Dolar 32,5004
Euro 34,6901
Altın 2.496,45
BİST 9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 19°C
Parçalı Bulutlu
İstanbul
19°C
Parçalı Bulutlu
Paz 20°C
Pts 23°C
Sal 24°C
Çar 22°C

PKK’YA SİLAH BIRAKTIRAMAYANLAR TSK’NIN ELİNİ TETİKTEN ÇEKTİRMEYE HAZIRLANIYOR

PKK’YA SİLAH BIRAKTIRAMAYANLAR TSK’NIN ELİNİ TETİKTEN ÇEKTİRMEYE HAZIRLANIYOR
10/08/2015 12:45
A+
A-

PKK’ya yönelik operasyonlar sürerken, Türkiye’nin açılım bataklığından kurtulmasını istemeyen çevreler de söylemlerine hız kazandırdılar.

 

Kandil’in bombalandığı ilk günlerde Türkiye’nin haklılığını dile getiren iç ve dış malum çevreler, artık sözde çözüm sürecinin sürmesi gerektiğini söylerken, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni ve terörle mücadeledeki kararlılığını eleştiren bir anlayışı da yansıtmaya başladı.

 

İhanet sürecinin başladığı zamandan bugüne geçen iki buçuk yıla aşkın sürede PKK’nın silah bırakmayıp daha da fazla silahlandığı, hatta bu yönde on binlerce eve silah yığdığı ve örgütün ideolojik kararlarının başında gelen “devrimci halk savaşı” koşullarına göre kendisini hazırlamış olduğu, bunun için mevcut yapısını ve gücünü takviye ettiği, en önemlisi de bu konuma ulaşmak için sözde çözüm sürecini fırsat bildiği, geldiğimiz noktada asla ret edilemez bir gerçektir.

 

Bu anlamda TSK’nın PKK terör örgütüne yönelik başlattığı operasyonlar örgütün silahlı gücünün tamamıyla imhasına, lojistik imkanlarının ortadan kaldırılmasına, harekat alanının tümüyle yok edilmesine ve moralmen tamamıyla çözüleceği yere kadar kararlılıkla sürdürülmelidir.

 

Şayet bu yapılmaz ve PKK ile sözde çözüm sürecinde kalındığı yerden devam etmek gibi bir yanlışın içerisine düşülürse, yakın zaman sonrasında bu kez şimdikinden daha vahim neticelerle karşılaşılır.

Görünen o ki PKK’ya ve bölücü zihniyete “çatışmasızlık” adı altında yeni olanaklar yaratacak koşulların hazırlığına da başlanmıştır.

Terörist başının devreye girmesine yönelik yapılmaya başlanılan çağrılar bunun ilk ayağını oluşturuyor.

 

* * *

Kamu Güvenliği Müsteşarlığı’nın HDP’lilerle görüşme yaptığı ve bu görüşmede terörist başının tüm çevrelere kızgın olduğunun söylenmesi AKP’nin çözüm belasında “mesajları düşüncemizdir” dediği terörist başını yine el üzerinde tutup, ne söylerse onu yapacağının işareti olmaktadır.

Bu gelişmenin hemen akabinde Selahattin Demirtaş’ın, açılım ihanetinin planlama, koordinasyon ve kontrol merkezi konumunda olan Brüksel’e giderek burada KCK’lılarla (kuvvetle muhtemel kimi MİT mensuplarıyla da) görüşmesi, ziyaretin hem öncesinde hem de sonrasında TSK’yı PKK ile bir tutup “eller tetikten çekilsin” demesi yeni ihanet döneminin bir başka önemli ayağı ve ipucuydu.

 

Demirtaş’ın “eller tetikten çekilsin” demesini olumlu karşılayan ise geride bıraktığımız gün Ahmet Davutoğlu oldu.

Ahmet Davutoğlu uyanıklık yapıp “PKK ellerini tetikten çeksin çağrısı doğru bir çağrı” derken, ne hikmetse aynı çağrıdaki “devlet de ellerini tetikten çeksin” söylemine hiç değinmemiş.

Şeytanın gizlendiği ayrıntıda burada yatıyor.

Zira Demirtaş ile beraber Avrupa’da bulunan KCK’lıların söylediği “hem devletin hem de PKK’nın elini tetikten çekmesi” söylemi olmuştur.

Terörle mücadelenin önemli bir seviyeye ulaştığı ve PKK’nın TSK’nın başarılı operasyonlarıyla günden güne güç kaybettiği bir dönemde, üstelik doğrudan PKK diliyle tarif edilmiş olan böylesi bir söyleme destek vermek ya da olumlu bulmak, teröre karşı kazanılan başarıların üzerine sünger çekmek olur.

Sonra devletin silah bıraktığı ya da elini tetikten çektiği herhangi bir durum düşünülebilir mi?

PKK’nın ve daha çok İmralı canisinin istediği de zaten bu değil mi?

 

* * *

Devletle yürütülen pazarlıklarda mümkün olduğu kadar eşit koşullarda masaya oturabilmek terör örgütü kanadında müzakerelere dayalı felsefelerinin öncelikleri arasındadır.

Diğer yandan Davutoğlu’nun “eller tetikten çekilsin” söylemine destek vermesi üç yönden sıkıntılıdır.

1-Bu çağrıyı olumlu karşılamak demek herşeyden evvel TSK ile PKK’yı aynı konumda değerlendiren bölücü fikirlere yol vermek demektir.

2-PKK hergün saldırılarını sürdürüp, güvenlik güçlerimizi şehit ederken, “terörle mücadeledeki en önemli mesele olan kararlılık konusunda tavizde bulunulabileceği” fikrini yansıttığından, PKK’ya daha fazla eylemsel motivasyon kazandırmaktadır.

3-PKK’ya yapılması gereken ve terörün sona ermesinin yegane yolu olan “koşulsuz silah bırakma” konusu “eller tetikten çekilsin” denilerek sulandırılmış, doğrudan terör örgütü lehine olacak gündeme kapı aralamış olacaktır.

Anlaşılan o ki bir yandan ABD’den, diğer yandan AB’den gelen çağrılar AKP’nin bir kez daha PKK’ya imkan ve olanak sağlayacak koşullara dönmesine ilham yaratmaktadır.

Brüksel’de bölücülüğün siyasi kanadının yaptığı görüşmenin hemen akabinde Ahmet Davutoğlu’nun toplantı gündemi içerisinde olan “ellerin tetikten çekilmesi” konusuna destek vermesi açılım ve süreç ihanetinde yeni bir takım planlamaların olduğunu göstermektedir.

Bunca yıldır tercihini ihanet sürecinden yana kullanmış olan AKP’nin koalisyon hesapları da bu yönde şekilleneceğe benziyor.

Seçim beyannamesinde “terörle müzakere” meselesini sunan CHP, AKP için nasıl bir koalisyon ortağı olabilir, koalisyon hesaplarının kızıştığı şimdiki günlerde daha iyi anlaşılacaktır.

Koalisyonu sözde çözüm sürecinde arayanlar için tiyatronun bitirilip, gerçeklerle yüzleşilmesinin vakti gelip çattı.

 

İsmail ÖZDEMİR

 

ORTADOĞUGAZETESİ