Dolar 32,3848
Euro 35,0513
Altın 2.326,23
BİST 9.102,82
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 23°C
Az Bulutlu
İstanbul
23°C
Az Bulutlu
Cts 22°C
Paz 22°C
Pts 24°C
Sal 19°C

YILDIRIM: GELECEK MÜCADELEMİZİ BİRLİKTE VERECEĞİZ

A+
A-

Başbakan Yıldırım: İstikbal ve gelecek mücadelemizi birlikte vereceğiz

Başbakan Binali Yıldırım, siyasette kadınların daha fazla olması gerektiğini belirterek, “Kılıçdaroğlu’nu ben anlamıyorum, gerçekten anlamıyorum. 18-25 yaşı o kadar çarpıtıyor ki… 18-25 yaş arası 9 milyon 250 bin insanımız var. Bunun yarısı kadın. İşi getirdi bağladı askerliğe. Peki diğer yarısı 4,5 milyonu kadın, onlar askere gitmiyor. Onlarla ilgili bir düşünceniz var mı? Yok sayıyor, yok. Zihninde kadın yok. Sosyal demokrat olmak lafla olmaz. 9 milyon 18-25 yaş arasındaki insanı yarısı kadın.” dedi.

Başbakan Binali Yıldırım, siyasette kadınların daha fazla olması gerektiğini belirterek, “Kılıçdaroğlu’nu ben anlamıyorum, gerçekten anlamıyorum. 18-25 yaşı o kadar çarpıtıyor ki… 18-25 yaş arası 9 milyon 250 bin insanımız var. Bunun yarısı kadın. İşi getirdi bağladı askerliğe. Peki diğer yarısı 4,5 milyonu kadın, onlar askere gitmiyor. Onlarla ilgili bir düşünceniz var mı? Yok sayıyor, yok. Zihninde kadın yok. Sosyal demokrat olmak lafla olmaz. 9 milyon 18-25 yaş arasındaki insanı yarısı kadın.” dedi.

Türkiye İş Kadınları Derneği (TİKAD) Olağan Genel Kurulu’na katılan Yıldırım, kadınların karşısında konuşmanın zor olduğunu, çocukluğundan beri kadınlarla konuşurken çok fazla heyecanlandığını, bu durumun bugün de devam ettiğini söyledi.

Yıldırım, “Kadın-erkek, hepimiz Cenab-ı mevlanın yarattığı kullarız. Nüfusumuz eşit, fırsatlarımız eşit mi? Değil. Demek ki burada yapmamız gereken bazı işler var. İş hayatında, sosyal hayatta, kültürel hayatımızda, hayatın her yerinde mutlaka kadınlarımızın çok daha etkin olarak yer almasına ihtiyaç var. Bizim bakış açımız böyle.” diye konuştu.

Geçen 15 yılda kadına bakışlarında, siyasette, iş hayatında, sosyal ve akademik hayatta kadının yerinin hep öncelikleri olduğunu ve bu yönde de adımlar attıklarını dile getiren Yıldırım, istatistiklere bakılınca Türkiye’de bankacılıkta çalışanların yüzde 51’inin kadın olduğunu anlattı.

Yıldırım, üniversitede kadın öğretim üyelerinin sayısının yüzde 44 olduğunu, hukukçuların yüzde 41’inin, mimarların yüzde 44’ünün, sağlık sektörünün yüzde 58’inin kadınlardan oluştuğunu kaydetti.

Okullarda çocukları geleceğe hazırlayan 1 milyon öğretmenin yarıdan fazlasının, 607 bininin kadın olduğunu belirten Yıldırım, “Yani biraz hızlı gitmişiniz. Yakında biz azınlığa düşeceğiz, öyle anlaşılıyor. Artık biraz dikkat etmek lazım, diye düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.

Okul öncesi eğitim veren, çocukları geleceğe hazırlayan kadın öğretmen oranının yüzde 95 olduğunu dile getiren Yıldırım, birçok şirketi artık kadınların yönetmeye başladığını, 724 bin 515 ticari şirketin 205 bininin kadınlar tarafından işletildiğini ve yönetildiğini anlattı.

Yıldırım, 251 bin 346 kadın esnafın ülke ekonomisine katkısı olduğunu vurgulayarak, “Bu rakamlar önemli. Yüzde 20’den, yüzde 23’lerden, yüzde 33’lere çıkardık kadılarımızın istihdama katılımını. Bu da önemli bir gelişme ama bununla sınırlı değil. Yani kadınlara ayrıcalık yapmak, kadınlara pozitif ayrımcılık getirmek bir yöntemdir ama fırsat eşitliği sağlamak bence daha sağlıklı bir yöntemdir. Yarışta onların erkeklerden geri kalan tarafı olmadığını düşünüyorum. Yeter ki şartlar oluşsun, imkanlar sağlansın, engeller ortadan kalksın. Kolay elde edilen, kolay gider. Mücadeleyle elde edilen kalıcı olur. Onun için hayat mücadelesini kadın erkek hep beraber yapmamız lazım.” diye konuştu.

– “İstikbal ve gelecek mücadelemizi birlikte vereceğiz”

Başbakan Binali Yıldırım, seçmenlerin yarıdan biraz fazlasının kadın, nüfusun yarısının kadın, yarısının da erkek olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

“Siyasette kadınların daha fazla olması lazım. Kılıçdaroğlu’nu ben anlamıyorum, gerçekten anlamıyorum. 18-25 yaşı o kadar çarpıtıyor ki… 18-25 yaş arası 9 milyon 250 bin insanımız var. Bunun yarısı kadın. İşi getirdi bağladı askerliğe. Peki diğer yarısı 4,5 milyonu kadın, onlar askere gitmiyor. Onlarla ilgili bir düşünceniz var mı? Yok sayıyor, yok. Zihninde kadın yok. Sosyal demokrat olmak lafla olmaz. 9 milyon 18-25 yaş arasındaki insanın yarısı kadın. ‘Efendim askere gitmemek için 18 yaşı seçilme yaşı olarak getirdiniz’. Bu çok gülünç bir şey. Bir ana muhalefet partisi başkanına yakışmayacak bir şey. Onun için kadınlarımız, erkeklerimiz Türkiye’nin geleceğini birlikte inşa edeceğiz. El ele vereceğiz, omuz omuza vereceğiz. Nasıl Rusları Nene Hatun Erzurum’da durdurduysa, Kara Fatma’lar nasıl düşmana geçit vermediyse, istikbal mücadelemizi de, gelecek mücadelemizi de birlikte vereceğiz. Sizin bunun farkında olduğunuzu görüyorum. Şu anda geldiğiniz nokta bu işin doğru bir istikamette ilerlediğini gösteriyor.”

Yıldırım, günden güne güçlü Türkiye’nin kadınlarının her alanda daha güçlü hale geldiğini ifade ederek, siyasette özellikle AK Parti’nin yeni bir çığır açtığını, partinin en etkili ve en güçlü teşkilatının kadın kolları teşkilatı olduğunu, AK Parti’nin 11 seçimdeki başarının arkasında kadınların bulunduğunu kaydetti.

Sonra gençlerin ve diğer seçmen kitlesinin geldiğini vurgulayan Yıldırım,  nüfusun gençleştiğini, genç nüfusu geleceğe hazırlamayı ve bu enerjiyi boşa harcamamayı amaçladıklarını söyledi.

– “Kısır çekişmelerle zaman kaybediyoruz”

Enerjinin çok, verimli enerjinin zayıf olmasının nedeninin terörle uğraşılması olduğunu belirten Yıldırım, şunları dile getirdi:

“Boş, kısır çekişmelerle zaman kaybediyoruz. Bu ülke hepimize yeter. Bin yıldır bu ülkede kader birliği yaptık, beraber olduk, bir olduk, tasada da sevinçte de hep birlikte olduk. Bu ülkeyi bölmeye çalışanlar ne vadediyor? Suriye’yi, Irak’ı, Yemen’i, Libya’yı vadediyor. Buralarda ne var? Kan var, göz yaşı var. Yoksunluk var. Her türlü mağduriyet var. İnsan hayatının anlamı olmayan bir gelecek var. Onun için Türkiye 780 bin kilometrekare vatan toprağıyla, 80 milyon insanıyla, yurt dışındakilerle 84 milyon vatandaşıyla bir ve beraber geleceğe, 2023 hedeflerine birlikte yürüyeceğiz. Biz geçmişte bunu başardık, bugünlere geldik. Bugün artık 2023, 2053, 2071 hayallerini kurmak, hedeflerini gerçekleştirmek için gücümüzü, enerjimizi bir araya getirip zaman kaybetmeden yol almaktır.”

Anayasa referandumunda bir rejim değişikliği olmadığını vurgulayan Yıldırım, rejim değişikliğinin 1923’te olduğunu, Cumhuriyet’in kurulduğunu, adının koyulduğunu anlattı.

“Cumhuriyet bizlere bu sorumluluğu verecek noktaya geldi. Fırsat eşitliğini verdi.” diyen Yıldırım, şimdi yapılması gerekenin zaman ekonomisini uygulamak, zaman kayıplarını azaltmak olduğunu söyledi.

Yıldırım, 15 yıldır iktidarda oldukları için “Niye yapmadın” denilebileceğini ifade ederek, “Yaptık. Bir Türkiye’yi üç Türkiye yaptık. Türkiye’nin doğusunu, batısını, güneyini, kuzeyini birbirine yakın ettik, yolları böldük, hayatları kurtardık, yolları böldük milleti birleştirdik. Yolları böldük gönülleri birleştirdik ama yolları böleriz, Türkiye’yi böldürtmeyiz. Bu bizim kırmızı çizgimiz. Bu milletin kardeşlerini birbirine düşürmek isteyenlere asla fırsat vermeyeceğiz. Bunun ne anlama geldiğini analar herkesten iyi bilir.” dedi.

– “Bölgede terör örgütünün sultası kalkmıştır”

Başbakan Binali Yıldırım, 2015’ten önce dağa çıkarılan genç sayısının bin 500’leri bulduğunu, bu sene sayının sadece 4 olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

“Türkiye nereden nereye geldi. Neden oldu? Bir gelecek tasavvuru veriyorsunuz, bir gelecek rüyası anlatıyorsunuz, bir gelecek vizyonu veriyorsunuz. Bu vizyonda ne var? Genç kardeşimiz, yavrumuz o bakıyor, ona göre hareket ediyor. İleriyi göremiyorsa, geleceği hayal edemiyorsa dağı tercih ediyor. Yok parlak bir gelecek görüyorsa, umutları yeşeriyorsa o zaman tercih etmiyor. Bugün Allah’a şükür bölgede terör örgütünün sultası kalkmıştır, terör örgütünün baskısı kalkmıştır. Ne şehirde ne kırsalda terör örgütü nevruzda bile kimseyi toplayamamıştır. Artık terör örgütünün ülkemiz için bölgemiz için büyük bir sorun olduğu gerçeği herkes tarafından; Kürt, Türk bu ülkede yaşayan bütün vatandaşlarımız tarafından ortak bir kanaat olarak anlaşılmıştır. Bu bizim için çok büyük bir imkandır.”

Başbakan Binali Yıldırım, 16 Nisan’ın önemli bir tarih olduğunu belirterek, “16 Nisan’da ne olacak? Sandığa gideceğiz, memleketin geleceğine karar vereceğiz. Biz bir değişiklik getirdik. Bu değişiklik bizim ihdas ettiğimiz bir şey değil, bu değişiklik Cumhuriyetin kuruluşundan beri yönetim sisteminde var olan birtakım anlaşmazlıkların son bulmasını amaçlayan bir değişikliktir.” dedi.

Türkiye İş Kadınları Derneği (TİKAD) Olağan Genel Kurulu’nda konuşan Yıldırım, başlattıkları cazibe merkezleri programlarına değinerek, “Hanımefendiler, gösterin kendinizi. 100 milyar yatırım teklifi var, 23 il sizi bekliyor. Her türlü destek, her türlü teşvik var. İstanbul’da, Ankara’da, Kocaeli’de, İzmir’de iş yapmak kolay. Vatanseverlik; Türkiye’nin her köşesinde iş yapmaktır, her köşesine gidebilmektir. Biz bunun şartlarını sağladık. Güvenliğiniz bizden, her türlü desteğiniz bizden, yatırım sizden. Bunun için sizleri Nene Hatun’un torunlarını; doğuya, güneydoğuya yatırıma davet ediyorum.” ifadelerini kullandı.

Yıldırım, Türkiye’nin geleceğinin ve aydınlık yarınlarının teminatının kadınlar olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

“Çünkü siz olmazsanız biz perişanız. İşin bir de bu yönü var. Yani bakan olabilirsiniz ama size de bir bakan olması lazım. Bu işin ilavesi. Ama bunun dışında ne kadar iş yapıyorsunuz? Az önce rakamları verdim. Yani sizin sorumluluğunuz hanımlar olarak erkeklerden daha fazla. Hakikaten bir evin dirliği, düzeni, geleceği hep kadınlarla inşa ediliyor. ‘Osmanlı kadını’ diye bir tabir vardır. Osmanlı kadını demek ‘evi çekip çeviren, bütün bireyleri bir arada tutan, kaynakları birleştiren ve geleceği inşa eden akil bir insan’ demektir. Bizim böyle bir özelliğimiz var. Hem evi düzene koyan hem de ailenin geleceğini, vizyonunu çizen bir kadın profilimiz var, kadın bakışımız var. Bununla da gurur duyuyoruz. Doğrusu bizim sizlerin her alanda, hayatın her alanında daha etkin yer almanızdan büyük bir mutluluk duyarız. Hiç zerre kadar kıskançlığımız olmaz. Hakikaten bunu samimiyetle söylüyorum, olmaz. Ama bunun böyle yapay olmaması lazım hanımefendiler. Yani biz size lütfedelim, şurayı buyrun size verelim değil. Mücadele alanlarının açık olması lazım. Kısıtlamaların kaldırılması lazım. Yarışın eşit şartlarda olması lazım. Benim anlayışım bu, yanlış olabilir. Ama benim düşüncem bir şey size lütfedilirse, verilirse onun sürekliliği olmaz, devamlılığı olmaz. Bu mücadeleyi sizlerin yapması lazım. Bizim de gerekli vesileleri oluşturmamız lazım, fırsatı oluşturmamız lazım. Çünkü biz gücümüzün tamamını kullanamıyoruz. Eşitiz, nüfusta eşitiz, seçmede eşitiz. Ama sorumluluk almada henüz eşit değiliz. Bunu birlikte sağlayacağız. Siz bu mücadeleyi vereceksiniz, biz de elimizde ne imkan varsa kullanacağız.”

– “Yürüyerek değil, koşar adımlarla hedefimize gideceğiz”

Başbakan Yıldırım, 16 Nisan’da yapılacak halk oylamasına değinerek, 16 Nisan’ın önemli bir tarih olduğunu söyledi.

Sandığa gidilerek memleketin geleceğine karar verileceğini anlatan Yıldırım, “Biz bir değişiklik getirdik. Bu değişiklik bizim ihdas ettiğimiz bir şey değil, bu değişiklik Cumhuriyetin kuruluşundan beri yönetim sisteminde var olan birtakım anlaşmazlıkların son bulmasını amaçlayan bir değişikliktir. Bunun aslında ilk adımını 2007’de biz attık. Cumhurbaşkanı seçemediğimiz için Mecliste ‘Cumhurbaşkanını artık millet seçsin’ diye karar verildi. Millet de bu kararı verdi ve ilk milletin seçtiği Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, şu anda iş başında. İki tane seçilmiş var. İki seçilmişle ülkeyi yönetmek zor, olmaz.” diye konuştu.

Milli iradenin bir yerde toplanmasını istediklerini ve buna da sandıkta milletin karar vereceğini ifade eden Yıldırım, şunları kaydetti:

“Ülkeyi 5 yıllığına kim yönetecek? Adını koyun. Daha sonra birtakım sizin olurunuz olmadan, onayınız olmadan oluşumlara fırsat kalmasın. İşte bu sistem onu getiriyor. 2007’de cumhurbaşkanını milletin seçmesi ilk adımdı. İkinci adım da ona göre yönetişim sisteminin anayasaya uyarlanmasıdır. Yaptığımız odur. Cumhurbaşkanlığı, başbakanlık tek makamda toplanıyor. Sandıkta belirleniyor, güven oyunu millet veriyor ve 5 yıl boyunca da ülkeyi yönetme yetkisini veriyoruz, sorumluluğunu veriyoruz. Ama boş bırakmıyoruz. Mecliste denetimini yapıyoruz. Meclis ihtiyacı olan kanunları çıkarıyor. Bütün bunlara rağmen yanlış yönetti, beşinci senede ‘teşekkür ederiz’ diyoruz, kenara bırakıyoruz. Ama kenara bırakmakla kalmıyoruz, hesabını da soruyoruz. Yani yetki ile sorumluluk dengeli bir şekilde modern demokrasilerde var olan bir yapıyı bu değişiklikte getiriyoruz. ‘Efendim, bu başkanlık sistemi Amerika’ya benzemiyor, işte Fransa’ya benzemiyor’. Doğru, bu milli bir sistem, bu yerli bir sistem, bizim ihtiyaçlarımıza göre belirlenmiş bir sistem. Bunun kararını da bizim milletimiz verecek. Amerika vermeyecek, Almanya vermeyecek, her ne kadar onlar taraf oldu… ‘Hayır’ kampanyasında tam gaz gidiyorlar, terör gruplarıyla kol kola gidiyorlar, ne yaparlarsa yapsınlar onların oy hakkı yok, sadece konuşurlar.”

Yıldırım, vatandaşların kimin dost, kimin düşman olduğunu çok iyi gördüğünü ve kararını ona göre vereceğini kaydetti.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin getireceği en güzel şeyin zaman ekonomisi olduğunu aktaran Yıldırım, “Şimdi, kamu idarelerinde zamanın anlamı yok. Bir işe gireceksiniz, formül şudur;  ‘Ne zaman bitecek? Kaça bitecek?’ Soru gayet açık ve net. İş kadınısınız. Bunu en iyi siz anlarsınız. Size söylenecek cevap şudur; ‘Ne zaman biterse, kaça çıkarsa.’ Böyle ülke bir yere varamaz. Zaman paradan daha önemlidir. İşte bu yeni sistemde zamanı etkin kullanacağız. Yürüyerek değil, koşar adımlarla hedefimize gideceğiz. En önemli özelliği budur. Şimdi niye yapmıyorsunuz? Bürokrasi. Evet, bürokrasi ağır işliyor. Şikayet etme konumunda değiliz. Ama yapıdan kaynaklanıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Başbakan Binali Yıldırım, Türkiye’nin artık bir saniye bile kaybedecek vakti olmadığını belirterek, “Bu ‘hayırcı’ korosunun Türkiye vizyonuyla ilgili, geleceğin Türkiyesi ile ilgili hiçbir fikirleri yok. Olamaz. Çünkü bunlar hayatında tek bir sorumluluk alıp, bir iş üretmiş değiller. Köprü yaparsın karşı çıkar, havaalanı yaparsın, baraj yaparsın karşı çıkar. Tünel yaparsın karşı çıkar. Ne kadar hayırlı iş varsa, güzel iş varsa bunlar hep karşısında. Ama tecrübeyle sabit, yapıp bitirdikten sonra en önce onlar kullanırlar. Böyle de bir özellikleri var.” dedi.

Yıldırım, Çırağan Sarayı’nda düzenlenen TİKAD Olağan Genel Kurulu’ndaki konuşmasında, şu andaki sistemde bürokrasinin ağır işlediğini, şikayet etme konumunda olmadıklarını ancak bunun yapıdan kaynaklandığını söyledi.

Şu andaki yapının çok karmaşık olduğunu, kurumsal taassupların, yetkilerin iç içe geçtiğini, bu nedenle yol alınamadığını dile getiren Yıldırım, ancak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle yasamanın, yürütmenin ve yargının sınırlarının belli olduğunu anlattı.

Başbakan Yıldırım, “Herkes kendi alanında, uyum içerisinde ülkenin geleceğine yönelik üzerine düşen görevi yapacak. Bu sistemin getireceği şey demokraside bir kademe daha üste çıkmaktır. Demokrasimiz daha güçlenecek, istikrar sürekli olacak.” diyerek, şunları kaydetti:

“Efendim hükümet kuruldu, kurulmadı, anlaştılar, anlaşamadılar… Zaman kaybı yok, Yazık günah değil mi? Başbakan Ecevit’e, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer iki laf etti, Türkiye yerle bir oldu. 15 yaşındaki gençlerimiz bunu hatırlamaz. 2001’de ne yaşadığımızı hepiniz biliyorsunuz. Bir gecede Türkiye yerle bir oldu. Faizler yüzde 7 bin 500’lere çıktı. 23 banka battı, 46,5 milyar dolar uçtu, gitti. Ama ne oldu? Bedelini sonraki kuşaklar ödedi. 192 milyar dolar 2001 krizinden borç ödedik. 630 milyarın üzerinde. Toplam yaptığımız kamu yatırımlarının tamamından fazla. Peki bunu ödemek zorunda kalmasaydık, şimdi Türkiye’nin nerede olduğunu düşünün. 11 bin dolarda değildik, şimdi 16-17 bin doları konuşuyorduk. Ama zararın neresinden dönülürse kardır. Türkiye’nin artık bir saniye bile kaybedecek vakti yoktur. Bu ‘hayırcı’ korosunun Türkiye vizyonuyla ilgili, geleceğin Türkiye’si ile ilgili hiçbir fikirleri yok. Olamaz. Çünkü bunlar hayatında tek bir sorumluluk alıp, bir iş üretmiş değiller. Köprü yaparsın karşı çıkar, havaalanı yaparsın, baraj yaparsın karşı çıkar. Tünel yaparsın karşı çıkar. Ne kadar hayırlı iş varsa, güzel iş varsa bunlar hep karşısında. Ama tecrübeyle sabit, yapıp bitirdikten sonra en önce onlar kullanırlar. Böyle de bir özellikleri var.”

– “İster batıya, ister doğuya, geçeceğiniz yer İstanbul’dur, bu topraklardır”

Başbakan Yıldırım, iş yapmanın risk almak, Türkiye için elini değil, başını taşın altına koymak olduğunu vurgulayarak, “Biz bu işleri yaptık. Avrasya Tüneli’ni yaptık. Birçoğu açıldığı zaman farkına vardı. Avrasya Tüneli dünyanın en önemli projesidir. Denizin 106 metre altından geçen başka bir tünel yok dünyada. En derini Amerika’de 44 metre. Bir mühendislik harikasıdır. Kullanmayanların mutlaka kullanmasını öneriyorum.” ifadelerini kullandı.

İki kıtayı üç dakikada birleştiren bir eserden bahsedildiğini dile getiren Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Ama bunların tadını yaşayamıyoruz maalesef. Dünyanın en güzel, en büyük eserlerini hayata geçiyoruz, bunların keyfini doya doya yaşayamıyoruz. Gündem tamamen başka bir tarafa gidiyor. Yazık, günah değil mi bu ülkeye? Yani Türkiye’ye bu kadar yüklenilmesinin arkasında kıskançlık var. Bunu bilin. Dışarıdakilerin Türkiye’nin üzerine gelmesi, ‘Ya Türkiye kim?’ diyor. Dünyanın en büyük havalimanını niye Türkiye yapıyor? Kıskanıyorlar, açık konuşuyorum. En büyüğü 90 milyon Atlanta’da. Biz 200 milyonluk yapıyoruz. Bize yakışan bu. Çünkü dünyanın geleceğini gördük biz. Dünyada zenginlik batıdan doğuya doğru dönmeye başladı. İster batıya, ister doğuya, geçeceğiniz yer İstanbul’dur, bu topraklardır. Asırlar boyunca da böyle olmuştur. Onun için bizim kimsenin varlığında, malında, mülkünde, zenginliğinde gözümüz yok. Ama hiç kimsenin de bizim geleceğimizi şekillendirmek gibi bir pozisyonda olmasını kabul etmeyiz. Bu bizim kırmızı çizgimizdir. Geleceğimizin kararını biz vereceğiz. Geçti o günler. ‘Biz gidiyoruz, üç adım arkamdan gel.’ O Türkiye yok artık. Türkiye, bölgede karar veren ülkedir. Bölgenin geleceği hakkında ‘Benim de söyleyeceğim sözüm vardır.’ diyen ülkedir. Bunun yolu da birliğimiz, beraberliğimiz, iç sorunlarımızı çözmemizden geçiyor. 50 senedir bunu tartışmanın anlamı yok. Artık noktayı koyalım.”

– “Türkiye’nin bu hayalini de gerçeğe dönüştüreceğiz”

Merhum Başbakan Adnan Menderes’in de tek başına iktidar olmasına rağmen bu durumdan şikayet ettiğini, hatıralarında “Bazen canımdan bezdiriyor beni” yazdığını anlatan Yıldırım, konuşmasına şöyle devam etti:

“Rahmetli Türkeş bunun hayaliyle yaşamış, rahmetli Erbakan aynı, Muhsin Yazıcıoğlu, Özal aynı… İşte biz AK Parti olarak hayalleri gerçeğe dönüştüren partinin adıyız. Onun için de Türkiye’nin bu hayalini de gerçeğe dönüştüreceğiz ama sizinle dönüştüreceğiz. Kadınlarımızla dönüştüreceğiz. Tek başımıza biz yarımız. Diğer yarısı burada. Bir olacağız, beraber olacağız, birlikte Türkiye olacağız ve yavrularımız, çocuklarımız için, torunlarımız için daha güzel bir Türkiye’yi birlikte inşa edeceğiz.”

Başbakan Yıldırım, iş kadınlarına bugüne kadar ortaya koyduğu gayretlerden dolayı ülkesi, milleti adına teşekkür ettiğini dile getirerek, sözlerini şöyle tamamladı:

“Her zaman iyinin daha iyisini yapma imkanımız, fırsatımız var. Sivil toplum kuruluşlarının önemini hükümet olarak kavrayan ve bunu demokrasinin bir gereği olarak gören bir iktidar olduk. Sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere biz çok önem veriyoruz. Küçük olsun, benim olsun anlayışında asla olmadık. Bu ülkenin imkanları, kaynakları hepimize yeter. Yeter ki bir olalım, beraber olalım, ayrılıklarımızı bizi uzaklaştıran değil, bizi zenginleştiren varlığımız olarak görelim ve inşallah büyük Atatürk’ün işaret ettiği muasır medeniyetler seviyesine emin adımlarla ilerleyelim. Buna imkanımız var. Hiç tereddüdünüz olmasın. Türkiye bu değişiklikten sonra 10 yıl içinde iki elin parmakları arasında gösterilen ülkeler arasında olacak. Buna adım kadar inanıyorum.”

AA