Dolar 32,5591
Euro 34,9937
Altın 2.426,11
BİST 9.722,09
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 20°C
Az Bulutlu
İstanbul
20°C
Az Bulutlu
Cum 19°C
Cts 17°C
Paz 19°C
Pts 19°C

TRÜKLERLE SORUNU OLAN HERKES

TRÜKLERLE SORUNU OLAN HERKES
07/07/2017 11:01 | Son Güncellenme: 09/07/2017 02:23
A+
A-

Türklükle Sorunu Olan Herkes…

Din ve milliyet, birbirinden ayrı mefhumlar olsa da tarihte bazı dinler zamanla milliyet halini almıştır.

Yaşananmeşakkatli olaylardini, İsrailoğulları’ndaki kadar millileştirmese de ortaya bir “sentez” çıkarmıştır.

Türklük ve İslamiyet, yoğun tarihi olaylardan dolayı bu sentezin şampiyonudur.

Bu yüzden de “milliyet”le “din”i birbirinden ayırarak “sadece Müslüman’ım” ya da “sadece Türk’üm” demenin stratejik mahzurları vardır.

Türk Tarihinde özellikle Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde bu iki kimlik öylesine birbirine geçmiştir ki; birini terk edenin diğer kimliği taşıması da zorlaşmaktadır.

İslam’dan çıkan Marksistlerin kolayca Moskovacı olmasıyla Türklükten çıkan Müslümanların hızla Washingtoncu olması, bu çözülmenin kanıtlarındandır.

“Biz renk körüyüz” veya “seccademizi koyduğumuz yer vatanımızdır” anlayışı, İngiliz Kraliyet Bilimler Akademisindeki “maymun üretme çiftliği”ninmottolarıdır.

Çünkü “Ulus devletler” çağında milli şuur, milli sembol ve ideallerin koruyucu enerjisinden mahrum kalan bir din, “tekbir”in hakkını verecek askeri gücü ve siyasi hürriyeti de kaybetmektedir.

Afganistan, Irak, Suriye ve Libya örneklerinde görüldüğü gibi…

Düşmanın ülkesinde operasyon yapmasına, kardeşi kardeşe kırdırmasına, İslam’ın imajını bozmasına mani olamayan bir din adamı, görevini yapmamış demektir.

Öyleyse Müslümanların, namaza durmadan önce”bağımsız” olması gerekmektedir.

Bağımsızlık ise günümüzde”Milliyetçiliğin Devletler hukukundaki tezahürü”dür.

Öyleyse din adamlarından başlayarak bir toplumda bütün Müslümanlar Milliyetçi olmalıdır.

Dün barışçı ve savunmacı bir Milliyetçiliği bile “Irkçılık” olarak tanımlayan ideolojileri telif eden Yahudi müellifler, bugün de Müslümanlığı “saldırganlık” şekline sokarak İslamofobiyi yaymaktadır.

Tarihte Türklerin ağır meşakkat gerektiren kutsal bir misyonüstlenmesi,Tarih eğitiminestratejik bir önemkazandırmıştır.

Çünkü bir toprağı vatan yapmak için Türk Milleti kadar zahmet çekmiş başka bir millet yoktur.

Malazgirt ve Haçlı Seferlerinden başlayarak Sakarya ve Büyük Taarruzla sonuçlanan bütün Osmanlı Tarihi savaşlarının nihai sonucu, Anadolu’nun vatan yapılmasıdır.

Osmanlı Türkleri, Viyana kapılarında aslında Haçlıları durdurmakta, İstanbul’u, Konya’yı, Urfa’yı savunmaktadır.

Böylece, İslami motiflerle donatılmış bir var oluş mücadelesi, Türklüğe adeta “kutsal bir muvazzaflık” karakteri kazandırmıştır.

Bu kutsal kimliğe, Osmanlı sınırları daraldıkça Anadolu’ya doğru hicret eden muhacir kardeşler de katılmıştır.

Mesela Sırplar, Bosnalı Müslümanlara: “Neden Türk oldunuz?..” diye saldırmıştır.

Kürtlerin dini bütün ve soyu sopu sahih olanlar, bu kutsal misyonasadakatle bağlıdır.

Kuzey Kafkasyalılar, 35 yıllık yoğun mücahede ve türlü meşakkatten sonra,talimlisüvariler olarakaramıza katılmışlardır.

Teşkilat-ı Mahsusa’da ve Kuva’y-ı Milliye’de yoğunlaşmaları bundandır.

Sırp tehdidi altındaki Osmanlı Türkleri olan Arnavutlar için de durum aynıdır.

Türklüğün bu, “Tarihi Millet” sosyolojizmine uyguntanımı karşısında,sokaktaki ümmi mugalatanın bir ehemmiyeti yoktur.

Türklük, ilk vecibesi: “Ortak bir kaderi paylaşanların birbirini sevmesi”olan milli bir “duruş”tur!

İslam’la iç içedir vemayası İslam’la yoğrulmuştur.

O yüzden Türklükten çıkan, İslamlıktan da çıkmaktadır.

Türklük zırhı, operasyonlarlaparçalanınca, eskiden kapalı kapılar ardında bile görülmeyen dinler arası diyalog, “Hepimiz Ermeni’yiz”sloganlarıyla sokağataşmaktadır!

Böylece operatörler amacına ulaşmaktadır.

Vatikan’ın bir amacı da Kürtleri PKK üzerinden Hıristiyan yapmaktır.

Anadolu’yu Ermenilere vatan, İstanbul’u yeniden Bizans yapmaktır.

Bu yüzden “ılımlı” İslam, milliyet konusunda “aşırı”dır; Türk Milliyetçiliğine düşmandır.

Bu durumda Türkiye’de”Türklükle sorunuolanherkes”potansiyeldüşman ajanıdır!

Herhangi bir cemaat önderiyle felsefi tartışmaya giren bir Müslüman münazarayı kaybedebilir.

Kafası karışabilir, sonunda gönlü karşı tarafa kayabilir.

Oysa: “Ben Türk’üm!.. Vatanım Türkiye, siyaset merkezim Ankara’dır.” diyen bir adamı, üzerine bin tane eğitimli ajan gelse, yerinden kıpırdatamazsınız.

Onunçelik zırhınıparçalayamazsınız.

Öyleyse bumilli mücadele için aranan kutsal mekân İmam Hatip Liseleri değil, Fen Liseleri, Sosyal Bilimler Liseleri, Anadolu Liseleri ve Kolejlerdir.

Modern okullarda verilecek millibekabilincidir.

Renk körü yapılarak devşirilen Türk gencine “kırmızıyla beyazı” öğretmektir.

Bunun için zevksiz zorlamalara gerek yoktur.

Siz okulun bahçesine “emperyalizmin torbacıları”nı sokmayın…

Türk’e sadecetarihini düzgün anlatın…

Ona milli şahsiyetkazandırın…

O zaten anasını da,atasını da…

Allah’ını da, kitabını dabırakmayacaktır!

Ölecektir belki yine bölük bölük,sınırboyunda…

Ama asla vatanını satmayacaktır!

ŞÜKRÜ ANLIAÇIK