Dolar 32,5004
Euro 34,6901
Altın 2.496,45
BİST 9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 19°C
Parçalı Bulutlu
İstanbul
19°C
Parçalı Bulutlu
Paz 20°C
Pts 22°C
Sal 24°C
Çar 22°C

AÇIKLAMALARDAKI ÇARESIZLIK

AÇIKLAMALARDAKI ÇARESIZLIK
24/06/2014 12:29
A+
A-

Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı gösterilmesi AKP’nin kimyasını bozdu. Kelimenin tam anlamıyla bir “çaresizlik” içindeler ve bir çıkış yolu arıyorlar. Özellikle sayın başbakanın söz ve davranışlarında bunu çok net biçimde görüyoruz.

Çatı aday kimyalarını bozdu

Hatırlanacağı gibi 30 Mart seçimlerinin hemen ertesinde sayın başbakan zafer açıklamaları yapmıştı. Oysa, aklı başında herkes çok iyi biliyordu ki, mahalli seçimlerin kaybeden tek partisi AKP olmuştur. 7 puan birden inmiş ve hızlı bir erimeye başlamışlardır. Başbakanda bunun farkındadır ve mezarlıktan geçerken korkudan ıslık çalma misali açıklamalar yapıyor. Seçimlerin hemen sonrasında Cumhurbaşkanı adaylarını kısa zamanda açıklayacaklarını ilan etmiş ve Mayıs olarak tarih vermişti. Ancak MHP, “çatı aday” formülünü ortaya atıp, bunun altını doldurunca, bütün hesaplar bozuldu ve bir bekleyiş başladı. Bütün ümitleri bu formülün tutmaması ve söylenen vasıflara uygun bir aday bulunamamasındaydı. Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu ile beraber bu ümitleri de tükendi ve büyük bir çıkmaza girdiler.

Hesapları tutmadı

Siyaseti takip eden herkes çok iyi biliyor ki, AKP’nin bir vizyonu ve doğrusu yoktur. Duruma göre vaziyet alır. Yaptırdığı kamuoyu yoklamalarının sonucuna göre anında tavır değiştirip, bir gün önce savunduklarını, söylediklerini ertesi günü tersine çevirebilir. Cumhurbaşkanı adayı konusunda da her hafta kamuoyu yoklaması yaptırdıkları muhakkaktır. Eğer sonuçlar sayın başbakanın beklediği gibi olsaydı, ne sivil toplum örgütlerini ziyaret ederdi, ne kimseyi dinlerdi. Şimdiye kadar çoktan adaylığını açıklamış ve meydanlara dökülüp, gürlemeye başlamış olurdu. Anlaşılan o ki, sonuçlar sayın Ekmeleddin İnsanoğlu karşısında hiçbir şansının olmadığını gösteriyor. Bu durumda daha önce bütün söylediklerini unuttu. Mayıs sonunda açılanacağı ilan edilen adaylık, önce Haziran’a sonra ay ortasına, şimdi de yasal müracaat tarihine bırakıldı.

Mucize bekliyorlar

Belli ki boşa koyuyorlar dolmuyor, doluya koyuyorlar almıyor. Nitekim, farkında olmadan bu çaresizliği açıklamalarına da yansıtıyorlar. Sayın başbakanın, “önce muhalefetin adayının belli olması gerekiyor. Şu anda muhalefetin adayı kesin mi? Hayır. Kesinleşmesi için Meclis’te önergeye imzaları atsınlar, sonra ismini Yüksek Seçim Kurulu’na bildirsinler. Son ana kadar her şey olabilir. Adaylığın son günü olan 3 Temmuz o nedenle çok önemli.” Sözleri, bu çaresizliğin boyutlarını ortaya koyuyor. Bu sözler açık şekilde, “acaba bir mucize olur da muhalefetin adayı değişir mi?” beklentisini açık biçimde ortaya koyuyor. Belli ki ümitlerini, CHP içinden çıkan aykırı seslere bağlamışlar. 3 Temmuz’un önemi buna bağlı. Eğer bekledikleri olmazsa, neler olabileceğini, “Bir bakarsınız, ters köşe yapmış olabiliriz.” Sözleri ile yine başbakan ortaya koyuyor. Bu söz seçilememe korkusu ile adaylıktan vazgeçebileceğinin itirafıdır.

MHP’nin aradığı vasıflar

Böyle bir itirafta bulunduktan sonra, “CHP ve MHP liderleri, şimdi çıkmış cumhurbaşkanında aranan vasıfları anlatıyorlar. Ya sizden daha güzel vasıflara sahip kimse olabilir mi? Bu ne demek, ‘bizde böyle vasıflar yok. Böyle bir kişiyi bulduk.’ Bu ülkede kimin cumhurbaşkanı seçileceğinin vasıflarını en güzel millet belirler millet.” Demek, ayrı bir demagoji ustalığıdır. MHP’nin Cumhurbaşkanının sicili temiz, dürüst, sözü ve özü bir, milletle ve devletle meselesi olmayan biri olmasını istemesi ve bunu milletle paylaşması sayın başbakanın çok ağırına gitmiş. Bunu doğrudan söyleyemediği için de, adaylık üzerinden polemik oluşturmaya çabalıyor. Ancak, birilerin de, “sizde o vasıflar olmadığı için mi 2007 seçimlerinde aday olamadınız?” diye sorabileceğini ve buna, “Cumhurbaşkanı adayları parti genel başkanlarından olur diye bir kayıt mı var?” sorusunu ekleyebileceği aklına gelmemiş.

Cumhurbaşkanı olmak sicili temizlemez

Bu ülkede kimin Cumhurbaşkanı seçileceğini elbette millet belirler, ancak sicil ve vasıflar kişiyle beraberdir ve hiçbir şekilde değişmez. Cumhurbaşkanı olmak, “paraları sıfırla talimatları” sicilini temizlemez. 30 Mart seçimlerinin temizlemediği gibi. Bu sicili ancak mahkeme temizleyebilir. Milletin bu sicile, bu vasıflara onay vereceğini düşünebilirsiniz, ama yaptırdığınız kamuoyu yoklamaları bunun imkansız olduğunu önünüze koyar ve çaresiz biçimde kıvranır durursunuz.

Zemin hazırladığınız doğru!

Çelişkinin ve çaresizliğin bir başka tezahürünü de Balyoz tahliyeleriyle ilgili değerlendirmede görüyoruz. Sayın başbakan tahliyeler için, “Biz onlardan teşekkür bile beklemiyoruz. Mevcut siyasi iktidarın 2010 referandumunda halkı ile bütünleşerek aldığı yüzde 58 oyu neden görmüyorsunuz. Bu zemini hazırlayan Ak Parti iktidarı. Yoksa orada kalmaya devam edecektin.” Diyor. AKP’nin bir zemin hazırladığı doğrudur. Ancak bu zemin bu kumpasların hazırlanması ve bu kadar şerefli Türk subayının toplanıp içeri tıkılması için hazırlandı. Ve siz bu davaların savcısı oldunuz. Davları yürüten yargıçlara zırhlı araçlar tahsis ettiniz. Kumpasa gerekçe yapılan düzmece delilleri siyaset malzemesi yapıp seçim meyadanlarında kullandınız. Hiçbir suçları, günahları olmadığı halde yıllarca hapishanelerde kaldılar. Şimdi de teşekkür mü bekliyorsunuz?

Referandumun sebebi

2010 referandumunu bu mahkemeleri kurabilmek ve yargıyı eksiksiz biçimde ele geçirmek için yaptınız ki, bunun acı sonuçlarını, ağır bedellerini bu millet ödüyor. O referandumda birlikte hareket ettiklerinizle menfaat kavgasına girişip ayrı düşmüş olmanız bu gerçeği değiştirmediği gibi, sorumluluğunuzu da ortadan kaldırmaz.

ORHAN KARATAŞ/ORTADOĞU