Dolar 32,5157
Euro 34,9340
Altın 2.433,58
BİST 9.716,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 20°C
Az Bulutlu
İstanbul
20°C
Az Bulutlu
Cum 19°C
Cts 16°C
Paz 17°C
Pts 18°C

ŞARK MESELESİ’NİN HEDEFLERİ AKP’NİN YOL HARİTASI OLDU

ŞARK MESELESİ’NİN HEDEFLERİ AKP’NİN YOL HARİTASI OLDU
30/01/2013 15:19 | Son Güncellenme: 30/01/2013 15:30
A+
A-

ismailozdemir

Şark meselesi’nin hedefleri AKP’nin yol haritası oldu

Türk Milleti ile 1071 yılından yani Malazgirt Zaferi’nden bu yana kendini alacaklı hisseden, önce Anadolu’yu ardından da Avrupa kıtasının büyük bölümünü kendisine yurt edinen Müslüman Türkleri buralardan atmak ve onları yok etmek için çalışmayı kendisine sistem haline getiren batılı Hıristiyan dünyası bunu “Şark Meselesi” adı altında plana dökmüştür.

II. Viyana Kuşatması’nda ele geçirdiklerine inandıkları üstünlüğü 1919 yılına kadar sürdürmeyi başarmış ancak İstiklal Harbi ile Türk Milleti’nin yeniden dirilmesi ile yakaladıkları ivmeyi kaybetmeye başlamışlardır. Bu dönemse 2002 yılında AKP’nin iktidar koltuğuna oturması ile yeni bir döneme girmiş, Türkiye ve Türk Milleti’ne karşı silahla ve zorla yaptıramadığı konuları Avrupa ülkeleri ve ABD, AKP aracılığı ile uygulamaya koymaya başlamıştır.

Sözde Kürt sorunu ile başlayan ve bölücü teröristlerin muhatap alınarak devletin müzakere masasında itibarının yok edildiği sürecin akabinde Türkiye bu kez yeni bir teslimiyet projesiyle daha karşı karşıyadır. AKP’nin ihanet noktasında medyayı da yanına alarak vites yükseltmeye başlaması yeni ihanet oyunlarına yol açan en önemli faktör olmuştur. Yeni ihanet oyununun yeni perdesinde Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması konusu olduğu hafta başında medyada çıkan haberlere bakılarak anlaşılmıştır.

1971 yılından bu yana Anayasa’da yer alan ve Lozan Anlaşması çerçevesinde süregelen konuların dışında kalmayı tercih ederek kapanan Heybeliada Ruhban Okulu’nun yeniden açılabilmesi için AKP’nin bazı arayışlar içerisinde olduğu görülmektedir. Basında yer alan haberlere göre Başbakan Erdoğan, Ruhban Okulu’nun yeniden açılması için girişimde bulunulmasını istediği, konuyla ilgilenenlerinde Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK bünyesinde Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılmasına yönelik çalışmaların hızlandırıldığı yönündeydi.

Bu çözüm önerisine göre YÖK bünyesinde çalışan ekip, yeni YÖK yasa taslağı kapsamında, Patrikhane’nin YÖK’e bağlı vakıf üniversitesi ya da kendi ülkesinin mevzuatına bağlı yabancı üniversite olarak kurulmasına imkân tanıdığını değerlendirmekteymiş. Ancak YÖK Kanunu’nun kabul edilmesi için anayasa değişikliğinin gerekmesi ve mevcut durumda anayasa değişikliğinin yakın gelecekte gözükmemesi nedeniyle alternatif formül arayışı da sürdürülüyor olduğu da haberlerde belirtilmektedir.

Fakat AKP iktidarı hangi düzenlemeyi getirmeye çalışırsa çalışsın, Patrikhane bunu “ekümeniklik” iddiasıyla ısrarla ret edecektir. Tıpkı Vatikan örneğinde olduğu gibi Patrikhane “ekümenikliği” kendine hedef haline getirmiştir. Bu durumu kabullenmekse doğrudan doğruya Türkiye’nin uluslararası alanda varlığını tescilleyen Lozan Anlaşması’na tümüyle aykırıdır. Nitekim patrikhane de ruhban okulunun YÖK’e ya da herhangi bir Türk üniversitesine bağlı olmasına kesinlikle sıcak bakmıyor. Zira daha önce Türkiye’de bir üniversiteye bağlı olarak Ruhban Okulu açmayı reddetmişlerdi.

Ancak AB’nin ısrarla AKP iktidarından talep ettiği konuların başında gelmesi sebebiyle AKP iktidarı milli egemenliği yok pahasına saymak pahasına şimdi bu konuyla ilgili (sözde Kürt sorununda olduğu gibi) adım atmaya çabaladığı gözükmektedir.

Alışa alışa ve alıştıra alıştıra ihaneti kabullendirmeyi, batılı Haçlı zihniyetinin Şark Meselesi olarak gördükleri konunun projelerini hayata geçirmeyi kendisine ilke edinmiş gibi görüntü veren AKP iktidarı, bu konuda da benzer stratejiyi deneyecektir. Bundan kimsenin zerre kadar şüphesi olmamalıdır.

Nedeni ise yine geçmişte ve yine AB ile birlikte bu konuda AKP’ye telkinde bulunan ABD’nin ifadelerinde gizlidir. 2009 yılında ülkemizi ziyaret ederek mecliste bir konuşma yapan ABD Başkanı Obama, üç konunun altını çizmişti. Bu konular; sözde Kürt sorunun çözümü, Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması ve 1915 olayları ile ilgili olarak Türkiye’nin tarihi ile yüzleşmesini (!) içermekteydi!

İşte kendisini bu üç temel meseleye, ABD’den aldığı talimatlara odaklayan AKP’de bu hedefleri gerçekleştirebilmek için var gücüyle çalışmaktadır. Üçüde birbirinden hassas ve önemli olan bu konulara milli menfaatler ve tarihi gerçekler dışında yaklaşılması Türkiye’nin iflasından başka bir sonuç getirmeyecektir.

Bunun ilk örneğini AKP’nin açılım adıyla başlattığı ihanet projesinde, teröristlerin devlete meydan okumasına göz yumulmasıyla beraber çok açık bir şekilde görmüş olduk. Şimdi ruhban okulunun açılması konusunda, anayasanın ve bundan da öte Lozan Anlaşması’nın dışında bir girişimle konuyu ele almak Patrikhane’nin “ekümeniklik” iddiasının hayat bulması demektir. Bunun neden olacağı bir diğer gelişme ise”Megalo İdea’nın” fiilen hayat bulması demektir.

AKP’nin gizli ajandasının ana gündem maddeleri ABD Başkanı’nın sıraladığı bu üç ana konu üzerine bina edilmiştir. Birinci meselede kendilerince yol kat ederek ciddi ihanet tohumları eken zihniyet şimdi bir diğer konuyu da gündemine almıştır. Sırada bekleyen konu ise (Ruhban Okulu’nun açılması yani Megalo İdea’dan sonra) “Büyük Ermenistan” fikrinin hayata geçmesine sebep olacak 1915 olaylarının Türkiye tarafından tanınması ve Türkiye’nin milli menfaatlerinin yok sayılarak Ermenistan ile sınırın açılması konularıdır. Bu anlamda da birçok çevre, 1915 olaylarının 100. yıl dönümü olan 2015 yılını özellikle işaret etmektedir!

Dolayısıyla önümüzde bulunan, yerel seçimlerle birlikte başlayıp, Cumhurbaşkanlığı seçimi ve 2015 yılında yapılacak genel seçimlerle birlikte son bulacak süreç MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin de sürekli işaret ettiği gibi Türkiye ve Türk Milleti için son derece hayati önem taşımaktadır.

Bu sürecin sonunda ya haçlı zihniyeti kazanacak, ya Müslüman Türk Milleti yeniden muzaffer olacaktır, ya teslimiyet kazanacak, yada Türk Milleti etrafındaki kuşatmayı yaracaktır. Kısacası ya AKP, Müslüman Türklüğün sonunu getirecek Şark Meselesi’nin sahiplerine zaferi sunacak ve bin yıllık vatanımız olan Anadolu elimizden çıkacak, yada Türk Milleti MHP çatısı altında bütünleşip bu rüyaların yeniden haçlı zihniyetinin kabusuna dönüşmesini sağlayacaktır.

İSMAİL ÖZDEMİR/ ORTADOĞU