Dolar 32,5456
Euro 34,9021
Altın 2.426,54
BİST 9.645,02
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 22°C
Az Bulutlu
İstanbul
22°C
Az Bulutlu
Per 20°C
Cum 19°C
Cts 18°C
Paz 18°C

SEN DE BIZIM “AKIL ADAMIMIZ”SIN OSMAN AĞABEY!..

SEN DE BIZIM “AKIL ADAMIMIZ”SIN OSMAN AĞABEY!..
17/04/2013 13:58
A+
A-

Sen de Bizim “Akil Adamımız”sın Osman Ağabey!..

Kolunda “asayiş şube”den yeni yetme iki polis, karşısında dört tane acar polis muhabiri, onların arkasında kendisine “katil” diye saldırmaya hazırlanan “nefret söylemcisi barış gönüllüleri…”

36 yıldır objektiflerden ve herkesten kaçmaya alışmış yorgun bir çehre… Sabah sabah “bunlar da nerden çıktı?” der gibi bakan iki şaşkın göz… Ardında asla sarsılmayan bir şuur..

Ülkücü şuuru…

ÜGD’li Osman Engin’i gördüm bu sabah gazetede… Adana Ocak’tan, Samsunlu Osman Ağabeyi..

“Osman Engin Yakalandı” diyordu gazete manşetleri. Osman ağabey de cevap veriyordu manşete doğru atılarak…

“Vatan, millet için yaptım…”

Bir an Kudüs-ü Şerif’te 1917’den 1972’ye kadar tam 55 yıl nöbet tutan Hasan Onbaşı’yı hatırladım. “Tokat’taki komutanıma söyleyin gönül komasın ben nöbet yerimi terk etmedim” diyen Mescid-i Aksa nöbetçisi Iğdır’lı Hasan Onbaşı’yı…

Belli ki Osman başkan da gönül nöbetini tutmuş; Ülküsünü gönlünden atmamış, yerinden ayrılmamıştı.

12 Eylül’den kalma, 36 yıl kesinleşmiş hapis cezası bulunan Osman abi adliyeye götürülürken… “Vatan millet için yaptım, şimdi olsa yine yaparım. Yaptıklarımdan pişman değilim” diyordu.

Adana Ülkücü Gençlik Derneği kurucu üyeleri arasında bulunan Osman Engin, ihtilalden sonra çeşitli olaylarla ilgili olarak 1990’lı yıllarda yargılanıyor. Önce 11 kez idam 203 yıl hapis cezasına, sonra da 4 idam 36 yıl hapis cezasına çarptırılıyor. Yapılan itirazlar sonucunda Osman Engin’in cezası 36 yıla düşürülüyor ve 2010 yılında hapis cezası Yargıtay tarafından onanıyor.

Biraz hukuk bilenler, Yargıtay onayına kadar hükmün sabit olmadığını bilirler. Askeri mahkeme ayrı, sivil mahkeme ayrı dert… Yargıtay cezayı 2010 yılında onamış… Peki Osman Engin 1978’den 2010’a kadar hükmün kesinleşmesini beklerken hapiste yatsa ve Yargıtay cezayı bozsaydı ne olacaktı? Hücrede geçen ve adamı yaşarken öldüren bu 32 senenin hesabını kim verecekti. Hangi adalet?

Sözü “iyi ki kaçmışsın Osman Ağabey” demeye getiren çarpık adalet…

Osman Engin, geçtiğimiz pazar sabahı yapılan bir operasyonla gözaltına alınıyor. Emniyette polislere, “Bu yaştan sonra ben artık çıkamam hakkınızı helal edin” diyerek onlardan ve geride kalanlardan helallik alıyor.

Osman Engin, “3 yıl dağlarda çobanlık yaparak kaçtığını, daha sonra Fatih Mahallesi’nde çaycılık yaptığını” anlatıyor. “Neden alındınız?” Sorusuna, “Eski davalardan dolayı” diyor.

Yurdakul olayı soruluyor. “Hayır ben onu öldürmedim, o olayla ilgim yok” diyor.

“Pişman mısınız?” sorusuna ise Osman Engin, “Pişman değilim, vatan ve millet için yaptım. O zaman ona inanıyordum. Ama şimdi olsa yine aynı şeyi yaparım. Şimdi de PKK ile savaşırım” cevabını veriyor. Osman Engin’in başına ne gelmiş olursa olsun, bu 36 yıla yaslanan onurlu duruş, “Ülkücü duruş”tur.

Hangi acemi bize 12 Eylül öncesinde “hukukun üstünlüğü”ne itibar ederek yaşanabileceğini iddia edebilir?..

Hangi balık hafızalı bize “Ülkücüler durup dururken adam öldürdü” diyebilir?..

Hangi akl-ı evvel, 30.000 kişinin katili Apo’nun barış havarisi yapıldığı bir ortamda 36 yıllık hesapların karıştırılmasını ve Ülkücülere hala kin güdülmesini haklı bulabilir?..

PKK’lı asker katillerinin çekilme edebiyatıyla “yasa dışı dokunulmazlık hakkı” kazandığı, Apo’nun emriyle bütün KCK’lıların serbest bırakıldığı bir memlekette yasal uygulama mı kaldı da gariban bir Ülkücüye “infaz yasasını” uygulayacaksınız?

Hangi şerefli hükümet, “iktidar namlunun ucundadır” diyerek her fırsatta üzerimize ateş açan Dev-genç’li katil sürüsünün 78’li temsilcisini “akil” sıfatıyla maaşa bağlarken, 61 yaşında çay satarak hayatta kalmaya çalışan MG Konseyi kurbanı bir Ülkücü’yü “katil” ilan edebilir?

Hani 12 Eylül’de bütün kanlı olaylar, ihtilal yapmak isteyen askerler tarafından provoke edilmişti?

Size gelince süreç provokasyonu, bize gelince şahsi mukatele ve kriminal eylem mi?

2010’a kadar uzayan “Yargıtay onayı,” yargıdaki tutukluluk süresi adaletsizliğinin en temel karinesidir. 12 Eylül’e teslim olmamış, Moğultay’ın hakimleriyle ve savcılarıyla gıyaben boğuşmuş, AB standartlarına aykırı CMUK ve İnfaz Kanunlarına itiraz ederek, fiilen “demokrasi kahramanı olmuş bu akil insan”a demokrasi nişanı takılmalı ve hemen serbest bırakılmalıdır.

İşte 12 Eylül sürecinde 36 yıl almış, sivilleşme döneminde 36 yıl kaçmış; yani bozuk düzenle ödeşmiş Osman başkan!.. 33 yıldır her şey yerli yerinde ve makbul idi ise AKP’deki bu devrimci dönüşüm telaşı nedir?

“Akil” davranmışsın, iyi ki teslim olmamışsın, iyi ki kaçmışsın Osman Ağabey!.. Belli ki, vatan için , millet için, barış için, demokrasi için, adalet için, adil yargılanma hakkı için kaçmışsın…

30 yıl içinde katillerin “kahraman,” 10 yıl geçmeden kahramanların “katil” olduğu bir ülkede az bile yapmışsın!

Biraz daha saklanıp; sonra bizim “akil adamımız” olarak ortaya çıkmalıydın!..

Biraz daha… Sadece “bir kaç yıl daha” kaçmalıydın…

Şükrü Alnıaçık/ ORTADOĞU