Dolar 32,3171
Euro 35,0910
Altın 2.299,97
BİST 9.050,08
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 21°C
Açık
İstanbul
21°C
Açık
Cum 23°C
Cts 21°C
Paz 21°C
Pts 23°C

TÜRKİYE KÜRDİSTAN DEMOKRAT PARTİSİ (TPDK)

A+
A-

Bilindiği gibi AKP İktidarının ve İç İşleri Bakanlığının onayından sonra; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da, ” Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi” ismine onay vererek, 2013 yılında ülkemizde ilk defa isminde ”Kürdistan” olan bir parti kurularak siyasi faaliyetine başlamış oldu.

Parti sözcüsü Kardaş yaptığı açıklamalarda kuruluş gerekçesi olarak: ”Kendi kimliğimizle siyaset yapmak için Kürdistan adıyla bir parti kurma ihtiyacını duyduk,BDP ise vesayet altında olan bir partidir….” demek suretiyle maksatlarını açıklamışlardır…

Böylece isminde Kürdistan geçen ilk parti 2013 yılında Kürtçe isimlerin baş harfleriyle TPDK olarak faaliyete geçti. Mecliste bazı milletvekilleri ve bilhassa MHP milletvekillerinin sert muhalefetine ve ” Türkiye Kürdistan’ı” ifadesine itirazlarına rağmen, AKP ve HDP’nin ittifak halinde desteği ile meclisten geçmesi sağlandı.

Yargıtay Başsavcılığı, TKDP isminde ve tüzüğünde yer alan ”Kürdistan” ismini Anyasa’ya aykırılık görmeyerek,partinin kuruluşuna onay vermesi ile beraberinde hukuki tartışmaları da gündeme taşınmış oldu.

Cumhuriyet tarihinde ilk defa, etnik ve bölücü hüviyette ki partinin hemen kuruluşunun akabinde,İngiliz Reuters ajansı, Türkiye’de Kürtler haritasını yayınlaması da çok manidardır!…
Şimdi asıl konumuza gelerek bir siyasi parti isminde ” Kürdistan” ifadesinin kullanılıp kullanılamayacağı hususunda yasalarımızda ki mevzuata bakmak gerekir.

MEVZUAT HÜKÜMLERİNE GÖRE ”KÜRDİSTAN” İBARESİ KULLANILAMAZ

Anayasamızın ilgili hükümleri, ve Siyasi Partiler Kanunu 96.maddesine göre; partilerin kurulması, teşkilatlanması, her çeşit faaliyetleri, görev ve yetkileri ve sorumlulukları, mal edinmeleri,gelir ve giderler,denetlenmeleri,kapanma ve kapatılmalarına ilişkin hükümler ile kullanılamayacak parti adları, işaret ve sembolleri belirtilmiştir. Kanunda ki maddenin 3. fıkrası uyarınca; ”…Komünist, anarşist, faşist, teokratik, nasyonal sosyalist, din,dil,ırk,mezhep ve bölge adlarıyla veya aynı anlama gelen adlarla da SİYASİ PARTİLER KURULAMAZ veya PARTİ ADINDA BU KELİMELER KULLANILAMAZ”

Yine Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın, 68/4 maddesinde,siyasi partilerin tüzük ve programları ile eylemlerinin,Devletin bağımsızlığına,ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı olamayacağını ifade etmektedir.

O halde,kanun hükümlerine göre isminde,etnik, bölücü ve coğrafi ibare taşıyan partinin, Devletin bağımsızlığı ile ülke ve milletin bölünmez bütünlüğüne aykırılık teşkil ettiğini kabul etmek gerekir. Anayasanın ilgili hükümleri ve Siyasi partiler kanununun mevzuat hükümleri kaldırılmadan böyle bir partinin kurulması hukuken yokluk hükmündedir. Eski tabirle keenlemyekündür…Hukuku çiğnemektir. Hukuk devleti olmak ayrı,kanun devleti olmak ayrıdır…

Kürdistan ismi ile ortaya atılan siyasi düşünce,etnik temelde ve bölücü unsurları içinde taşıyan bir algı olduğu gerçektir.Anayasamızın başlangıç kısmında vücut bulan; Türk vatanı ve milletinin ebedi varlığı ile Türk Devleti’nin bölünmez bütünlüğüne kastettiği ve bu cihetle Anayasanın 68.maddesi ile Siyasi Partiler Kanun hükümlerine aykırılık teşkil ettiği tartışılmaz gerçektir.

Siyasi Partiler Kanununu mad. 78/a uyarınca da; ”Türk Devleti’nin ve Cumhuriyet’in varlığını tehlikeye düşürmek,temel hak ve hürriyetleri yok etmek,dil,ırk,din, mezhep, ayrımı yaratmak veya sair herhangi bir yoldan bu kavram ve görüşlere dayanan bir devlet düzeni kurmak, amacını güdemezler veya bu amaca yönelik faaliyette bulunamazlar, başkalarını bu yolda tahrik ve teşvik edemezler” Aynı kanunun 78/b uyarınca da siyasi partiler; ” Bölge, ırk, kişi, aile, zümre veya cemaat,din, mezhep veya tarikat esaslarına dayanamaz veya adlarını kullanamazlar”

Türk Ceza Kanununu 302.maddesinde; Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını, Devlet idaresinden ayırmaya yönelik bir fiil işleyenlere karşı ağırlaştırıcı müebbet hapis ile tecziyesine hükmetmektedir.TCK.mad 302 Devletin birliğini ve ülkenin bütünlüğünü bozmak suçunu isteyenlere karşı düzenlenmiş bir kanun maddesidir. TCK.mad 309 ile 313 maddelerinde de buna benzer hükümler mevcuttur.Fakat bu maddelerde suçun maddi unsurları sayılan” cebir ve şiddet kullanma” unsurları aranmakta iken, TCK.mad 302 doğrudan,cebir ve şiddet kullanılmasa bile; Devletin birliği ve ülkenin bölünmez bütünlüğünü bozmaya yönelik olarak suç işleyenlerin cezalandırılacağı çok açık hükümlerdir…

Anayasanın 68/4 hükmüne göre hiç bir siyasi parti; Devletin bağımsızlığına,ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğüne, insan hak ve hürriyetlerine, hukuk devleti ilkelerine,milletin egemenliğine, demokratik ve laik cumhuriyet ilkelerine aykırı davranamaz, sınıf ve zümre diktatörlüğünü savunamaz ve yerleştirmeyi de amaç edinemez…

Ülkemizde Kürdistan ismi ile parti kuranların hedeflerinin, Türkiye Cumhuriyeti’nden ayrı bir devlet kurmak ya da şimdilik Güneydoğu vilayetlerimizde Özerk bir siyasi yapı oluşturmak istedikleri kendi açıklamaları ve eylemleriyle ayan beyan ortada ve sabittir… 30 yıldır bölücü terör örgüt yöneticilerinin,Türkiye Devleti’nden toprak koparmak ve bağımsız Kürdistan Devleti kurmak istedikleri de bilinmektedir….

Yukarıda izah edilen kanun hükümleri açık iken, kanunlar hilafına gerek İç işleri Bakanlığı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ” Kürdistan” ismine muvafakat vermesi, açıkça hukuk devleti ilkesine terstir. Anayasa’ya ve TCK’nun hükümlerine aykırıdır.İzin verenler hangi ” çözüm süreci” altında olursa olsun anayasal suç işlemişlerdir. Hukuk devletinde hiç kimse kendisini yasalar ve kanunlardan üstün ve önde göremez. Suç işleyenler tarih önünde sorumluluktan kurtulamazlar…Ancak mevzuatta suç sayılan kanun maddeleri ve ANAYASANIN İLGİLİ MADDELERİ KALDIRILMADIKÇA,hukuken suç işlenmeye devam edilmiş olunacaktır..

Kanunlarımızda bölge adı da,Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter ve vatanı milletiyle bölünmez yapısına aykırılık teşkil etmektedir. Anyasamızın 3 vev 4.maddeleri açıkça ihlal edilmiştir. Değiştirilmesi dahi teklif edilemeyecek hükümler arasında yer alan; ” Türkiye Devleti,ülkesi ve milleti ile birlikte bölünmez bir bütündür” ifadesi kaldırılmadıkça ki kaldırılması da zordur,Anayasa’ya aykırılık devam edecektir.Anayasa’ya aykırı şekilde bir bölge adının veya bir etnik gurubun bir siyasi parti tarafından kullanılabilmesi mümkün değildir…

03.12.2014
Türk Ocakları
Ümraniye Şube Başkanı
AV.Faruk Ülker