SİTEM DEĞİL, GERÇEĞE İSYAN !
“Sayın Recep Tayyip Erdoğan..
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı..
Türkiye Cumhuriyeti zat-ı alinizin dirayetli yönetiminde iç ve dış politikada, ekonomide ve diğer alanlarda eşsiz başarılara imza atmış, bölgede ve tüm dünyada demokrasinin, barış ve refahın öncüsü haline gelmiştir. Bölgemizde barışın ve istikrarın tesisi için şahsen gösterdiğiniz gayretler takdirle izlenmektedir.
Başbakanlığınızın 10. yılını kutlar, ‘Türkiye’deki barış sürecinin başarıyla sonuçlanması temennimizi ve elimizden gelen desteği vermeye hazır olduğumuzu’ iletir, yüce Allah’tan sağlık, afiyet ve başarılarınızın daim olmasını dilerim.”
Tarih: 15 Mart 2013
İmza: Dr. Hicran KAZANCI
Irak Türkmen Cephesi Türkiye Temsilcisi
***
Mesajı okudunuz.. Başbakan Erdoğan’ın Başbakanlık’taki 10’uncu yılını kutlayan Irak Türkmen Cephesi Türkiye Temsilcisi’nin sözleri bunlar..
“Diplomasi böyle bir şey işte” deyip geçebilirsiniz..
“Diplomasinin dilinde bazen samimiyetsizlik bile meşrudur” diyerek kendinizi rahatlatabilirsiniz..
“Öylesine dardaki kardeşim, ardında bir güç umuduyla, kardeşi bildiğine kendini hatırlatmak istemiştir” deyip, dişlerinizi sıkabilirsiniz..
Mesele şu;
Türkmen Cephesi Türkiye Temsilcisi, 4 ay önce “Barış sürecine tam destek” derken, 4 ay sonra o sürecin aktörlerinin pimini çektiği bombanın acısını yaşıyor.. Tereddütsüz biz de aynı acıyı yaşıyoruz.. Bu gerçeği bir kenarda tutalım..
Amaaa;
Tam destek verilen o “SÜREÇ” var ya, Irak’taki kardeşimin “Katline fermandır..”
Sayın Kazancı çok mu iddialı bulur yorumumu bilmem..
Ben, Irak’ta Türkmen kardeşimi bombayla “YOK EDEN” alçaklıkla, Türkiye Cumhuriyeti’nin Milli Güvenlik Kurulu açıklamasında “IRAKLI KARDEŞLERİMİZE” diyerek Türkmen kardeşimi “YOK SAYAN” zihniyetin ortaklığının derdindeyim..
“Ama diplomasi..” eyvallah..
“Ama siyaset..” eyvallah..
Peki siz, hem siyasi kimliğine, hem de bir dönem Başbakan Yardımcılığı sıfatıyla taşıdığı diplomatik kimliğine rağmen, Devlet BAHÇELİ’den, kardeşleri için hiç “SİYASETEN ya da DİPLOMATİK” zik-zaklı bir söz duydunuz mu?
Duymadınız.. Çünkü “kardeşlik” gerçeği, siyasetin de diplomasinin de gerçeklerini ezer geçer..
Ezmeli.. Geçmeli..
Böyle bir günde neden böyle bir hatırlatma yaptım?
Çünkü biliyorum ki;
“YOK EDENLE”-“YOK SAYANI” daha iyi tanımadıkça, “YOK EDİLMEYE” ve “YOK SAYILMAYA” devam ederiz..
Derdim, Türkmen kardeşimin temsilcisine sitem etmek değil..
Derdim, bu gerçeğe isyan etmek..
POLİSİN İKRAMİYESİ EYLEMCİDEN
Gezi Parkı eylemlerinde görev payan polislere 24 maaş tutarında ikramiye verilecek..
“Vaaaaay, polislerimiz parayı buldu” dediğinizi duyar gibiyim.. Ama, ıı ıh, öyle değil..
İkramiyeyi alacak polisler Çevik Kuvvet’te görevli.. Çoğu yeni memur.. Dolayısıyla çıplak maaşları 36.6 TL.. Çarpın 24’le, 880 TL.. Yani olaylarda görev yapan polislerin büyük bölümü 880 lira ikramiye alacak..
Vatandaşına şiddet uygulayana ikramiyeyi garip bulanınız olabilir.. “Ne olursa olsun, görev yaptılar ve ikramiye hakları” diyeniniz de çıkabilir..
Ben mevzunun başka kanadındayım..
Bakın, Gaziantep’te tencere-tava çalma eylemine katılan bir hanımefendiye polis tarafından “Kabahatler Kanunu’na muhalefet” suçundan 88 TL para cezası kesildi..
Polis 880 lira ikramiye alacağına göre, 10 protestocuya kesilecek ceza bir polisin ikramiyesini kurtaracak..
Başbakan boşuna demiyor, “TÜCCAR SİYASET” diye.. Tencere-tava çalandan alacak, su ve gaz atana verecek..
Polise “36 LİRA” çıplak maaş ödeminin de bir “KABAHAT” olduğu gerçeği ise bu hengamede kaybolup gidecek..
***
GÜNÜN SÖZÜ: Verem ettin beni.. Bu aşk “VEREM ile ASLI”ya döndü.. Can BARSLAN