayyip Erdoğan’ı yakından tanıyan herkes bilmektedir.

Arif Nihat Asya’nın “Bayrak” isimli şiirini yasaklayan bir zihniyetin, yine Arif Nihat Asya’nın şiiriyle halkın karşısına çıkması istismar değil de nedir?

Milyonlarca Müslümanı, Türkmen soydaşlarımızı öldüren ABD askerlerine “Kahraman ABD askerleri…” diye başlayan cümlelerle dua eden ama terör örgütü PKK’nın şehit ettiği kendi askerlerimize “Kelle” diye hitap eden bir zihniyetin, Çanakkale askerlerini sembol olarak reklam filminde kullanması istismar değil de nedir?

Allah’ın ayetleriyle dalga geçenleri koruyan bir zihniyetin, reklam filminde ezan sesini kullanması istismar değil de nedir?

İçerisinde “Ey büyük Atatürk; Açtığın yolda, Gösterdiğin hedefe, Durmadan yürüyeceğime and içerim.” cümlelerinin geçtiği ve öğrencilerimizin her sabah okuduğu “Öğrenci Andını” kaldıran ve bununla gurur duyan, “İki tane ayyaşın yaptığı yasa muteber oluyor da” sözleriyle Atatürk’ü işaret ederek hakaret eden, Mustafa Kemal Atatürk’e ait “Ne mutlu Türküm diyene” sözünü her yerden kaldıran, “Türkiye Cumhuriyeti 1923’ten bu yana sürekli olarak bir gerileyişin içindedir.” sözüyle Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ne düşmanlık eden bir zihniyetin, Çanakkale filminde Atatürk’ün görüntüsünü kullanması istismar değil de nedir?

Zaten bu istismarların farkında olan herkes sosyal medyada bu film üzerinden dalgasını geçiyor ve Çanakkale filmi içerisinde kullanılan hiçbir milli ve manevi sembolün Recep Tayyip Erdoğan ile yan yana gelemeyeceğini özellikle vurguluyorlar.

Türkiye’nin de haritasını, sınırını, rejimini değiştireceği açıkça ifade eden Büyük Ortadoğu Projesi’nde “Eşbaşkanlık” yapan birisinin Çanakkale Destanını konu alan filmde oynaması gerçekten çılgınlıktır.

Türkiye’nin güneydoğusundan toprak parçası alarak ‘Büyük Kürdistan’ı kuracağını’ her fırsatta söyleyen Barzani’yi başının üstünde taşıyan, bu çapulcunun “kuracağım” dediği sözde Kürdistan’a selam yollayan, ona silah yardımı yapan, Kobani’de çatışan PKK’lılara yardım ulaştırsınlar diye Peşmerge’ye Türkiye’den koridor açan birisinin Çanakkale Destanını konu alan filmde oynaması gerçekten çılgınlıktır.

Çanakkale Destanı, Haçlı Orduları karşısında Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde Türk milletinin zaferi iken, günümüzün Haçlı Ordularına dua eden, Haçlı Cübbe giyen, “Haçlı Seferleri yeniden başlıyor” diye tarif edilen BOP gibi projelerde görev yapan, yaptığı birçok konuşmada Haçlı Seferlerini “Tarih boyunca, Doğu ile Batıyı, Müslümanlar ile Hıristiyanları ayrıştıran en büyük çatışmaların, Haçlı seferleri olduğu iddia edildi. Haçlı seferleri, aynı zamanda tüm bu tarafların birbirini tanıdığı, birbirleriyle iletişime geçtiği, birbirleriyle ittifaklar kurduğu, en önemlisi de, çok yoğun bir şekilde bilim ve sanat noktasında alışverişte bulunduğu dönemlerdir.” şeklinde öven birisinin Çanakkale Destanını konu alan filmde oynaması gerçekten çılgınlıktır.

Türkiye’yi bölüp parçalamak isteyen, on binlerce askerimizin, polisimizin, masum vatandaşımızın katili olan bölücü terör örgütü PKK’ya açılımlar yapan, İmralı’daki teröristbaşı Öcalan’ın bir dediğini iki etmeyen birisinin Çanakkale Destanını konu alan filmde oynaması gerçekten çılgınlıktır.

“Türkiye Türklerindir” sözüne büyük alerji duyan, “Türk” diye bir ırk olmadığına inananlara önderlik eden, Türk milleti yerine sadece “millet” denilmesini öneren birisinin Çanakkale Destanını konu alan filmde oynaması gerçekten çılgınlıktır.

Recep Tayyip Erdoğan işte bu çılgınlığa imza atan kişi olmuştur.

Daha önceki seçimlerde vadettiği çılgın projeyi gerçekleştiremeyen Recep Tayyip Erdoğan, kaynak sıkıntısı çektiğinden olsa gerek, bütçeyi küçülterek Çanakkale Destanı’nda başrol oyunculuğu çılgın projesini gerçekleştirmiştir.

AKP hızla eriyor, AKP hızla tükeniyor. İşte bu yüzden yıllardır PKK ile her türlü işbirliğini yapan, pazarlık masalarından kalkmayanlar seçim öncesinde milliyetçi pozlara bürünüyor. Recep Tayyip Erdoğan her seçim öncesi bu rolü çok iyi oynuyordu. Ama bu sefer herkesin dalga konusu olmuş durumdadır. Artık onun varlığı bizzat AKP’yi eriten, tüketen sebep olarak gözüküyor.

AKP’nin eriyişini, tükenişini durdurmak için dur durak bilmiyor. Oradan oraya koşturuyor ve gerçekten terliyor. AKP seçimlerde darbe alınca kendisinin ve ailesinin çok zor günler yaşayacağını herkesten daha fazla kendisi biliyor.

O yüzden milletin milli ve manevi duygularını oya dönüştürmek için kamera önüne geçiyor ve Çanakkale Destanını konu alan film çeviriyor.

Ama onun asıl çekmesi gereken film Oslo’da, Kandil’de, İmralı’da PKK’ya verilen tavizler ve pazarlık masalarında yaşananlarla ilgili olmalıdır.

Barzani’ye silah yardımı nasıl yapıldı?

Kobani’de çatışan PKK’lılara Türkiye’den koridor nasıl açıldı?

Süleyman Şah türbesi PKK’lı teröristlerin kontrolünde PKK paçavralarının, Apo posterlerinin dalgalandığı bölgeye nasıl getirildi?

Türk milletinin başrolünde Recep Tayyip Erdoğan’ın oynamasını istediği film, bu ve buna benzer konulardan oluşmaktadır. Yoksa, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin yıllar önce hazırlattığı Çanakkale filmlerini ve yıllardır onun Arif Nihat Asya’nın “Dua” şiirini okumasını taklit etmesi hiçbir şey ifade etmemektedir.

Sizden “Biz, kısık sesleriz” cümlesi geçen şiiri duyunca, aklımıza direkt villada birilerinin ‘kısık sesle’ para sıfırlama konuşmaları geliyor.

Sizden “Müslümanlıkla yoğrulan yurdu/Müslümansız bırakma Allah’ım!” cümlesi geçen şiiri duyunca, Irak’ta 2 milyon Müslümanı öldüren ABD askerlerine ettiğiniz şu dua aklımıza geliyor: “ABD’nin Irak’ta savaşan kahraman bay ve bayan askerlerin en az zayiatla ülkelerine mümkün olan en az zamanda dönmeleri temennisi ile duacıyız.”

Sizin olduğunuz, konuştuğunuz, göründüğünüz, şiir okuduğunuz yerde inanın aklımıza ne Çanakkale, ne ezan, ne Türk askeri, ne Türk bayrağı geliyor!

Zorlamayın… Çanakkale şehitlerinin ve büyük komutan Mustafa Kemal Atatürk’ün aziz ruhlarını incitmeyin…

Değmez bir oy için… Değmez usta… Çünkü seni âlem tanıyor, âlem biliyor.

Not: Bengü Türk TV Genel Yayın Yönetmeni Sayın Murat İde’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın rol aldığı Çanakkale Destanını konu alan filmine yönelik yapmış olduğu “Ters Açı” programını herkes mutlaka izlemelidir. Murat İde’nin görsellerle beslediği muhteşem yorumunu dinleyen- izleyen herkes, istismar oyunlarını ve düşen maskeleri görecektir. Kalemine, diline, yüreğine sağlık Murat İde…

Yıldıray ÇİÇEK / ortadoğugazetesi